Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


İslam Kimliği


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 26 Nisan 2016
Geçerli Tarih: 01 Mayıs 2024, 16:26
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22987


İSLAM KİMLİĞİ
 
Bütün insanlar bir kimliğe sahiptir. Mesela, etnik kimliklerinin yanında, ehliyet, pasaport, mesleki, öğrenci kimliği gibi... Bazı insanlar da, kılık ve kıyafetlerini öne çıkartıp İslâm kimliğine sahip olduklarını ve bu kimlikleriyle de övündüklerini söylemekten kaçınmazlar. Fakat, İslâmiyetin kılıkla, kıyafetle, kimlikle olmadığı gerçeğini nedense söylemekten kaçınırlar. Her insan, taşıdığı kimlikle de, kılık ve kıyafetiyle de övünebilir, övünmesi de normaldir. Ama, kimliğini kılık ve kıyafetine indirgeyip, üzerinde taşımakla övünmek, normal olmaz, olsa olsa "kibr" olur. İnsanları, kılık ve kıyafetlerine, taşıdıkları kimliklere bakarak da değerlendirmek doğru bir değerlendirme olmaz. İslam Kimliği, "Ben Müslümanım" diyen her insanın taşıdığı bir kimliktir. Ama asl olan gerçek İslam kimliğini taşımaktır.Kur'anda olmayan, Hadislere dayanmayan veya kulaktan dolma bazı bilgilerle,İslam Kimliği taşıyorum diye övünmek değildir.  
 
Kur'an ve hadislerde yeri olmayan bazı bilgilerle,kılık ve kıyafetlerle, İslâm kimliği taşıyorum diye övünenler, İslam dininin sistematiğine ve umdelerine tabi olduklarını, kılık, kıyafetleriyle de İslam kimliğini üzerinde taşıdıklarını ifade ederler. Ama, İslamın sadece kılıkla, kıyafetle ifade ve temsil edilemeyecek kadar şümullü ve çağlar üstü olduğunu, tavır ve davranışların da, edep ve hicapların da idrakini taşımak gerektiğini ifade edemezler. İslamiyeti bilen, İslam terbiyesi görmüş,İslamiyetin hakikatina vakıf olmuş,kelime-i tevhidin ruhani lezzetini almış, güzel kokusunu hissetmiş, akıllı ve bilinçli bir Müslümanın, şekilci bir anlayışla İslam kimliğine bürünmesi, İslamın özüne ve ruhuna uygun düşüyor mu diye de sorulması gerekir. 
 
Ayrıca, Kılık ve kıyafetini öne çıkarıp,İslam kimliği taşıyorum diye övünenler, ahlaki ve vicdani değerler ayaklar altına alınırken, sevgi ve saygı, yerini nefret duygularına bırakırken, İslam adına diyerek kafalar kesilirken,halâ daha kılık ve kıyafetle övünmelerindeki sır nedir diye de sorulması gerekmez mi? İslâm Kimliği taşıyan ve bununla da övünenlerin, (İyileri tenzih ederim) mal edinme hastalığına yakalanması, para ve mülk peşine düşmesi, lüks ve ihtişama merak sarması, altın kaşıkla yiyip, altın taslardan su içmesi, makam ve mevki gibi şeyleri elde edebilmek için her yolu mübah sayması; yalan konuşup iftira atması, yanlışlarda ısrar etmesi, kendi kusurlarını gözlerden uzak tutup başkalarının kusurlarını her ortamda ifşa etmesi, rüşvete,harama,zulm ve işkenceye,ahlak dışı olaylara suskun kalması olabilir mi? 
 
Proudhon'a göre, "hayatımızın ahlaki boyutunu sadece aklımızla kavramamız mümkün değildir. Bunun için duygularımızın da muhakkak devreye girmesi ve kalbimizin hassasiyetini artırması gerekir. Bu duygular, en mükemmel ifadesini aile ocağında bulur. Aile,adaletin tecelli etmesi için en ideal ortamdır. Sadece evli çift neslin devamını  sağlar ve sadece evli çift, birbiriyle tezat halinde olan özellikleri sayesinde aklın hakimiyetini veya adaletin hakimiyetini temin edecek sosyal çekirdeği oluşturur. Karı kocanın tesis ettiği bu birliktelikte, iki ayrı ben, kendi benliklerinin mutlaklarından vazgeçerek, farklı ama birbirini tamamlayan karakterleri sayesinde orijinal bir realite oluştururlar."
İnsanı kısıtlayan, yaşantılara müdahale eden, kadının giyimiyle, örtüsüyle, saçıyla, başıyla uğraşan, oturmasına ve kalkmasına karışan, çalışmasına karşı çıkan, gülmesine, eğlenmesine ve oynamasına müdahaleler de bulunup erdem ve ahlak dersleri vermeye kalkanlar, bazı hurafeleri de dinin bir emriymiş gibi dayatanlar, ahlak dışı ve terbiye sınırlarını aşan bazı sapık ve sapıklıklar hakkında nasıl oluyor da susmayı tercih ediyorlar?Anlaşılır gibi değildir. (Bizden rivayet edilmeyen, sonradan meydana çıkarılan din bilgileri bi'dattır, hepsi sapıklıktır) (Hadis) Yüreklerindeki kin ve nefreti, zulm ve baskıcı bir tutuma dönüştürenlerin "İslam Kimliği" ile övünmeleri, hangi anlayışa, hangi dine uygun düşmektedir?  Kalplerdeki duygular temiz değilse, sevgi ve hoşgörü, yerini kin ve nefrete bırakmışsa,sapık ve sapıklıklar artmışsa, bilenlere danışmayıp kendi bildiğinde direten, insanları ayrıştıran idareciler varsa, sorun kimlikte midir? Kişilikte midir? "Bilmediklerinizi bilenlerden sorunuz! Cahilliğin ilacı, sorup öğrenmektir." (Hadis)
 
Giyimle, kuşamla, kılıkla, kıyafetle, yani şekilci bir anlayışla, İslam kimliği taşıdığını söyleyen veya öğle zannedenler: İnsanın bedeninde bir et parçasının var olduğunu ve bu et parçasına kâlp denildiği, bu et parçası iyi olursa, bütün uzvların da iyi olacağını, kötü olursa, bütün organların da kötü ve bozuk olacağını bilmeleri de gerekir.Adına kâlp denen bu et parçasını, çok temiz tutmak, içinde kin ve nefret duygusu barındırmamak, onu hastalıklardan korumak da gerekir. Kalbin en ağır, en zor ve kötü hastalığı ise, cehalettir. Cahil insanla konuşabilmek, ona laf anlatabilmek, onunla bir konu hakkında tartışabilmek ne kadar mümkündür?  
 
Kanaatsizlerin,dünya malına tapanların,emanete ihanet edenlerin, kendini beğenip başkasını hor ve hakir görenlerin, midelerini haram lokma ile dolduranların, yetim malını gasp edenlerin; rüşvet alanların, iftira atıp karalayanların, İslâm kimliği taşıyorum diye övünmeleri, gerçek İslâma zarar vermez mi? Gerçek İslam kimliği taşıyanlara da hakaret sayılmaz mı? İslâm kimliği taşıyorum diye övünmeden önce, huzur-u mahşerde, hak ve adaletin, komşu hakkının, akraba ilişkilerinin, yetim malının, iftira atmanın, yalanın ve talanın hesabı sorulur. Taşıdığın kimliğin, kılık ve kıyafetin sorgusu ise, sonradan gelir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: (Allahü teâlâ Musa (a.s.)Tevratta vahy etti. Muhakkak hataların anası üçtür. Kibr. Hırs ve hased. Onlardan altı hata daha doğdu. Tamamı dokuz oldu. O altı hata; Tokluk. Uyku. Rahatlık. Mal sevgisi. Övünme sevgisi. Reis olma sevgisi.)

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster