Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Türkiye'deki metalurjisiz madenciliğin sosyoekonomik etkileri
Kategori: Ekonomi-Çalışma Hayatı
Eklenme Tarihi: 10 Ocak 2016
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 13:58
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=22488
Türkiye’deki
metalurjisiz madenciliğin sosyoekonomik etkileri
Doğada madenler çıktığı gibi kullanılamaz.
Madenler önce zenginleştirme,sonra ergitme
işlemlerinden geçirilerek yaşamımıza girer. Bu işlem insanlığın yaklaşık son on
bin yıldır önemli bir uğraşısını oluşturmuş, insan toplumun evriminde metal
kullanımı baş rol oynamıştır.
Enerji ile madenden
metal eldesi metallerin birbirleriyle karıştırılmasıyla özel alaşım yapımı
endüstri toplumu olmanın en önemli göstergesidir.
Geri kalmış ülkeler bu
metalleri dışarıdan almaya devam eden, madenlerini yurt dışına taş toprak
satarak uluslararası endüstriye hammadde servisi yapan ülkelerdir. Az gelişmiş
ülkeler elbette bunu değiştirmek ve hammadde tedarikçiliğinden kurtulmak ister.
Ancak bu çok kolay da olmaz. Sistemi nasıl değiştirebiliriz ve karımız ne olur
şimdi buna bakalım.
Bir madenin fiyatını
Londra Metal Borsası (London Metal Exchange, LME) belirliyor. Çinko (Zn)
madenini örnek alalım. Londra Metal Borsası'nda çinkonun tonu (%99.99 çinko
içeren kütükler) bugünlerde 1600 dolar. Bundan 8 yıl önce 2007'de 4 bin hatta
kısa bir süre 4 bin 500 dolar idi. Yani neredeyse bugünkünün 3 katı.
O günlerde %25 Zn
içeren bir madenin tonu ise yaklaşık 600 dolardı. 4000 ( LME de 1 ton çinko
değeri) X 0.25 (madenin içindeki çinkonun ağırlıkça yüzdesi) X 0.3 (metalurjik
işlem çarpanı) hesaplamasıyla. Madenci çok iyi para kazanıyordu. 60-100 dolar
arasında bir maliyetle limana indirdiği madeninin tonunu 600 dolara satıyordu.
Çok karlı bir işti bu
ve herkes madene hücum ediyordu. Durum diğer madenlerde de farklı değildi.
Kurşun, bakır, demir, krom fiyatları uçmuştu. Daha önce de zaman zaman olduğu
gibi. Bu madenci baharı iki yıl kadar sürdü, ardından büyük dünya krizi geldi.
Çinkonun LME deki değeri 2009 da 1000 doların altına indi. Her madencinin
kolayca üretemeyeceği %25 çinko madeninin tonu da yaklaşık 75 dolara indi.
Maliyetler ise değişmiyordu. Büyük küresel kriz sonrası LME da 1500-2500
dolar/ton değerinde seyreden çinko metalinin tonu bugün 1550 dolar düzeyinde ve
%25 lik madenin tonu yaklaşık 110 dolar civarında.
Şimdi işin metalurji
boyutuna bakalım. Maden metalurjisinin en önemli girdilerini enerji, hammadde
ve işçilik oluşturuyor. Çin metalurji dünyasında rakipsiz olmak için hammadde
fiyatlarını artırıyor. Yani ton metal içindeki işçilik ve enerji maliyet
oranlarını düşürüyor.
Ucuz enerji ve ucuz
insan gücüne sahip olmayan ülkeler, başta Çin ve buna benzeyen Rusya, Ukrayna,
Kore, Hindistan gibi ülkelerle rekabet yapamıyor. Bu nedenle diğer ülkelerdeki
metal sanayisini bu ülkeler hammadde fiyatını yükselterek eline geçiriyorlar.
Bugün çinko metalurjisinde girdiler ton başına yaklaşık %30 hammadde, %30
enerji ve %40 işçilik şeklindedir. Siz kendi metalurjinizi mi kuracaksınız.
Hammadde tedarikçisi ülkeler madencinin hammaddesine yüksek para vererek
(çarpan katsayını yükselterek) elinden alıyor. Sizin yüksek elektrik ve işçilik
maliyetinde rekabet etme şansınız olmadığından hammadde fiyatının
arttırılmasıyla oyun dışı kalıyorsunuz. Ve bir zaman sonra fabrikanız
olmadığından hammadde fiyatını belirleyen ülkelerin zavallı tedarikçisi
durumuna düşüyorsunuz. Zararımız ise çok yönlü;
1) Ülkenin madeni
metalurjik işlemden geçmediği, yani kendi fabrikanızı beslemediği için
ülkenizdeki madencilik de fiyatlar artınca harekete geçen, fiyatlar düşünce
zayıflayan mevsimsellikten kurtulamıyor.
2) Fabrikamız olsa
düzenli üretim yapılmasıyla madencilik sektörü de gerçek sektör olacak, uzman
mühendisler yetişecek, bilgiler aktarılacak, arge grupları oluşacak ve özgün
çalışmalar, araştırmalar yürütülecektir. Son yıllarda madencilikteki özel
sektörün gelişmesiyle hammadde üretimindeki mevsimsellik kısmen kırılsa da
Türkiye’ deki madencilik hala LME fiyat dalgalanmalarının etkisindedir.
3) Madenler metalurjik
işlemlerden geçmesiyle ciddi bir döviz içeride kalacaktır.
Örneğin yurt dışına
gönderilen yıllık 200 bin ton %25 lik çinko karbonat cevheri ile yaklaşık 75
bin ton %50 Zn konsantresi ülkemizde işlense; 87 bin 500 ton çinko metali elde
edilecektir. Bunun değeri tonu 1500 dolar üzerinden 87 bin 500 ton X 1500 dolar
(LME ton fiyatı) hesabıyla yılda 131.2 milyon dolardır. Oysa bunun sadece 39.3
milyon doları ülkemizde kalmaktadır. Görüleceği üzere bugün metal değeri 131
milyon dolar olan çinko cevherini 40 milyon doları yurt dışına gönderiyoruz.
4) Türkiye’de çinko
cevherinde olduğu gibi kurşun cevherinden kurşun elde eden bir kurşun metalurji
tesisi yoktur. En az beş bin yıldır Anadolu yapılan kurşun eldesini yapamıyor
olmak ayıpların en büyüğü olsa gerek. Kurşun cevherinin tamamını, bakır ve krom
cevherlerimizin ise yaklaşık yarısını yurt dışına gönderiyoruz. Krom ve bakır
cevherinin yaklaşık yarısı Türkiye’de metalürjik işlemden geçiriliyor. Bugün
Türkiye’nin değişik yerlerinden üretilen yaklaşık 600 bin ton kromit cevheri
yurt dışına gönderiliyor. Bu kromit cevherleri Türkiye’de toplanıp işlense Elazığ’daki
ferrokrom fabrikası gibi bir fabrika daha çalıştırabiliriz.
Sonuç: Ülkemizde bir
metalurji fabrikasını besleyebilecek düzeyde maden rezervine sahip yataklardan
yurt dışına hammadde gönderilmesinin önü alınmalıdır. Bunların metalürji
fabrikaları mutlaka ve zaman geçirilmeden kurulmalıdır. Metalurjik işleme
geçmemiz sadece istihdam ve döviz açısından değil, madencilik ve malzeme
bilimlerinde dünya yarışan bir sektör oluşturabilmemiz, açısından da son derece
önemlidir.
Metalurji fabrikalarının açılmasıyla madencilik sektörü de gelişecek, ilkel halinden kurtularak gelişmiş ülkeler düzeyine çıkacak, maden arama, teknolojik araştırma, modern usullerle üretimle ülkemiz metalurjik mamul ve alaşım üretimi ile bir sanayi ülkesi olacaktır. Madenlerde kullanılacak enerjiyi madencinin kolay bir şekilde erişebilmesinin yolu tam olarak açılmalı, destekler arttırılmalı, bu konuda stratejik bir eylem planı hazırlanmalıdır.
Prof.Dr.Hüseyin ÖZTÜRK
/ İstanbul Üniversitesi,Jeoloji Müh.Bölümü Maden Yatakları - Jeokimya ABD
Başkanı