Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 26 Temmuz 2016
Geçerli Tarih: 03 Mayıs 2024, 18:08
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=23435
ÇOCUKLARININ
ETİYLE BESLENEN ÜLKE[*]
SİBEL
ÖZBUDUN
“Dağıtalım diyorum,
çocuklar.
Bu kara dumanı
gül alıp satmanın
tamdır zamanı.”[1]
Bir ülke
düşünün… “Dünyada çocuklara ilk resmi bayramı armağan etmek”le övünür… Bu
bayramlarda devlet ricali makamlarını günübirlik çocuklara devreder, kameralara
sırıtan beşuş çehreleriyle… Cami önlerinde satılan ilmihâllerde, devletin resmi
kanallarından yapılan dinî yayınlarda nüfusun çoğunluğunun mensubu olduğu dinin
peygamberinin çocukları ne kadar sevdiğine dair hadislerden dem vurulur
durmaksızın… Artık mülga durumundaki “Millî And”ında, “Yasam küçüklerimi
korumak” diye yemin ettirilegelmiştir kuşaklar boyu yurttaşlarına…
Bitmedi… çocuk
hakları, çocukların korunması vb. ile ilgili ne kadar uluslararası sözleşme,
bildirge, protokol, vb. varsa imzalamıştır…[2]
Ama aynı ülke:
- Eurostat
(Avrupa İstatistik Ofisi) ve Türkiye İstatistik Kurumu 2014 Gelir ve Yaşam
Koşulları Anketi verilerine göre, 0-15 yaş arası çocuklarda şiddetli maddi
yoksunluk araştırmasında Avrupa ülkeleri arasında yüzde 36.2 ile birinci
sıradadır. Bir başka deyişle, ülkede yaşayan 0-15 yaş arasındaki 20 milyonu
aşkın çocuğun 7 milyona yakını, yani her üç çocuktan biri şiddetli maddi
yoksunluk içerisinde sürdürmektedir yaşamını.
- Ve TÜİK
verilerine göre, ısınma ihtiyacı karşılanamayan çocukların oranı yüzde 19.1,
beklenmeyen harcamaları karşılanamayan çocukların oranı yüzde 33.3, beslenme
ihtiyacı karşılanamayanlar yüzde 39.2, tatile gidemeyen çocukların oranı yüzde
74.6, kira ve faturaları ödenemeyen hanelerde yaşayan çocukların oranı yüzde
51.3, bir otomobile sahip olmayan hanelerde yaşayan çocukların oranı yüzde
53’dür.[3]
- TÜİK’in
‘İstatistiklerle Çocuk 2014 Bülteni’ne göre, nüfusunun yüzde 29.4’ü çocukken,
2012’de çocuk işçi sayısı 893 bin, çocuk işçilerin toplam çocuk nüfus
içerisindeki oranı ise yüzde 5.9’u bulmaktadır. Üstelik bu oran 2006 yılından
bu yana hiç değişmemiş, hatta 2006 yılında 830 bin olan çocuk işçi sayısı, 2012
yılında 893 bine yükselmiştir.[4]
- O ülkede,
çocuklar, sinekler gibi kırılmaktadır… İş cinayetlerinde, aile içi şiddet
sonucu, devlet katliamlarında, düğün derneklerde serseri kurşunlara hedef
olarak, kapakları açık kanalizasyon çukurlarına düşerek, okulda üstlerine düşen
lavaboların altında kalarak, tecavüze uğrayıp katledilerek… Gündem Çocuk
Derneği raporuna göre yalnızca 2015 yılında devletin gerçekleştirdiği yaşam
hakkı ihlâllerinde en az 103, önlem almayarak neden olduğu yaşam hakkı
ihlâlleri sonucu ise 772 çocuk yaşamını yitirmiştir[5]…
- O ülkede
uyuşturucu bağımlılığı 14 yılda yüzde 678 oranında artış göstermiş, bağımlılık
yaşı 10’a inmiştir[6]…
- O ülkede
çocuk hükümlü sayısı beş yılda 5 kat artmıştır,[7] her
yıl 100 000 çocuk karakol, polis ve ceza sistemiyle tanışmaktadır.[8]
- Ve o ülkede,
kız ve erkek çocuklar, cinsel saldırıların, tecavüzün, çocuk pornografisinin
hedefi olmakta, ebeveynleri ya da yakınları, bizzat korunma altına alındıkları
kurumlardaki görevliler, öğretmenleri, çocuk tacirleri tarafından suiistimal
edilmekte ve/ veya pazarlanmaktadır. Kız çocukları 14-15 yaşlarında
evlendirilmektedir. Ve o ülkenin Meclisinde oluşturulan komisyon, tecavüze
uğrayan kız çocuklarının tecavüzcüleriyle evlendirilmelerini tavsiye
etmektedir!
Burada biraz
duralım.
Karaman’da
Ensar Vakfı ve Anadolu İmam Hatip
ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) yakın
kişilerin kiraladığı evlerde kalan 9-10 yaşlarındaki erkek öğrencilere
yıllar boyu bir öğretmen tarafından tecavüz edildiği haberi, bu ülkede
“herkesin bildiği sır”rın artık “sır” olarak kalamayacak, patlayıp içindeki cerahati
ortalığa saçacak kertede kangrenleştiğini gösteriyordu…
Şu haberlere
ne olur bir göz atın:
- Kocaeli
Çayırova’da annesinin merdivenden düştüğünü ileri sürerek hastaneye getirdiği 3
yaşındaki erkek çocuğun vücudundaki morluklar ve tecavüz şüphesi üzerine polise
haber verildi. Çocuk yoğun bakımda tedaviye alınırken, gözaltına alınan anne
G.K. ile ve nikâhsız yaşadığı M.Ç. adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.[9]
- Urfa’da öz
babası tarafından 30 bin lira borcuna karşılık evli bir adama satıldığı öne
sürülen 13 yaşındaki kız çocuğu Ş.Ç. jandarmanın operasyonuyla kurtarıldı![10]
-
İstanbul’daki lüks bir semtteki spor kulübünde, yaşları 15’ten küçük 11
erkek sporcunun kulüp binasında kadınlarla birlikte olmalarının
sağlandığı, tecavüze uğradığı, birbirleriyle ilişkiye zorlanan çocukların
görüntülerinin çekilerek şantaj amacıyla kullanıldığı olayda spor kulübünün 65
yaşındaki antrenörü 134 yıl hapse çarptırıldı.[11]
- Adana’da 30
kişinin cinsel istismarda bulunduğu 14 yaşındaki kıza ilk kez 5 yıl önce şeker
verilerek bir siyasi partinin ilçe başkanı tarafından tecavüz edildiği ortaya
çıktı.[12]
-
Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6 Ocak 2016’da hazırladığı iddianameye
göre 14 yaşındaki A.Ş., babası, ağabeyi ve amcasının 7 yıl boyunca cinsel
istismarına maruz kaldı. 1 aylık hamile olmasına rağmen raporda çocuğun
“anatomikman bakire” olduğu belirtilince baba serbest kaldı.[13]
- Antalya’da
kızı H.E.’ye 6 yıl boyunca tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklu Ekrem E. ile
tutuksuz yargılanan eşi Cemile E. hakkında, kızından doğan iki bebeği öldürmek
suçundan ‘ağırlaştırılmış ömür boyu hapis’ istemiyle açılan davanın görülmesine
başlandı. Mağdure H.E.’nin avukatı Serap Ertuğrul, doğan bebeklerin köpeklerin
yoğun olduğu bir araziye bırakıldığını belirterek, hayvanlar tarafından
yenildiğini iddia etti.[14]
- Aydın’da
zihinsel engelli 10 yaşındaki kızı S.S.’ye, kendisinin yanında, 70 yaşındaki
Ali Y.’nin tecavüz etmesine göz yummakla suçlanan anne Nurcan S. hakkında
mahkeme tutuklama ve yakalama kararı çıkarttı. [15]
Bes! Daha
fazla iç bulandırmayayım…
Veriler,
gerçekten tüyler ürpertici. Türkiye’de çocuklara karşı cinsel saldırı, taciz,
tecavüz davalarında 2008’den 2013’e kadar yaklaşık yüzde 400 artış olduğu
belirtiliyor.[16] Prof. Dr. Uğur Polat’ın ülkede çocuk
istismarı konusunu araştırmak üzere TBMM’de oluşturulan komisyona sunduğu
raporda, 2014 verilerine göre her ay Adli Tıp Kurumu’na 650 çocuk istismarı
vak’ası gönderildiği bildiriliyor. Günde 21’in üzerinde vak’a! Rapora göre
adliyedeki dört tecavüz davasından birinin mağduru, çocuklar. Adalet Bakanlığı
verilerine göre, 2014 yılı itibariyle, Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel
istismar konulu dava sayısı, 40 bin 266’yı bulmuş.
Aynı raporda
İstanbul’da lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, öğrencilerin
yüzde 2’sinin enseste maruz kaldığı ve bu olaylarının ancak binde birinin
ortaya çıkabildiği vurgulanıyor.[17]
Haberdar
olmuşsunuzdur belki, çocukların cinsel sömürüsüne karşı küresel ölçekte örgütlü
en önemli kuruluşlardan ECPAT (Çocuk Seks İşçiliği, Çocuk Pornografisi ve Seks
Amacıyla Çocuk ticaretine Son Ağı) yakın zaman önce Türkiye ile ilgili bir
rapor yayınladı.[18] Raporda yer alan kimi saptamalar,
şöyle:
- Çocuklar,
Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan grup. Türkiye’deki cinsel
suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor.
- Aile içi
istismarın yaygın olması nedeniyle çocuklar bu ortamdan kurtulmak için evden
kaçma veya erken yaşta evlenmeyi tercih edebiliyorlar.
- Kızların
rızaları dışında başlık parası için evlendirilmesi dolaylı olarak kızları çocuk
seks işçiliğine itiyor. Çünkü bu evlilikleri sonlandırmak için tek yolu evden
kaçmak olan kızlar, bu kaçışlarının ardından çocuk istismarcılarının eline
düşebiliyor. Aynı tehlike, aile içi istismardan kuruluşun tek çaresi olarak
kaçmayı gören çocuklar için de mevcut.
- Türkiye,
Küresel Kölelik Endeksi’nde modern köle sayısında Avrupa birincisi olarak yer
alıyor. Bunun nedeni olarak cinsel istismar amacıyla insan ticareti ve çocuk
evlilikleri gösteriliyor.
- 2013
verilerine göre Türkiye’deki resmi evliliklerin beşte birinde 18 yaşın
altındaki kızlar evlendiriliyor. Türkiye’deki çocuk evlilik sorunu diğer
ülkelere göre daha fazla.
- Yoksulluk da
çocukların şiddete maruz kalma ihtimalini arttırıyor. Türkiye’de aşırı
yoksulluk oranı yüzde 1’in altında olsa da her üç çocuktan ikisi ciddi maddi
sıkıntılar içinde büyüyor.
- ECPAT,
Türkiye’nin çocuk seks işçiliğine dair katı ve net yasaları olmasına rağmen
bunların uygulanmasında sıkıntılar olduğunu söylüyor. Çocukların seks
işçiliğine zorlanması nedenleri arasında doğrudan aileleri tarafından seks
işçiliğine zorlanmaları, seks tüccarlarına satılmaları ve sahte vaatlerle seks
işçiliği yapmaları için kandırılmaları yer alıyor.
Raporda, bunun
yanısıra, Türkiyeli çocukların cinsel amaçlarla kullanılmak üzere yurtdışına
satıldığını ve “ithalatçı” ülkeler arasında ön sırada Almanya’nın bulunduğu
belirtiliyor. Rapora göre Türkiye vatandaşları, Almanya’da çocuk ticareti
nedeniyle en fazla ceza alan dördüncü ulusal grup olma özelliğini taşıyor.
- Ele alınan
bir başka konu ise, çocuk pornografisi. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu’nun bugüne kadar çocuk pornolarında tespit ettiği Türkiyeli çocuk sayısı
36 binin üzerinde. Kurum’un verilerine göre bu çocukların yüzde 42’si 7 yaşın,
yüzde 77’si ise 9 yaşın altında çocuklar.
- Ve tüyler
ürperten bir başka başlık: “Çocuk seksi turizmi”… Raporda Rusya ve Ukrayna’dan
getirilen çocukların Karadeniz bölgesinde ve İzmir, Antalya, Fethiye gibi
turistik bölgelerde turistlere pazarlandığına dikkat çekiliyor. Ve de Türkiye
vatandaşlarının çocuk seksi turizmi için başka ülkelere gittiğine…
- Ama çocuk
seksi ticaretinin en “ballı” alanı, Suriyeli mülteci çocuklar gibi gözüküyor.
Raporda Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinden yaşlı, zengin erkeklerin
mülteci kamplarından ergen kız çocuklarını satın aldıkları vurgulanmakta -
muhabbet tellalları aracılığıyla pazarlanan bu kızların yaşları 12’ye kadar
düşebiliyor! Tabii yalnız Körfez zenginleri değil, parasına güvenen erkek T.C.
yurttaşları da bu kirli pazarın müşterisi durumunda: onlar da 12-13 yaşındaki
kız çocukları üçüncü, dördüncü eş olarak haremlerine katıyor, ya da muta
nikahıyla, geceliğine kiralıyorlar! Raporda, askerlerin de para karşılığı
Suriyeli çocuklara ilişkiye girdiği belirtilmekte…[19]
Peki ne
oluyor? Çocuklara yönelik bu sınır tanımaz cinsel saldırganlık neden, nasıl
böyle zincirinden boşandı?
İşin “arz”
yanında hiç kuşku yok ki, yoksullaşma[20] ve
onun getirdiği toplumsal çöküntü var: eğitim yetersizliği, aile içi geçimsizlik
ve şiddetin yükselişi, adi ve örgütlü suçlarda artış vb. vb. Yoksullar, bakma
yetisinden yoksun bırakıldıkları çocuklarından, özellikle de nihayetinde “ele
gidecek” olarak gördükleri kız çocuklarından daha kolay vaz geçebiliyor,[21] ya da çocuklarını sokağın gözetimine
terk etmek durumunda kalıyor.
Ama sorun salt
yoksullaşma ile açıklanabilecek kadar yalın değil. Sosyalist sistemin çöküşü,
uluslararası güçlerin Ortadoğu’ya hâkimiyet sağlama çabalarının bölgede
yarattığı kaos, Türk devletinin Kürt bölgelerinde yıllar boyu yürüttüğü kirli
savaş… sayıları milyonları bulan insanı yerinden yurdundan ederek tutunacak
hiçbir dalı, hiçbir yaşam güvencesi olmayan iç ve dış sığınmacılar durumuna
düşürdü. Bu kırılgan kesimin en kırılganlarını, (kadınlar) ve çocuklar oluşturuyor…
Tene aç sırtlanlar için açık bir ziyafet oluşturan çocuklar[22]…
Tabii bir de
küreselleşmenin kültürel sonuçlarının etkileri var: genel yerinden edilmişlik
hâli aile, cemaat dayanışması bağlarını lime lime ederken, insanları tüketim
toplumunun acımasız kıran kıranalığına teslim ediyor: Hayatın “altta kalanın
canının çıkacağı” bir yarış, güçlünün güçsüz üzerinde her türlü tasarrufuna
cevaz veren genel bir düşkünlük hâlet-i ruhiyesi… Neoliberalizmin devletin
toplumsal destek mekanizmalarını bir bir tasfiye etmesi de cabası…
-Tüm bunlara,
bir de bu coğrafyada her siyasal rejimin sadık müttefiki olmuş, sürekli olarak
yeniden üretilen ataerkinin etkisini ekleyin. Erkeklik, erillik üzerine
yaslanan bir değerler sistemi. Erilliğin muktedirlikle özdeşleştirildiği,
iradesi ancak kamusal yetke tarafından sınırlandırılabilen, ama o kamusal
yetkenin mikro düzeydeki müttefiki olarak görüldüğü için “özel alan”daki kırıp
dökmeleri, aşırıya kaçmadıkça, genellikle hoş karşılanan erkeklik: politikanın,
kamu düzeninin, iktisadi yaşamın, hukukun, dinsel yaşamın, güvenlik aygıtının
birinci öznesi ve muhatabı. Sosyal statüsü ne denli düşkün olursa olsun, “aile”
adı verilen birkaç kişilik krallığın mutlak hâkimi…
Özellikle
bu durumun, 2002’den bu yana iktidarda olan AKP’nin iktisadi ve sosyal
politikalarınca desteklendiği biliniyor. Tam olarak kopmayı göze alamadığı Batı
dünyasının zoruyla imzaladığı kadın-çocuk-azınlık vb. haklarıyla ilgili sözleşmeleri
“hayata geçiriyorum” derken tam tersi yönde işleyecek mekanizmaları devreye
sokma becerisinde, doğrusu bu parti eşsiz bir performans sergileyegelmekte:
Kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere tasarlanan Kadın bakanlığını el
çabukluğuyla aile bakanlığına dönüştürme maharetinden, “kadın istihdamı”nı
kadınların doğurganlığını teşvik ederek geliştirme “cin fikirliliğine”… Son
mahareti, çocuk istismarını, “tecavüze uğrayan kız çocuklarını tecavüzcüleriyle
evlenmeye tevik etmek” olan…
Evet, AKP
iktidarı, ola ki referans aldıkları dinin etken olduğu kültürel biçimlendirmede
kız çocukların erkenden evlendirilmesi “mahsurlu” görülmediği, aksine teşvik
gördüğü için… ya da eril cinselliği bu dünyada dört eş, ötekinde her daim
bakire sayısız huri ile ödüllendirilen merkezi bir değer olduğundan… Veya
zihniyetlerine kadın ve çocukların evrenin temel direği olan erkek müminin
eklentileri, görevleri onu ayakta tutmak olan gölgelerden ibaret sayıldığı
taşralı bir din yorumu yön verdiği için… kadın ve çocukların dişlileri arasında
öğütüldüğü bu zalim çarkı durdurmak için bir şey yapmıyor. Aksine, kadınları
güçsüzleştiren, aileye mahkûm kılan politikaları ve sosyal güvenliği bir
yurttaş hakkı olarak değil de bir “lütuf”, bir “hayır işi” olarak algılayan
neoliberal-muhafazakâr uygulamalarıyla, kız çocukları eğitim sisteminin dışına
düşüren 4+4+4’lü eğitim sistemiyle, yasal hiçbir geçerliliği olmayan dinsel
nikâhı destekleyerek, erkek-egemen söylemi her vesileyle yaygınlaştırarak ve en
vahimi, dinsel çevrelerde ya da kamu kurumlarında gerçekleşen suiistimalleri
örtbas ederek… çocukları cinsel saldırganlık ve cinsel ticaret karşısında
savunmasız bırakıyor.
Tabii
eğitim düzeyi düşük, kitapla, sanatla edebiyatla başı hoş olmayan,
milliyetçi-muhafazakâr, antikomünist, homofobik, solipsist, kendini “her daim
haklı, her daim mağdur” gören taşralı orta yaşlı erkeği toplumsal yaşamın ve
değerler sisteminin merkezine yerleştirerek toplumsal kötülüklere eleştirel
yaklaşımın önünü kesmesi de cabası…
26 Mayıs 2016
09:29:02, Ankara.
N O T L A R
[*] Yeniden Sanat ve
Hayat, No: 46/ 4, Yaz 2016…
[1] Can
Yücel.
[2] İşte Türkiye’nin de imzacı olduğu, çocuk haklarına
değgin uluslararası hukuk belgelerinden bazıları: Çocuk Haklarına Dair
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (1989); Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler
Sözleşmesi’ne Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisiyle ilgili
İhtiyarî Protokol; Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Ek
Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmamaları İle İlgili İhtiyarî Protokol;
Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansının, çocuklarla ilgili olarak düzenlediği
sözleşmeler (Çocuklara Karşı Nafaka Mükellefiyetine Uygulanacak Kanuna Dair
Sözleşme; Çocuklara Karşı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması
ve Tenfizine İlişkin Sözleşme; Küçüklerin Korunmasında Makamların Yetkisine
Uygulanacak Kanuna Dair Sözleşme; Evlât Edinmeye İlişkin Kararların Tanınması,
Uygulanacak Hukuk ve Yetkiye Dair Sözleşme; Uluslararası Çocuk Kaçırmanın
Hukukî Veçhelerine Dair Sözleşme; Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlât
Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşme); Çocuk Haklarının Kullanılmasına
Dair Avrupa Sözleşmesi; Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismarına Karşı Korunması
Avrupa Sözleşmesi; ILO Çalıştırılmada Asgari Yaşa İlişkin 138 Sayılı Sözleşme;
yine ILO’nun En Kötü Biçimdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanmasına İlişkin 182
Sayılı Sözleşmesi… (Kaynak: Emine Akyüz, Çocuk
Hukuku, Çocukların Hakları ve Korunması, Pegem
Akademi, 2012, ss.6-9)
[3] “Türkiye’de Her 3 Çocuktan 1’i Yatağa Aç Giriyor”, 4
Mayıs 2016…
http://sendika10.org/2016/05/turkiyede-her-3-cocuktan-1i-yataga-ac-giriyor/
[4] “Yoksulluğun Faturası Ağır!”, Gündem, 19 Aralık 2015,
s.3.
[5] “Bir Yılda 875 Çocuk Öldü”, Birgün, 26 Nisan 2016,
s.2.
[6] “Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a Çok Sert Fuhuşlu Bonzaili
‘Bira’ Yanıtı”, Cumhuriyet, 6 Mart 2016, s.4.
[7] “13 Yılda Fuhuş Yüzde 790 Cinsel İstismar Yüzde 434
Arttı”, 18 Nisan 2016…
http://www.haberdar.com/gundem/13-yilda-fuhus-yuzde-790-cinsel-istismar-yuzde-434-artti-h26256.html?mnst=9492
[8] “Cezaevinde 2 Bini Aşkın Çocuk Hükümlü ve Tutuklu
Var”…
http://onedio.com/haber/cezaevinde-2-bini-askin-cocuk-hukumlu-ve-tutuklu-var-459893
[9] “3 Yaşındaki Çocuğa Tecavüz İddiası”, Cumhuriyet, 22
Mart 2016, s.3.
[10] Fatih
Karaçalı, “13 Yaşındaki Kız Kumar Borcuna Karşılık Satıldı”, Radikal, 4 Mayıs
2012, s.20
[11] “Spor
Kulübünde Tecavüz Skandalı”, Cumhuriyet, 16 Mayıs 2015, s.3.
[12] Fatih
Keçe, “14 Yaşındaki Kıza Parti İlçe Başkanı Şeker Verip Tecavüz Etmiş!”,
Milliyet, 15 Haziran 2015…
http://www.milliyet.com.tr/4-yasindaki-kiza-parti-ilce-gundem-2074218/
[13] İdris
Emen, “Hamile Çocuğa Bakire Raporu”, 16 Mayıs 2016…
http://www.hurriyet.com.tr/hamile-cocuga-bakire-raporu-40104872
[14] Mustafa
Kozak, “Korkunç İddia: ‘Babası Tecavüz Etti, Bebekleri Köpekler Yedi’…”, Hürriyet,
1 Ağustos 2015… http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29703237.asp
[15] “O
Anne Hakkında Flaş Gelişme!”, Milliyet, 12 Eylül 2013… http://gundem.milliyet.com.tr/o-anne-hakkinda-flas-gelisme-/gundem/detay/1762588/default.htm?
ref=yahoo
[16] Ayşe
Arman, “Çocuk Taciz ve Tecavüzünde Yüzde 400 Artış”, Hürriyet, 21 Ocak 2015,
s.5.
[17] “Prof.
Dr. Oğuz Polat: Tacizlerin Yüzde 95’i Gizli Kalıyor”, Cumhuriyet, 22 Nisan 2016,
s.7.
[18] Global
Monitoring, Status of Action Against Commercial Sexual Exploitation of
Children, Turkey, ECPAT International, 2015.
http://www.ecpat.org/wp-content/uploads/2016/04/A4A_V2_EU_Turkey_FINAL.pdf
[19] Onur
Erem, “Türkiye’de Çocuk Seks Turizmi Var”, Birgün, 3 Nisan 2016, s.5.
[20]Aile
gelirinin borca oranı 2002 Aralık’ta yüzde 4.7 iken 2015 Aralık’a gelindiğinde
bu oran yüzde 55.2’ye ulaştı. Aynı dönemde tüketicilerin banka borcu 6.6 milyar
TL’den 381.9 milyar TL’ye, çiftçilerin bankaya borcu 5.1 milyar TL’den 61.1
milyar TL’ye ve bir kilo ekmeğin fiyatı 1.03 TL’den 3.59 TL’ye yükseldi.
Bununla birlikte 13 yıllık süreçte boşanmalar yüzde 37, fuhuş yüzde 790, adam
öldürme yüzde 261, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, uyuşturucu bağımlılığı
yüzde 678 ve cinsel taciz yüzde 449 arttı. (“13 Yılda Fuhuş Yüzde 790 Cinsel
İstismar Yüzde 434 Arttı”, 18 Nisan 2016…
http://www.haberdar.com/gundem/13-yilda-fuhus-yuzde-790-cinsel-istismar-yuzde-434-artti-h26256.html?mnst=9492)
[21] “Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi Diyarbakır Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi
(DİKASUM) çocuk yaşta gelin olan 300 kadınla yüzyüze yaptığı görüşmeyi
raporlaştırdı. Araştırma çocuk gelinlerin daha çok ‘evden bir boğaz eksilir’
düşüncesiyle evlendirildiklerini ortaya koyuyor.” (“Ünzile Kaç Ekmek Ediyor?”,
Cumhuriyet, 30 Kasım 2012, s.3).
[22] “23
Nisan’da Merkel’in Davutoğlu’yla gezdiği ve kusursuz olarak lanse edilen AFAD’a
bağlı mülteci kampında 8 ile 12 yaş arasındaki 30 çocuğa tecavüz edildiği
ortaya çıktı.” (Erk Acarer, “Nizip Mülteci Kampında 30 Çocuğa Tecavüz Edildi”,
Birgün, 12 Mayıs 2016.)