KAYBET,KAYBETTİR(ME)..

3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde yaşanan ve tanık olduğum bir olayı anımsatmak isterim.

Dönemin Giresun Valisi olan Ali Haydar Öner, istifa ederek siyasete atılmıştı.

İlin sevilen valisi, sevildiği ilden TBMM’ye gitmek istiyordu.

İstifa sonrası bir müddet bağımsız kaldı. Belki de rahmetli İsmail Cem’in, Kemal Derviş ile kurmaya çalıştığı partinin ne yapabileceğini görmek istiyordu.

Belki de Kemal Derviş, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile sekiz saatlik görüşme sonucu kararını değiştirmemiş olsa idi tercihi başka olacaktı.

Yeni Türkiye Partisi adayı olarak seçmen önüne çıkacaktı.

Aday olduğunu fındık bahçesinde iken ettiği telefon ettiğinde öğrendim. “Hayırlı olsun” dedim.

Meydana açmış olduğu seçim bürosunu ziyarete gittiğimde epeyce sohbet ettim. Önerilerde bulundum.

Bağımsız adaylığın zorluğuna dikkat çektim.

Yeni Türkiye Partisini beklediğini bildiğim halde kendisine CHP’ye üye olmasını ve bir parti çatısı altında seçimlere girmesinin daha doğru olacağını anlatmaya çalıştım.

Deniz Baykal, Kemal Derviş görüşmesi sonrasında YTP yoluna İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile yola devam etmek zorunda kaldı.

Vali Ali Haydar Öner için artık iki yol kalmıştı.

Ya bağımsız aday olacaktı, ya da CHP’den…

Bir müddet sonra kendisi ile Gazi caddesinde karşılaştık. Bana yakasındaki CHP rozetini gösterdi.

“Yakışmış mı?” diye de sordu.

Gülümsedim, yakışmış hem de çok yakışmış dedim. CHP aday adaylığını kutladım.

CHP, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi ilk mitingini Hatay’da yaptı. Seçim kampanyasının başlangıcı olan Hatay Mitingine Ali Haydar Öner’de katıldı.

Miting sonrası düşünceleri olumluydu.

SBF’de hocası olan Baykal ile de görüşme olanağı bulmuş ve mutlu olmuştu.

Kendisine liste de yer verileceğini umuyordu.

Babasının rahatsızlığı nedeniyle bir müddet Adana’da kalmıştı. Telefon görüşmelerimizde hep olumlu ve umutlu konuşuyordu…

Listelerin YSK’na sunulacağı günün öncesi akşamı telefonda, “listede 1. Sıradayım” müjdesini vermişti.

Gelen bilgiler o yönde diyordu.

Kesin mi diye sorduğumda, “kesin “ dedi.

Kendisine daha önce, bir ortak arkadaşın otelinde yediğimiz akşam yemeğinde, Giresun’un zorluklarını anlatmıştık.

Bana telefonda “kesin” dediğine göre artık umutla yarını beklemek gerekiyordu.

11 Eylül 2002 Çarşamba günü CHP listesini YSK’na sundu ve liste kamuoyuna açıklandı.

Hayretler içinde kalmıştım.

Vali Ali Haydar Öner listede yoktu!

Başka bir yere mi kaydırıldı diye tüm listeyi gözden geçirdim. Bir ara bahsedilen İstanbul 3. Bölge’yi, memleketi Adana’yı gözden geçirdim. Listelerde adı yoktu. Ankara’da olduğu için kendisine telefonla ulaştım. Dünden bugüne ne olduğunu sordum.

Öfkeli ve kırgındı…

Son gece dolaplarından şikâyet etti. Kimi isimlere sitem etti…

Ve Giresun halkının kendisini sevdiğini, bağımsız adaylık düşündüğünü söyledi.

Kedisine bu kararı için acele etmemesini, bağımsız adaylık müracaatı için daha vaktinin olduğunu ve merkez ilçe ile diğer ilçelerde bir kamuoyu yoklaması yapılarak buna karar verilmesi gerektiğini anlattım.

Benden hemen böyle bir araştırma yapmamı istedi.

Merkez’den, Bulancak’tan, Tirebolu’dan, Görele’den, Espiye’den ve Şebinkarahisar’dan arkadaşlar ile görüşmeler yaptım.

Mevcut Giresun listesine tepki ve kendisine ciddi bir destek vardı.

Ancak kazanabilecek bir desteği bulması zor görünüyordu.

Fakat CHP’ye kaybettirebilirdi!

Bu durumu kendisine ilettim.

Durumu değerlendireceğini söyledi. Aklında bağımsız adaylık fikri devam ediyordu.

Bağımsız adaylık müracaatlarının son günü telefon etti.

“ Kaybettiren kişi olmak istemiyorum” dedi.

Bu gerekçe ile bağımsız adaylıktan vazgeçmişti.

Kendisine doğru bir karar verdiğini söyledim.

***

Giresun Belediyesi 2009 seçimlerinden bugüne CHP tarafından yönetiliyor. Reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler konusunda son derece başarılı bir yönetim var.

Ancak arka planda durum hiç de öyle değil…

Ciddi bir ranta hizmet var.

Bu konuyu pek çok kez yazdım.

  Katı Atık konusunu, bu işin içinde yer alan şirketlerin ve kimi isimlerin ilginç işbirliklerini dönen ihale oyunlarını yazdım.

İmar rantlarını yazdım.

Borç batağını yazdım.

Torburnu konusunu yazdım.

Balık Halini yazdım…

Cadde konusunu yazdım. Billboardlar ile gerçeğin çelişkisinin nedenlerini sordum…

Kimileri üç maymunu oynamaya devam ettiler.

Kimileri reklam tanıtım ve halkla ilişkilerdeki başarısı ile arka planı gör( e)mediler.

Şimdi yeni bir yerel seçim sürecine girdik.

İlimizde iddialı partilerin adayları belli oldu. Mevcut başkan CHP’den yine aday oldu.

Üç aşağı beş yukarı yanında yer alacak ekipte belli.

Şimdi soru şudur?

Bu ekibe bir dönem daha kent teslim edilir mi?

Yanıtı “evet” olanlar şu konuları göz önüne getirerek bir kez daha düşünmelidir.

Mal varlıklarındaki artışlar üzerinde düşünülecek bir konudur.

Geçen dönem kampanyayı yürütmek için zorlananların, görev süresi sonunda edindiği mal varlığı hakkındaki söylenenler açıklanmaya muhtaçtır!

Parti hesaplarında açık verenlerin korunması ve başkan yardımcılığına getirileceği konusu üzerinde durmaya değer bir konudur.

Ve Seyyit Hamit Haşimi ile olan ilişkiler…

Kent bu ekibe bir kez daha teslim edilebilir mi?

Daha iyi bir ekip kurulamaz mıydı?

Troyka varken bu pek olanaklı değildi. Öylede oldu!

Ancak bu kentin gerçekten sol düşünen, gerçekten halktan yana, emekten yana düşünen seçmenleri farklı bir çözüm üretebilirler.

Üretmelidirler de…

Bu durum Ali Haydar Öner’in 2002 yılında söylediği “kaybettiren kişi olmak istemiyorum” sözünden farklı bir olaydır.

Bu kaybet, kaybettir değildir.

Siyasette yeni bir yol açma, halka farklı şeyler söylemedir.

Ranta değil kente hizmet anlayışını savunan böyle bir ekibe ihtiyaç vardır.

Böyle bir hareket çıkar mı?

Bence çıkmalıdır…

Aksi halde bu güzelim kente yazık olacak.

Ve hepimiz bundan payımıza düşen kadar sorumlu olacağız