SATIŞ DANIŞMANI YOKTUR TEZGAHTAR VARDIR
Beklersin kapı dibinde , üzerinde gecenin yorgunluğu genel olarak gözlerinin etrafında bir renk geçişi
mecbur kalmış bir makyaj uykusuzluğunun üzerine resmettiğin. İçeriye girer yılların samimiyetiyle ;
-hoşgeldiniz , buyrun efendim dersin.
Kafasını bir kereliğine mahsus aşağı sallar . Kolunda bir çanta vardır fakat araba anahtarı ve cüzdanını mutlaka elinde taşır . Büyük adımlarla yürür topuklusu mermeri deler geçer ses daireleriyle kulağımda uykumdan önce dahi yankılanır geceleyin .
genelde az kelime kullanır , alacağı ürünü elindeki anahtarla işaret eder ve der ki ;
- bana şunu şunu ver . alır gider insani yanlarımı .
Bazıları ise kurulu gelir şuralarda bir yerlerde oyalanayım da stresimi atayım nasılsa tezgahtar ses çıkaramaz tüm egomu üzerine kusayım da sınıf farkının her daim var olduğunu unutmasın insancağız ! der.
Evet gerçekten var böyle düşünen insanlar bana mesleğimi sordukların da satış danışmanı gibi anlamıyla yakından uzaktan alakası olmayan söz öbeğini kullanmıyorum , çünkü satış danışmanı diye bir şey yoktur büyük harflerle yazacağim TEZGAHTAR vardır.
Kimse size gelip birşeyleri danışmaz siz gidip ikna ederek birşeylere ihtiyacı olmasa dahi satmak için kırk takla atarsınız .
Bu gün mahalle aralarında ki tek katlı mağazalar toplanmış bizi dar alanlara hapseden kalın duvarlı çok yüksek tavanlı bol ışıklı ve çok katlı binaların içine sıkıştırılmıştır .
Alış-veriş merkezleri...
Ne alınır ne verilir peki buralarda ? Eşya , kıyafet,gıda ... ?
Şimdi gerçekçi olmak gerekirse şu devasa büyüklükteki AVM lerin alt yapısı , okulunu yarıda kesmiş binlerce gençten oluşuyor . Kapitalizmin gençliğe yaptığı büyük bir saldırıdır bu , çünkü iş veren ne tür insanlardan verim alacağını düşünür sadece . Masalarında emrinde çalışan genç erkek/kadın binlerce gencin nasıl bir duygu ölümü yaşadıklarını seyrederken düşündükleri tek şey aylık cirolarıdır.
Derine indirgersek ne olduğunu daha iyi anlayacağız bu söylediklerimin
biz insanlara verilen değeri sürekli tartışan fakat bunun için asla kendinden taviz vermeyen bir toplum olarak bize yapılmamasını istediğimiz herşeyi karşımızdakine yapmakta ustayız.
Hep söylenen bir söz vardır ''en zor meslek insanlarla uğraşmak zorunda olduğun meslek '' diye .
En zor meslek herhangi bir araç olmadan birebir insanlarla uğraşmaktır . Söz konusu satılacak bir ürünse hele ki tüm insani duygularımızı kapı eşiğinde bırakıp adeta bir makina gibi savururuz kelimelerimizi.
Genç nesle verilebilecek en güzel şey iyi bir yaşam alanı olmalıyken , verene kadar ala ala bitiriyoruz iç dünyasını gençlerin. İçi boş bir nesil yetişiyor söylemlerinin yaratıcısı da sizlersiniz renksiz kravat takan ve topuklu giymekten ayak şekli bozulan ezbere yaşayan mülk sahipleri.
Ne yazık ki kendimden yola çıkmalıyım ; sürekli okuyan kendini geliştirmeye çalışan bir birey olarak fikirlerimi o büyüleyici binalara hapsediyorum her gün. Büyük bir kısmını ise unutuyorum çünkü baş emri herşeyden saha önemli oluveriyor . Belirli paralarla en kolay olunan mesleklerin başında geliyor tezgahtarlık . Herhangi bir eğitimden geçmeden yada yaş sınırının belli bir yere kadar geniş tutulduğu hemen hemen her vitrinin de ilanını gördüğümüz iş.
Önemlli olan da konuşabilmek ve fizik bakımından iyi olmanın gerektiği iş şu tezgahtarlık Az çok sevecenliğiniz varsa ve insanların yüzde yetmişini karşılayabilecek bir uuyduruk ikna kabiliyetiniz varsa siz aranan elemansınız . ve bence sistemin en berbat seviyeside burada tamamlanıyor .
Hepimiz ruh hastasıyız .
İnsan ne için yaşar neyi kazanmak için çabalar ?
hedeflerini mi ?
hayal ettikleri hayatlarını mı ?
olmak istediği şeyi olamıyorsa ve olamamsı için önünde kocaman bir kara delik gibi duran ve zayıf olan herşeyi içine çeken bir kurulu berbat düzen varsa bu dediklerimi vbaşarması için ideal bir zekası olması gerekli toplum baskısını üzerinden söküp atamazsa vay haline niye yaşıyoruz ?
Ben mutluluğumu kazanmak için yaşıyorum , çabalıyorum bilgisel anlamda yüklenebildiğim kadar yüklenmek dahada çoğalmak değer sahibi olabilmek için yaşıyorum.
Fakat bu acımasız sömürü düzeni bizi merkezden olmak üzere bölüp ayrıştırdı sınıf sınıf yerleştirdi şimdi bunu kabullenmemizi istiyor .
Ellerimizdeki gençlik sihrini taze beynimizi ve enerjimizi yok ediyor ciddi sağlık problemlerimiz var başı da uykusuzluk çekiyor uzun çalışma saatlerinden arda kalan bir kaç saat nasıl karşılayacak bizim o geniş alanlı hayallerimizi anlayamıyorum bu nedenle uyumuyorum.
hep sevdiğim bir kitapta bu dediğimin arkasında ''sadece aptallar sekiz saat uyur.''
Ben sizin genç nesle yapıştırdığınız o ''içi boş'' saçmalamasını asla kabul etmeyeceğim gerekmediği kadar acımasız ve mülksever oluşunuzdan bu karalamanız bunu da anlayabiliyorum.
Fakat sağlıklı bir aile kurmak sağlıklı bir toplum oluşturmaktır siz insanlara gereken değeri verdiğinizde ise her sabah uyanış şeklinizin bile değişecektir.
her hafta sonu hınca hınc doluştuğunuz , yediğinizi içtiğinizi son lokmasına kadar fotoğraflayıp insanların gözüne soktuğunuz bazen de oralarda gözükmenin bir moda olduğunu bile düşünebildiğiniz sizin tabirinizle AVM lerin herhangi birinden yazıyorum bu satırları .
Sizin izniniz bizim işimiz efendim buyrunuz...
Bu yazı 1266 defa okunmuştur.