Hoşgörü, bir erdemdir!
İnsanın kendisi gibi düşünmeyenin düşüncesine saygılı olması
ve anlayış göstermesidir.
Hoşgörülü insan adildir.
Kimseyi kendisine benzetmeye çalışmaz,
kendi gibi olmaya zorlamaz.
Tek doğrunun kendi doğrusu olduğu gibi bir saplantısı bulunmaz.!
İnsanları siyasi görüşü ve etnik kimliklerine göre sınıflandırmaz
Kimseyi ‘ötekileştirme' hastalığı bulunmaz.
Empati duygusu vardır
Vicdanı pusulasıdır
Hoşgörülü insanlardan oluşan bir ülkede;
Kimse kimseyi sevmek zorunda olmadan haklarına saygı duyar.
Her mezhepten, her siyasi görüşten insan bir arada,
birbirlerinin doğrularına dokunmadan,
tahammülsüzlük göstermeden,
çomak sokmadan bir arada yaşar.
Bir de horgörü vardır:
Hoşgörünün hemen karşısında durur,
gözlerini kısarak, yüzünü buruşturarak bakar.
Horgörü,
Bir görme bozukluğudur çünkü!
Hem yakınındakini
hem de uzağındakini görmek istediği gibi görür!
Cahillikle, bencillikle beslenir.
Önyargılarla büyür, gelişir.
Öfke ve şiddetle en yüksek konuma kadar yükselir.
Utanmaz, pişmanlık duymaz
Vicdanı yoktur!
'Bana benzemeyen kötüdür’ der,
tüm var etmeye gücü yetmeyenler gibi, yok eder!
Bombalar!
Kurşunlar!
Eğer insan vicdanını yitirirse,
Eğer inanç toplumsal kurallara bürünürse,
Eğer toplum gözlerini görmek istediğine çevirirse
Hoşgörünün yerini horgörünün alması kaçınılmazdır!
Hoşgörü birleştirir,
Horgörü ayrıştırır!
Hoşgörü uzlaştırır,
Horgörü çatıştırır, kutuplaştırır!
Horgörü savaşı yıkımları körükler
Hoşgörü ise barışı...
Hoşgörülü insan,
Işık yakar
Türkü yakar...
Horgörülü ise
insan yakar!
Toplumsal hoşgörünün, barışın ve kardeşliğin yaşanacağı günlerin özlemiyle,
Herkese İyi Bayramlar
Meltem Budan Nalbant
(Objektif Gazetesi Temmuz 2016)