Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


ABD Gizli planı,Türk-Kürt savaşı ve...


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 22 Ekim 2011
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 19:54
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=6586


ABD Gizli planı,Türk-Kürt savaşı ve...

 

Görele soL yazarı Prof.Dr.Esfender Korkmaz okkalı bir soru soruyor ve bu soruya cevap bekliyoruz,

"Şehitlerimizin hesabını kim verecek? 

iktidar mensupları sanki yetkili değillermiş gibi alakasız açıklamalar yapıyorlar ve bu duruma karşılık köşe yazarımız Prof Dr.Nurullah Aydın hocamız çarpıcı bir şekilde dile getiriyor.

SANKİ TÜRKİYE’Yİ CİN’LER YÖNETİYORMUŞ GİBİ

İşgal güçleri; askeri birliklerini,üslerini,cephanelerini,füze kalkanlarını getiriyor,yerleştiriyor. Casuslar,ülkenin belli bölgelerinde irtibat ofisleri kuruyor.Nutuklar atılıyor.

Sanki; iktidarda başkaları varmış gibi.

Sanki; yetki güç başkalarındaymış gibi.

Sanki; karar alma iradeleri yokmuş gibi

Sanki; gizli anlaşmaları başkaları yapıyormuş gibi.

Sanki; terörü, örgütü,teröristi kendilerine karşı olanlar olarak görmüyorlarmış gibi.

 

Sanki; ABD kontrolünde MİT-PKK görüşmeleri yapılmamış gibi.

Sanki; İmralı terörist başı ile devetlet yetkililerinin görüşmeleri yapılmıyormuş gibi

Sanki; büyük ortadaoğu projesi eş başkanları değilmiş gibi.

Sanki; CIA,FBI ve NSA,MI6 irtibat büroları Türkiye’de kurulmamış gibi.

 

Sanki; şehitlerin geldiği gün general tutuklanmıyormuş gibi

Sanki MİT, Genelkurmay istihbarat ve Emniyet istihbarat örgütleri yanında kamu güvenliği müsteşarlığı kurulmamış gibi.

Sanki; istihbarat birimleri,muhalifleri dinlemeye,takip etmeye tahsis edilmemiş gibi.

 

Sanki; yandaş ve candaş medyanın kalemşörleri askeri birimleri hergün eleştirmemişler gibi.

Sanki; ihanet içinde olanlar belli değilmiş gibi.

Sanki; işbirlikçisi, dönmesi,dincisi,yobazı askere acımasızca davranmıyorlarmış gibi.

Sanki; çatışmaların sürmesini arzulayan odaklar yokmuş gibi.

 

Sanki; on yıllardır,bölgede önleyici nitelikte geniş arazi taramaları yapılıyormuş gibi.

Sanki, birçok kez kıstırılan grupların salıverildiği duyulmuyormuş gibi.

Sanki; yeri bilinen grup ve kamplara özellikle operasyon yapılmadığı işitilmiyormuş gbi.

 

Sanki; PKK'nın finansmanını kesme adına,Kürt mafyasıyla,silah,uyuşturucu madde,her türlü madde kaçakçılığıyla mücadele edilmediğini hatta tam tersine bu kesimlerle menfaat birlikteliği içine girildiği görülmüyormuş gibi.

 

Sanki; yine aynı şekilde vergi,gümrük ve bankacılık sisteminin bölücülerin finansmanını önleme anlamında asla kullanılmadığını,hatta K. Irak'daki savaş lordlarıyla beraber ortak şirketler kurulduğu bilinmiyormuş gibi.

 

Sanki; bölgeye yapılan her türlü atamada bölücülerin arzularına uyum gösterildiğini ve bunu özellikle son birkaç yılda zirveye ulaştığı anlaşılmıyormuş gibi.

 

Sanki; bölücüler bölgede yerel yönetimlerde oldum olası hakim değillermiş gibi.Bölgede bütün belediyelerde kendi yandaşlarını on yıllardır istihdam edilmiyormuş gibi.Merkezi bütçeden ayrılan kaynakları kendi amaçları için kullanmıyorlarmış gibi.

 

Sanki; iktidarlar geniş kapsamlı yurtiçi harekatlara sınır ötesi harekatlara sonuç alıcı imha operasyonlara izin vermişlermiş gibi.

Sanki; asker sadece dağdakilerin imhası,etkisiz hale getirilmesinde faydalı değilmiş gibi. Sanki; sivil iktidarlar onay verdiğinde dağdaki kadroları sıfırlanmamış gibi.

Sanki; hergün devletin deneyimli askeri,aydını,terörist diye etkisileştirlmiyormuş gibi.

Sanki; gazetecinin yandaşının milletvekili,karşıtının ise terörist diye tutuklanmıyormuş gibi

Sanki; ülkeyi cin’ler yönetiyormuş gibi.

 

Sanki gibi konuşuyorlar.Ama asıl korkuları,bilinme korkusu,haksız edindikleri servetler, yabancılarla gizli anlaşmaları.

 

Hepsi ama hepsi biliniyor.Bilinmediklerini zannettikleri de biliniyor.Bilinenlerin de zamanı geldiğinde herkesçe bilinir hale getirileceğini de biliyorlar.

 

Kuşkusuz her milletin varolma-yokolma durumuna düşmesi halinde harekete geçen vefakar ve cefakar,donanımlı evlatları vardır.

 

Bunlar kimler midir? Belki sizsiniz,belki arkadaşınızdır,belki komşunuzdur,belki çalışma arkadaşınızdır,belki adını bildiğiniz kendisini de görmediğiniz kişilerdir,belki de görüp bildiklerinizdir.

 

O halde,"Şehitlerimizin hesabını kim verecek? 

Zafer Bayramında tebrikleri Başkomutan olarak Sayın Cumhurbaşkanı kabul etti.

Başbakan Yüksek Askeri Şûrada başa ve tek oturdu.

Şimdi başkomutan ve başbakanın şehitlerimizin hesabını vermeleri gerekmez mi?

Hükümet terörle pazarlığa oturmuş.Bazı  medya ve bazı köşe yazarları ise,özerkliği ve bu yolla ülkenin bölünmesini demokratik bir hak gibi göstermişlerdir.

Başbakan halka metin olmayı önermek yerine  gereğini yapmalıdır.

Yaşanan bu olay,sıradan bir terör olayı değildir.

Vur-kaça dayalı bir terör olayı değildir.

Terör bölgesi Hükümetin terörle mücadele zafiyetinden dolayı PKK’nın hakimiyetine bırakılmıştır.

Üstün yetenekli terörle mücadele uzmanı  askerlere yapılan bu tür baskınlar,PKK’nın o bölgeye  ne kadar hakim olduğunu gösteriyor.

Bu zafiyetin altında yıllarca siyasi iktidarın terör ile mücadelede yanlış yolda olması neden olmuştur.

Hükümet terörle müzakere ediyoruz diye bölgeyi boş bırakmıştır.

Yetmedi,yazılanlardan anlaşıldığı kadar,Oslo görüşmelerinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) PKK’ya,size düşmanlık yapanlar varsa bildirin,üstesinden gelelim diyecek kadar yanlış bir yol izlemiştir.

Bütün dünyada terörle müzakere yapılmayacağı tecrübelerle sabittir.

Referandum öncesi ve genel seçim öncesinde,siyasi iktidar ile PKK arasında pazarlık yapılmıştır.

PKK seçimler sırasında terör yapmayacağını,buna mukabil bölgenin onlara bırakılması talebinde bulunmuştur.

Bu dönem içerisinde,PKK toparlanmış ve bölgedeki gücünü artırmıştır.Yeniden organize olmuştur.

Sözde ergenekon ve Balyoz davası nedeniyle,Terörle mücadelede,Ordunun  planlama yapacak kurmayı kalmadı.

Teröre karşı,asker - sivil  mutlak bir işbirliği içinde olması gerekirken,Başbakanın terörle mücadeleyi polise bırakmayı planladığı anlaşıldı.

Bu çok yerinde ve isabetli tesbitleri nedeniyle,Esfender Korkmaz hocamıza teşekkür ediyoruz.

Bu konuyu ana başlıklarıyla ele alacak olursak;

1-Bütün dünyada terörle müzakere yapılmayacağı tecrübelerle sabittir.

2-Hükümet terörle müzakere ediyoruz diye bölgeyi boş bırakmıştır.

3-Başbakanın terörle mücadeleyi polise bırakmayı planladığı anlaşıldı.

Başbakan neden böyle bir yol izliyor öyleyse?

İşte bu soruların cevabını ise,Ulusal Strateji Merkezi İstanbul Başkanı Haluk Dural veriyor...

Başbakanın esas görevi neydi? BOP Eşbaşkanı,

BOP kimin projesiydi? ABD emperyalizminin,

İşte böylece bu yaşanan karmaşa meydana çıkmış oluyor ve esas fotoğraf görünüyor.

ABD'nin Erdoğan'a kesin talimatı var,ülkeyi ikiye bölecek olan yeni anayasanın bir an önce çıkarılmasını istiyor,ABD'nin acelesi var,çünkü,ABD Irak'ta bulunan 50 bin askerini çekecek,ama nereden çekecek?

12 Eylül referandumundan iki gün sonra ABD Genelkurmay Başkanı uçarak Ankara'ya geldi. Dışişlerinin resmi açıklamasına göre görüşme konusu,Irak'tan geri çekilecek olan ABD askerleri,İskenderun ve Mersin limanları kullanılarak ağır silahlarıyla çekilecekmiş!

Gerekçe? Güvenlik!

Bu kocaman bir yalandır.

Bunların Türkiye diye ısrarının altında yatan şey çok basittir,bunlar ağır silahlarıyla, tanklarıyla/toplarıyla,öyle şehirlerarası seyahat edecek değiller,1 mart tezkeresi döneminde 9 ayrı karakol kurmuşlardı,aynı karakolları tekrar kuracaklar,bu ağır silahlı birlikler bu karakollara yerleşecek ve Türkiye'den çekilme takvimi 18 aydır.

Böylece,Güneydoğu'da ağır silahlı ABD birlikleri yerleşecek,neden yerleşecek?

Çünkü anayasa değişirse,iki milletli bir ülke haline gelirsek ve güneydoğu'da özerklik ilan edilirse onları korumak ve kollamak görevini yerine getirecekler.

Geçende Erdoğan açıkladı,sınır birlikleri oluşturuluyormuş ve TSK sınırdan çekilecek ve sınır birlikleri İçişleri Bakanlığına bağlanacak.

Sınır birliklerinin koruduğu! sınır elek haline gelecek ve PKK rahatlıkla sınırdan içeri girip belediyelerde istihdam edilecekler ve silahlandırılacaklar.Zaten İçişleri Bakanlığı son beş senede doğu belediyelerine 34 bin tane zabıtalara silah dağıttı.

O halde APO'nun istemiş olduğu ne ortaya çıkıyor? Milis kuvvetleri...

Böylece öz savunma birlikleri de kurulmuş olacak.

Peki bu öz savunma birliklerini kim koruyacak?

İşte ağır silahlarıyla bölgeye yerleştirilmiş olan 50 bin ABD askeri!

Bu 50 bin ABD askerini kim koruyacak?

Malatya Kürecik'e yerleştirilen radar koruyacak!...

İşte,Malatya Kürecik'e yerleştirilen radar bu amaçla kurulmaktadır.

Kürecik'e yerleştirilecek olan seyyar radar anlaşması TBMM dışlanarak,Dışişleri Müşteşarı Sinirlioğlu ile ABD Büyükelçisi arasında 15 eylül'de imzalandı ve şu an da inşaatı devam ediyor,yıl sonuna kadar aktif hale getirilmesi planlanmaktadır.

Malatya,Kürecik,Kepezköyü,Karahan geçidinin sol tarafındaki dağın üzerine,2000 rakıma kurulacak olan seyyar radarın menzili 2300 km'dir,izleme halinde 790 km,izlediği cismi tanımlamasına göre ise,menzili 490 km'dir.

Anteni hareketsiz ve statik bir anteni var ancak radar tırın üzerinde olduğu için tırı nereye çevirirseniz oraya dönebiliyor.

Şimdi bu radarı,ölçekli harita üzerinde Kürecik'e yerleştirdiğinizde bu menzilleri çizdiğinizde radarın bütün amacı ortaya çıkmış olacaktır.

Yani,radarın,bölgeye yerleşen ABD birliklerinin güvenliği için konuşlandığı apaçık ortaya çıkmış oluyor.

Bu radar İsrail veya İran amaçlı asla değildir çünkü ABD aynı radardan İsrail için Necef çölüne kurmuştur ayrıca İsrail'in elinde çok daha üstün kendi radarları mevcuttur.

Toparlayacak olursak;

Doğuda kurulacak siyasi yapı ve bağlısı milis güçlerini,ülkemize yerleştirilecek olan ABD birlikleri koruyacaklar.

ABD birliklerini olası Türk saldırısına karşı ise Kürecik'e kurulacak olan bu radar koruyacaktır.

Böylece büyük resim ortaya çıkmış oluyor baylar,bayanlar.

Yalandan sızlanıp duracağınıza,

Uyanında balığa gidelim.

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster