Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


HDP Eş Başkanları Gözaltına Alındı


Açıklama: 12 HDP'li vekil gözaltına alındı.
Kategori: Haber
Eklenme Tarihi: 04 Kasım 2016
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 14:05
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=23893


Eş Başkanlar Gözaltına Alındı

Eş Genel Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 12 HDP'li vekil gözaltına alındı.

Diyarbakır, Hakkari, Van, Şırnak ve Bingöl Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütülen terör soruşturmaları kapsamında HDP'li milletvekillerine yönelik operasyon başlatıldı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da, Figen Yüksekdağ ise Ankara’da gözaltına alındı. HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ifadelerinin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. HDP milletvekili Ziya Pir ise savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

GÖZALTINA ALINAN İSİMLER

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın yanı sıra Şırnak milletvekilleri Ferhat Encü, Leyla Birlik, Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Diyarbakır milletvekilleri İdris Baluken, Nursel Aydoğan, Ziya Pir, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım gözaltına alındı. Hakkında yakalama kararı bulunan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk’ün yurtdışında olduğunun tespit edildiği, gözaltı kararları olan Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer ve Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan ile ilgili sürecin devam ettiği belirtildi.

DEMİRTAŞ İFADE VERDİ, SAVCI TUTUKLAMA İSTEDİ

Diyarbakır’da, dün Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında evinden gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu sabah avukatı ile birlikte adliyeye çıkarıldı. Demirtaş adliyede savcıya ifade verdi. Savcının Demirtaş için tutuklama talebinde bulunduğu öğrenildi.  

HDP'Lİ YÜKSEKDAĞ İÇİN TUTUKLAMA TALEBİ

Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan partinin diğer Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın da Ankara’dan Diyarbakır’a getirildiği öğrenildi. Yüksekdağ, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, Diyarbakır Adliyesi’nde savcıya ifade verdi. Fige Yüksekdağ tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 

HDP'Lİ ZİYA PİR SERBEST

Gözaltına alınan isimlerden HDP milletvekili Ziya Pir, savcılıktaki ifade işleminin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

ZEYDAN VE SELMA IRMAK SAVCILIĞA ÇIKARILDI

Gözaltına alınan HDP Hakkari Milletvekilleri Abdullah Zeydan ile Selma Irmak Hakkari’ye getirilerek Savcılığa çıkarıldı.

NELER YAŞANDI ?

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığ’nın yürüttüğü terör soruşturması kapsamında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, saat 01.00 sıralarında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirntaş’ı gözaltına almak üzere merkez Kayapınar İlçesi’ndeki konutuna geldi. Demirtaş, ellerinde gözaltı kararı bulunan polislere uzun süre kapıyı açmadı. Bu sırada Demirtaş’ın avukatları ile HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ve Muş milletvekili Ahmet Yıldırım ile birçok partili de konuta geldi. Uzun süre Demirtaş’ın kapıyı açmaması üzerine iddiaya göre TEM ekipleri içeri girerek Demirtaş’a gözaltı işlemi uyguladı.

OPERASYONLAR TWITTER'DAN DUYURULDU

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın gözaltına alınma işlemleri ilk olarak Twitter'dan atılan mesajlarla duyuruldu. Yüksekdağ'ın danışmanı Sıtkı Güngör saat 01.09'da attığı tweet ile "HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın evi şuan polisler tarafından basılıyor" ifadesiyle polis baskınını sosyal medyadan paylaştı.

DEMİRTAŞ: EMNİYET YETKİLİLERİ KAPIMDA

Bu gelişmeden kısa süre sonra da Selahattin Demirtaş, saat 01.30'da "Diyarbakırda evimde zorla gözaltına alınma kararı ile emniyet yetkilileri kapımda" tweet'ini attı. İki mesajdan sonra sosyal medyada konu ile ilgili çok sayıda paylaşım yapıldı.

HDP’Lİ BEŞTAŞ VE YILDIRIM POLİSLERLE TARTIŞTI

Selahattin Demirtaş gözaltına alınmak üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken, Eş Genel Başkan Yardımcısı Beştaş ve Muş milletvekili Yıldırım ve avukatları, sitenin bahçesinde polis araçlarının önüne geçerek engellemeye çalıştı. Çıkan tartışmanın ardından Beştaş ve Yıldırım’ı uzaklaştıran polis, Demirtaş’ı Emniyet’e götürdü.

Bu arada HDP Diyarbakır milletvekilleri Nursel Aydoğan ile Ziya Pir de aynı saatlerde Diyarbakır’da gözaltına alınarak Emniyet’e götürüldü.

YÜKSEKDAĞ İSE ANKARA’DA GÖZALTINA ALINDI

Diyarbakır’da bu olayların yaşandığı aynı saatlerde HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Ankara’daki konutunda gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Yüksekdağ’ın, daha sonra soruşturmanın yürütüldüğü Diyarbakır’a götürüleceği belirtildi.

İKİ VEKİL YURTDIŞINDA

Hakkında yakalama kararı bulunan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile VanMilletvekili Tuğba Hezer Öztürk'ün yurtdışında oldukları belirlendi.

HDP'DE GÖZALTINA ALINAN VEKİLLER

Gözaltına alınan HDP'li diğer milletvekillerinin isimleri şunlar:

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ

Şırnak milletvekilleri Ferhat Encü, Leyla Birlik,

Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Abdullah Zeydan,

Diyarbakır milletvekilleri İdris Baluken, Nursel Aydoğan, Ziya Pir,

Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder

Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım

Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer

AA: İFADE VERMEYE GİTMEDİKLERİ İÇİN

Anadolu Ajansı geçtiği son dakika bilgisinde operasyonu Diyarbakır, Hakkari, Van, Şırnak ve Bingöl Cumhuriyet Başsavcılıklarının yürüttüğünü bildirdi. TBMM'de kabul edilen dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin ardından haklarında fezlekelerle alakalı ifade vermeye gitmeyen HDP'li milletvekillerine yönelik ilgili başsavcılıklar tarafından gözaltı kararı verildi.

HDP'liler hakkındaki gözaltı kararlarının, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), KCK ve 6-8 Ekim olaylarına yönelik soruşturmalar kapsamında ifade vermeye gitmedikleri için alındığı bildirildi.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI AÇIKLAMA YAPTI

İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Diyarbakır, Şırnak, Hakkari, Van ve Bingöl Cumhuriyet Savcılıklarının ilgili kolluk birimlerine verdiği talimatlar doğrultusunda 11 milletvekilinin adli mercilere götürülmek üzere yakalama işleminin gerçekleştirildiği bildirildi.

HDP BİNASINDA GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte toplam 11 milletvekilinin gözaltına alındığı operasyonda Ankara'daki HDP Genel Merkezi'nde polis ile partililer arasında tartışmalar yaşandı. Grup Başkanvekili İdris Baluken'in gözaltına alınmasının ardından HDP Genel Merkezi'nin bulunduğu bölgedeki tüm yollara barikatlar kurulup, Çevik Kuvvet ve TOMA'larla trafiğe kapatıldı.

6-8 EKİM'DE NE OLMUŞTU?

HDP Merkez Yürütme Kurulu ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Sokağa çıkın" çağrısı üzerine, terör örgütü PKK/PYD yandaşlarının Ayn el Arap (Kobani) bahanesiyle 35 ilde gerçekleştirdiği şiddet olaylarında 2 polis şehit olmuş, Diyarbakır'da yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 31 kişi hayatını kaybetmiş, 221 vatandaş ile 139 polis yaralanmıştı.

Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluşmuş, olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlanırken, şiddet eylemlerinin devlete maliyetinin 300 milyon liranın üzerinde olduğu belirlenmişti.

İŞTE DEMİRTAŞ'IN TAM İFADE METNİ:

“Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. Şahsımızı değil, bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. şu anda da yasamanın parlamentonun dokunulmazlığa sahip bir üyesiyim. Milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir. Ben adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım da yoktur. Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altında iken, düğmesiz olan cübbelerini iliklemeye çalışan böylesi bir yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Sizin şahsınıza ve kişiliğine yönelik hiçbir tereddüdüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosuna figüran olmayı kabul etmiyorum. Soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. Yapacağınız hiçbir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları yine siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. Bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve Türkiye’nin imzalanmış olduğu aynı zamanda bir Anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak, siyasi oyunların ve tezgahların parçası olmayı reddetmelisiniz. Sizden hiçbir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım ve seçmenlerim siyaseten sorgulayabilir.”

'ARKADAŞLARIMIZIN YARGIDAN KAÇMA DERDİ YOK'

Dün gözaltına alınan arkadaşlarımızın yargıdan kaçma diye bir derdi yok. Biz bu ülkede darbe koşullarının herkes tarafından görülmesini, bütün dünya tarafından bilinmesini istediğimiz için ifadeye gitmedik. Dolayısıyla da bir kaçma yaklaşımıyla olayı değerlendiren havuz medyası sadece kirli propagandasına, karalama kampanyasına devam ediyor. Darbe koşullarını bu ülke eninde sonunda aşacak Geçmişte de darbeler yaşandı. Geçmişte de siyasetin önünü kesen engellemeler, müdahaleler yapıldı. Ama o günler nasıl geçtiyse, bugünler de geçecek. Fakat Türkiye tarihine, siyaset tarihine bir kara leke olarak geçecek. Biz, ifadeye çağrılan arkadaşlarımız ve bugüne kadar gözaltına alınan bütün yöneticilerimize karşı tutumu bir tasfiye girişimi olarak görüyoruz. Bir siyasi linç, bir kuşatma ve baskı, faşizan rejimin ayak sesleri olarak görüyoruz. Bundan sonrasında bu sürecin geleceğini belirleyecek olan şey, demokratik çevrelerin, sivil toplumun, uluslararası kamuoyunun Türkiye’de barıştan demokrasiden yana olan kamuoyunun sesini yükseltmesi olacak. Buna boyun eğmeyeceğimizi, bize oy veren herkesin, bizim duruşumuzu tavrımızı önemseyen herkesin sergileyeceği tavırla bu faşizan baskıyı püskürtmesini istiyoruz. Dolayısıyla herkesi dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. Genel merkezimize ziyaretler engelleniyor, genel merkezimize basının gelmesi bile engelleniyor ama biz her şeye rağmen sesimizi duyurmaya devam edeceğiz ve halkımızı da sesini yükseltmeye, tavrını koymaya ve bu faşizan tutumu ortadan kaldıracak bir kararlılıkla, dirayetle bir tavır koymaya davet ediyoruz"

KILIÇDAROĞLU'NDA HDP OPERASYONUNA TEPKİ

"Egemenlik milletindir. Sen millet değilsin. Sen bir bireysin. Egemenlik saraya hapsedilmek isteniyor. Biz düşünen insanların, siyasetçilerin, bilim insanlarının, gazetecilerin görüşleri ne olursa olsun hapse atılmasına karşıyız.

"Hayatları boyunca CHP lehine tek kelime konuşmayan gazeteciyi bizim dışımızda savunan yok. Niçin? Demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasiyi savunuyorsanız seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksınız. Aksi halde demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gidenleri ancak seçimle gönderirsiniz. Öldüreceğim, yok edeceğim, kurşunlayacağım, mafya yöntemleriyle etkisiz hale getireceğim derseniz demokrasiyi yok edersiniz.

"Terörle mücadelenin akıl ve mantıkla yapılması lazım. Bataklık kurumuyorsa terörü önleyemezsiniz. Açık ve net söylüyorum. "Musul'a, Rakka'ya gideceğiz" diyorlar. Gidin. Burnunuzun dibinde Kandil var. Neden bir şey yapmıyorsunuz? Eğer terörle mücadele edecekseniz niye bir şey yapmıyorsunuz? Türkiye iyi yönetilmiyor. Freni kopmuş bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Ne olacağını kimse bilmiyor. Bu anlayış Türkiye'nin uluslararası saygınılığına darbe vuran bir anlayış. Bu endişe bütün uygar dünyada var. Herkes aynı soruyu soruyor. Türkiye nereye gidiyor diye. 

"Türkiye’yi yöneten Ortadoğu’nun karanlık bir parçası haline getirmek istiyorlar. Kanın ve gözyaşının aktığı bir Ortadoğu ülkesi. Neden illa başkanlık diyorlar. Türkiye’yi bir kişinin iki dudağı arasına hapsetmek istiyor. Demokrasiyse onun istediği, özgürlüklerse onun dediği, eğitimse eğitim, yasalar onun dediği gibi. 21. yüzyıldan söz ediyorum, 19. yüzyıldan değil.

"Demokrasimizi güçlendirmek varken kan kaybediyor. Elbette ki hepimiz yasalara ve hukuka uymak zorundayız. Birileri hukuka uymazsa, çiğnerse, kendi hukukunu evrensel hukuk olarak bize dayatıyor. Bir ulusu, bir kişinin iki dudağı arasına hapsederseniz, örnek Hitler’dir. Dünyada akan kandır. Milyonlarca insanın ölümüdür. Çılgınlara ülkeler teslim edilemez. Aklı bali olmayanlara ülkeler teslim edilemez. Basiretli davranmayana ülkeler teslim edilemez.

"O nedenle kuvvetler ayrılığı vardır. Anayasamızda var. Güçler ayrılığı budur. Birinin hatası dolayısıyla başka birisinin o hatayı düzeltmesidir. Güçler ayrılığına ne gerek var deniyor. Güçlerin birliğinden söz ediliyor. Bir kişinin iradesi milli irade olsun diyorlar. Bütün bu olayların altyapısı başkanlığı hazırlamak için düzenleniyor. Çok tehlikeli bir sürecin içine Türkiye sürükleniyor. Osmanlı Osmanlı diyorlar. Tarihimizi biliyoruz diyorlar. Kardeşim Osmanlı diyorsan parlamenter sistem 150 yıldır var zaten. Ben sana neyi anlatacağım, tarihi de bilmiyorsun. Öğreneceksin. Dünya kadar saygın tarihçimiz var. Onlarla konuşursun. Saygın tarihçiyi değil, deli birisini getirip dinliyorlar. Danışmanıyım diye işe alıyor.

"Seçimle gelenin seçimle gideceğini unutmayın. Aynı mumale size yapıldığında isyan edersiniz. O travmayı bu toplum atlatmış değil, siyasette kan davası güdülmez.

"Siyasette kan davası güdülmez arkadaşlar, siyasette kan davası yoktur. Rahmetli Demirel'in dediği gibi siyasette 24 saat çok uzun bir süredir. Eğer sorgulanacaksa ülkeyi şehirleri silah deposu haline getirenlere hesap sorulması lazım. Tonlarca bombalar yerleştirilirken "Bunlara dokunmayın" diyenlerin sorgulanması lazım.

"Genelkurmay Başkanları konuşuyorlar, bizi dinlemediler diyorlar. Kavga ne zaman çıktı? 17-25 Aralık'ta. Rant kavgasıdır arkadaşlar. "Sen mi malı göreceksin, ben mi götüreceğim". Bu ülkenin, insanların en temiz duygularını sömürüyorlardı.

"Bu ülkeye cumhuriyeti getirenler bize şunu bıraktılar; Cumhuriyet, demokrasiyle taçlandırın.

"Terörle mücadele ediyorum diye gazetecileri, yazarları, sanatçıları içeri atacaksın, er ve erbaşları hapse atacaksın, parantez içinde Adil Öksüz'ü koruyup serbest bırakacaksın. Kim bu Adil Öksüz, niye kelepçelenmedi? GPS cihazını kim verdi bu adama? Bu cihazı Türkiye'ye hangi kurum ithal etmiştir? Bunları bilmek bizim hakkımız. Hükümet kanadından tık yok. 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden 240 şehidimiz Türkiye'ye dikta gelsin diye mi şehit oldular? Yoksa bu ülkeye tam demokrasi gelsin diye mi şehit oldular. Bunu sorgulamamız lazım, bu sorulara yanıt bulduğumuzda başarılı oluruz. Bu ülkenin kavgaya ihtiyacı yok, huzura ihtiyacı var.

"CHP yönetiminde, bunu havuz medyası için söylüyorum, aldıkları paranın ölçüsünde yazı yazanlar olmayacak Kamu bankasına telefon edip bana 1 milyon lira gönder, parasını ödeyeceğim diyemeyecek. Ne bakanların ne başkanların para kasaları olmayacak. Biz bu sözü veriyoruz."

Haber3.com


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster