Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


DİNDEN ÇIKMIŞ İNSAN YOLDAN ÇIKMIŞ İNSAN MIDIR?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 21 Şubat 2012
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 17:33
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=8581


Yoruldum artık her öküzün altında buzağı aramaktan. Aklımın ermediği işler oluyor bu ülkede. Herkes birbirine yabancı, herkes birbirine ürkerek bakıyor. Her şeyi anlayabilirim, evet evet, her şeyi, siyasal dayatmaları, ekonomik zorlamaları, ilişkilerin yön değiştirmesini ama bu iki şeyi anlamadım, anlamayacağım da. Biri dilim, biri dinim.

Dilim derken sakın yanlış yerlere gitmesin söz, Türkçeden başka dil bilmem ben, ha bir de Tarzan usulü İngilizcem vardır, sağ olsun eğitim sistemi, öğrettiler işte kafamıza vura vura zamanında okullarda. Gerek işimdeki gereksizliği, gerekse çevre darlığı onu da öldürdü gitti.

Peki neydi bendeki bu dil sıkıntısı?

Kendimi hep ellerinden dilleri alınmış insanların yerine koydum, dedim ki “gelse biri ve bir gün bana Türkçe konuşmak yasak” dese.

Ben başka dil bilmem ki. Nece düşünür, nece severim onu bilemiyorum amma ve lakin konuştuğum bir dil var, onu elimden alırlarsa sevgimi de, düşüncelerimi de elimden almış olmazlar mı? olurlar elbet. Sahiden düşünmenin, sevmenin dili yoktur diyorlar, anlatamadıktan sonra neylemişim ben öyle düşünceyi, öyle sevgiyi.

Bunun temelleri çok yıllar öncesine dayanıyor elbette, eğri oturup doğru konuşmak gerek. Tek tip bir millet yaratma arzusunun getirdiği en büyük sıkıntı bu.

Düşünmeden edemiyorum (hangi dilde düşündüğümü bileniniz var mı), şimdi çıkıp gitsek bir ormana ve ormanın bütün kanunlarını değiştirsek ve desek ki bir aslana kedi gibi miyavlayacaksın bundan sonra, ya da bir kuşa aslan gibi kükreyeceksin, mümkün mü? Bırakın onu kümesinizdeki horozu gıdaklatabiliyor musunuz, var mı bunun mümkünü? Herkesin kendini anlattığı, anlatmayı seçtiği bir dili var elbet. Biliyorum, diyeceksiniz ki o başka, bu başka. Dil öğrenilebilir nihayetinde. İyi de ne faydası var bize bir aslanın kedi gibi miyavlamasının, ya da hala kükrüyorsa ne zararı olabilir?

Bırakalım da insanlar konuşmayı seçtikleri dille düşünsünler, sevsinler.

Bu mesele gündemden biraz uzak bu aralar. Biz gelelim gündemi oyalayan asıl meseleye. İşte burada ciyak ciyak bağırmak istiyorum.

“DİNİMİ GERİ İSTİYORUM” diye.

Benim seçtiğim dine ebeveynlerimin bile müdahale hakkı yokken devletin buna müdahale etmesi nasıl bir anlayıştır. Peki, ben bu ülke içinde hristiyan olmayı seçtiysem beni iyi bir katolik olarak mı yetiştirecekler? Hayır mı? peki ya ne?

Bireysel bir tercih olan din seçimi nasıl devletin tekeline girer, onu anlamıyorum.

“DİNDAR NESİL” size de ilginç, ilginçlikten de öte fazla cesur bir yaklaşım olarak gelmiyor mu?

Ben yeteri kadar dindar değilsem bunun kime ne zararı var, ya da çocuğumu dindar yetiştirmiyorsam? Çocukları eğitim kurumları ve eğitim verenleri ile ailesi arasında bırakan bir sistem, toplumu çekirdekten zedeleyen bir sistem nasıl faydalı bir nesil olabilir ki? O zaman önce çekirdek aileye din eğitmenleri sokmalısınız, ya da bu çekirdek aileleri zorunlu eğitime tabi tutmalısınız. Yoksa kendi içinde çelişen, neye inanacağını bilmeyen, zorunluluktan, zorbaca bir dayatmadan doğan plastik inançlar cereyan etmez mi? Aile içindeki inancı parçalayarak devlet bütünlüğünü mü sağlamak istiyorsunuz yoksa aileden de muaf, tek başınalığına inandırılmış neferler mi yetiştirmek istiyorsunuz?

Namaz kılmayınca öğretmenlerin öğrencilere küstüğü, öğrencileri gözden düşürdüğü,ders aralarında tespih hatimlerinin yapıldığı, zorla para toplayarak kurbanlara katıldığı, haremlik selamlık eğitim birimlerinde ders görüyor zaten çocuklar. Haklı olarak da soruyorlar körpecik akıllarıyla “dindar olunca başka ne yapılıyor?”

Şimdi anlatın bakalım, “dinde zorlama yoktur” önermesini siz bu çocuklara.

Evet, ben dinimi geri istiyorum.

Başkalarının haklarına, inançlarına, yaşam şekline saygılı olmayı öğreten dinimi,

insana önce insan gözüyle bakmayı emreden dinimi,

her türlü ibadetin gizli yapıldığı , gizli ibadetin daha makbul olduğu dinimi,

alan elin değil veren elin inancıyla yetiştiren dinimi,

insana önce kendini sonra bütün insanlara sevmeyi emreden DİNİMİ GERİ İSTİYORUM...

Ve bunun ötesinde huzurunuzda namaz kılmıyorsam,

bağıra bağıra dua etmiyorsam,

inancımı sessizce, reklamsız yapan ailemin öğrettiği gibi yaşıyorsam,

örtünmenin kişisel bir seçim olduğuna ve bununla insanların ibadetlerinin sınırlanmayacağına inanıyorsam...

Ve hala siz bana din öğretmek amacıyla dayatmalarda bulunuyorsanız,



kafa kağıdımdaki din hanesini değiştireceğim inançsızdır diye.



Siz adamı dinden imandan çıkarırsınız çünkü.







Sevgi Dündar/ 4şubat2012


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster