Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: MHP İstanbul Milletvekili Prof.Dr.E.Semih Yalçın, Yazılarında MHP'ye yönelik suçlamalarda bulunan Gazeteci-Yazar Yalçın Doğan'a mektup gönderdi
Kategori: Güncel
Eklenme Tarihi: 02 Temmuz 2015
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 21:47
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=21601
Doğan’a mektup
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof.Dr.E.Semih Yalçın, Yazılarında MHP'ye yönelik suçlamalarda bulunan Gazeteci-Yazar Yalçın Doğan'a mektup gönderdi, aşağıda bu mektubu okuyacaksınız.
Sayın Yalçın
Doğan,
Dünkü yazınızda MHP'yi
ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'yi hedef alan yazınızın üslubundan, sizin de
son yıllardaki birçok PKK âşıklısı eski sosyalist gibi gibi HDP'ye oy
verdiğiniz anlaşılmaktadır.
Yazınızdan; aynı
zamanda PKK'yı ne kadar desteklediğiniz, bu kanlı örgüte ne kadar sempati
duyduğunuz ve onun Türkiye topraklarında ayrı bir devlet kurmasından memnun
olacağınız anlamı çıkmaktadır.
Bu yüzden Sayın
Bahçeli'nin HDP'yi yok farz etmesini bir türlü içinize sindirememişsiniz belli
ki…
Oysa MHP Genel başkanı
Devlet Bahçeli'nin HDP'yi yok saymasının sebebi açıktır: Bu parti, PKK'nın
siyasi kanadıdır. Sayın Bahçeli; binlerce insanın kanına girmiş ve eli tetikte
Türkiye'yi bölmeyi bekleyen bir örgütün temsilcilerini meşru saymanın, bu
örgüte destek vermek anlamına geldiğini iyi bilmektedir.
Her ne hikmetse sizin
gibi eski sosyalist tüfekler, Suriye ve Irak'taki Türkmenler söz konusu olunca
sağır ve dilsizi oynamaktadır.
Sizin Türk milletiyle
bir derdiniz mi vardır Sayın Doğan?
Açık açık ilan edin de
herkes bilsin!
Türkiye, Osmanlı
Devleti'nin parçalanmasıyla vücut bulmuş bir ülkedir. Hemen her açıdan Osmanlı
bakiyesi üzerinde oturmaktadır. Osmanlı Devleti'nden kalma bazı siyasi, sosyal
ve kültürel sorunları tevarüs eden Türkiye'ye, Batı dünyasında da hâlâ Osmanlının
devamı gözüyle bakılmaktadır.
Bunun içindir ki
Batılılar Birinci Dünya Savaşı sonunda Kuvay-yı Milliye ruhu karşısında yarım
bırakmak zorunda kaldıkları bir işi tamamlamak niyetindedirler.
Bunun içindir ki
Türkiye'ye eskisi gibi özgürlükler, insan hakları ve kültürel haklar gibi
bahanelerle yeni reformlar dayatmaktadırlar.
Yazınızda Türkiye'ye
İngiltere ve İspanya'yı örnek gösteriyorsunuz.
Türkiye'nin gerek
siyasi gerek sosyal ve gerekse kültürel şartları, ne İngiltere ne de İspanya
ile kıyas edilebilir.
Sizin ön yargınız veya
hatanız, HDP'yi bir etnik azınlığın partisi olarak kabul etmenizdir.
Batının çabaları ve
dayatmaları da bu yöndedir.
Bir kere HDP etnik
azınlık görünümlü bir siyasi partidir ve çok katılımlı PKK'nın siyasi
kanadıdır.
Kürt kökenli
vatandaşlarımızı da temsil etmemektedir.
Örgütün doğu ve
güneydoğuda nasıl zulüm, baskı, şiddet ve cinayetle egemen olduğunu bilmeyen mi
kalmıştır?
HDP'nin, PKK'nın
siyasi kanadı olduğunu sokaktaki çocuklar bile bilmektedir.
HDP silah bırakma
konusunda hiçbir girişimde bulunmadığı gibi, bilakis Kandil'le aynı ağzı
kullanmaktadır.
"Türkiye
partisiyiz." diyerek milleti kandırmakta, ama hâlâ İmralı canisinin serbest
bırakılmasını istemektedir.
HDP'li vekillerden
biri koruculara, "O keleşleri sizin üzerinize çevirmesini biliriz."
Diyerek silah bırakmaya niyeti olmadığını, gerektiğinde silahla sonuca gitmek
için hazır olduğunu ortaya koymuştur.
Maalesef 13 yıllık AKP
iktidarında da çözüm süreci adı altında buna çanak tutulmuş, bölgede devlet
otoritesi sıfırlanarak Kürt kökenli vatandaşlarımız kanlı örgütün kucağına
itilmiştir.
PKK; Osmanlı
Devleti'ni Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı askerini arkadan vuran, cephe
gerisinde karışıklık yaratan, bu konuda İtilaf Devletlerinden stratejik ve
lojistik destek alan azınlıkların uzantılarının varlıklarını içine gizlediği
bir örgüttür.
Türkiye; ister Suriye
sorunu vesilesiyle ister başka bir konuda bölgesel çıkarlarını korumak için
herhangi bir savaşa girdiğinde PKK, askerimizi arkadan vurmakta tereddüt
etmeyecektir.
PKK, Türkiye'den
istediğini alamadığında da iç savaşı yönlendirilecektir.
Çünkü bu onların meşru
bir isteği değil, küresel aktörlerin kurgusu ve hedefidir.
Diğer taraftan
Türkiye'de bir veya birkaç değil, 30'dan fazla etnik azınlık yaşamaktadır.
Diyelim ki herhangi
bir etnik azınlığa Batılıların istediği ayrılmaya onay verildi. O takdirde
yarın diğerleri de ortaya çıkacak ve aynı hakları isteyecektir.
Bunun sonucunda
Türkiye 30'dan fazla parçaya bölünecektir.
Siz kendinizi zeki,
âlemi enayi mi sanıyorsunuz Sayın Doğan?
İstanbul'daki,
Mersin'deki, İzmir'deki, Samsun'daki ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki Kürt
kökenli vatandaşlarımızı nasıl bir konuma yerleştireceksiniz?
Yüzlerce yıldır
karışıp kaynaşmış insanları ayıracak siyasi bir turnusol mu vardır?
PKK'nın niyetinin üzüm
yemek olmadığını siz de bal gibi biliyorsunuz da inkâr ediyorsunuz.
Bilinçaltınıza
kazınmış olan köhne ideolojik ön yargılarınız bunu inkâra götürüyor sizi…
İngiltere'de yaşayan
Kuzey Afrikalılar veya Müslümanlar özerklik istese verilecek midir? Asla!
Fransa'da yaşayan
Müslümanlar özerklik isteseler bu vatana ihanet sayılır ve cezalandırılırlar.
Bu ülkede yaşayan Cermen kökenlilere bile dil ve kültür eşitliği tanınmaz.
Fransa bir millî
devlettir. Bu ülkedeki Norman'ı da Saksonyalısı da Cezayirlisi de Senegallisi
de Anayasa önünde Fransız'dır.
Çağdaş Batılı normlara
göre millî devletler en sağlam yapılardır.
ABD'nin çeşitli
eyaletlerinde yaşayan milyonlarca Alman, İtalyan, İspanyol ve Meksikalı vardır.
Kızılderililer hâlâ kültürel kimliklerini koruma savaşındadır. Buna ABD'deki
başka milletler de örnek gösterilebilir. Bunların hepsi Amerikan'dır. Hiçbiri,
kendi dillerine ve kültürel kimliklerine İngilizce temelli baskın Amerikan
kültürüyle eşit statüde anayasal hak talep edemezler. Bir eyalette yaşayan
milyonlarca Alman'ın özerklik istemesi mümkün müdür?
Türkiye'ye gelince
nedense bütün etnik gruplara özerklik istemek demokrasi gereği hatta çağdaşlık
sayılmaktadır!
Biliniz ki Türkiye'nin
yaşaması herkesin Türk vatandaşı olmasını kabulünden geçmektedir.
Diğerlerine yazdık
size de hatırlatalım:
Türkiye'nin bekası ve
devletin bütünlüğü için tek çözüm, Atatürk'ün "Türkiye halkına Türk
denir." cümlesinde anlamını bulan üniter yapıdan ve vatandaşlık bağından
geçmektedir.
Türk kelimesi, bir
kültürel dayatma değil, bilakis ortak kültürel sosyal ve siyasi kimliğin
adıdır.
Türkiye'de yaşayan
bütün vatandaşlarımızın ortak adıdır.
Ülkemizin adından da
belli değil midir bu?
Bunun dışında bir
kabul,Türkiye'nin parçalanması anlamına gelir.
Siz Sayın Bahçeli'ye
ukalalık yapacağınıza, bu gerçekleri bir düşünün ve ondan sonra bölücülere
destek veren kaleminizin nelere ve hangi büyük acılara yol açabileceğini artık
görün.
Unutmayın ki hiçbir
terör örgütü PKK kadar acımasız olmamış, bu kadar bebek ve çocuk öldürmemiştir.
Sizin gibi müstemleke aydınları onu şımarttığı sürece PKK; silahlarını
milletimizin evlatlarına yöneltmekten çekinmeyecek, daha çok cüretkâr
olacaktır.
Siz Türkiye'nin bütünlüğünü
istemiyor olabilirsiniz.
PKK'nın sinsi
niyetlerini görmezden gelip bunları demokrasi ve insan hakları gibi yaldızlı
kavramların arkasına gizleyenlerden de olabilirsiniz. Ama MHP var oldukça bölücü terör örgütü ve
ona destek verenler asla amaçlarına ulaşamayacaklardır.
MHP, küresel
aktörlerin planlarının hayata geçirilmesine imkân ve fırsat tanımayacaktır.
Bunu böyle biliniz ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin ne demek istediğini bu çerçevede değerlendiriniz"
haberler