Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Sahi Kim Bunlar?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 03 Mart 2018
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 13:18
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=26819


Devlet, toplu halde yaşamaya mecbur olan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılamak; Hak ve hürriyetlerini korumak, iç ve dış güvenliği sağlamak, birlikte ve barış içinde yaşama şartlarını oluşturmak ve olgunlaştırmak üzere, genel bir konsensüs ve gönül rızası ile kurulan ve bu amaçları gerçekleştirmek için gerekli kanun, kurum ve kurallara sahip bulunan, zaruri bir yapılanmanın adıdır. Devletsiz, ülkede düzeni, dengeyi ve disiplini sağlamak imkansızdır. Devlet, sadece belli bir dinin, mezhebin, ideolojinin, kavmin veya imtiyazlı bir zümrenin temsilcisi veya hizmetçisi olamaz, olmamalıdır. Bu takdirde, sadece dayatmacılığın ve ayrılıkçılığın güç merkezi gibi çalışacaktır. Devlet, kimseyi ayırmadan, kimsenin dinini, mezhebini sorgulamadan,ırkına kavmine bakmadan,yani her kesimden bütün vatandaşların temel insan haklarını korumak ve genel ihtiyaçlarını karşılamak için vardır. Herkesin huzur ve hürriyetini sağlamak, hak, hukuk ve adalet, hizmeti eşit olarak dağıtmak devletin amacıdır.  

Bütün vatandaşların,devletine sahip çıkması, kanun ve kurallarına uyması,yönetmeliklerini tanıması zorunludur. Hiç kimse kanunlar karşısında, kimseden üstün değildir. Devlet idaresini eline alanlar, daima yüksek hedefler koymalı, gelecek kuşaklara iyi ve temiz bir gelecek bırakmanın hesabını yapmalıdır. Milletin birliğini ve bütünlüğünü korumak, milli varlığın ve birliğin sembolü olan Türk bayrağına karşı her türlü saygısızlığı bertaraf etmek, devletin öncelikli görevleri arasındadır. Devletin saygınlığını azaltacak, caydırıcı gücünü zayıflatacak, itibarını sarsacak olan olaylardan ve uygulamalardan kaçınılmasını da, bütün vatandaşlar görev bilmelidir. Alnı açık, düşüncesi ari, kalb ve vicdanı temiz, yüreği sevgi dolu insanlar tarafından idare edilen toplumların ilerlemesini, kalkınmasını ve muasır medeniyet seviyesine yükselmesini hiç bir güç ve kuvvet engelleyemez ve durduramaz.Ancak, duygu ve düşünceler gizli ve saklı olmamalı, herkes fikrini söylemeli,düşündüğünü de açıklamaktan korkmamalıdır. Akıl ve mantığını gizli tutanlar, gizli vasıtalar uygulamaya girişenlerin olmaması ve olursa da bu gibi işlere kalkışanlara devletin gücü gösterilmelidir.  

Devletin zaman zaman dejenere edildiği ve sömürücü zalimlerin saltanat aracı haline getirildiği bir gerçek olsa da, devlet bunların üstesinden gelecek güçte bir yapıdır. Belki çeşitli şeytani yollar ve yöntemlerle, halkın alın terini ve emeğinin sömürülmesine göz yumanlar olabilir,düşünceyi kısıtlayan,korkutan, ülke barışını bozacak söylem ve davranışlar içinde olanlar da bulunabilir. Bütün bunlara bakarak, devleti suçlamak, devlete küsmek gerekmez. Nihayet devleti idare edenler de insan değil mi? 

Hz. Peygamberimiz, bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor: "Hepiniz, aynı gemide yolculuk eden kimseler gibisiniz. Geminin batmasına yol açacak gaflet ve hıyanet girişimlerine, neme lazım diyemez ve müsaade edemezsiniz."Hiçbir Türk insanı, devletimiz için "batsın bu devlet!" diyemez,demeye de hakkı yoktur. Böyle diyenlere sormak lazım:İçinde oturduğun eve kızdığın zaman çöksün bu ev diye bağırır mısın? Ev çökerse kendin de çoluk çocuğun da enkaz altında can vereceğinizi bilmiyor musun? Devletin ne suçu var. Suçu devlette değil kendinde arayacaksın. Peygamberimizin buyurduğu gibi: "Siz ne halde iseniz öyle idare edilirsiniz" 

Ülkede yaşayan bütün insanları korumak, haklarını ve hukuklarını gözetmek, devletin görevleri arasındadır.Hatta kadını, erkeği, çocuğu, yaşlıyı, genci, korumak ve yaşatmak da devletin görevidir. Fakat, insanların da görevleri vardır ve bu görevlerin bilinciyle hareket etmelidirler.Mesela, kadınların öldürülmesini, taciz edilip saldırılmasını, çocuklara cinsel tacizde bulunulmasını, hayvanlara eziyet edilmesini, sokaklarda terör estirip insanlar tedirgin edilmesini hangi bilinç kabul eder? "Dini, imanı kimselere bırakmayanlar, her işe Allah adıyla başlayanlar, sokak ortasında, otobüste, dolmuşta, kadınlara saldıranlara, öldürenlere, aşağılayıp hakaret edenlere, tecavüzcülere, cinsel sapıklara, yalancılara ve iftiracılara söyleyecek sözünüz, edecek bir çift lafınız yok mu?  "Keşke Yunan galip gelseydi" diye konuşanlar, toplumda bozulma ve çürümeye yol açacak ahlaksız olaylara da mı edecek lafınız yok? Hırsızlığı meşru, soygunu marifet, yalanı gerçek, her türlü ahlaksızlığı, yolsuzluğu normalmiş gibi görüp gösterenler kimlerdir, hangi ırkın bakiyeleridir dersiniz? SAHİ KİM BUNLAR?

Bütün insanlar, bir toplumsal vücudun parçalarıdır ve bu sebeple birbirlerine bağlıdır. Onun içindir ki, toplumdaki bozulma ve çürümelere yol açacak söylem ve davranışlara, müsamaha gösterilmemelidir.Başkasına yapılan kötülük kendine de kötülük değil midir? Bundan dolayıdır ki,iyiliğe koşmak ve kötülüklerden kaçınmak gerekir. Yapılan her işin, her davranışın,etrafımızda sevinç veya acılar halinde yankılanacağını da bilmeliyiz. Sevgi ve saygı, güzel söz ve davranış, etrafa da güzellikler saçacaktır. İnsanlar, birbirlerine kin ve nefret besliyorsa, birbirlerini hor ve hakir görüyorsa, gerçeklere değil de masallara inanıyor ve hatta onunla amel edecek duruma gelirse, insanlar arasında sevgi de kalmaz, saygı da olmaz. Sevgi ve saygının olmadığı yer de ise, asayiş bozulur, kavga ve kargaşa yaşanır. Ondan sonra da kimsenin kimseye güveni de olmaz, itimadı da kalmaz.    


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster