Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Almanya'da Mülteciler: Mesele İnsanlık Olsun!?
12 Ekim 2015, 05:25

Almanya'da Mülteciler: Mesele İnsanlık Olsun!?

Hani mesele insanlık meselesiydi?

Almanya‘ da Mülteciler:  Mesele İnsanlık Olsun!?

Federal Hükümetin Başbakan yardımcısı Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel‘in açıklamasına bakılırsa, 2015 yılının sonuna kadar Federal Almanya Cumhuriyetine (FAC)  bir milyon mülteci gelmiş olacak. FAC‘ ne gelmek isteyen mültecilerin sayıları arttıkça, ‚artık bizim de bir kapasitemiz var ve ülkemize gelmek isteyen herkesi kabül etmede zorlanıyoruz‘ türü serzeniş sesleri de toplumun tüm kesimlerinde yükselmeye başlandı. FAC Şansolyesi sayın Dr. Merkel‘in Macaristan sınırana dayanan onbinlerce mülteciyi orda kayıt altına alınmadan ülkesine kabülü yönünde ‚ bu işin altından kalkabiliriz‘ demecinin ardından, FAC’ne gelmek isteyen mültecilerin sayısında hızlı artış yaşanıyor. Ve gelinen aşamada Federal Hükümetin İçişleri Bakanı sayın  De Maizière’in ‚ bu işin altından artık kalkılamayacağı‘ açıklaması, başta SPD olmak üzere toplumun geniş bir kesmi tarafından‚anlayışla‘ karşılanıyor.

Alman kamuoyu, Temmuz ve Ağustos aylarına nazaran şu sıralar ülkelerine her geçen gün sayıları artarak gelen mültecilik akınından epeyce rahatsız olmaya başladı. Bu rahatsızlığın temelinde yatan etkenlerin başında ise gelen mültecilerin tamamına yakınının bir ‚İslam ülkesinden‘, yani nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan ülkelerden  geliyor olmasıdır. FAC’ne gelenlerin büyük bir kısmını şimdilik Süriye ve Balkan ükelerinden gelenlerden oluşmaktadır. 2015 yılının ilk yarısında FAC’ne mülteci olarak gelenlerin yüzde dağılımı şöyledir:  Suriye % 20,3, Kosova % 17,9 %, Arnavutluk % 13,6 %, Sırbistan % 6,3 %, Irak % 5,2 %, Afganistan % 5,0%, Mekadonya % 2,6 %, Eritre % 2,2 %, Nijerya % 1,8 % ve Pakistan % 1,7%. (http://www.heute.de/fluechtlingsschelte-vom-innenminister-de-maiziere-und-sein-spagat-40379846.html)

Bu verilere bakınca, FAC’nin siyasi, toplumsal, inançsal, kültürel ve ekonomik bünyesine çok yabancı olan mültecilerin doğal olarak beraberinde getirdikleri kendi inançları, toplumsal, siyasal ve kültürel gelenek ve görenekleri Alman toplumu tarafından kolaylıkla kabul görmemektedir.

Aile bireyleri arasındaki rol ve değer yargılarından toplumdaki iş bölümüne varıncaya kadar hayatın her alanında birbirlerinden bu kadar farklı olan bireylerin bir arada iç barışı, kültürel ve sosyal yaşamı zedelemeden yaşamalarını bir zenginlik olarak görmek, gelişmiş demokrasilerin ve toplumunların ortak özelliği olmasına rağmen, yine de tarafların zamana ihtıyaçları olduğu açıktır.  Acelecı davranan kesimlerin seslerini bir hayli yükseltmeleri, Alman kamuoyunda mültecilerin, özellikle de ait oldukları dinsel inançlarının Alman toplumuna uyumda büyük bir engel teşkil edeceği korkusu ve endişesinin yayılmasında önemli etkenlerden biridir. Bu endişenin, yani mültecilerin ait oldukları dinsel inancı dolaysıyla Alman kültürünün ve toplumunun altını zamanla oyarak yerleşik değerlere sırt dönmeleri ve uyum sağlamada zorlanacakları endişesini  kamuoyunun belleğine yerleştirmede epeyce becerikli olan bazı medya gruplarının ve siyasi çevrelerin değirmenine su taşıyan dinci ve cinci grupların etkinlikleri de delil olarak sunulmaktadır. Bu dinci ve cincı grupların epeyceside ‚kâr ortaklığı‘ ya da ‘faizsiz kâr payı‘ gibi alevere dalevere çevirerek Almanya‘ da yaşayan Müslümanları dolandıran Türkiye kökenli çevrelerden oluşmaktadır. 50 yıldır Almanya‘ da yaşadığı, pardon oturduğu halde,  torunlarının Alman öğrenciler ile beraber gittikleri okullarda beraber yüzme ve doğum günü partisi düzenleme gibi ortak sportif ve kültürel etkinliklere katılmasını engellemek için direnen ve kendisine ‚müslümanım‘ diyen yüzbinler var. Bunun bilen Alman kamuoyu‘ nun göz ardı edilemeyecek kadar önemli olan bir kısmı, Türkiye‘ye nazaran demokrasisi, insan hakları ve kadın erkek eşitliği gibi evrensel değerleri yaşama ve yaşatmada çok daha gerilerde olan Afganistan, Pakistan, Eritre, İrak ve Süriye gibi ülkelerden gelen müslümanların yerleşik topluma uyumu için de bir 150 yıla daha ihtiyaç olduğu temasını işlemektedir.

Öte yandan FAC hükümeti ve işveren çevresi, mültecilerin Alman toplumuna uyumunun anahtarı olarak şu olguyu dikkate almaktadır: FAC’ne gelen mültecilerden iş gücü olarak yararlanabileceği iyi eğitimli olanları alıkoyacak, kalifiyeli elemanları kalifiyeli olmayanlardan ayırarak ‚ilticacı‘ statüsü verip yerleşik topluma uyum sürecinde değerlendirecektir. Ve böylelikle Alman ekonomisinin ihtiyacı olan iş gücü açığı kapanacak ve geride kalan büyük bir çoğunluğu ise geldikleri ülkeye iade edecektir.

Hani mesele insanlık meselesiydi?

Haber : Aydın Fındıkçı

Haberi Ekleyen: Görman Hesler

Bu haber 559 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Güncel

Af Yasası Çıktı

Af Yasası Çıktı Yaklaşık 100 bin kişi tahliye olacak.

Yaşasın 8 Mart

Yaşasın 8 Mart Bize diyorlar ki,

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı Ad ve soyadlardaki yanlış yazımlar mahkeme kararı olmaksızın değiştirilmesi süreci devam ediyor.

23 Nisan Sadece Tören Değildir

23 Nisan Sadece Tören Değildir Çocukların Yaşadığı Ağır Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!

İşte referandumun oy pusulaları

İşte referandumun oy pusulaları Türkiye'de ise seçmenler 16 Nisan'da sandık başında olacak.

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss