Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Laik Cumhuriyete bir kurşun daha sıkıldı.
Kategori: Haber
Eklenme Tarihi: 13 Ocak 2016
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 04:47
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=22511
Cuma Namazı Tatili: “Özgürlük
Adına Özgürlüğü Katletmek”
Laik Cumhuriyete bir kurşun daha sıkıldı.
8 Ocak 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2016/1
sayılı Başbakanlık genelgesine göre Cuma günleri çalışma saatleri Cuma Namazı
saatlerine göre düzenlendi.
Başbakan dahil tüm
milletvekillerinin uyacaklarına dair “namus ve şerefleri üzerine yemin etikleri
Anayasanın 14. Maddesi kesin şekilde “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden
hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan
haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan
faaliyetler biçiminde kullanılamaz” demektedir. Yine 24. Madde “Kimse, Devletin
sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din
kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla
her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal
sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” dediği halde; kamu
görevlilerinin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzeni din
kurallarına dayandırılarak belirlenmiştir.
Demokrasi ve laiklik
düşmanlarınca 26 yıl önce katledilen, Atatürkçü Düşünce Derneğinin Kurucu
Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy “din ve vicdan özgürlüğü” adına yapılan bu tür
düzenlemeleri “tersine çevrilmiş bir özgürlük anlayışı” olarak değerlendirmekte
ve “özgürlük adına özgürlüklerin katledilmesi” demektedir. Muammer Aksoy oy
hesapları uğruna bu tür laiklik ihlallerine göz yummayı da “özgürlükler adına
özgürlüklerin intiharı” olarak nitelendirmektedir.
Kurucumuz ve demokrasi
şehidi Muammer Aksoy, Türban Dilekçesi olarak bilinen ünlü tezlerinde laiklik
anlayışının belli-başlı üç büyük aşamadan geçtiğini belirtirken üçüncü aşamanın
altını özellikle çizerek “DEVLET HUKUKUNUN VE KAMU HİZMETLERİNİ DÜZENLEYEN
KURALLARIN DİNSEL YA DA DİNLE İLGİLİ KURALLAR OLMAKTAN ÇIKMASI” olgusuna dikkat
çekmektedir.
Laik bir cumhuriyette,
devleti yönetme iddiasındakilerin yurttaşları arasında her inançtan insanın
olduğu ya da olabileceği olgusunu görmezden gelerek, sadece bir inanca mensup
insanlara, ve üstelik İslam Dininde kadınlar için Cuma Namazı olmadığı kuralını
görmezden gelerek, bir kısım erkek için çalışma düzenini ve hukukunu dini
kurallara göre düzenlemesi açık bir Anayasa suçu oluşturmaktadır.
Namaz ibadetinin
Dünyanın Güneş etrafındaki hareketi ile hesaplanması ve ülkenin en Doğusu ile
en Batısı arasındaki zaman farkı dikkate alındığında çağdaşlık iddiasındaki bir
ülkede çalışma düzeninin ne kadar aksayacağı ise ayrı bir konudur. 1 saat 16
dakikalık zaman farkına yaklaşık 1 saatlik namaz süresi de eklendiğinde ülkenin
iki ucu arasındaki çalışma kopukluğu laiklik anlayışının ekonomik faaliyetleri
de ne kadar mükemmel düzenlediği ortaya konmaktadır.
AKP iktidarı işbaşına geldiğinden bu yana,
kamu çalışanları zaten Cuma günleri çalışma düzenini Cuma Namazı saatlerine
uydurmakta ve hiçbir “babayiğit” bu duruma ses çıkaramamakta idi. Şimdi fiili
durum bir Anayasa suçu ile “yasal” kılıfa uydurulmuştur.
AKP iktidarının
Anayasa Mahkemesince de onaylanmış “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olma
konumu laik Cumhuriyetin Diyanet işlerini de bir “fetva” kurumuna ve giderek
Hilafet makamının Şeyhülislamlığına dönüştürmekte ve insan haklarını, kadın ve
çocuk haklarını yok sayan iğrenç beyanların odağı haline dönüştürmektedir.
Türkiye Cumhuriyetinin
yeni “Gazali’leri”, yeni “Ebussuud Efendileri” olmayacaktır.
Bu ve benzeri bütün
Anayasa ihlallerinin hesabı mutlaka sorulacaktır.
Tüm Cumhuriyet Savcılarını göreve davet ediyoruz.
Atatürkçü Düşünce
Derneği Genel Merkezi