Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 21 Mayıs 2016
Geçerli Tarih: 19 Mayıs 2024, 18:22
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=23092
FİİLİ DURUMA UYGUN
ANAYASA
Her gün al bayrağa
sarılı 7- 8 şehit tabutu ülkenin değişik yerlerine dayanılmaz acılar taşırken
Türkiye’nin tartıştığı konuların başında yeni anayasa geliyor.
Yeni anayasa derken
öyle enine boyuna bir tartışma yok gündemimizde; birkaç maddenin etrafında
dönüp duruyoruz. Varsa yoksa başkanlık sistemi…
Hatta isme ısmarlama
başkanlık.
Geçen hafta Binali
Yıldırım bunun adını koydu, Fiili duruma uygun anayasa!
Bütün bu tartışmaların
özeti bu; fiili duruma uygun anayasa…
Peki, fiili durum
nedir derseniz onu da açıklıyor Binali Yıdırım.
Milliyet Gazetesi’ne
konuşan Binali Yıldırım fiili durumu şöyle özetlemiş: “Erdoğan en yüksek oyla
seçilmiş Cumhurbaşkanımızdır. Anayasal olarak da siyasi olarak da güçlü
cumhurbaşkanlığı yapıyor. Bize düşen fiili duruma uygun anayasa yapmaktır”
İş bununla da
bitmeyebilir ancak şimdilik bununla yetinebilirlerse gelecekte diğer
düşünceleri de gerçekleşebilir.
Diğer düşünce
dediğimiz ne mi? Onu da Meclis Başkanı açıkladı: Dindar bir anayasa.
Sonra sözlerini
düzeltti dediler ya, hayır düzeltmedi, soğumaya bıraktı.
Bu iki önemli
değişiklik ülkeye ağır gelebilir, tepki oranı yükselebilir; onun için önce
birisini halledelim sonra da ötekini… Sayın Meclis Başkanı sözlerinde
samimiydi, yanlış anlaşılmayacak kadar da açıktı sözleri.
Böyle bir
beklentilerinin olduğu da sır değil. O siyasi gücü bulurlarsa derhal hayata
geçirirler. Bunda da samimiler. Bakmayın parti tüzüğümüzde böyle yazıyor
dediklerine, bakmayın Cumhurbaşkanı’nın Mısır konuşmalarına…
Bakmayın değiştim
dediklerine, 2002 de değiştim diyenler bugün başladıkları yere dönmediler mi?
Değişmek diye bir kavram yoktur. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o dur.
Değiştim söylemleri
ise siyasi bir manevradır. Bizim gibi ülkelerde işe de yarar.
Fiili duruma uygun
anayasa yapmak da bizim ülkemize has bir düşünce olmalı.
Oysa ülkeler önce
anayasalarını yaparlar ve o anayasaya uygun yasalarla ülkelerini yönetirler.
Biz de ise önce fiili bir durum yaratılır ve daha sonra bu duruma uygun yasalar
yapılmak istenir.
Şu anda en fazla
şikâyet edilen durum ülke yönetiminde iki başlılık… Peki bu iki başlı yönetim
şekli gökten zembille mi indi? Hayır, bu durumu da bu iktidar yarattı. Böyle
bir sorun yaratacağını bilmiyor muydu? Bilmiyor olamazlar… O kadar çok
uyarıldılar ki!
Aynı siyasi partinin
başbakanı ve cumhurbaşkanı iki başlılıktan şikâyet ediyorsa farklı partilerden
olduklarında olacakları varın siz düşünün.
İşte önce fiili durumu
yaratmak için adım adım yol alacaksın ve sonra da bu duruma anayasal bir kılıf
arayacaksın; biraz garip bir anlayış değil mi?
Hani şu en çok şikâyet
ettiğimiz 12 Eylül 1980 darbesinde de böyle olmuştu. Askerler önce fiili bir
durum yaratmışlardı ve sonrasında da fiili duruma uygun anayasa yapmışlardı.
Şeytan dürtüyor ve iki
durum arasında benzerlikler var mı diye sormaya zorluyor.
Evren de kendisini bu
yöntemle cumhurbaşkanı seçtirmişti.
Şu konuda anlaşamazsak
hiçbir konuda anlaşamayız ve bu tartışma bin yıl sürer. Sorun şu: Fiili duruma
göre mi anayasa yapacağız?
Yoksa önce anayasayı
yapıp fiili durumu anayasaya mı uyduracağız?
Hükümetin aklından
geçeni yazının başında dile getirdik, isme ısmarlama anayasa…
Türkiye bunları yaptı,
bu konuda yeterince birikimim elde etti. Ancak bu yöntem sorunları çözmeye
yetmedi. Bu defa da diğer yöntemi denemekle ne kaybederiz?
Biz önce isimlere
takılmadan anayasamızı yapalım sonra anayasaya uyan isimler etrafında
konuşuruz.
Buluruz da… Kim bilir
analar ne evlatlar doğurmuştur!