Uzman Çavuş Tuncay Zengin şehit olmuş ve cenazesi Dereli’ye getirilmişti. İkindi namazından sonra da toprağa verilecekti. İnsanların yüreği yanıyordu.

Şehidimize rahmet ve ailesiyle sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz..

Bu son olur inşallah!

Yerel televizyonlardan birisi, Mavi Karadeniz TV Dereli’de yapılan cenaze törenini canlı olarak yayınlayacağını saatler önce duyurmuştu. Dereli’ye cenazeye gidemeyenler, İstanbul’da hatta yurt dışında olanlar cenazeyi televizyondan izleyebileceklerdi.

Vakti geldiğinde canlı yayın başladı. Tekbirler arasında cenaze aracı ilçe meydanına geldi. Bir yandan tekbir getiriliyor bir yandan da Kuran okunuyordu. İkindi namazına biraz daha vardı. Daha sonra da şehidin cenaze namazı kılınacaktı.

Cenazeyi canlı yayınlayan televizyonun bir anda yayını keserek reklam girmesi seyirciği çıldırttı deyim yerindeyse… Şehit cenazesinde macun satılmaya çalışılıyordu.

Bilimsel içeriği belli olmayan, bir kaşık yiyenin bütün derlerinden kurtulduğu, Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatı olmayan bir macun reklamı için şehit cenazesi canlı yayını kesilmişti.

Bu macunun reklamı zaten günün büyük bir bölümünde ekranlarda görünüyor. Söylenenlerin doğru olup olmadığı zaten kimsenin umurunda değil. Tüketicinin kandırılıp kandırılmadığı ilgili kurumları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

Bütün bunlar bir yana, şehit cenazesini canlı olarak yayınlayacağım diyerek milleti ekran başına toplayacaksın, sonra da macun reklamı yapacaksın!

Hiç şık olmadı. Hiç yakışmadı.

Başka yerin ve zamanının mı yoktu? O reklamı o anda koymasan batar mıydın?

Şimdi diyecekler ki; O macun reklamları olmasa siz oturduğunuz yerden o cenazeyi seyredemezdiniz. Her şeyin bir bedeli var.

Elbette… Kesinlikle doğru; bu değirmenin suyu buradan geliyor. Bu sektör böyle çalışıyor. Bu teknoloji bu macun reklamından sağlanan kaynakla gerçekleşiyor.

Ancak, bir şehit cenazesinde de bu yapılmaz ki. İnsanların yüreği yanıyor, ülke kan ağlıyor, gencecik bir delikanlıyı biraz sonra ellerimizle toprağa vereceğiz, acımız büyük!

Bu insanlara macun reklamı seyrettirilmez ki… Yayıncılık bu kadar basit mi?

O canlı yayını bir kamu hizmeti olarak mı yaptınız yoksa şehit cenazesini fırsat bilerek insanları ekran başına toplayarak macun reklamı yapmak için mi yaptınız?

Belki de amacınız bir kamu hizmeti yapmak, şehit cenazesini geniş kitlelere aktarmaktı ancak görüntü hiç de sizin düşündüğünüz gibi olmadı. Şehit cenazesini kullanan bir paragöz durumuna düştünüz.

Kapitalizmin her şeyi paraya dönüştürmek gibi bir özelliği vardır. Sistemin her şeyi paradır. Oturdun para kalktın para… Şehit cenazesinde macun reklamı yapmak ta kapitalizmin bir gerçeği olabilir.

Ancak bizim kültürümüzde şimdilik böyle bir anlayış yok. Biz cenazeye saygı göstermeyi ibadet sayarız. Hele bu bir şehit cenazesiyse… Biz acımızı yaşarız. Biz acımızı yaşarken birilerinin bizlere bir şeyler satmasına izin vermeyiz. Bundan gerçekten rahatsız oluruz. Bu nu şehidimize saygısızlık sayarız.

Biz şehidimizin cenazesini izlemek için ekran başına toplanacağız ancak macun reklamıyla kesilen bir yayınla karşılaşacağız. O ruh halimizi düşüne biliyor musunuz?

Düşünemiyor olacaksınız ki böyle bir yayın yaptınız.

Görünen o ki bu gidişle daha çok şehit gelecek bu topraklara, referandumda evet demek terörü bitiremedi. Yerel televizyonlar da bu cenazeleri yayınlayacaklar besbelli.

Lüften seyircinin bazı hassasiyetlerine özen gösterin.

Şehit cenazelerinin yayınını bir fırsat olarak görmeyin.

Kapitalizm böyle istiyor olabilir. Biz de Türk tipi kapitalizm diyerek şehit cenazelerinde yayın keserek reklam koymalım. Gerçekten incitici oluyor.