Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 20 Nisan 2012
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 16:53
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=9911
Bu arada Türk Tabibler Birliği,Dr.Ersin Arslan’ın öldürülmesini protesto etmek için bugün tüm Türkiye’de iş durdurma eylemi yapacaklarını duyurdu.Öte yandan 2010-2011 yılları arasında tüm Türkiye çapında toplam 50 doktor hasta yakınlarının fiziki ve sözlü saldırısına uğradı.
Gideni geri getirmenin mümkün olmadığını belirten Akdağ,şöyle konuştu:
''Pırıl pırıl,hayatının baharında,kendisini hastalarına adamış,tertemiz bir vatan evladı,bir doktor görevinin başında Allah'ın rahmetine kavuşmuş oldu.Allah mekanını cennet etsin.Bizim bundan sonra yapacaklarımız onu geri getirmez ama ailesinin acısını bir nebze olsun azaltabilir.Gaziantep'teki önemli, büyük bir hastaneye kardeşimiz Dr.Ersin Arslan'ın ismini vereceğiz.Aileyle de konuştuk,onlar da bundan mutluluk duyduklarını ifade etti.Cenab-ı Hak rahmet eylesin.Bir an önce biz sağlık ailesi olarak, ben Sağlık Bakanı olarak bu işin müsebbibi ya da müsebbiplerinden yani arkada bir azmettiren falan da var mı bilmiyoruz...Buna adalet karar verecek.Bir an önce hesap sorulmasını bekliyoruz.Şu an beklediğimiz en önemli husus budur.''
Baba Ramazan Arslan ise ailelerden çocuklarına sahip olmasını isteyerek,
Bakanlar Akdağ ve Şahin,daha sonra,babasını kaybeden AK Parti Gaziantep Milletvekili Halil Mazıcıoğlu'nun evine taziye ziyaretinde bulundu.
Bir süre Mazıcıoğlu'nun evinde kalan Bakan Recep Akdağ,Dr.Ersin Arslan'ın öldürüldüğü Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi'ne gitti.
Burada Başhekim Ali Güven Fincan ile görüşen Akdağ,olayın yaşandığı yerde incelemelerde bulundu.
Gaziantep’te Dr.Ersin Arslan’ın hasta yakını tarafından öldürülmesine tepki gösteren sağlıkçılar protesto yürüyüşü gerçekleştirdiler.
Giresun’da MEMUR-SEN ve KESK’e bağlı sağlık sendikaları ve Tabip Odası üyeleri Gaziantep’te kalp damar cerrahi uzmanı Dr. Ersin Arslan'ın bir hasta yakını tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmesini yürüyüş ve basın açıklamasıyla protesto etti.
Giresun’da hastanelerde sağlık hizmetinin aksamaması için öğlen saatinde Depboy Mevkii’nde bir araya gelen sağlıkçılar, burada ellerinde “Sağlıkçıya vurduğunuzda eliniz ağrısa 182’ye şikayet ediniz”, “Şiddete son”, “Sağlıkta şiddet istemiyoruz” dövizleri taşıyarak ve slogan atarak Haydar Aliyev Parkı’na kadar yürüdü. Sağlık çalışanları yürüyüş boyunca ıslıklarla ve alkışlarla meslektaşlarının öldürülmesini protesto etti.
Haydar Aliyev Parkı’nda Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Giresun Tabip Odası Başkanı Murat Kolikpınar, “Sağlıkçı demek, ölümüne insan canını, insan sağlığını, insan sağlığının devamını elinde tutmaya vesile olmaktır. Bir sağlık çalışanının özel hayatı yoktur. Sağlıkçının hayatı insanların sağlığının peşinde koşmaktır, fedakarlıktır. Bunun karşılığında halkımızdan beklediğimiz sağlık çalışanlarına saygı duymaları, sahip çıkmalarıdır. Aynı şekilde idarecilerimizden de yanımızda durmalarını, sahip çıkmalarını bekliyoruz” dedi.
Yapılan konuşmanın ardından bir dakikalık saygı duruşuyla düzenlenen yürüyüş ve basın açıklaması sona erdi.
Gaziantep’te bir “alçak”,85 yaşındaki dedesi kalp ameliyatı sonrası öldü diye,ameliyatı yapan doktoru bıçaklayarak öldürdü.
Yazacaklarım için kimse kusura bakmasın,öfkem burnumda.Dünden beri kuduruyorum.
Doktorluk en zor ve en şerefli mesleklerden biri.
Sadece bugün değil,binlerce yıldır.
Kabilelerde doktor yerine geçen büyücüler,kabile şefinden bile üstünmüş.Öyle bir iş doktorluk.
İçlerinde iyisi var,kötüsü var elbet.
Paragözü var,gözütoku var.Ama hepsi hayat kurtarıyor.Bazen hata yapsalar da,yaptıkları iş her şeyden önemli.Ama bu memlekette doktor olmak salaklık.
Bir yandan sistemin çektirdikleri,diğer yandan “hayvan” bile denmeyecek yaratıkların yaptıkları.
Hatırlarsınız,birkaç yıl önce dünyanın en önemli doktorlarından biri,Profesör Göksel Kalaycı da bir hastasının yakını tarafından öldürülmüştü.
Darp edilen,canını zor kurtaran pek çok doktor var.
Sınıf arkadaşlarımdan biri,mecburi hizmetini yaptığı bir Güneydoğu ilinde acile getirilen bir hastayı kurtaramadığı için saldırıya uğramış,arka camdan kaçıp hayatını kurtardıktan sonra doktorluğu bırakmıştı.
Vaka çok.
Doktorlarımız hayat kurtarmaya çalışırken hayatlarından oluyorlar.
Gaziantep’teki olay da tambir “rezalet”.
85 yaşında kalp hastasını ameliyat ediyor genç doktor.Hasta ölüyor.
O yaştaki adam belli ki son çare olarak ameliyat edilmiş.Belli ki,ameliyat etmeseler zaten ölecek.
Ama 17 yaşındaki hasta yakını,gencecik doktoru bıçaklıyor ve öldürüyor.
Öldürdüğü doktorun kılı etmeyecek bir “canavar” tarafından.Ve doktorun arkasında minicik bir çocuk ve bir eş kalıyor.Tabii bir de oğullarını doktor yetiştirmek için uğraşmış bir ana baba.
Gazeteler haberi verirken yasa gereği katilin adını “M.G.” olarak yazdılar.
Ama bence hata.
O “canavarı” adıyla,sanıyla soyadıyla yazmak lazım.
Yazılsın ki,her doktor alıp o adı bir kenara kaydetsin.
Kaydetsin ki,nasılsa bir gün er ya da geç önlerine gelip yatacak.
Suratına baksınlar.Ve tükürsünler o surata.Tedavi niyetine.Ve bıraksınlar orada öylece.Doktor katilini.
Çocukları çok seviyordu. Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesinde çalışıyordu. Gençlik idealizmi ve enerjisiyle insanlara iyi davranan, görevini en iyi yapan hekimlerden olduğu söyleniyor.
18 Nisan 2012 günü Dr.Ersin Arslan ve tıp dünyası için kara bir gün oldu. Ameliyat olan 80 yaşındaki dedesi öldü diye 17 yaşındaki sapkın genç tarafından bıçaklanarak katledildi. Hekim güvenliği bir kez daha gündeme geldi, ülkede tüm sağlık hizmetlerini etkileyecek tepkiler verildi. Acı herkesi sarmıştı. Cinayet sebebinin yine yokluk ile ilgili ve dramatik olduğu ortaya çıktı. 17 yaşındaki genç dedesinin bakımına muhtaçtı ve dedesinin 3 ayda bir aldığı maaşı alamayınca çileden çıkmıştı. Anlaşılan ölümcül şiddete yol açacak kadar da manyaktı.
Bir insan hele bir doktor, kolay yetişmiyor. Ersin Arslan’lar hiç kolay yetişmiyor. Ama görev başında muhataplarınca bir cinnet geçirme gibi olayda canlar yitip gidebiliyor. Şifa bulma yerinde şifa dağıtmaya çalışanlar yok ediliyor. Sağlık personeline saldırıların on iki yılda 50’yi, bu güne kadar ise bini aştığı ifade ediliyor. Demek ki ortada bir iş riskinden öte ciddi bir sistem sorunu var.
Olaydan sonra yurt çapında sağlık personelinin acil vakalar hariç bir gün işi bırakması eylemi yapıldı. Katılım geniş oldu ama olaylar yine durulmadı. Kınama eylemi sırasında Kilis Devlet Hastanesinde 85 yaşındaki bir hasta yoğun bakımda ölünce 7 yakını yine sağlık personeline saldırdı. Saldırganlar göz altına alındı.
Bu acı kayıp sağlıkta hasta, hasta yakını ve hastaneler ile verilen hizmetlerin sorgulanmasına vesile olmalı. Ersin Arslan adı sağlıkta çözümün tetikleyicisi yapılmalı.
Olayların baş sorumlusu Sağlık Bakanlığı’dır. ABD’de, AB’de modern hastane örnekleri, verilen sağlık hizmetleri ortada. Bizde çözüm için ne hasta yakınlarının duyarlığına ne de sağlık personelinin istem ve önerilerine kulak veriliyor. Bildiğini yapıyorlar.
Hastaneler iyi denetlenmeli, işlemeyen yönleri, sıkıntıları giderilmeli. Hastane yönetimi, doktor ve diğer sağlık personeli ile hasta ve yakınlarının ilişkileri sağlıklı zeminde kurulmalı. Personel sıkıntısı giderilmeli. Sağlık personelinin gerekirse yakında lojmanları olmalı.
Benim babam da safra kanalı tıkanmasından yattığı hastaneden 2 ayda ölüsü çıktı. Nasıl isyan etmezsin? Ameliyata yanlış tedavi ile hazırladıklarını Doktoru itiraf etmişti. Ayrıca hijyen yetersizliğiyle MRSA hastane mikrobu kaptırılmıştı. Acilde bile saatlerce bekletilmişti. Hemşirenin kan alması bile binbir nazla olmuştu. Hastabakıcıları görevde görmek hak getire, adeta saklanıyorlar. Refakatçısı olmayan hastanın yaşam şansı daha da düşüyor. Refakatçı iken kaç kez hastamı yanlış röntgen ve çekime götürürlerken yakaladım. Kan bulmak için Ankara’yı 4 dönmek durumunda kaldım. Kayın pederimin vefatında da benzeri şeyler yaşandı.
Hastanelerde ölenin kalanın umurlarında olmadığı imajı silinmeli. Alalade iş değil bu, can pazarı. Tatil günleri, gece mesaisinde vardiya da, denetim de yetersiz. “İn cin top oynuyor” misali.
En önemli eksiklik ise hasta ve yakınları ile iletişimsizlik. Halkla ilişkiler birimleri makamında oturuyor. Elemanları yetersiz ve o iş nasıl yapılır bilmiyorlar. Gerek sağlık personeline gerekse halkla ilişkiler birimlerine nasıl ilişki kuracakları anlatılmalı, denetlenmeli. Riskler, yaşam şansları doğru şekilde anlatılmalı.
Ben hastanelerde istihdam edilen halkla ilişkiler mezunlarının daha acilde hasta girişinden başlayarak ellerindeki dosyalarla hasta takibi yapmasını, müdahalelerin zamanında yapılmasını ve hasta yakınlarının da bilgilendirilmesini öneriyorum. Taburcu edilene kadar yapılacak bu takiple bir yumuşak denetim de gerçekleşmiş olacaktır.
Sağlık Bakanlığı 182 telefonla randevu sistemi kurdu, semt polikliniğinde bir diş çekimi için dahi bir ay sonrasına randevu veriliyor. Belli ki hizmet yetersiz.
Sağlık hizmetleri ticari kazanç kapısı olmaktan çıkarılmalı. Genel sağlığın korunmasına, özellikle halkın beslenmesine titiz davranılmalı. Daha çok tıp fakültesi kurulmalı ama eğitim kalitesini yükselterek. Olmaz değil, sağlık politikası bu alana harcanan paraların fuzuli olmadığı anlayışı yerleşirse düzeltilebilir.