Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Ben-i İsrail oğulları


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 29 Ağustos 2017
Geçerli Tarih: 03 Mayıs 2024, 23:38
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=24531


Hristiyanların tanrılaştırdıkları İsa aleyhisselamı, biz Müslümanlar Peygamber olarak biliriz. Peygamber olduğu için, Allahü tealâ Ona bir kitap vermiştir. Bunun içindir ki, İsa (a.s.) verilen kitap, hakiki İncildir. Hiç şüphesiz (Allah kelamı)dır. Bugün dünyada, Allah'ın varlığına inanan üç büyük din vardır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet. 1979 verilerine göre dünyada tahminen 900 milyon Hristiyan, 600 milyon Müslüman ve 15 milyon yahudi vardır. Geriye kalan insanlar, bu da 2 milyardan fazladır. Ya Allah mefhumu bilmiyen Buda, Hindu, Brahman ve benzeri dinlere veya inanışlara mensup bulunmakta; putlara,ateşe, güneşe tapmakta, yahut hiç bir dini kabul etmemektedir. Dünya üzerinde yaşayan milletler, hangi dine veya hangi inanış içinde olurlarsa olsunlar, ahlaklı ve güzel bir huya sahip olmaları, onların ne dinleriyle ne de inançlarıyla alakalıdır. İyi insan olmalarıyla alakalıdır.

Güzel ahlâk sahibi, ilm de, fen de,teknik ve donanımda yükselmiş milletlere, "medeni" millet denir. Kötü âhlaklı, pis kâlpli, diline hakim olamayan, eline sahip çıkamayan, gönlüne ve gözüne söz geçiremeyen, kendi bildiğini doğru kabul eden milletlere ise, "zalim" gerici ve yobaz denir. Fen ve ilmi, teknik ve sanatı, iyi ahlâkı, güzel huylu, sevgi ve hoşgörülü olmayan milletlere de, "Vahşi" ve "eşkiya" denir. Bir millet, yeni şehirler kurabilir, yeni binalar da yapabilir, yeni yeni yollar, yeni köprüler de yapabilir; bunların tamamı insanlara hizmettir. Eğer bu yapılanlarda, ahlâk varsa, terbiye ve nezaket varsa, güler yüz, güzel söz, merhametli bir kâlp varsa, insana ve mesleğe saygı varsa, buna da "Medeniyet" denir. Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar, ahlaklı ve dürüst, diline ve eline sahip, ilm, fen, teknik ve sanatta ileri olursa,dünyamız, daha rahat ve daha huzurlu olur; dünya üzerine barış hakim kılınır. Her milletin kötü huylu insanları vardır. Cenab-ı Allah, insanları ayrı karekterde, değişik renk ve ayrı düşüncelerde yaratmıştır.Allah, yaratmış olduğu insanlara, Peygamberler vasıtasıyla, kitaplar göndermiştir. Gönderilen kitapların en sonuncusu ise, Hz. Muhammed (S.A.V.) gönderilen Kur'andır.Kur'an-ı Kerim, bir aydınlanma kitabıdır. Ama, bu ışıkla hangi milletlerin aydınlıklara çıktığı, hangi milletlerin, yolundan çıkarak karanlık dehlizlere daldığı maalesef görülüyor.Maalesef diyorum, çün kü, yoldan çıkarak, karanlık dehlizlere dalan milletler,bir daha karanlıklardan çıkmayı başaramamışlardır da ondan.

Ne acıdır ki, halkının % 99,9'u Müslüman olan bir ülkenin insanlarının bazıları, aydınlıktan karanlığa geçmenin sevincini yaşıyorsa, demek ki o sevinen insanlar, ya Müslüman görünüp Müslümanları kandırmıştır ya da Kur'an-ı okuyup anlamamışlardır.Kur'an okuyup anlayan bir Müslüman, aydınlıktan karanlığa düştüğüne sevinmez, aksine ne yaptım diye gözyaşı döker. Ayrıca bir Müslüman,kötü huylu, ahlâksız, kem sözlü ve sivri dilli olabilir mi? Ağzığla zehir saçar mı,kıran ve döken olur mu,kendi geleceği için,kanun, yasa, yönetmelikleri tanımıyorum diyebilir mi? Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed,bir hadis-i şerifde, (Bir kul, güzel ahlâkı sebebi ile ahirette yüksek derecelere kavuşur ve ibadetlerine kat kat fazla sevap verilir. Kötü huy, insanı cehennemin derin tabakalarına sürükler) buyurmuştur.Yine bir hadis-i şerifde de, (Güzel huy, ılık suyun buzu erittiği gibi, günahları eritir. Kötü huy, sirkenin balı bozduğu gibi, ibadetleri bozar) buyurmuştur. Hak din, İslamın kitabı olan Kur'ana inanan, onun yolundan gittiğini söyleyenlerin, her türlü hukuksuz ve kanunsuz işler yapmaktan kaçınmamaları, hak, hukuk tanımamaları, İslama da, İslamın temiz ruhuna da aykırı davranışlardır.

Hz. İsa (a.s.) indirilen İncil, düşmanları tarafından sinsice değiştirildi. Bolüs (Pavlos) adındaki bir yahudi, İsa'ya inandığını söyleyerek ve İseviliği yaymaya çalışıyor görünerek, Allahü teâlânın indirdiği İncili yok etmiştir. Daha sonra, İseviliğe teslis (trinite) fikri sokulur. Baba-oğul- ruhülkuds diye,akıl ve mantığın kabul edemeyeceği bir iman sistemi tesis edilir.Hakiki İncil gayb olduğu için, sonradan bazı kimseler, değişik değişik İnciller yazmışlar. Bunlar, Matta, Markos, Luka, Yuhannanın yazdıkları İncillerdir. Bolüsün yalanları ve Eflatunun ortaya attığı teslis (trinite) fikri,bu İncillerde de yer aldı.Barnabas adındaki bir havari,İsa (a.s.)işittiklerini ve gördüklerini, doğru olarak yazdı ise de, bu Barnabas İncili de yok edilmiştir.

Bir de keldanilere bakalım. Keldanilerin merkezi Bâbil şehridir; Meliklerine ise, (Nemrut) denirdi. Keldaniler o zamanlar, aya, güneşe ve yıldızlara taparlardı. Bunları temsil eden çeşitli putlar yapmışlar, adetleri üzere senede bir gün hepsi bir yere toplanır bayram yapar ve sonra puthaneye gider, putlara secde eder, evlerine dönerlerdi.Böyle bir bayram günü, Hz. İbrahim, puthaneye girip,bir balta ile bütün küçük putları kırar. Baltayı da, en büyük putun boynuna asar ve oradan uzaklaşır... Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselamı bunlara Peygamber olarak gönderdi. Fakat iman etmediler. O mübarek Peygamberi, ateşe atarak yakmak istemişler, ancak Allahü teâlâ, ateşi İbrahim için serin kılmıştır. Günlerce, atlarla, katırlarla odun taşıyarak yaktıkları bu ateşin içerisi,İbrahim için yeşil bir bahçe olmuştur.Bu mucize karşısında da, çoğu iman etmedi. Sonra İbrahim Peygamber, Mısır'a gitti. Daha sonra da Allah'ın emri ile Filistine döndü.

İbrahim Peygamberin vefatından sonra, oğlu İshak Peyganber, bundan sonra da, bunun oğlu Yakup Peygamber oldu.Yakup Peygamberin diğer ismi İsraildir.Bunun için,Yakup peygamberin oniki oğlundan çoğalan insanlar, İsrail oğulları,(Beni İsrail Oğulları) Kenan diyarından (Filistin) Mısır'a gelip yerleştiler. Önce Mısırda rahat bir hayat süren İsrail oğulları, sonradan Mısırda büyük bir zulm ve sıkıntı görmüşler, köleliğe düşmüşlerdir. Onları bu sıkıntıdan kurtaran ve (Ard-ı Mev'ud) yani vaad olunan topraklara (filistine) götüren, Musa Peygamber olmuştur.

Oniki kabileye ayrılmış olan yahudiler, Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra, iki devlete ayrıldılar. On kabile İsrail devletini, diğer ikisi Yehuda devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yolundan ayrılıp, taşkınlık ettiler. Gadab-ı ilahiye uğradılar. İsrail devleti M.Ö. 721 de Asuriler, sonra da, Yehuda devleti M.Ö. 586 da 587 de Âsuri hükümdarı Buhtunnasar Kudüsü yakıp yıktı. Yahudilerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da, Bâbile sürdü. Bu karışıklıkda gökten inen Tevrat yakıldı, yok edildi. Bu hakiki Tevrat, çok büyüktü. Yani, kırk cüz idi. Her cüzde bin sure, her surede bin ayet vardı. Bu muazzam kitabı, Uzeyr aleyhisselamdan başka kimse ezberlememiş idi. Tevratı Yahudilere yeniden talim etti.Zamanla bir çok yerleri unutuldu, değiştirildi. Muhtelif kimseler, hatırlarında kalan ayetleri yazarak,Tevrat isminde çeşitli risaleler meydana geldi.

Miladdan takriben dörtyüz sene evvel yaşamış olan Azrâ ismindeki bir haham bunları toplayarak, şimdi mevcud olan Ahd-i atik denilen Tevratı yazdı. İran hükümdarı Şireveyh, Âsurilileri yenince, yahudilerin tekrar Kudüse dönmelerine izin verdi. Yahudiler, M.Ö. 520 den sonra Mescid-i Aksayı yeniden tamir ettiler. Önce Perslerin sonra da,Makedonyalıların idaresi altında yaşadılar.M.Ö. 63 senesinde Kudüs, Romalı kumandan Pompey tarafından zapt edildi. Pompey, yahudileri dağıttı. Şehri ve Mescid-i Aksayı, yaktı, yıktı. Böylece yahudiler, Roma devleti hakimiyetine girdiler. M.Ö. 20 de Romalıların Filistindeki yahudi valisi Herod, mabedi tekrar yaptırdı. Yahudiler daha sonra, Roma hakimiyetine isyan ettiler. Fakat miladın 70. senesinde Romalı kumandan Titus, Kudüsü tamamen yaktı, yıktı. Şehri viraneye çevirdi. Beyt-i mukaddes de yandı.Sadece batı duvarı kaldı. Bu duvara türkler (Ağlama duvarı) derler. Bu duvar, yüzyıllarca yahudilerdeki milli ve dini şuuru ayakta tutmuştur. Kurtarıcı Mesih inancı da,yahudilerde bu şuurun devamını temin etmiştir. Bizanslılar ve sonra Emeviler ve Osmanlılar bu duvarı muhafaza ederek, mescidi tamir etmişlerdir.

Titusun, katliam ve zulmünden sonra yahudiler, bölük bölük Filistini terk ettiler. Kudüs ve çevresinden kovuldular. Yahudi esirler, Romalıların emrinde çalıştırılmak üzere, Mısıra sevk edildiler. Bu sene, yahudiler dünyanın her tarafına yayıldılar. Yahudiler, Yahudiliğin iki emir kaynağını birbirinden ayırmıştır. 1- Yazılı emirler. 2- Sözlü emirler. Yahudilerin mukaddes saydıkları kitapları, (Torah) yani Tevrat ve (Talmud) olmak üzere ikiye ayrılır: Birincisi, yazılı emirleri, ikincisi ise, sözlü emirleri ihtiva ediyor derler. Yahudilerin ekserisinin inanmadıkları bir Tevrat daha vardır ki,buna (Şomranim Tevratı=Tora Ha-Şomranim) derler.Bu Tevrata inananlar, yazıcıların Tevrata açıklamalar ve ilaveler yapmalarına, hatta harflerini dahi değiştirmelerine karşı çıkmışlardır. Yahudilerin ellerindeki Tevrat ile Şomranim Tevratı arasında altı bin kadar ihtilaf bulunduğu bildirilmektedir.

İslam dünyasında, kan ve gözyaşı akarken, Müslümanların birbirlerinin boğazını sıkıp tekbir sesleriyle ölüm kusarken, İslam dünyası nasıl bayram yapar diye düşünürken, bayram yapanların da bayramlarını kutluyorum.

Kaynak eser: (Dıya-ül-Kulûp)

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster