Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Cahil olmak ne güzel,herşeyi biliyorsun! Einstein
Kategori: Görele
Eklenme Tarihi: 26 Kasım 2015
Geçerli Tarih: 03 Mayıs 2024, 02:26
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=22286
Osmanlı’yı savunmaya
kalkıştı
Cahil olmak ne
güzel,herşeyi biliyorsun! Einstein
Eynesil Meslek Yüksek
okulunda konuşmacı olarak katılan gazeteci Ahmet Gürsoy,Osmanlı devletine ağır
haketler edip siyaset yapınca Fikret Bodur’dan tepki gördü.
Eynesil'de taksicilik yapmakta olan Fikret Bodur,Osmanlı’yı
savunacak bilgilere sahip bir akademisyen midir?
Bu Osmanlı
savunuculuğu neymiş bir bakalım!
YALANCI BİR OSMANLI TORUNU - Irmak Doğa Çoğlu
'Sultan Abdülhamit’in torunu Ayşe Adile Osmanoğlu,
bakın neler söylüyor!:
“Benim dedelerim o
sarayları devletin parasıyla, devletin kasasından yapmadı. Kendi paralarıyla
yaptı. Borç bile alsa, ödemeyi kendi kasasından yaptı ve dedelerimden hiçbiri
devlet hazinesini boşaltmadı!”
Dostlar,Ayşe Adile
Osmanoğlu’nun söyledikleri baştan aşağı gerçek dışıdır!
Sultan Abdülhamit’in
torunu Ayşe Adile Osmanoğlu göz göre göre yalan söylemektedir! Yalnız dedesi
Sultan Abdülhamit değil, ondan önceki padişahlar V. Murat, Sultan I. Abdülaziz
ve Sultan Abdülmecit de sarayları devlet parasıyla, hem de yabacılardan alınmış
borç paralarla yaptırdılar!
Devletin hazinesini
boşaltmaları söz konusu değildi, çünkü hazinede para yoktu, hazine tam takırdı!
Osmanlı torunu Ayşe
Adile Osmanoğlu’nun dedeleri, yabancılardan aldıkları borç parayla saraylar
yaptırdılar. Sonra iflas bayrağını açıp her şeyleriyle yabancılara teslim
oldular.
Osmanlı torunu Ayşe
Adile Osmanoğlu’nun yabancılardan aldıkları borçları, Osmanlı yıkıp gittikten
sonra, Türk milleti ödedi. Yani, 500 yıla yakın devlet yönetiminin tüm
kademelerinden uzaklaştırdıkları, “Akılsız Türk” diyerek aşağıladıkları Türk
Milleti ödedi! Yani; Türk milleti, 500 MİLYAR DOLAR Osmanlı borcu ödedi!
İşin özeti budur,
şimdi biraz ayrıntılı olarak tarihi gerçekleri hatırlayalım.
Osmanlı İmparatorluğu
tarihinde ilk kez 1854 yılında bir yabancı devletten borç aldı. İngilizlerden
aldığı 200 bin Sterlin uzun vadeli borçla Osmanlı, dış borç batağına adım
atıyordu. Girdiği borç batağı giderek büyüyecek, 1854–1875 sürecinde aldığı dış
borçların tamamı 239 milyon lirayı bulacaktı. Osmanlı İmparatorluğu 6 Ekim 1875
günü, iflas ettiğini gazete ilanlarıyla duyurup alacaklı yabancı devletlere
bildirdi! Osmanlı İmparatorluğu SIFIRI TÜKETMİŞTİ! Tüccarların, şirketlerin
iflas ettikleri bilinmekteydi. Ancak bir imparatorluğun tıpkı akılsız,
bilgisiz, deneyimsiz, tedbirsiz bir tüccar gibi iflas bayrağını açtığı
görülmemişti!
Peki, Osmanlı’nın
aldığı milyonlarca liralık dış borç paraları nerelere gitmişti?
Osmanlı, aldığı dış
borçla hiçbir yatırım yapmamıştı!
Ne fabrika kurmuş ne
de tarımı geliştirecek, üretimi artıracak projelere para yatırmıştı.
Osmanlı, yabancı
devletlerden aldığı borç parayla saraylar, külliyeler, camiler yaptırmıştı.
Osmanlı padişahları,
yabancılardan alınan borç parayla, Haremlerindeki seks köleleriyle ve
oğlanlarla gece gündüz yatıp kalkmış, şarap içip günlerini gün etmişlerdi.
Hazinesinde para
kalmayan, gırtlağına kadar dış borca batıp sonra da İFLAS ETTİĞİNİ ilan eden
bir devlet ayakta kalabilir miydi?
İşte bu nedenle, 6
Ekim 1875 tarihi, Anlı Şanlı Osmanlı’nın gerçekten yıkıldığı tarihtir!
20 Aralık 1881
tarihinde Osmanlı Devleti, “Muharrem Kararnamesi” adıyla bir kararname
imzalandı.
Bu kararname ile Düyun-i
Umumiye İdaresi kuruldu.
Düyun-i Umumiye
İdaresi demek, Genel Borçlar İdaresi demektir.
Dış borçlarını
ödeyemeyince İFLAS EDEN, yani sıfırı tüketen Osmanlı’nın alacaklıları
İstanbul’a geldi, bugünkü İstanbul Erkek Lisesi’nin binasına yerleşti. Osmanlı
devletinin gelirlerinin bir bölümü bu yabancı idarenin emrine verildi.
Osmanlı topraklarında,
Türkiye’de; tuz, balık avı, tütün, alkol ve damga pulu vergilerini yabancılar
toplamaya başladı.
Topraklarında
yabancıların vergi topladığı bir devlete, gerçekten devlet diyebilir misiniz?
Sıfırı tüketerek
yıkılan Osmanlı’nın toprakları adım adım yabancıların eline geçmekteydi.
24 Temmuz 1923
tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile genç Türk Devleti, Osmanlı’nın
borçlarını da yüklendi!
Kamu Maliyesi Uzmanı
Dr. Mahfi Eğilmez’in 2013 yılında yapmış olduğu hesaplamaya göre, Osmanlı’dan
genç Türk devletine kalan borç yaklaşık 500 MİLYAR DOLAR.
Osmanlı’dan Türklere,
500 MİLYAR DOLAR BORÇ miras kalmıştı!
Atatürk’ün kurduğu
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 500 MİLYAR DOLAR Osmanlı borcunu ödedi.
Bu tarihi gerçekleri,
düpedüz yalan söyleyen Osmanlı torunu Ayşe Adile Osmanoğlu’nun suratına bir TÜRK
TOKATI gibi yapıştırıyorum!
Tarihten ders alalım.
Sarayları olan Osmanlı,
dış borç batağında boğuldu!
Yabancılardan aldığı
toplam 500 milyar dolar borcu ödeyemeden yıkılıp gitti.
Günümüz Türkiye’sinde
Osmanlı’dan kalan saraylar bulunmaktadır. Ancak bunlara ek olarak yeni Saraylar
da yapılmaktadır! Ve Türkiye’nin dış borcu 500 milyar dolara yaklaşmıştır!
Uydurma Osmanlı
hikâyeleriyle ve yalancı Osmanlı torunlarının palavralarıyla kandırılmak
istenenler Uyanın da gerçekleri öğrenin'...
Geçmişten ders
çıkartmayanlar da yıkılmaya ve yok olmaya mahkumdur!
Hakaret etti, Fikret Bodur’dan ağzının payını aldı!!
Eynesil Meslek Yüksek
okulunda konuşmacı olarak katılan Gazeteci Ahmet Gürsoy, Osmanlı devletine ağır
haketler edip siyaset yapınca Fikret Bodur’dan tepki gördü.
Eynesil Kâmil Nalbant
Meslek Yüksek Okulu tarafından 29 Ekim Cumhuriyet bayramı dolayısıyla konuşmacı
olarak çağırılan Yeniçağ Gazetesi Yazarı Ahmet Gürsoy’a Osmanlı devletine ağır
hakaretten ve gündem dışı siyasi konuşmasından dolayı büyük tepki geldi.
Konuşmasının başından sonuna kadar Osmanlı Devleti ve Padişahları için hakaret
dolu sözler sarf eden Ahmet Gürsoy’a Gazeteci- Yazar Fikret Bodur tepki
gösterdi. Kendine has bir üslupla konferansını sunmaya çalışan Ahmet Gürsoy,
satır aralarında güncel siyasi olaylara karşı düşüncelerini ifade ederek genç
izleyicilerin üzerinde etkili olmaya çalıştı. Onlardan destek istedi.
Bilimsel konuların
dışına çıkarak siyaset yapan Ahmet Gürsoy, konuşmasında “Atatürk cillop gibi Ayasofya ve Sultan Ahmet
dururken kıytırık camilerimi satmış”,”Merkele hot diyecek adam lazım”,
Osmanlı’dan kalan padişahlık günümüz Türkiye’sin de halen devam ediyor” “Bu
düzeni değiştirmeye var mısınız gençler”,”Osmanlı ordusunda teknolojiyi
kullanabilecek subay olmadığı için Çanakkale Savaşında Hıristiyan Limon Van
Sanders komutan yapıldı, onların sayesinde zafer kazanıldı.”,”Osmanlıyı idare
edenlerin kafası çalışmıyordu” ”cemaatler toplumu köleleştiriyor,
sürüleştiriyor”,”millet PKK ile savaşmaya gitmiyor”,”Türkiye’de demokrasi
demokrasi deniliyor, savaş varsa demokrasi yoktur” gibi subjektif, güncel
tartışmalara ve tarihi gerçeklerle ters düşen konuşmasına rağmen solonda
bulunan başta yüksekokul yönetici ve öğretmenleri tarafından hararetle
alkışlandı.
Yaklaşık 40 dk süren
konuşmadan sonra soru cevap kısmına geçildiğinde Gazeteci -Yazar Fikret Bodur
söz hakkı istedi. Fikret Bodurun, Avrupa medeniyetine övgüler dizip Osmanlıya
yaptığınız bunca hakaret içeren sözden sonra sizi kınıyorum” sözü salonda bir
anda soğuk bir ortam oluşmasına sebep oldu.
Fikret Bodur, “Osmanlı
devletinde padişahlığı yerden yere vururken hatta padişahlar için akla ziyan
sözler sarf ederken Avrupa’yı medeniyet diyarı ilan ettiniz. Ama bizdeki
padişahlığı yerden yere vururken günümüz dünyasında Avrupa’nın Birçok ülkesinde
hale krallık var (İspanya, İngiltere, Belçika, Hollanda vb) ve bunları yok
sayıp Osmanlıyı rencide eden konuşmalarınızdan dolayı siz kınıyorum” dedi.
Bodur, konuşmasına devam ederek,” Osmanlı
devleti padişahlarının hemen hepsi
devrinin ilim ve fen bilimlerini bilen aynı zamanda da manevi değerlerine de
son derece bağlı devlet adamlarıydı.. Sizler bu değerli şahıslar hakkında ağza
alınmayacak sözler sarf ettiniz ve bu sözler içinde sizi kınıyorum” dedi.
Bodur yine konuşmasına
devam edip, Sizin, konferansınızı izlemeye gelmiş bu kadar kişiye bilimsel
gerçeklerden bahsetmeniz gerekirken kendinize göre doğru kabul ettiğiniz, pek
çoğunun doğruluğu tartışılabilecek fikirlerinizle onlara ideolojik olarak
hükmetmeye çalıştınız. Örtülü siyaset yaparak düzenin değişmesi çağrısında bulundunuz
ve demokratik seçimlerle iş başına gelmiş mevcut Cumhurbaşkanımıza “Osmanlıdan kalma, saraylarda yaşıyor, padişah koltuğuna
oturuyor. Bu düzeni yıkmaya var mısınız “ ifadeleriyle siyaset yapmanız
sebebiyle sizi kınıyorum” dedi.
Fikret Bodur’un bu
tepkisine yüksekokul Müdürü Mustafa Onur, Fikret Bodur’u şov yapmakla suçladı.
Bodur müdüre hitaben, “burada şov yapan birisi varsa oda bu sahnededir ve
buraya bir daha konuşmacı olarak adam gibi adam çağırın” diyerek tepkisi
gösterdi.
Fikret Bodurun
tepkisine karşı Ahmet Gürsoy geri adı atmış ve daha önce hakkında aykırı sözler
sarf ettiği Osmanlı padişahlarına karşı, “Evet Osmanlının son dönem
padişahlarından Abdülhamit Han İyi bir padişahtır” deyince, Fikret Bodur,” bunu
ben burada uyarmadan önce yapacaktınız, ben söyledikten sonra yaptığınız
konuşmayı ve önceki konuşmanızı yok sayıyorum ve sizi de kınıyor ve
dinlemiyorum” diyerek konferans salonun terk etti.
Konferans salonunda
dinleyici olarak katılan Eynesil Milliyetçi Hareket Partisi ilçe Başkanı
Abdurrahman Gül’ü de temsil ettiği siyasi düşüncesine ihanetle suçlayan Bodur”
Osmanlının sırtından siyaset yapıp oy isteyen bir partinin mensubu, Osmanlı
Devletine yapılan bu kadar hakaretin karşısında sustuğu gibi “ bırak konuşsun
ne var bunda” tepkisi göstermesini siyasi eziklik olarak değerlendirdi.
Öte yandan Fikret Bodur’un, Osmanlı düşmanlığına ve gündem dışı siyasete konuşmasına yaptığı tepki sonrası yüksekokul idarecileri tarafından bundan sonra okula ait hiçbir etkinliğe çağrılmayacağı bilgisini alınca açıklamalarda bulunan Fikret Bodur, Eynesil Kamil Nalbant Meslek Yüksek Okulu adına bundan önce sayısız haber yaptım. Haberlerimizle önce İlimizi, İlçemizi sonrada okulumuzu ulusal yayınlara taşıyarak olumlu katkılarda bulundum. Ki bunu karşılığında Giresun Üniversitesi Rektörü Aygül Atar Hanım tarafından teşekkür belgesiyle onurlandırılmış biriyim. Yüksek okul idaresinin bu kararıyla farklı fikirlere ne kadar tahammül edebildiğini göstermiştir. Biz Eynesil de özgür basının sesiyiz doğru bildiklerimizi de sonuna kadar ifade etmeye devam edeceğiz diyerek yüksek okulun kararına tepkisini ifade etti.
Ahmet Gürsoy Kimdir?
Yeniçağ gazetesi'nin
ırkçı yazar kadrosunun bir üyesidir.
Tüm insanlığın
varlığını Türklere borçlu olduğunu iddia edebilecek kadar hastadır.
(bkz: https://kosebucak.wordpre...-yasayan-kac-irkci-kaldi/)