Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Dünya susuzluğa doğru hızla yol alıyor!
Kategori: Toplum-Yaşam
Eklenme Tarihi: 04 Eylül 2022
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 08:39
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=26943
‘HES’ler suları yuttu’
Yusuf Gürsucu yazdı,
Türkiye’nin su zengini olan karadeniz bölgesinde
Rize’de içme suyu sorunu yaşanırken, Fırat ve Dicle havzası ile Gediz
havzasında büyük kuraklık ortaya çıkıyor. Diğer yandan Grönland erirken,
Fransa’da insanlara duş yapmayın deniyor
Dünyanın hemen her yerinde büyük bir kuraklık ve buna
bağlı susuzluk ortaya çıkmış durumda. Bu felaket sürecinin yarıcısı olan
kapitalizm tartışmaların dışında tutulurken, Fransa’da olduğunu gibi insanların
sadece kirli yerlerini yıkayarak su tasarrufun da bulunma çağrısı
yapılabiliyor. Türkiye’de ise Kürt coğrafyası ve Akdeniz havzası başta olmak
üzere büyük bir kuraklık ortaya çıkmış durumda. Hiç kimsenin tahmin edemediği
ve suları çalınıp enerji şirketlerine bağlanan Rize gibi su zengini bölgede
orataya çıkan su sorunu ise çarpıcı biçimde gelişiyor. Gediz havzasında ise 10
yıl içinde içme suyu dahi bulanamayacağı belirtiliyor.
Rize’de içme suyu sorunu!
Türkiye’nin en fazla yağış alan illerinden biri olan
Rize’de, Belediye tarafından yapılan duyuruda, özellikle sonbaharda yağışların
azalmasıyla oluşan kuraklık sonucunda su kesintileri yaşandığı belirtilerek
yurttaşların su tüketimi konusunda tasarruflu olması gerektiği belirtildi. Rize
belediyesinin yurttaşları su konusunda uyarırken, bölgede inşa edilen yüzlerce
HES, taş ocakları ve madenlerden söz edilmemesi dikkat çekerken belediyenin bu
açıklamasına tepki gösterildi. Rize Belediyesi’nin yurttaşları su tüketimi
konusunda uyarmasına, Güneysu İlçesi Handüzü Yaylası Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun Kalender ile Çay Üreticisi
Meclisleri temsilcisi ve yaşam savunucusu Recep Memişoğlu tepki gösterdi.
‘HES’ler suları yuttu’
Rize bölgesinde 250’den fazla HES projesinin hayata
geçirilmesi sonrası bölgenin susuz kaldığını söyleyen Handüzü Yaylası Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun Kalender ANKA’ya yaptığı
açıklamada, “Doğu Karadeniz, su havzasında yıllık taşınan su miktarı bakımından
Dicle ve Fırat havzalarından sonra üçüncü sıradadır. Doğu Karadeniz’de
vadilerdeki akarsular üzerinde 250’den fazla HES ve onlarca taş ocağı faaliyet
göstermektedir. Uydu görüntüleriyle havza planlamaları yapılmadan, kaynağından
denize kadar birbirine devredecek şekilde planlanan HES’ler, sadece içme
sularını yutmakla kalmıyor, akarsuları yatağından uzaklaştırarak tarım ve
hayvancılık dahil bütün yaşamı olumsuz etkiliyor” dedi.
‘Sular boşa akıyordu’
Kalenderoğlu, “Bu konuyu gündeme taşıdığımızda da konu
hakkında bilgi sahibi olmayanların ve ön yargılı olanların bölgenin
gerçeklerinden ve doğrulardan uzak söylemleriyle karşılaşabiliyoruz: Ne
diyorlardı? ‘HES’ler suyu içiyor mu? Yeniden yatağına bırakıyor! Devlet isterse
su ihtiyacı oluşması durumunda HES’lerin membaından istediği kadar suyu
alabilir. Sular boşa akıyordu, köylere yatırım yapıldı. Su akar, Türk bakar’
vs. Evet, HES’ler suları bir daha geri vermemek üzere içiyor. Yeniden yatağına
bırakılan suyu 50 metre aşağıdan başka bir HES alıyor ve bu şekilde bir vadi
üzerinde arka arkaya dizilen onlarca HES, suyun doğuşundan denize kadar nefes
dahi almasına izin vermiyor” diye belirtti.
Sorumlu AKP iktidarıdır
Bölgede HES projeleri yapılmaya başlandıktan sonra su
sorunun daha da büyüdüğünü söyleyen Çay Üreticisi Meclisleri temsilcisi Recep
Memişoğlu ise şunları söyledi: “Rize’de su kıtlığı başladı. Bir ilde birileri
halkın derelerinden para kazansın diye onlarca adet HES projesi yaparsanız
olacağı budur. Bölgemizde bazen çok kuraklık olurken bazen de sel düzeyinde
yağışlar yağmasındaki temel neden derelerin gasp edilip tünellere
hapsedilmesinden kaynaklı bir durumdur. Tam da bu nokta da 20 yıllık AKP
iktidarının suyu fakirleştirdiğini, derelerimizi vadilerimizi üç, beş rantçı
şirkete peşkeş çektiğini söylemeyelim mi? Bölgemizde en fazla yağmur alan
illerden biri olan Rize’de belediye yarın aranjörlerle yurttaşlara su dağıtmaya
başlarsa hiç şaşırmayalım bunun sorumlusu HES projeleri ve taş ocaklarıyla
doğayı talan eden ülkeyi 20 yıldan beri yönettiğini iddia eden AKP iktidarıdır”
Dicle ve Fırat suları azalıyor
Urfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman illeri yanında Antep
ve Maraş’ta giderek artan bir kuraklık yaşanıyor. Bölgede yüzde 70’lere varan
yağış azlığı yaşanıyor. Diğer taraftan Bingöl, Bitlis, Siirt, Hakkari, Muş, Van
ve Şırnak illerinde ise kuraklık tablosu derinleşirken, Hakkari Cilo
Dağları’ndaki buzullarda ortaya çıkan hızlı erime gelecek yıllarda kuraklığın giderek
artacağını ve yerleşeceğini gösteriyor. Tüm bu gelişmeler iklim değişimine
bağlanırken, bölgesel anlamda kuraklığa neden olan onlarca büyük barajın bu
sürece etkisi görmezden geliniyor. Dicle nehri debisinde azalmaya başlaması
bölgede inşa edilen büyük barajlar ve HES’ler nedeniyle gelişirken Dicle ve
Fırat sularının yazları ulaşamadığı Suriye ve Irak coğrafyasında büyük
felaketlere neden oluyor.
İçme suyu bulamayacağız!
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarının ve tarım
arazilerinin bulunduğu Gediz Havzası sanayiye kurban edilerek büyük bir
susuzluk sorununun gelişmesine yol açmış durumda. Gediz Havzası Erozyonla
Mücadele, Ağaçlandırma, Çevre ve Kalkınma Vakfı Genel Başkanı Şener
Kilimcigöldelioğlu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Uluslararası Basın Merkezi’nde
gazetecilere yaptığı açıklamada, “10 yıl içinde içme suyu bulamayacağımız ve
Ege Bölgesi’ndeki tarım arazilerini kaybedeceğimiz” dedi. Öte yandan
Kilimcigöldelioğlu, Gediz Nehri’ndeki sanayi atıklarından ve tarım ilaçlarından
oluşan kirlilik nedeniyle bölgede yaşayan herkesin kansere yakalanma
olasılığının giderek arttığını vurguladı.
Fransa’da duş almayın önerisi
Avrupa’da özellikle bu yıl yaşanan kuraklığa bağlı
su sıkıntısının en çok etkilediği Fransa’da, temizlik için günde bir defa
vücudun tamamını yıkamak yerine belirli bölgelerin yıkanmasının yeterli olacağı
önerisinde bulundu. Fransa’da kendinde menkul uzmanların kapitalist devletin su
politikalarına yönelik hiçbir vurgu yapmadan, susuzluk sorununa yönelik
önerileri dikkat çekti. 58 nükleer santralin bulunduğu Fransa’da bu
santrallerin büyük bölümü akarsu ve göllerden su çekmesi susuzluğun başlıca
nedeniyken, Fransız Kamuoyu Araştırma Enstitüsü (IFOP), Fransızların yüzde
76’sı günde en az bir defa tam duş alıyor diyerek öneriye sahip çıktı. IFOP
Fransa’yı aşıp tüm Avrupa ülkelerinin toplamının ortalamasını yüzde 71 olarak
açıklamış olması ise susuzluğun nedeninin Avrupa ülkelerinde insanların
temizlik için kullandığı su üzerinden sorumluluk yine insana yüklendi.
Grönland için artık çok geç
Grönland buzullarıyla ilgili hazırlanan raporda
buzullardaki kaybın, deniz seviyesinde minimum 27 santimetrelik bir artışa
neden olacağı vurgulanırken, bu sorundan daha önemlisi tatlı suların deniz
suyuna karışması sonucu dünya da tatlı su miktarı çok daha fazla düşecek.
Danimarka ve Grönland Jeolojik Araştırması’ndan (GEUS) bilim adamlarına göre,
küresel ısınmada 1.1 artış halinde Grönland buz tabakası mevcut hacminin yüzde
3,3’ünü veya 110 katrilyon ton buzu “kaçınılmaz olarak” kaybedecek derken,
Profesör Jason Box ise “Gerçekçi olarak, bu rakamı bu yüzyılda iki
katından fazla göreceğiz. Yapılan tahminler en dip rakamlar” dedi. Bir
diğer araştırma da gezegenin diğer tarafında, Antarktika’nın “uyuyan devi”nin
çöküşüyle önümüzdeki yüzyıllarda dünya ölçeğinde büyük bir değişikliğe neden
olabileceği belirtildi.
1,5 milyar insan suya erişemiyor
BM verilerine göre, çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklık nedeniyle dünyada 4 milyar hektar orman ve tarım alanlarını etkilerken, bu durum 168 ülkede yaşayan 1,5 milyar insanın yaşamını doğrudan tehdit altına almış durumda. Bugün itibariyle 2 milyardan fazla verimli tarım arazisinin üretim yapılamaz hale geldiği dünyada, BM tahminlerine göre 2030 yılına kadar gerekli olan gıda üretimi için 300 milyon hektarlık ek araziye ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Yok edilen, zehirlenen tarım arazilerini yeniden geri kazanılması neredeyse imkansız. Bu nedenle yine ormanlar katledilip arazi elde edilmesine yönelinmesi mümkün ve bu durum ise orman varlığının yine büyük bir tehdit altına gireceğine işaret ediyor. Dünya genelinde 1,5 milyar insan suya erişememesinden kaynaklı çölleşmeye başlayan tarım arazileri nedeniyle büyük bir kıtlık tehdidiyle karşı karşıya.