Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


EYY ABD!


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 14 Şubat 2016
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 21:44
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22675


Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonunda 30 bin öğretmenin atanması için kura çekim töreni yapıldı. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’da katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, “…sıkıntılı yerler var, doğru. İşte bak o sıkıntılı yerlerde şu anda bu kadar şehitler veriyoruz değil mi? Niye veriyoruz? Bu toprakları yeniden vatan yapabilmek için şehitler veriyoruz” sözleri dikkat çekicidir.

Bu söz üzerine akla şu soru gelmez mi?

‘Güneydoğu vatan toprağı olmaktan çıktı mı, çıktı ise ne zaman çıktı?’

Bir başka soru daha var.

Çözüm sürecinde valilere, “operasyon yapmayın” talimatı vermiştik açıklamasında bulunmuştunuz. Bu talimatın gelinen duruma neden olduğunu düşünüyor musunuz?

Başka hangi hatalarınız ; “…bu toprakları yeniden vatan yapmak için şehitler veriyoruz.” demenizde etkili oldu?

Bir özeleştiriye var mısınız?

***  

29 Ekim 2014 tarihinde, Cumhuriyet Bayramı gününde, Kuzey Irak’tan gelen ve Türkiye üzerinden PYD’ ye destek için Suriye’ye geçen kimlerdi?

Elbette Barzani peşmergeleri idi.

Silahları ile Erbil’den başlayan yolculuk, Habur’dan ülkemiz topraklarında devam etmiş. Silopi, Cizre, Nusaybin, Kızıltepe ve Suruç güzergâhını takip eden bu yürüyüş ile peşmergeler, Mürşitpınar Sınır kapısından PYD kontrolündeki Kobani’ye geçmişti!  

O zaman PYD terör örgütü değildi!

O nedenle peşmergelerin;  silahlı, bayraklı, havai fişekli gösterilerle Silopi’den, Cizre’den, Nusaybin’den, Kızıltepe’den ve Suruç’tan geçmesine izin verilmişti.

Her ilçede alkışlarla karşılanmışlardı. Çok sayıda otomobiller kornalarını çalarak bu ‘geçit törenine’ destek vermişlerdi.

Hatta Peşmergelerin elbiselerinde  (üniformalarında) ABD bayrağı vardı ve onları karşılayanlar “biji serok Obama” sloganları atıyordu…

O günlerde henüz “Ey ABD!” demiyorduk.

Diyorduk ki; “Sayın Obama ile telefonda görüştük. Koridor açılmasını ve peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesini Sayın Obama’ya teklif ettim.”

Çünkü PYD terör örgütü değildi!

“Biji serok Obama” başkanlığındaki ABD, terör örgütüne yardım etmiyordu.

ABD, Ankara, Erbil ve Kobani işbirliği içinde idi…

***

Peşmerge koridoru açılmadan kısa süre önce PYD lideri Salih Müslim’i Ankara’da ağırladık.

4 Ekim 2014 tarihli gazetelerde bu ziyaretin haberleri var!

20 Haziran 2015 gazetelerinde de Salih Müslim’in Ankara ziyareti haberleri var.

7 Temmuz 2015 tarihinde ise AKP’ye yakın gazeteci Abdulkadir Selvi, PYD lideri Salih Müslim’in 24 saatlik gizli Ankara ziyaretinde yaptığı görüşmeleri yazıyor!

6 Aralık 2015 tarihli gazetelerde de Salih Müslim’in Ankara ziyareti haberleri var.

Acaba bu görüşmeler yapılırken PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu bilinmiyor muydu? Elbette biliniyordu.

Acaba bu görüşmeler sürerken ABD’nin PYD’ ye silah ve mühimmat yardımı yaptığı bilinmiyor muydu?

Elbette biliniyordu.

Ancak o günlerde “Biji serok Obama” ile ve ABD ile ilişkilerimiz de sorun yoktu!

Suriye konusunda ABD ile sorunlar başlayana kadar Ankara ile PYD arasında da sorun yoktu.

Ya da açık edilmiyordu…

***

Ne zaman Rus uçağı düşürüldü, o zamandan sonra sorunlar daha da belirginleşmeye başladı. Türkiye Suriye’den dışlandı. İzole edildi…

ABD ve Rusya Suriye politikalarında yakınlaştılar.

Esat ve PYD ile işbirliğini bu iki ülke de geliştirmeye başladı…

O zaman ‘kırmızıçizgi’ kartını ileri sürdük. “PYD Fırat’ın batısına geçemez”  dedik.

Geçtiler…

Cenevre görüşmelerine PYD katılamaz dedik. Bu konuda ısrarcı olduk.

Salih Müslim, danışman olarak Cenevre’de idi. Masada ise PYD kontrolünde gruplar bulunuyordu!

ABD’nin ‘IŞİD ile mücadele ediyor’ gerekçesi ile PYD’ye yardımları da devam ediyordu…

“Dünya lideri” için bu kabul edilecek bir durum değildi.

Nitekim Şili-Ekvador –Senegal ziyareti dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada, “Biji serok Obama’ya” seslendi ve “ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’de ki teröristler mi?” diye seslendi.

ABD liderine iki seçenekli test sorusu sordu.

Bu soruya yanıtı ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby verdi. Kirby, “ biz, PYD’ yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz” diyerek  ‘b’ seçeneğini işaretledi…

‘Stratejik ortağımız’ bize dış politikada ülkelerin çıkarları esas alınır ilkesini anımsattı…

ABD, 1 Mart tezkeresinin TBMM’de reddi ile stratejini değiştirmiş ve Kuzey Irak petrollerini Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e ulaştırma planını devreye sokmuştu.

Suriye ve Esat üzerinde güçlü olan Rusya ile de belirli konularda anlaşmıştı.

Ve Rusya’da PYD’ye destek veriyor, hatta PYD Moskova’da temsilcilik açmıştı!

Bu nedenle Erdoğan 1 Mart tezkeresi ile ilgili açıklama yaparak; “…1 Mart tezkeresi ilk anda geçseydi, Türkiye masada olacaktı... Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Bir yerden sonra böyle gitmez. Hassasiyetlerimizi Türkiye olarak korumak zorundayız” dedi.  Ancak ABD için plan çoktan değişmişti.

Bölgede yeni müttefik PYD idi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin bu tavrına son olarak muhtarlarla yaptığı toplantıda eleştiri getirdi.  

“Ey Amerika! Size kaç kere söyledim. Siz bizimle beraber misiniz yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG ile mi berabersiniz?”

ABD bu sözler sonrası bir kez daha PYD yanıtını verdi.

***

Şimdi ABD ile aramızda PYD krizi var.

Ancak şu gerçeği de anımsayalım.

Davos’ta “One minute” krizi, daha sonra yaşanan Mavi Marmara krizi ile İsrail ile de sorunlu idik.

Hatta Erdoğan İsrail liderine, “Ey İsrail! Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz” suçlamasını yapmıştı.

Büyükelçiler geri çekilmişti…

Ne oldu?

Aramızdaki buzlar eridi. Bakan Ömer Çelik “İsrail bizim dostumuzdur” açıklamasını yaptı.

Yeniden elçi gönderildi.

Erdoğan, ABD’li Yahudi kuruluşlarının liderleri ile sarayında yemek yedi.

Cenevre’de iki ülke temsilcileri arasında ilişkilerin geliştirilmesi için görüşmeler başladı…

ABD, bu politik çizgimizi iyi biliyor.  Ona göre davranıyor…

Biz ise dış politikada geleneksel çizgimizden bir çıktık pir çıktık… Rotamız şaştı bir kere…

Suudi Arabistan ile askeri işbirliğine kadar sürüklendik.

Ne adına?

Stratejik derinlik “ adına…

Dünya lideri” olma hırsı adına…

Başkanlık adına…

***

İçeride de ve dışarı da sürekli olarak “aldatılıyoruz”…

Aldatıldıkça da öfkeleniyoruz. “ Ey İsrail!” dememizin de “ Ey Amerika!” dememizin de, dün defalarca Ankara’da ağırladığımız Salih Müslim’in lideri olduğu PYD’yi bugün terör örgütü dememizin de, Oslo’da, İmralı’da ve Dolmabahçe’de dolaylı olarak görüştüğümüz terör örgütü için dün valilere “operasyon yapmayın” derken bugün çatışıyorsak ve yaklaşık 300 şehit vermiş isek, şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.

Kabahat senin. Ey iktidar!

İçeride ve dışarıda sürekli hata yapan sensin…

Bedelini bu ülke çekiyor…


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster