Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 04 Ağustos 2015
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 15:12
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21765
Bu Sistemde Katliamlar
Kaçınılmazdır
Resmi ideolojinin
kurucuları rejimi yapılandırırken Türk ırkçılığıyla birlikte sistemin içine
İslam’ı da monte ettiler. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk ile Muhammed
Mustafa her zaman ön plana çıkarılmış ve sistem tarafından korunmuşlardır. Bu
gün de korunmaya devam edilmektedir.
Türk-İslam
düşüncesinin savunucuları Atatürk’ü ve Muhammed’i aşamadıkları sürece ırkçı ve
gerici konumundan kurtulamazlar.
Bu sistemin en önemli
özelliği ise; devletin kasasını boşaltanlar, iktidar gücünü elinde tutmak isteyenler
ve siyasi amaçları için işlenen kirli cinayetleri örtmek için din, iman, bayrak
gibi kutsal değerleri kullanmasıdır.
Din, iman, bayrak gibi
örtülerle gerçeklerin üstü kapatılabilir mi?
Ülkemizin dört bir
yanında gençler, askerler ve polisler öldürülüyor. 31 gencimizin katledilmesi
olayını öğrenince sanki ciğerim parçalandı. Bu katliamın etkisinden
kurtulamadım. Tv. Ekranları karşısında olayları izlerken duygusallığıma yenik
düşüp, defalarca oluşan gözyaşlarımı önleyemedim.
İktidarın ve savaş
çığırtkanlığı yapanların hiçbir iyi niyet demeci, taziyesi ya da kınaması bu
cinayetlerin üstünü kapatamaz ve aklayamaz.
IŞİD’i üreten resmi
ideolojinin kendisidir. Osmanlı mirası üzerine inşa edilmiş olan bu sistem
yıllardır halklarımıza kan kusturmaktadır. Kemal’in ya da Recep’in başta olması
pek önemli değildir. Biri “Türk”lüğü, diğeri “Müslüman”lığı öne çıkarmaktan
başka aralarında fark yoktur.
TÜRK BAYRAĞI VE “TÜRKİYE
SİZİNLE GURUR DUYUYOR”
Hrant Dink’i katleden
gencin karakol sorgusundaki görevliler bu katilin arkasına Türk Bayrağı asıp,
hep birlikte sırıtarak resim çekiyorlar. Sanki “Türkiye sizinle gurur duyuyor”
görüntüsünü veriyorlardı.
Yolsuzluk
operasyonlarının baş mimarı olduğu iddia edilen Rıza Zaraf’ın arkasına Türk
Bayrağıyla dekorlarını süsledikten sonra TV’ye çıkarıp konuşturuyorlar.
Programı yönetenler sanki “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganını
atıyorlardı.
Ergenekon davasından
yargılananların her dava duruşmalarında mahkemenin çevresinde Türk Bayraklarıyla
toplanan izleyiciler; “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye bağırıyorlardı.
“Paralel Yapı”
iddiasıyla gözaltına alınan polis şeflerinin yakınları savcılık ve emniyet
önlerinde Türk Bayrakları açarak; “Türkiye sizinle gurur duyuyor” naraları hiç
eksik olmadı.
Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Bakanlar hatta genel müdürlere karşılama töreni yapılırken her taraf
Türk Bayrağı ile donatıldıktan sonra karşılamaya gelenler tarafından hep bir
ağızdan; “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye bağırıyorlar.
AKParti, MHP vb. ile
bunların yan kuruluşu olan yapıların kongre salonlarında ya da mitinglerde “ya
allah bismillah, allahu ekber” nidalarından sonra “Türkiye sizinle gurur duyuyor”
sloganı hep söyleniyor.
Tüm bu etkinliklerde
besmele ile birlikte diğer İslami kavramlar da benzer şekilde kullanılmaktadır.
Böyle bir kültürden
demokrasi ve insan haklarının oluşması mümkün mü?
Böyle ırkçı ve tekçi
sistem ancak “bebekten katil” üretir.
“VARLIĞINI KATLİAMLARA
BORÇLU OLAN BİR DEVLET!
(…) halk çocukları,
emekçi halkın çocukları nasıl olup da rejimin katliamcı adamları, canileri,
işkencecileri haline geliyorlar? Aldıkları eğitim onları içinden çıktıkları
sınıfa düşman ediyor. Verilen/alınan eğitim onları köklerine yabancılaştırıyor.
(…) Bu devletin, bu rejimin ıslah olma, iflah olma şansı yok. Kimse kendini
"demokrasi", "hukuk devleti", "hukukun
üstünlüğü", "bağımsız yargı" yargı gibi, sahte söylemlerin
büyüsüne kaptırmasın. Katliamcılık bu devletin, bu rejimin genlerinde
mevcuttur. Ve bu rejim asla reforme edilebilir, ıslah edilebilir,
"demokratikleştirilebilir" değildir... Ameliyatla
"iyileşmesi" mümkün değil. İyi
de, neden bu kadar çok ve bu kadar kolay katliam yapıyorlar? sorusunun da akla
gelmesi gerekmiyor mu. Elbette gerekiyor ve bu soruya benim cevabım şöyle: Bu
TC, çok kolay katliamlar yapıyor, siyasi cinayetler işliyor çünkü karşılarında
kelimenin gerçek anlamında "yurttaş" yok. Zira, Padişahin tebası,
Padişahın kulu hiç bir zaman gerçek bir
cumhuriyetin yurttaşı olamadı ve hiç bir zaman itilip-kakılmaktan,
aşağılanmaktan kurtulamadı. Eğer özgür yurttaş olabilseydi, katliamcılar
köpeksiz köyde değneksiz gezebilirler miydi?..” (F.Başkaya /
http://www.gomanweb.org/index.php/yazarlar/gomanweb-yazarlar/98-fikret-baskaya/17745-varl-g-n-katliamlara-borclu-olan-bir-devlet
)
Yukarıda özetlediğim
Değerli Hocamız Fikret Başkaya’nın tespitleri yerinde ve doğrudur. (Bu vesile
ile Fikret Hoca’nın geçirdiği başarılı ameliyattan dolayı geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum)
Ortadoğu’da İslam
kültürünün yaygın olması ve bu bölgede oluşan siyasi dalgalanmanın da
katliamlara zemin hazırladığı bilinen bir gerçektir. Ancak, bizim ülkemizde
Ortadoğu gerçekliğinin yanında farklı nedenler de mevcuttur.
İktidarın gücünü
elinde bulunduranlar siyasi hırslarının yanında devletten haksız kazanç ve
vurgun yapanlar da kirli cinayetler işleyebiliyorlar. Geçmişten günümüze kadar bunların
birçok örneği vardır.
Fikret Hoca’nın
belirttiği gibi, “Katliamcılık bu devletin, bu rejimin genlerinde
mevcuttur.” O nedenle bu sistemde
katliamlar kaçınılmazdır.