Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


İSTİHBARAT VE İDEOLOJİ...


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 28 Ekim 2011
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 17:19
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=6696


İSTİHBARAT VE İDEOLOJİ...

 

Zor bir konuyu gündeme aldığımın farkındayım.Devletlerin kuruluşundan ve sınıfların oluşumundan bu yana istihbarat işinin var olduğunu tarih baba yazıyor.

Tarih baba yazıyor ama istihbarat işi gizli ve çoğu zaman şifahi gerçekleştiğinden,kayda geçmiş tarihi tecrübe de oldukça azdır.

Amacım istihbaratın tarihsel teorisini yapmak değil.

Fetihler döneminde,maliyetleri ve zayiatı azaltmak için öngörüldüğünü söyleyebiliriz.Eski Türk boylarında,istihbarat işine “dil almak” denirmiş.Dil alma kavramının içinde ideoloji var. İstihbarat sözcüğünde ise bu anlam çıkmıyor.

Türklere karşı uygulanan ilk istihbaratlar,genellikle Türklerin sahip olduğu dinin değiştirilmesi amacına yönelikmiş.

İstihbarat işinde,ideolojiye neden kafayı taktım derseniz,yaşadığımız son asırda savaşların, iç iktidar kavgalarının işgallerin ana parçasını istihbarat oluşturduğu içindir.

İkinci Dünya Savaşından sonra,Avrupa ve Rusya’da görev yapan Amerikalı gazeteci,bilim adamı,sanatçı,romancı gibi entelektüellerden oluşan 700 ajanın görev yaptığını biliyoruz.

Osmanlı’da şairler,mimarlar,sanat insanları Saray’a övgüler düzerek iaşelerini Saray’dan temin ederlermiş.Osmanlı bunları dışarıdan istihbarı bilgi toplamaya yöneltmemiş.Yani dil alma işi yaptırmamış.

Osmanlı’da iktidarın korunmasına yönelik iç istihbarı işlerin oldukça ileri olduğunu söyleyebiliriz.Dış istihbaratı ise,Balkanlarda Voynuklar ve Mostarlar bu işlerde kullanılırmış.

Osmanlı’da istihbarat bilgilerinin Sultan’a Seyahatname olarak sunulurmuş.
Osmanlının son dönemlerin de,içerde süren etnik ve mezhepsel temeldeki çatışmaların Osmanlıların istihbarat yapmasını zorlaştırdığı muhakkaktır.Buna bir de sınıf temelinde iktidar unsuru ilave edilince bu işin daha da zor olacağını anlamak,o kadar zor değildir.

Uzatmayalım,böyle bir istihbarı ortamdan modern Cumhuriyet dönemine geçince,hayli bocalandığı bilinmektedir.

Atatürk zamanında Cumhuriyeti korumak üzere örgütlenen gizli servisler,Mustafa Kemal’in vefatından sonra,daha çok sınıf temeline ve bir egemen sınıfın iktidarına yönelik örgütlenmiştir.

Soğuk Savaş döneminde işler iyice çığırından çıkmış,bizim istihbaratçıların maaşlarını da Amerika ödemiştir.Tabi bizim istihbaratçılar da Amerika’ya hizmet etmişlerdir.

Cumhurbaşkanlığına vekâlet ettiği bir dönemde,İhsan Sabri Çağlayangil,bu durumdan yakınarak “ ne yapayım CIA benim altımı oyuyor” demiştir.

Amerika ile ikili anlaşmalar yaptıkça,Amerika’nın BOP’un da görev alınca,bizim istihbaratçılar ile CIA Ajanları daha yakın çalışmak durumundadırlar.Yani orada da ideoloji, egemen sınıfları koruyup kollayan piyasa ekonomisinin ideolojisidir.

Gene de bir sorun ortaya çıkmaktadır.

Terörün arkasında Amerika olunca,bizim gizli servisler ile beraber çalışan Amerikan ajanları nasıl bir haber toplama işi yapıyorlar dersiniz?

Libya örneğinde olduğu gibi,bir devlet bir başka devletin kendi içinde casusluk yapma işine göz yumuyorsa,ya da gereken önemi vermiyorsa,yıkılışını kendi eli başlatmış demektir.

Ajanların kendi içinde olmasına bir şey demeyeceksin,Ordunun subaylarını casusluk ile suçlayacaksın.

İstihbaratımızın durumu da budur.

Bülent ESİNOĞLU
bulentessinoglu@gmail.com


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster