Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Değerlerin değeri


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 12 Ocak 2019
Geçerli Tarih: 18 Nisan 2024, 11:21
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26853


İnsanları birbirine bağlayan birbirleriyle kaynaştıran ve yakınlaştıran faktörlerin başında sevgi, saygı, şefkat, merhamet, yardım severlik, hoşgörü ve gülen bir yüz ifadesi gelir. Ancak, bir çok insan bu gibi değerlerin insani ilişkilerdeki önemini ya anlamaz ya da kavrayamaz. Çünkü sevgiyle yoğrulmamış, sevgi suyunda  yıkanmamış, sevgi ninnileriyle uyutulup büyütülmemiştir.Kin, nefret, hoşgörü ve sevgisizliğin hakim olduğu bir toplum da, "Değerlerin değeri" çok daha iyi anlaşılır.Oysa bir insana güler yüz göstermek, tatlı bir söz söylemek,hoşgörülü olmak,ona sevgi ve saygı ile yaklaşmak gerekir. Bu gibi davranışlar, her türlü derde ve kedere ilaç ve şifa olduğu da unutulmamalıdır. Yani demem o dur ki, insanlara gülen bir yüzle yaklaşmak, tatlı bir söz söylemek bütün dertlerin ve kederlerin de yok olup gitmesine vesile demektir. Hemen burada Peygamberimizin bir Hadis-i Şerifini zikredelim. "Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız."Demek ki, imanlıyım demek için sevmek gerekiyor. Zaten sevgi ve merhametin, güler yüz ve hoşgörünün yerini kin ve nefretin aldığı, saygının olmadığı  ve insani değerlerin yok edildiği bir toplumda, ne huzur kalır ne mutluluk olur ne de güler yüzlü insanlar bulunur. Zaten insani değerlerin olmadığı veya yok edildiği bir toplum da,sevgiden ve hoşgörüden söz edilemeyeceğini herkes bilir. Bunun en bariz örneği Ortadoğu değil mi? Yaşanan siyasi çekişmeler, iç karışıklıklar, din savaşları ve mezhep kavgaları yaşanmakta ve bunlardan dolayı kan ve gözyaşı akmıyor mu? İnsanlar birbirlerinin kafalarını  keserken "tekbir" diye bağırmalarını kim izah edebilir? Sevgiden yoksun, hoşgörüden muaf, iyilikten yana nasipsiz, ama nefreti ve kini gözlerinden okunan insan toplulukları, dünyanın da denge ve ilahi düzenini bozup kıyamet senaryolarının yazılmasına sebep olduklarını düşünemeyecek kadar gözleri dönmüş duruma gelmişler veya getirilmişlerdir. Hak hukuk tanımayan, yasaları kendine göre yorumlayan, sevmenin ne kadar ulvi bir duygu olduğunu bilmeyen ve bilse de önemsemeyen insan yığınları, zulm etmekten adeta zevk almaz mı, çile çektirmekten dört köşe olmaz mı? İşte böyle bir toplumda, ne huzur kalır ne asayiş olur ne de mutlululuk şarkıları söylenir.

İnsan öldürmenin haram olduğu,insanın insana,  kadına, çocuğa, hayvanlara yani hiçbir canlıya eziyet ve zulm edilmesinin yasaklandığı bir  dinin(İslam) mensupları olarak, sevgi ve hoşgörülü olmaya, kin ve nefretten uzak durmaya, bölüşüp paylaşmaya gayret gösterilse, nefretten ve kinden, zulüm etmekten ve eziyet çektirmekten kaçınılsa,o ülkede ne kan akar ne gözyaşı,ne de  açlıktan, yokluktan ve sefaletten insanlar ölür, değil mi?

Bir İslam ülkesinde kan ve gözyaşı akar mı? Bir İslam ülkesinde aç ve açıkta insan olur mu? "Komşusu açken tok yatan bizden değildir"diyen Peygamber ümmeti olduklarını söyleyenler!  Ortadoğu'da yaşananların sebebi ne ola ki?Sevgisizlik mi, din mi, iman mı,mezhep mi,veya Hz. Muhammed'e indirilen dinle bugün yaşadıkları dinin aynı olup olmadığından mıdır?  Yoksa Allah'ı bırakıp da başka ilâhlar mı edindiler? Enbiya Suresi 24

İşte sevginin olmadığı, saygının bulunmadığı, insani değerlerin yok edildiği,haksız, hukuksuz uygulamaların yapıldığı ülkeler de, millet sevgisi  de, vatan sevgisi de, sahte ve göstermelikten öteye geçmeyeceği gibi, ilahi ve vicdani duyguların da görsellikten öteye geçip geçmeyeceğini siz okurlarımın takdirlerine bırakıyorum. Açlık, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan, baskı ve zulm içinde olan milyonlarca insan, açlıktan ölen çocuklar varken, ihtişam içinde saltanat sürenlere ne demeli? Hangi dinde, hangi mezhep de ve hangi görüş ve düşünce sisteminde böyle insan tipleri olabilir ki?Ayrıca sağlıksız gıdalar,temiz su kaynaklarının olmayışı, karınları aç ve susuzluktan içine geçmiş, dudakları çatlamış, ama ellerinde son model otomatik silahlarla ateş edip birbirlerini öldürenler, yokluk ve sefalet içinde yaşamaya çalışan bu  insanların ellerine o silahları tutuşturanlar kimlerdir diye de düşünenleriniz oluyor mu? Bu insanları boş vaatlerle kandırmak, onları aldatmak ise, Hristiyanların değirmenine su taşıyan kendi içlerindeki kiralık veya satılık adamlar olduğunu tarih kitapları yazmıyor mu? Ama, tarihini bilmeyen, okuyup araştırmayan, sormayan ve sormaktan korkan toplumlar,her türlü baskıya, zulüm ve işkenceye,ayrımcılık ve ötekileştirmeye boyun eğmek zorunda kalırlar. Kendi halkına korku salanlar, ezilenleri daha fazla ezmek, daha çok korkutup kendine biat ettirmek için, olanca güçleriyle insanları yıldırıp adeta canlarından bezecek hale getirmelerini anlamanın ise mümkünü yoktur. 

İnsanı insan yapan iyi huylu, dürüstlüğü ve hoşgörülü olmasıdır. Dini imanı kimseye bırakmaması onun iyi bir insan olduğu anlamı taşımaz. Din insanın manevi hayatı, Allah'a inanış ve ulaşma yoludur. Pek âlâ Allah'a inanan veya inanmayanların da arasında çok iyi insanlar olduğu gibi, çok kötü insanlarda vardır. Ama hangi dine mensup olunursa olunsun, inancı ve düşüncesi ne olursa olsun, her insanın kötülüklerden kaçınması, herkese iyilik etmesi, düşküne ve darda kalana yardım elini uzatması bir insanlık görevi olduğunu bilmesi de gerekir.

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster