1 Mayıs’ta devletin yaşattıkları çerçevesinde gündemden düşmeyen bu konuyu, gündemi sürekli taşıyan kaygıları ele almazsak olmazdı. Gezi Direnişi, Taksim Komünü ve devletin tavrını tanımlamak için de soruyoruz: Demokrasi neye yarar?
Hemen hepimiz söze “demokrasi” ile başlıyoruz, hele konu ülke ve ülke insanıysa… Kuşkusuz hepimizin bir “demokrasi” tanımı var, kendimizce. Konu ‘demokrasi’ olanca ve hepimiz de en tam ‘demokrat’ olduğumuz için dilediğimiz gibi çarpıtabilme hakkını kendimizde görüyoruz. Tabii, önce “demokrasi nedir” diye başlamak gerek.
İhtiyacımız olan…
1980 darbesiyle gündemi oluşturan demokrasi; 12 Eylül referandumuyla yaşamın her anında, her alanında daha bir tartışılır oldu. Bir de, üstüne üstlük, iktidar kendi baskıcı sistemini “ileri demokrasi” diye yeni bir kavramla gizlemeye kalkışınca “demokrasi neye yarar” sorusu daha çok sorulmaya başlandı.
Bilindiği üzere, yeni kitaplar tanıtmaya çalışıyorum, en azından siz okurların gündemi takip edebilmesine yardımcı olmak için… Bu kez, birkaç yıl önce raflarda yerini almış bir kitabı, Stein Ringen’in makalelerini topladığı, ‘özgürlük ve ahlaki yönetim üzerine’ alt başlıklı “Demokrasi Neye Yarar”ını ele almak istedim. ‘Demokrasi’ sürekli gündemde kuşkusuz, ama altında yatan gerçeği bir kez daha öğrenmemiz gerektiğine inanıyorum. Hele de bu günlerde…
Onay ve denetim…
“Onaya dayalı yönetim” tanımı belki en temel demokrasi tanımıdır. Halkın kendisini yönetecek kişi ve/veya kurumlara onay vermesi belki birinci gerekliliktir, ama yeterli olmayacaktır. Onun için yönetilenlerin yönetenleri denetlemesi gereklidir. Yine bir soru(n) çıktı ortaya… Onca insan nasıl olacak da denetleyecek egemen erki? Yani, denetim soyut bir kavram. Peki, o zaman ne olacak? Biz, bizi değer verdiğimiz şeylerden yoksun kalmaktan korumasını istediğimiz için onları yönetime getirmedik mi? Egemenlerin kendi çıkarlarına dayalı bir düzen getirebilme olasılığına karşı, bazı riskleri alarak esenliğimiz ve güvenliğimiz için -kuşkusuz yasalar ve kurallar çerçevesinde- denetimi üstlenmek zorundayız.
Egemen erk, denetim organlarını da kendi çıkarları doğrultusunda çalışmaya zorlayabilir. Onun için bütün toplumların ortak değerleriyle saptanmış belli kıstaslar girer devreye. Yani, ‘demokrasi’ denilen yönetim biçimi de, umulduğu kadar ‘demokratik’ olmayabiliyor. Ancak şimdilik, bundan daha iyisi bulunamadığından,’demokrasi’yle yetinmek durumundayız.
Özgürlük için…
Bunca karmaşayı benden değil, Stein Ringen’in, Dünyanın birçok ülkesinde, birçok üniversitede, çeşitli zamanlarda verdiği seminerlerden derlediği “Demokrasi Neye Yarar”dan okumak daha doğru olacaktır… Hem yukarıda da değindik, kendi ‘demokrasi’nizi kendiniz kuracaksınız böylelikle. Tabii, denetçisi sizi izleyenler olacaktır.
“Demokrasi, sonuçta özgürlük içindir. Elinizdeki kitaba temel oluşturan fikir budur” (s. 23) diyor yazar. Kitap boyunca da demokrasiyi amacına göre analiz edip kişilerin yaşamı doğrultusunda meseleyi özgürlük çerçevesinde ele alıyor.
Özgürlüğün, potansiyel olarak iyi bir yaşam olsa da birçok zorluk barındırdığını hemen ardından belirtiyor. Düşünceleriniz doğrultusunda iyi yaşayabilirsiniz, ama düşüncelerinizi belirleyenin ne olduğuna karar vermek gibi zor bir durum da hemen önünüzde ‘dağ gibi’ dikiliyor. Bu çerçevede, özgürlük iyi bir şeydir, geleceği serer önünüze, ama akıl dediğimiz kararlılığı, iradeyi ve özdenetimi de içermek zorundadır. Yani özgürlük de belli sınırlar içerebilir.
Herkesin demokrasisi farklı…
Fikrin, aklın ve toplumsal kurallar ışığında geçmişle geleceği de gözeterek oluşturulacak yapı, muhakkak farklılıklar gösterecektir. Tabii, buna ‘devlet’ açısından bakmalıyız ki genel bir uyum sağlayabilelim… Ekonomi giriyor ister istemez devreye ve eşit bile olsalar bile demokrasi niteliği bakımından kasap çengeli örneği kocaman farklılıklar ile karşı karşıya kalıyoruz. Her yanıt yeni bir soruya yol açıyor…
Kitaba adını veren soru için, bakın Ringen, ne diyor: “Bu soruya cevap vermek sanıldığı kadar kolay değil. Demokrasi hiç kuşkusuz birçok şeye yarar ve açıkçası bu safça sorunun birçok geçerli cevabı var. Ama demokrasinin birçok olası amacının bir tür hiyerarşi içinde düzenlenebileceği ve çeşitli demokratik değerler arasında, nihai olan ve demokrasinin ahlaki amacını tanımlayan değerin belirlenebileceği görüşüne varmış bulunuyorum.” (s. 19)
Ekonomik demokrasi
İnsanların demokratik toplumlarda refaha ve eşitliğe önem verdiklerini hepimiz çok iyi biliyoruz… Refaha kavuşmak, ulaşmak için eşitliğin bir miktar göz ardı edilebilirliği de söz konusudur kuşkusuz. Ringen’in, “Hiçbir siyasal düzenleme ekonomik verimlilikle (makul ölçüde) bağdaşır görülmediği sürece demokratik çerçevede gerçekleşemez” (s. 81) cümlesi, “artı değer” kavramıyla örtüşüyor. Ekonomik bakımdan sağlam olmayan ekonomik demokrasi pek de demokratik geçerlilik taşımıyor. Siyasal denetimle ekonomik verimliliği bir arada götürmek gerekiyor… Tam da o nedenle, ekonomik demokrasiye giden yolu yasama çiziyor. Kalabalık olduğu için “güç” olacağı düşünülen orta sınıf, hiç de belirleyici olmuyor, olamıyor… Çünkü ekonomi belirleyiciliğini bir kez daha gösteriyor. Tabii, yoksulluğu tanımlamak ve ölçmeye yönelik değerlendirme sorunlarını (s. 170) unutmamalıyız. Buna aile ve çocukları da katmak gerekir…
Son söz: Özgürlük
Demokrasi mi, özgürlük mü sorusuna; siz de benim gibi “özgürlük” yanıtı vereceksiniz Stein Ringen’in makalelerini okuduktan sonra.
Özgürlükten yoksunluğu, istemediğimiz şeyleri yapma(ma)k değil, hayatın böyle olduğunu kabul ettiğimiz için yaşıyoruz. Kuşkusuz özgürlüğe demokrasinin zor, engebeli ve çileli yolundan çıkılabilir ancak.
Demokrasi Neye Yarar, “özgürlük ve ahlaki yönetim üzerine”, Stein Ringen, makaleler, Cotigo dizisi, Yapı Kredi Yayınları, 2010, 425 s.
Ercan Akyol