Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Seçim üzerine değerlendirmeler


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 05 Kasım 2015
Geçerli Tarih: 19 Mayıs 2024, 01:50
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=22180


Üst üste iki seçim yaşadık.

Her iki seçim üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapmak olanaklıdır. Ben kendi tespitlerimi okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Ülkemizi 1 Kasım’da sandık başına götüren en önemli hatayı MHP Lideri Devlet BAHÇELİ yapmıştır. Bahçeli, sürekli ‘hayır’ diyen tavrı ile hükümet kurulmasına engel olmuştur. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi de bu fırsatı kaçırmayarak ülke yeni bir seçime götürülmüştür.

7 Haziran sonrası AKP’siz bir hükümet kurulabilseydi ve başta 17-25 Aralık olmak üzere yolsuzlukların üzerine gidilebilseydi, ülke bugün bambaşka bir noktada olurdu!

Bahçeli, ‘hayır’ siyaseti ile AKP’ye  ‘grogi’ durumunda iken can suyu vermiştir. Serum olmuştur... AKP’de aldığı bu serumla 1 Kasım seçimleri ile yeniden ayağa kalkmıştır.

7 Haziran sonrası hükümetin kurulamaması siyasi hatadır. Bir başka siyasi hata da muhalefetin TBMM’nin kapalı kalmasına sessiz kalmasıdır.

TBMM’nin kapalı kalmasının AKP’nin işine yarayacağı görülememiştir. CHP, bir defa TBMM’yi toplantıya çağırmış ama ‘aç kapa’ yapılmıştır. CHP’nin vermiş olduğu “Terörün nedenleri” ile ilgili araştırma önergesi ise MHP nin de katkısı ile reddedilmiştir!

MHP burada da AKP değirmenine su taşımıştır. O önerge kabul edilseydi, TBMM açık ve çalışır olsaydı belki de başta Ankara katliamı olmak üzere pek çok terör saldırısı yaşanmayacaktı!

TBMM açık ve çalışır olsaydı, yani yasama ve denetim görevini yapıyor olsaydı, gerek AKP hükümeti, gerekse AKP damgalı “seçim hükümeti” denetlenebilecekti.

Ülkemizin ihtiyacı olan yasalar çıkarılabilecekti. Oysa altı aydır TBMM yasama görevini yerine getiremiyor!

Meydan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Davutoğlu başkanlığındaki “seçim hükümetine” bırakılmıştır! Bu ciddi bir siyasi hatadır…

7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşanan çok önemli bir olay vardır. AKP hükümetinin ABD ile yaptığı  “İncirlik Protokolü”…

Bu protokolle, başta İncirlik olmak üzere, Pirinçlik ve Batman ABD kullanımına açılmıştır. Protokolün içeriği IŞİD ile mücadeledir.

Protokolle, ABD ülkemizin izni olmadan bu üsleri kullanma hakkı elde etmiştir. “Kazan kazan” siyaseti gereği hükümette ABD’ den 1 Kasım için destek istemiştir.

BOP için paslaşılmıştır!

“İncirlik Protokolü” sonrası hükümetten IŞİD’ e (DEAŞ) operasyon kararı alınmıştır. Ama TSK, IŞİD yerine PKK kamplarını havadan bombalamıştır.

Elbette ki PKK militanları ABD aracılığı ile Suriye’ye PYD bölgesine geçtikten sonra!

Ve PKK saldırıları başlamıştır… Terör yeniden ivme kazanmıştır. Şehit cenazeleri gelmeye başlamıştır.

Gerek PKK, gerek IŞİD saldırıları ile güvenlik ön plana çıkarılmıştır.

Muhalefet bu durumu da doğru analiz edememiştir. “İncirlik Protokolü” ile AKP- ABD arasındaki “kazan kazan” işbirliğinin 1 Kasım için oluşturulan stratejilerini görememiştir.

ABD’nin BOP için AKP ile tıpkı 3 Kasım 2002 öncesi gibi yeniden anlaştığını anlayamamıştır. “İlk günkü aşkla” sözüne bu açıdan bakamamıştır!

AKP ve doğal lideri Erdoğan, bu durumu 1 Kasım seçim stratejileri için oldukça başarılı bir şekilde kullanmıştır.

HDP, terör tuzağına düşürülmüş. Arka planı göremediği için yanlış adımlar atarak AKP’nin ekmeğine yağ sürmüştür.

Terörün artırıldığı bir dönemde, şehit cenazelerini gelmeye başladığı bir dönemde, HDP eşbaşkanı Yüksekdağ’ın “biz sırtımızı PKK’ya, PYD’ ye dayadık” açıklaması    bu açıdan (ekmeğe yağ sürme olarak) ele alınmalıdır.

Özyönetim ilanları ve şehirlere kazılan hendekler de ekmeğe yağ sürmedir… (AKP’li Fatma ŞAHİN’in Hendek Savaşını kazandık sözleri düşündürücüdür!)

HDP, terör tuzağına düşürülerek hedeflediği “Türkiye Partisi” olma yolundan uzaklaştırılmıştır. Bu da 1 Kasım’da 1 milyondan fazla oy kaybetmesinde etkili olmuştur.

Terörü ve şehit cenazelerini Erdoğan ve AKP, MHP tabanından oy devşirmek için kullanmıştır. Daha önce terörle müzakere eden AKP, 7 Haziran sonrası artan terör saldırıları karşısında müzakere yerine mücadeleyi seçmiştir. “Çözüm süreci bitmiştir” açıklaması ile MHP tabanına selam verilmiştir.

Milliyetçi söylemler, Türk Bayraklı mitingler ile de MHP tabanına oynamış ve başarmıştır. MHP seçmeni liderleri Bahçeli’nin, 7 Haziran sonrası tavrına, Sinan OĞAN ve Meral AKŞENER’ e yapılan yanlışa da tepki göstererek AKP’ye yönelmiştir.

Böylece AKP, MHP ve HDP’den aldığı oylarla %49.5 oy almayı başarmıştır. Küçük partilerden gelen oyları da BONUS saymak gerekiyor!

BOP için ABD’nin askeri, siyasi ve istihbarat desteği ile AKP, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden süreçte, muhalefetin çözemediği ve önlem alamadığı pragmatik ve Makyavelist bir politika izlemiştir.

%49.5 Oy almasının ana nedeni budur.

Diğer etkenler sadece çerezdir!

Şimdi “yeni anayasa” ile ve “ilk günkü aşkla” başlayacak yeni dönemde atılacak adımlar ile ABD ve BOP için istenen diyet verilecektir.

Çünkü Washington - Ankara hattında İmralı ve Kandil’in de bilgisi dâhilinde Washington’un çizdiği siyasi mühendislik planı son viraja doğru ilerlemektedir.

HDP’nin 1 Kasım sonrası “ seni başkan yaptırmayacağız” tavrındaki değişimlerin de bu açıdan ele alınması gerekiyor.

Halkımız, yaşam kavgası ve o kavgasının yorgunluğundan başını kaldırıp gerçeği görene kadar da atı alan Üsküdar’ı geçecektir.

 


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster