Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Zararsız Anlayabilmek!


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 07 Mayıs 2010
Geçerli Tarih: 14 Mayıs 2024, 19:35
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=846


Zararsız Anlayabilmek!

 

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan…

3 fidan…

6 Mayıs 1972’de katledilişlerinin 38. yılında saygı ve özlemle anıyorum.

 

1 Mayısta Giresun’daydık. Emek ve dayanışma gününü kutladık. Birlik beraberliğin daha fazla olması için çaba gösterdik ve destekledik.

Katılımın daha fazla olacağını düşünüyor olmama rağmen yanıldığımı, biraz da olsa hayal kırıklığına uğradığımı belirtmem gerek! Gerçi buna da şükür. Hiç olmamasından iyidir hesabı!

Bir arkadaşımı kutlamalara davetimde, şaka yollu “ben işçi değilim”, bir diğerinde “maaşını alıyor musun, evine ekmek götürüyor musun, ne gerek var bunlara, bırakın bu işleri” ifadeleri, toplumun genelinde bu olguya bakış açısını gözler önüne seriyor. 

Bunlar da zamanla aşılacak…

Giresun Derelerin Kardeşliği Platformu olarak “HES’lere Hayır” pankartı açan biz 3 kişiydik. Ali Dursun, Dereli Tamdere köyü muhtarı ve ben. Daha sonra bir de gocaman (!) eklendi aramıza. Konuyla ilgili ÖDP Giresun teşkilatının tam desteği vardı arkamızda. Bir de Giresun Halkevleri benzer bir pankart açmış ve “Bırakın Dereler Özgür Aksın” demişti.

Bulancak sanat tiyatrosu genel yayın yönetmeni güleryüzlü Şahin Ergüney de bizlere destek verdi. Şimdilerde Es-Es dizisinden kahveci Eşref olarak bilinen, Bulancaklı hemşerimiz usta tiyatro sanatçısı.

Osmanağa meydanına gidene kadar birkaç bireysel alkış aldığımızı da söylemeliyim.

Bu konuya en fazla solcuların destek vereceği kanaatim doğru çıktı, ancak iki elin parmakları kadar diyebiliriz. Bir de 1 Mayıs kutlamalarına katılamamış olan ancak tepki gösteren köylüler.

Gerçi kendini solcu olarak ifade eden, kendini çokbilmiş (ukala), büyük (megaloman) gören, kendini dünya sistemine adapte edenler, kendinden başkasını düşünemeyenler de var maalesef! Onlar artık ideoloji ile değil, üzeri resimli kâğıtlarla ilgileniyorlar.

Solcular zaten her şeye karşı mantalitesi, bir duvar gibi karşımıza çıkıyor hep.

Geçmişe gidelim. 1969 yılında yapılması gündeme gelen Boğaziçi Köprüsüne Deniz Gezmiş ve üniversiteli devrimci gençler de karşı çıkmışlardı.

Hemen sorgulayalım, neden?

İstanbul’a yapılacak köprüden önce, ülkenin, yurdun değişik yerlerinde acil ihtiyaçlar olmasından, üzerinde köprü olmayıp geçit vermeyen akarsularımıza köprüler yapılması gerektiğindendir.

Biz de HES’lere karşı çıkıyoruz.

Neden?

Ekolojik sistem yok olacaktır. Suların doğal yolunda akıtılmadığı, tünel yapılan bölümlerde yaşam bitecektir. Sonucunda da orada yaşayanlar göç etmek zorunda kalacaklardır.

Maksat elektrik üretmekse, daha basit ve ekonomik uygulanabilir yöntemler var!

Evlerin, yapıların çatılarına güneş panelleri koyulsun, herkes faydalansın. Rüzgâr türbinleri yapılsın, rüzgâr estikçe evimiz, ülkemiz ışısın.

Bilim karşı çıkıyor bu HES’lere! Genel anlamda birkaç bilinç sahibi âkil kişiler halkı bilinçlendirmeye çabalıyor ama halk içinde sesi çıkan kişiler bir şekilde susuyor, tepkisiz kalıyor.

Acaba üzeri resimli kâğıtlardan mıdır?

Halk bir anlamda bilgi sahibi değil. ABD benzer uygulamaları geçmişte yapmasına rağmen, görülen zararlardan ötürü şimdi vazgeçiyor.

Aslında madalyonun diğer yüzüne bakmak lâzım! Belki de en önemli mesele orada.

Elektrik üretimi adı altında, kamunun, orada yaşayan insanların hakkı olan “sularımızın kullanım hakkı” bu projeleri hayata geçiren şirketlere veriliyor.

Eee bu adamlar tüccar, memleketi bile pazarlıyorlar, satıyorlar. Yaptıkları tesisleri neden satmasınlar? Satarlar. Hem de kime, mutlak ve mutlak yabancı güçlere.

Memleket kılıfına uydurularak elden gidiyor.

Kenya’nın kurucu devlet başkanı Kenyetta'nın tarihe malolan sözlerini anımsıyorum;

“Beyazlar geldiklerinde onların ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Gözlerimizi kapatarak bize dua etmesini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil vardı ve topraklarımız onların eline geçmişti."

Bugün herkesin rahatlıkla faydalanabileceği derelerimizden, böyle giderse yakın gelecekte, ya belirli bir ücret karşılığında faydalanabileceğiz, ya da o bölgeye giremeyeceğiz!

Buna nasıl faydalanmak denilebilir?

Artık gerisini siz düşünün!

Bu zararlardan önce anlayabilmek ve koruyabilmek temennisiyle…


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster