Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Görele'nin kurtuluşuna dair


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 11 Şubat 2012
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 12:40
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=8383


Görele'nin Kurtuluşuna dair

 

 

Görele düşman işgalinden kurtuluşunun 94.yılını kutlamaya hazırlanıyor.

Görele Belediyesi Mehter takımlı,gaziler peşinde resmi geçit töreni düzenleyecek,

Geçen yıl olduğu gibi,Belediye Başkanı Melikoğlu,

"Kurtuluş günü emperyalizmin Anadolu topraklarından sürüldüğü gündür.Bağımsızlık ve özgürlüğümüzün pekiştirildiği gündür.Bayrağımızın coşkuyla dalgalandığı en güzel günlerden biri de bu gündür.

Yıllar önce Görele halkının;yaşlısıyla,genciyle,kadınıyla işgale karşı kahramanca mücadele ettiğini, sonsuza kadar bağımsız ve hür yaşamak uğruna başta canları olmak üzere her şeylerini feda ettiklerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu böylesi kahramanlıkların ve yiğitliklerin,vatan için kendisini kara toprağa seve seve feda etmişliklerin öyküleriyle doludur.Görele'nin bu onurlu gününde geçmişteki onurlu direnişleriyle topraklarımızı düşman işgalinden kurtaran ve bugün aramızda olmayan kahramanlarımızı minnet,şükran ve saygıyla anıyoruz." diyecektir.

GÖRFED ise İstanbul Esenyurt Belediyesini yurt edindi,her sene olduğu gibi AKP'li Belediye desteği ile hemşerilerimizi salona toplayıp AKP temsilcilerinin tanıtımını yapacaklar.

Maksat şekil olsun,torba dolsun,

Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde kurtuluş günü çok güzel bir bahane!

GÖRFED Başkanı Birol Kardaş ise,Melikoğlu ile aşağı yukarı aynı şeyleri ifade edecektir.

Görele'nin bu onurlu gününde geçmişteki onurlu direnişleriyle topraklarımızı düşman işgalinden kurtaran ve bugün aramızda olmayan kahramanlarımızı minnet,şükran ve saygıyla anıyoruz,diyecektir.

Pekala,

Görele'nin kurtuluşu için canlarını ortaya koyan kahraman ve vatansever atalarımıza bizlerde şükranlarımızı sunuyoruz ve onları saygıyla anıyoruz.

Ama,

Türkiye tam tezgaha alınmışken,

Polis ABD elçiliğine birifing veriyor,

MİT PKK ELELE,...Oh ne ala,ne güzel...

Görele'nin dere sularının kullanım hakkı 49 yıllığına HES'çilere satılmışken,

Ancak şu soruyu sormadan da edemiyoruz,

Görele gerçekten kurtulmuş mudur?

Bizler kurtulmuş bir Görele'de mi yaşıyoruz?

*****************************************************

13 Şubat Görele’nin Kurtuluşu Kronolijisi

TARİH O L A Y

28 Haz.1914 Avusturya-Macaristan Veliahtı Arşidük Ferdinand ile karısının Sırbistan’ı ziyareti sırasında, Saraybosna’da bir suikast sonucu öldürülmeleri ile Birinci Dünya Savaşı’nın fitili ateşlenmiştir. Bu olayın üstünden bir ay geçince, Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş açmış ve her iki devleti destekleyen ülkeler karşı cepheler oluşturmuştur.

27 Ekim 1914 Enver Paşa, içlerinde Goeben ve Breslau’ında (Yavuz ve Midilli)bulunduğu Osmanlı donanmasını manevra yaptırmak bahanesiyle Karadeniz’e çıkartmıştır. Goeben ve Breslau isimli iki Alman zırhlısı İngiliz Donanmasından kaçarak Çanakkale önlerine gelmiş, Osmanlı da bu iki gemiyi satın aldığını açıklayarak Almanlardan yana tavır koymuştur. Bu gemilere daha sonra Yavuz ve Midilli adları verilerek, Osmanlı sancağı çekilmiş ve Karadeniz’e çıkmaları sağlanmıştır.

29/30 Ekim 1914 Ancak gemi kumandanları Karadeniz’e çıktıktan sonra açtıkları kapalı zarflarda kendilerine buradaki Rus deniz üslerini ve limanlarını (Odesa ve Sivastopol gibi Rus Limanlarını) bombalamak emrinin verildiğini görmüşler ve verilen bu emirleri yerine getirmişlerdir. Böylece yaratılan bir oldubitti ile Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir.

1 Kasım 1914 Ruslar Doğu Anadolu’daki Türk Hududuna saldırdılar. Rus kıtaları Doğu sınırında, Oltu, Karaurgan, Micinkent, Soğanlı ve Ağrı Dağı geçitlerinden, Türk sınırlarını geçtiler. Sarıkamış’tan Türk topraklarına giren Rus kuvvetleri Köprüköy'e doğru ilerlemeye başladılar. Rusların Birinci Dünya Savaşındaki amacı; Panslavizmi gerçekleştirerek, Balkanlarda Rus etkinliğini artırmak ve Boğazlara hakim olup sıcak denizlere hiçbir sıkıntıya girmeksizin ulaşabilmekti.

11 Kasım 1914 Osmanlı İmparatorluğu gelişen olaylar sonucunda Birinci Dünya Savaşı’na resmen girdi. İtilaf Devletlerine harp ilan etti. Osmanlı’nın bu savaşa girmesindeki amacı; Almanya ile birlikte hareket ettikleri takdirde son dönemde kaybedilen bazı yerlerin geri alınabileceğine olan inançlarıydı.

12 Mayıs 1915 Yaşanan Dünya Savaşı ile birlikte Görele’de açlık ve sefalet kol gezmeye başladı. Ziraat Bankasından talep edilen gıda yardımları yasaların uygun olmaması nedeniyle geri çevrildi.

1914-1916 Ruslarla Kafkas Cephesinde çetin mücadeleler yapılmaktadır. 1916 Şubat ayından itibaren Kafkas Cephesinde yeniden taarruza geçen Rus Ordusu işgallere de başlamıştır.

8 Mart 1916 Ruslar’ın Rize’yi işgali. Ruslar Karadeniz kıyı boyunca da işgale devam ediyorlardı. Amaçları Doğu Anadolu Bölgesinde savaştıkları Türk Birliklerini arkadan vurmak ve Karadeniz Limanlarından bu bölgeye yapılan malzeme sevkiyatını engellemekti. Fakat Rize’de çetin bir direnişle karşılaştılar. Of girişinde mahalli halkın da katıldığı bu direnişi kırmak yirmi günlerini aldı.

17/18 Nisan 1916 Ruslar Trabzon’u işgal etti. Rusların Trabzon'u işgali ve batıya doğru ilerlemeleri bölgedeki Türk nüfusunun muhaceretine yol açtı. Bu göç kafileler halinde halkın emniyetli kesimlere doğru sevk edilmesini gerektirdi. Muhacirler Harşit’in batısına doğru yöneldiler. Harşıt Çayı’nı geçebilen muhacirler, Ordu, Ünye, Fatsa, Çarşamba, Samsun bölgelerine kadar gidip, geçici olarak yerleşiyorlardı. Bu muhaceret sırasında Göreleliler çok sıkıntılar çekti. Harşit Deresini geçmek zorunda kaldıklarında kimsesiz muhacir kadınların açlığına ve ıstırabına tahammül edemediği çocuğunu, sonra da kendisini dereye attığı dahi görüldü. Göç eden yerli nüfus sayısı yaklaşık 80.000 kişi olarak belirtilmektedir.

Nis/Tem.1916 Yöre halkının ve milislerin kahramanlıklarla dolu savaşıyla, Karadağ'da (Trabzon) uzunca bir süre Ruslara karşı çetin bir direniş yapıldı.

20 Tem.1916 Türk Birlikleri Vakfıkebir Deresi’nin gerisine çekilmek zorunda kaldı. Ruslar Fol’a girdi.

23 Tem. 1916 Sahil Cephesinde, denizden muhriplerin bombardıman desteği ile taarruz eden Ruslar, Türk savunma hatlarını, Sis Dağı- Çavuşlu Deresi hattına çekilmeye mecbur ettiler.

25 Tem.1916 Çavuşlu Halkı göçe başladı. Rus işgali korkusuyla; açlık, salgın ve yoksulluktan bitap düşen ahali, can derdiyle daha güvenli bölgelere, batıya doğru göçüyordu.

25 Tem-02 Ağu 1916 Artık Harşit Çayına yaklaşılmıştır. Vuruşa vuruşa çekilen Türk Kuvvetleri bir karar vermek zorundadır. Ya Çavuşlu’dan itibaren çetin bir direniş yapılacak ve Rusların Harşit’in batısına geçişi önlenecek ya da geri çekilme sürdürülecekti. Ruslar, Harşit Çayını da geçerse işgal artık çok daha tehlikeli bir hal alacak ve tüm Karadeniz sahil boyları ta Sinop’a kadar tehlike altına girecekti. Bu yüzden Şalpazarı-Eynesil-Çavuşlu-Görele-Tirebolu-Çanakçı-Doğankent-Tonya-Köse-Kürtün-Beşikdüzü bölgeleri en dirençli savunmanın yapılacağı bölgeler olacaktı. Günlerce süren savaşlarda bazı yerler her gün el değiştirecek, bir gün Rusların eline düşen yerler ertesi gün tekrar Türklerin eline geçecektir.

30 Tem/02 Ağu. 1916 Sahil Cephesinde, Çavuşlu Deresi boyunca, 30 Temmuz’dan 2 Ağustos’a kadar kanlı çatışmalar oldu. Ruslar ağır kayıplar verdiler. Geri çekilen Ruslar, Tirebolu ve Giresun'u da bombardıman eden donanmanın desteği ile tekrar saldırdılar ve Görele'ye kadar ilerlediler.

1 Ağu.1916 Ramazan Bayramının birinci günü olan bugün, Ruslar, Eynesil’i almış ve Çavuşlu’ya doğru ilerlemeye başlamıştı. Şeker Bayramının birinci günü Çavuşlu'ya giren düşman, gece kasabayı bir uçtan öbür uca tutuşturdu. İki yıldır depolara dolup satılamayan fındıklar müthiş bir alev ve dumanla, durgun bir havada göklere doğru uzayan bir hortum gibi yirmi dört saat yandı. Düşman bununla da hıncını alamadı. Rastladığı erkekleri ya süngüledi ya da kafasını kılıçla kesti. Mala ve namusa da saldırıyorlardı. İnekleri, tavukları kesip yerken, öte taraftan kadınlara ve genç kızlara da tecavüz niyetiyle saldırılar yaşanıyordu. Hatta yakaladığı on genç kızı kumandanına götürmeye çalışan birkaç Rus askerinin görüldüğü ve cesur bir kadınımız tarafından bu kızlarımızın kurtarıldığı da söylenceler arasındadır. Bu arada gittikçe yaklaşan işgal ve zulüm korkusuyla, Görele halkı da Karaburun ve Tirebolu civarlarına doğru göçe başlamıştı.

2 Ağu.1916 Ruslar Görele’ye girdi. Rus ordusunda görevli Rum ve Ermeni askerler özellikle yöre halkına zulüm yapıyorlardı. O gün sokakta ve kahvede rastladıkları pek çok kişiyi öldürdüler. Kasaba böyleyken köyler iyice kan ağlıyordu. Ermeni asıllı düşman askerleri Daylı ve Karaburun köylerinde insanlarımızı işkenceyle öldürüp, parçalayıp, teşhir ediyorlardı. Diğer yerlerdeyse öldürdüklerini gizlice gömüyorlardı. Kimi Rus askerleriyse kadınlara çok musallat oluyorlar, kadınların ar ve namuslarına göz dikiyorlardı. Kumyalı Katliamı da bu dönemde yaşanmış en vahşi mezalim olarak Görele halkının hafızalarında yer almaktadır. Ruslar kahvelerde oturan 67 kişiyi bir baskın düzenleyerek katletmiştir. Öldürdükleri insanları Kumyalı denen yerde kazdıkları kuyu ve çukurlara gömerler. Hatta anlatılanlara göre Mamenli köyü Muhtarı Köserli Mustafa, yaralı olarak, “ben ölmedim, beni gömmeyin” diye feryat ederse de dinlemezler, canlı canlı gömerler. Bugün bu toplu mezarın olduğu yer Görele Şehitliği olarak restore edilmiş ve o acı günlerin unutulmaması için halkın ziyaretine açılmıştır.

3 Ağu.1916 Göç yoluna düşen Görelelilerden kimisi Tirebolu yolundaydı, kimisiyse Tirebolu’ya henüz varmıştı… O gün düşman Tirebolu'yu da topa tuttu. Pek çok ev yıkıldı, bir hayli ölü ve yaralı vardı. Bu defa yolda giden muhacirlere saldırdı. Karaburun-Tirebolu arasında içlerinde Görelelilerin de bulunduğu yüzden fazla erkek vatandaşımızı kurşuna dizdi.

2 Ağu.1916 Türk Birlikleri Görele’den çekilmek zorunda kaldı. Fakat yine de çetin mücadele devam ediyordu. Öyle ki, Rus işgalciler ancak nerdeyse bir ay sonra Türk Kuvvetlerini Çanakçı Deresi hattına geri çekilmeye zorlayabildiler. Kıran kırana bir savaş ara verilmeksizin sürüyordu.

24 Ağu.1916 Türk Kuvvetleri Çanakçı deresi hattına çekilmek zorunda kaldı. Fakat savaş tüm hızıyla sürüyor, Türk Kuvvetleri vur-kaçlar yaparak Rusları yıpratıyordu. Yeni işgal edilen bölgelerde halkın direnişi de Rusları çok zorluyordu. İşgale alışmamış Görele gibi ilçelerin köylerinde Sis Dağı’nın anaç yüreğine sığınan milis çeteler canla başla Ruslara direniyor, köylerine tanımadıkları bu yabancıların girmesine tahammül edemiyorlardı. Kimi yörelerde ıslıklarla, kuşdiliyle ve kuş sesleriyle haberleşen köy çeteleri olmadık yerlerde Rus askerlerine akıl almadık yerlerde pusular kuruyor, onları yıldırıyordu.

30 Ağu 1916 Türk Kuvvetleri çetin geçen savaşın bu evresinde Görele’ye kadar ilerledi. Özellikle Görele ve Çanakçı bölgesinde kahramanca bir direnç vardı. Harşit Çayı geçilmeyecekti. Bu bölgedeki Türk askeri ve askerine her türlü desteği sağlamak için zorluklara göğüs geren bölge halkı ile dağları yurt edinen Kuvayı Milliye ruhlu köy ve milis çeteleri işbirliği içinde savaşıyor, istihbaratları paylaşıyor, ekmeğini bölüşüyordu. Sis Dağı’nın o görkemli, o koca dumanlı zirvesine baktıkça Türk yurdunu işgal etmenin o kadar da kolay olmadığını görüyordu Moskof. Uğradığı her köyde halka zulüm ediyor ama karşılığında efsaneleşen yeni yeni kahramanlar üretiyordu.

Ağu/Eyl.1916 Sahildeki çatışmalar, Ağustos, Eylül aylarında Görele ve Çanakçı deresi bölgelerinde şiddetli olmuştur. Yöre halkıyla, çetesiyle ve ordusuyla bir bütün halinde mücadele eden Türk Kuvvetleri sonuna kadar direnmeye kararlıdır. Kara Zıpkalılar, Köy çeteleri, Türk askeri ve yöre halkı canla başla mücadeleyi sürdürmektedir. Ölümle horon oynayan Karadeniz uşağının yüreğindeki kemençe ezgisi özgürlük nağmeleriyle günbegün efsaneleşmektedir. Kah Karaman Halil Kodalak, kah Dursun Çavuş hikayeleri destan destan Sis Dağına değin yücelmektedir. Bu çetelerin onur dolu savaşları Rus işgali son buluncaya kadar devam edecektir. İşte o çetecilerimizden bazıları: Kakaliçoğlu Abdülmuttalip Çürükvelioğlu Ali, Kakaliçoğlu İsmail Çürükvelioğlu Mustafa, Çakır Çavuş Seyisoğlu Ömer, Çakır Çoban Hıdıroğlu Tıp Osman, Cinoğlu Ali Osman Dursun Çavuş (Kadın milis), Bayıroğlu Hüseyin, Daylı Köyünden Bektaşoğlu (Dinikuru) İsmail Ali, Kodalakoğlu Kemençeci Halil Karaman, Eynesil’de Cebecioğlu Deli Bilal, Hürüşanoğlu (Gebecioğlu) Ali, Memişoğlu Hasan, Kara Mürtezaoğlu Yakup, İslamoğlu, Evci, Topbaş Mustafa, Palokoğlu, Deli Çavuş ve daha adı unutulmuş niceleri…

21 Eki.1916 Ruslar Harşıt çayına kadar ilerlediler. Ruslar ve işbirlikçisi Ermeni ve Rum Çeteleri bölgede zulme başladılar. Türk Birlikleri Harşit Çayı hattına çekildi ve burada cephe hattı oluşturdu. Doğal bir engel oluşturan Harşıt (ya da Harşit)Çayı Tirebolu ilçesi kıyısı ve yukarılara doğru Ordumuz savunma hattı oluşturdu. Amaç Rusları daha fazla ilerletmemek, Harşıt’ı geçirmemekti. Kıyı şeridinde görevli olan Askeri gücümüz, sonradan 37.Tümen adını alan Sahil Müfrezesi (Grubu)’ dir. Sahil Grubu Karadeniz kıyısı boyunca görev yaparken, Harşıt cephesinde yoğunlaşmış böylece cephe tutunmuştur.

Eki 1916 Bir düşman alayı Çanakçı deresini geçerek güneyde, diğer bir alay Karadağ ve Çıtak’a taarruz ederken, 3 adet Rus muhribi de denizden bombardıman yapıyordu. Takip eden günlerde düşman ilerlediyse de Çıtak’ da yapılan karşı taarruzla geri püskürtüldü. Ruslardan esirler alındı. Kozköy’de düşman ağır kayıplar verdi. Sahil bölgesinde muharebe 3 gün devam etti. Düşman Tirebolu’yu bombaladı. Ancak sahil müfrezesini (37. Tümen) Harşıt’ın batısına atamadı. Çarpışmalar bir hafta daha taarruzlarla devam etti. Ekim sonuna doğru bütün cephede düşmana baskınlar yapıldı. Bu dönemde savaşa zaman zaman ara veriliyordu. Askerlerimiz bu zamanlarda Harşıt’ı gece geçip Rus birliklerine ani ve kanlı baskınlar yapmaktaydı.

5 Kasım 1916 Sahil Müfrezesi’nin adı 37.nci Kafkas Fırkası (Tümeni) olarak değişti.

Kas.1916 Kürtün’ün kuzeyinde Uluköy’ de Rus 505. Alayına baskın yapıldı, birçok kayıp verdirildi. Harşıt üzerinde Kaley-i Bedirma’ ya yapılan baskında 490. Rus alayından esirler alındı. Bilhassa geceleri ve sisli zamanlarda, küçük gruplar, mangalar halinde Harşıt’ı geçen askerlerimiz Rus birliklerinin karargah ve siperlerine baskınlar yapıyorlardı. Bu baskınlarda bir amaç da Ruslardan ekmek, iaşe, silah ve cephane ele geçirmekti. Yokluk şartlarında süren savaşta bunlara gereksinim elzemdi ve baskınlar başarılı oluyordu. Rus birliklerinde önemli sayıda Ermeni asıllı asker mevcuttu. Ayrıca Ermeni çete ve gönüllüler de Ruslarla birlikte savaşıyordu. Ruslar kıyıdan top atışları desteğinde kara birlikleri ile mevzilerimize saldırılar düzenliyor, fakat her defasında ağır kayıplar verilerek geri püskürtülüyorlardı. Ruslar savaşın başından beri bizden 2-3 kat fazla kayıp vermekteydi.

Eki/Kas 1916 Harşıt çayı aynı zamanda Rus işgali karşısında evini barkını her şeyini bırakıp Rize’den, Erzincan’dan berisi göç eden (Muhacirlik) kadın, çocuk ve halkımızın da geçtiği ve Tirebolu gerisinde sığındığı yerlerdi. Açlık ve salgın hastalıklar baş gösteriyordu. İlaç yoktu. Çok sık ölümler oluyor, ekseriya çocuklar hemen oracıkta gömülüyordu. Bugün dahi bölge sahipsiz mezarlarla doludur. Halk o yıllarda savaşın etkisiyle tarım ekimi yapamamıştı. Bölgeye yardıma gelen Kızılhaç ekipleri öncelikle hıristiyanlara yardım ediyor, gelen yiyecekler ve ilaçlar onlara ulaştırılıyordu. Giresun’da açlık, tifo almış başını yürümüştü. Cesetler sokaklardan toplanıyordu. Günde 100-150 kişi ölmekteydi. Bu günlerde, Ruslar geçmesin diye bir kadın milisimiz Harşıt nehri üzerindeki asma köprüyü uçurdu. Ancak daha sonra gelen muhacirlerimiz sular yükselince asma köprüye ihtiyaç duydular.

1916/1917 Sahil grubunda savaşan asker ve günüllü taburlar içinde Osman Ağa’nın örgütlediği Kara Zıpkalılar da vardı. Hüseyin Avni’ de 110. Alay Komutan vekili olarak bölgedeydi ve düşmanla savaşmaktaydı. Görele, Çavuşlu, Çanakçı, Eynesil’ de milis güçleri, Sis Dağı ve çevrelerinde düşmanla savaşmaktaydı. Bu kahraman insanlar Kurtuluş Savaşında oluşan Kuvay-i Milliye güçlerinin ve bilahare 42. ve 47. Alayların askerlerinin ekserisinden başkası değildi.

1916/1917 Topal Osman Ağa : Osman Ağa askerliğe çok meraklı olmasına rağmen, askeri okula gidememiş. Ondan habersiz babası askere gitmesin diye "bedel" ödeyince buna razı gelmemiş, parayı geri alıp o parayla gönüllüler oluşturarak, Balkan Savaşı'na katılmıştır. Muharebede bacağından yaralanıp gazi olmuş, ayağı aksak kalmış ve o yaranın acısını hep çekmiştir. 1. Dünya Savaşına Gönüllüler oluşturup katılmış, Rus Ordularının Harşıt Çayı'nda durdurulmasında gönüllü birliklerinin başında savaşmıştır. Batılıların desteği ile Karadeniz Bölgesi’nde Pontusçu Rumlar büyük güç haline gelmişti. Kurdukları silahlı çetelerle sayıları 25 bine ulaşmıştı. Bu kuvvet Türk Ordusu’nun arkasında büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Önceleri hükümetten bağımsız hareket eden Osman Ağa, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesinden sonra kayıtsız ve şartsız Ankara Hükümeti’nin emrine girdi. Pontusçu hareketlere karşı Karadeniz Halkı’nı bilinçlendirip, silahlanarak, teşkilatlandırdı. Sinop’tan Batum’a kadar olan bölgede otoritesini kurdu. Osman Ağa, giriştiği Mücadelede eşkiya karşısında eşkıya, düşman karşısında düşman, iyinin yanında iyi, dosta dost ve kötüye kötü oldu. Onun etrafında oluşturduğu Kuvayı Milliye Gurubuna giydikleri kıyafetlerinden dolayı da “Kara Zıpkalılar” denmekteydi. Bu mücadeleler sırasında bazen kanun ve buyruk dinlemez hareketleri de olduğu söylenir. Hükümet otoritesinin olmadığı bölgede kendi kanunlarını yürütmüştür. İstanbul Hükümeti’ne isyan edip, Ankara Hükümeti’nin emrinden çıkmamıştır. Mustafa Kemal’e bağlılığı nedeniyle, onun muhafız bölüğü ve bilahare Meclis Muhafız Taburu Giresunlulardan oluşmuş, Mustafa Kemal’in ve Meclisin koruması Giresun Uşaklarına emanet edilmiştir.

1916-1918 Rus işgali altındaki bütün bölgelerde büyüklü küçüklü katliamlar yaşanmıştır. Bu katliamlara önayak olanlar genelde Rus Ordusu içindeki Ermeni asıllı askerlerdir. Görele’nin bütün köylerinde yoğun acılar yaşanmıştır. Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden insanlarımız vahşice öldürülmüş, tecavüzler ve zorbalıklar yaşanmıştır. Her köyün ayrı bir hikayesi vardır. Özellikle hatırda kalan Maksutlu Köyü’nün Dikmetaş Mevkisinde Maksutlu, Çürükeynesil (Sağlık Köyü) ve Karadere’den 30 civarında genç köylünün vahşice kurşuna dizilmesi olayıdır. Buradan sağ kurtulanlar olmuştur. Bugünlerde bölgede yapılan çalışmalarda ölen şehitlerimizin kemiklerine rastlanmıştır. Bu alanın Dikmetaş Şehitliği olarak düzenlenmesi yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca Ruslar, Rus yolu projesiyle, Harşit vadisinden Gümüşhane’ye oradan da Doğu Anadolu’ya uzanan bir yol çalışması başlatmışlardır. Harşit’ı geçemeyen Ruslar, köylü halkımızı az bir yevmiyeyle çoğu zaman zorla çalıştırmışlar, ancak Bolşevik ihtilalinin devamında terk edip gitmişlerdir. Yol projesi de öylece yarım kalmıştır.

Nisan 1917 Rusya’daki karışıklığın ve Mart Devrimi’nin etkisiyle Rus disiplini bozulmaya başlar. Savaş eski şiddetini kaybeder. Bazen Rus askerleri cephede yer yer beyaz bayrak açarak yakında barış olacak diye askerlerimize seslendikleri bile oluyordu.

21 Nis.1917 Rus donanması Giresun ve Ordu’yu bombardıman etti. Rus muhrip ve gemileri, geceleri ışıldaklarla işaret vererek, daha evvel getirdiklerini ve diğer Rum ve Ermeni çetelerini alıp kaçırıyorlardı. Buna engel olmaya çalışan sahil gözetleme kuvvetlerimizi de bombalıyorlardı.

7 Kas.1917 Rusya’da ihtilal. Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Meşhur Ekim Devrimi). Ağır geçen 1916-1917 kışı Rus Kafkas Ordularında 100.000 kişilik bir zayiata yol açmıştı. 1917 Mart Devrimi nedeniyle de orduda disiplin bozulmuştu. Kerenski başkanlığındaki Geçici Devrim Hükumetinin savaşa devam etme isteğine karşın ilkbahardan itibaren Kafkas cephesinde faaliyetler gevşemiştir. Askerlerin geniş ölçüde firar etmeleri üzerine yeni Bolşevik Hükumet savaştan çekilme yönünde hamlelere girişmiştir.

16-18 Ara.1917 Ruslarla Erzincan anlaşması imzalandı. Ruslar ordularını geri çekmeyi kabul etti
fakat Ermeni katliamları devam etti. Ruslar işgal ettikleri topraklardan geri çekiliyorlardı ama ellerindeki mevcut silahları da Ermeni askerlerine teslim ederek, onları kendilerine varis olarak bırakıyorlardı. Bunun üzerine, ilerleyen günlerde mütareke geçersiz sayıldı ve Rus işgalindeki bölgelerin geri alınmasına başlandı.

Ocak 1918 Rus Kuvvetleri inşa ettikleri karayolu ile karadan ve Görele’ye gelen üç gemi ile de denizden geri çekilme harekatına başladılar. Bu geri çekilme sürecinde, Ocak ayının sonlarına doğru, köy çeteleri birleşerek, Rus Kuvvetlerine büyük bir baskın yaptılar. Gemiler iskeleden ayrıldı. Askerlerin bir kısmı karadan kaçışmaya başladılar. Hayvanlarının hepsi, savaş malzemesinin bir kısmı Görele'de kaldı. Kaçan Rus askerlerini Görele Burnu denen yerde, Eynesilli Çeteler yakalayıp hakladılar.

12 Şubat 1918 Türk Kuvvetleri Harşit’i geçerek, Trabzon’a doğru yürüyüşüne başladı.

13 Şubat 1918 Görele düşman işgalinden kurtuldu. Ruslar'ın çekilmeleri Giresun'da ve Tirebolu'da, işgalden kurtulan Görele ve Eynesil'de büyük bir sevinç yarattı. Türk birlikleri Görele'de yönetimi geri aldı. Görele’nin kurtuluş haberi, Ordu ve Çarşamba dolaylarına göçmüş olan Görelelileri sevindirdi . Derhal geri geldiler. Gelenler gidenlerin yarısı bile olmaktan çok uzaktı. Büyük çoğunluğu açlık ve koleradan ölmüştü. Ordu ve Çarşamba çevresinin halkı gelen muhacirlere çok iyi davranmıştı. Fazlasıyla yardım etmişti; fakat güçleri bu kadarına yetmişti. Üstelik hastalık ve salgınlar da devam ediyordu. Dönen göçmenlerin bir kısmının evleri kasten yakılıp yıkılmıştı. Ne yiyecek vardı, ne de giyecek. O yıl bir de korkunç İspanyol Nezlesi salgını başladı. Binlerce insan yine ölüp gitti.

24 Şubat 1918 Türk Kuvvetleri Trabzon’a girdi. Şehirdeki Rus askerleri limanda bulunan iki Rus vapuru ile Batum'a sevk edildi. İşgal sırasında Türklere kötülük yapmış olan Rum ve Ermeniler de Ruslarla birlikte şehri terk ettiler.

1918-1923 İşgal sonrasında da Görele’de felaketlerin ardı arkası kesilmiyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı savaşı kaybetmiş ve yurdun dört bir yanı düşman tarafından zapt edilmeye başlanmıştı. Bundan cesaret alan Rum ve Ermeni azınlıklar yine çetecilik faaliyetlerine başlamış ve hayalini kurdukları devlet idealleri için yöre halkına zulüm ve işkence uygulamaya koyulmuştu. Savaş ve muhacirlik yüzünden Görele bölgesinde açlık ve sefalet, salgın hastalıklar ve iskan sorunu bütün şiddetiyle hüküm sürüyordu. Buna bir de sel felaketi eklendi. 28 Temmuz 1919'da meydan gelen selden 36 köyde ekinler mahvolmuş, 30 değirmen, 25 hane, biri de Elevi deresi üzerindeki köprü olmak üzere 33 köprü yıkılmış, biri erkek, sekizi kadın olmak üzere 9 kişi ölmüş, 5 sığır telef olmuştu. Göreleliler, savaş yıllarında büyük acılar çekmesine, açlık ve sefaletle mücadele etmek zorunda kalmasına, şartların olumsuzluğuna rağmen, Milli Mücadeleye (15 Mayıs 1919-9 Eylül 1922) sahip çıkan ilk yöreler arasında yer aldı. Göreleliler Milli Mücadelede yüzlerce şehit verdi. Kurtuluş Savaşı sonrasında Görele'nin Rum nüfusu Lozan antlaşmasını takiben yapılan mübadele ile ilçemizi terk etti.

Aydın Kulak

(Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek kullanılmasında bir sakınca yoktur.)

Kaynakça

1- Harşit Çayı Yükselince/Mustafa Köse/www.giresunpostasi.net

2-Kuş Seslerindeki Esrar/Mustafa Köse/www.biroybil.com

3-Harşit Çayı Savunması ve Sahil Müfrezesi (37.Tümen)/Mustafa Köse/www.giresunajans.com

4-Giresun’da Kuvayı Milliye/Mustafa Köse/www.as-add.de

5-Bölgemizde Birinci Dünya Savaşı/www.yukaripinarca.com

6-Görele/Sezgin Kuğuoğlu/http://Sezginkuguoglu.com

7-Görele’nin Kurtuluşu/www.giresunpostasi.net

8-Erkan-ı Harb Miralayı Pirselimoğlu Hacı Hamdi Bey/İsmail Hacı Fettahoğlu/www.serander.net

9-Türkiye Tarihi-4/Çağdaş Türkiye (1908-1980)/Cem Yayınevi

10-KARESİ GAZETESİ PENCERESİNDEN BALIKESİR 'DE DİNi HAYAT ÜZERİNE BAZI GÖZLEMLER (1916-1917)/ Prof. Dr. Nesİmİ YAZıCı (Ramazan Bayramı tarihi)

11- Ölümün Kolay, Yaşamın Zor Olduğu Bir Göç/M. Köse/ http://www.eynesilajans.com/haber_detay.asp?id=662

12- Ordu kazasında Rus Bombardımanları/Adnan Yıldız/ www.serander.net

13-Görele Tarihi/Ayhan Yüksel

14-Tirebolulu Şehit Hüseyin Avni Alparslan/ İsmail Hacı Fettahoğlu/www.serander.net

15-Trabzon Valisi Şehit Cemal Azmi Bey/ İsmail Hacı Fettahoğlu/www.serander.net

16- Erzincan Mütarekesi’nin Türk tarihindeki yeri ve Önemi/Dr. Nurcan Yavuz/Atatürk Üni.

13 Şubat Görele’nin Kurtuluşu

 

19. Yüzyıl sonlarında sanayi devrimini tamamlayan Batı Kapitalizmi tüketim eksikliğinin iç pazarda yarattığı tıkanıklığı gidermek için; dünyada yeni hammadde kaynakları ve ucuz işgücü aramak zorunluluğu duymuş,bundan da emperyalizm doğmuştur.

Dış pazara yönelen batının kapitalist ülkeleri,kendi aralarında da çıkar
anlaşmazlıklarına düşmüşler,sonunda Birinci Dünya Savaşı çıkmıştır.
Çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde süren savaşta,
yedi cephede savaşmak zorunda kaldık.Doğu Anadolu sınırlarımızı aşarak topraklarımıza saldıran Rus birlikleri, kısa sürede önemli ilerlemeler kaydettiler. 1916'da Trabzon'a gelen Ruslar, Ağustos 1916'da Görele'yi işgal ettiler.

Görele ve köylerinin işgali sırasında çok kanlı çarpışmalar oldu. Yiğit Görele
Uşakları Ruslara önemli kayıplar verdirdi.

Görele Direnişinde Önemli yer tutan Uşaklarımızın adlarını saygıyla anmadan
geçemeyiz...

Kakaliçoğlu Abdulmuttalip
Kakaliçoğlu İsmail
Bekir Çavuş
Çakır Çoban
Cinoğlu Ali Osman
Bayıroğlu Hüseyin
Çürükvelioğlu Ali
Çürükvelioğlu Mustafa
Seyisoğlu Ömer
Hıdıroğlu Tıp Osman
Dursun Çavuş

Batıda Harşıt Çayı'na kadar ilerleyen Rus birlikleri,burada Giresun'lu Topal Osman Ağa ve emrindeki Kuva-i Milliye güçlerince durduruldu.

1917 Yılının Ekim Ayında Rusya'daki rejim değişikliğinin de etkisiyle Rus birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. 13 Şubat 1918'de Görele'yi tamamen boşalttılar.
Görele'nin işgalden kurtulmasını, Rus işgalindeki diğer topraklarımızın kurtarılması izledi.

19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'da başlattığı Kurtuluş Savaşımız'da da Görele ve Giresun Uşaklarının önemli katkıları vardır; ruhları şadolsun...
Kurtuluş Savaşımızın kahramanları gelecek kuşaklarımıza örnek olsun...

Kemal KASIM

Tarih Öğretmeni

 

 

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster