Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 03 Şubat 2016
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 02:47
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22613
TRUVA ATI
Televizyonlarda
yayınlanan görüntülere bakıldığında, gazetelerde yer alan fotoğraflara
bakıldığında görünen manzara şu: Ülkemizin belirli yerleri işgal edilmiş ve
silahlı kuvvetler oraları geri almak için savaşıyorlar.
İller, ilçeler ve
diğer yerleşim yerleri meğer işgal altındaymış da haberimiz yokmuş.
Asker sayısı,
kullanılan silahlar, toplar ve tanklar işgalin boyutunu ortaya koymaya yetiyor.
Hendekler ve barikatlar ise işgalcilerin savunmaya yönelik ne tür hazırlıklar
içinde olduğunun bir göstergesi.
Her gün şehit
haberleri ve al bayrağa sarılı şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor.
Elbette ateş düştüğü
yeri yakıyor.
Analar ağlıyor,
çocuklar ağlıyor, sevgililer ağlıyor, nişanlılar ağlıyor; Türkiye ağlıyor.
Yönetim nutuk atmakla
meşgul; Orhan Veli’nin dediği gibi: “Neler yapmadık şu vatan için; kimiz öldük
kimiz nutuk söyledik…”
Herkesin aklında şu
soru: Bu boyutta yığınak yapılırken, hendekler kazılırken, toprak altına el
yapımı patlayıcılar gömülürken; iller ve ilçeler böylesine işgal edilirken
yönetim neredeydi?
Bütün atılan bu
nutukların içinde bu sorunun cevabını bulamazsınız.
Bütün bunlar olurken
yönetim zılgıt çekiyordu, düet yapıyordu, İmralı’nın mektuplarını okuyordu.
Barış süreci, çözüm süreci gibi hukuki mesnetleri olmayan hayallerin peşinde
koşuyordu.
Terör örgütü
silahlarını gömerek sınırlarımızın dışına çıkacak ve terör bitecekti.
Bir süre sonra böyle
bir çekilmenin olmadığı anlaşılmasına rağmen, seçimleri kazanma adına sürecin
devam ettiğini biliyoruz.
Nitekim yapılması
planlanan üç seçimin yapılmasıyla eller yeniden tetiklere gitti.
Şimdi yönetimin
söylediği bir şey var: Terör örgütü bizi kandırdı.
Güler misin ağlar
mısın; terör örgütü bu elbette sizi kandırmaya çalışacak, elbette sizi
aldatmaya uğraşacak; bundan daha normal ne olabilir ki?
Siz kanmayacaksınız
beyler! Siz aldanmayacaksınız.
Adı üstünde, terör
örgütü; Her ne yapabiliyorsa yapacaktır..Sizi aldatması da bir savaş
taktiğidir, bir savaş hilesidir, bir oyundur. Sizin bu oyuna gelme lüksünüz
yoktur.
Aldatıldık dediğiniz
gün zaten yönetimi bırakmış olmanız gerekirdi. Bu kadar önemli bir konuda
böylesine vahim hatalar yapanlar bunun bedelini ödemek zorundadırlar.
Baldıran zehri işte
böyle vahim hatalarla ülkenin başına böylesine büyük belalar açtığınızda
içilir.
Siz terör örgütünden
sözünde durmasını mı bekliyordunuz… Bunun uluslar arası bir karşılığının
olduğunu mu düşünüyordunuz? Mesela terör örgütünü Birleşmiş Milletlere şikâyet
etmek falan gibi…
Karşınızda bir devlet
falan yok, her an suç işlemeye hazır bir terör örgütüyle müzakere yapıyorsunuz.
Hayır, biz terör örgütüyle görüşmüyoruz, siyasi uzantılarıyla görüşüyoruz
diyecekler… Allah aşkına ne demek terör örgütün siyasi uzantısı…
Şimdi herkes o meşhur
sürece bir ad bulmaya çalışıyor: En anlamlısını Sayın Cumhurbaşkanı buldu,
Silah Stoklama Süreci.
Biz de yazımız okunsun
diye Truva Atı dedik bu sürece… Hani efsaneyi bilirsiniz:
Yunanlı komutan
Odysseus’un Truva’yı ele geçirmek için uyguladığı bir savaş hilesidir. Odysseus
tahtadan büyük bir at yaptırır ve içine en iyi askerlerini koyarak geri
çekilir. Truvalılar tahta atı savaş ganimeti zannederek kalenin içine
aldıklarında askerleri de kaleye almış olurlar. Ve on yıl süren savaşı
kaybederler.
Hani bizimde
Malkoçoğlu filmlerinden bildiğimiz sahneler vardır ya. Sandık içinde veya şarap
fıçılarının içinde düşman kalelerine girmek gibi…
İşte ülkemizin yaşadığı bu süreç tam da Truva Atı süreci olmuş.
Yapanlar utansın.