Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Bölgemiz aç kurtlar gibi bekleşen şirketlerin iştahını kabartıyor
Kategori: Çevre
Eklenme Tarihi: 30 Haziran 2015
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 14:49
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=21586
Ölüm Yolu,Yeşil Yol
Doğu Karadeniz Bölgesi
verdiği göçler nedeniyle yağmaya açık bir duruma geldi.
TÜİK rakamlarına göre
Ordu,Giresun,Trabzon,Gümüşhane,Bayburt,Rize,Artvin'in nüfusu 2,6 milyon.
Nüfusun yüzde sekseninden fazlası sahil bandındaki kent merkezlerinde yaşıyor.
Ekonomik değer ifade
eden fındık,çay dışında nüfusun geçimini sağlaması hatta ayakta kalması
olanaksız.
Fiskobirlik’in tasfiye
edilmesinin ardından çıkartılan yeni yasalarla fındık üreticisi şaşkına dönmüş
durumda.Çiftçinin fındık üreterek geçimini sağlaması da artık hayal oldu.
Çay tarımı ise
iktidarın kota ve düşük alım politikaları dolayısıyla özel sektörün insafına
terk edilmiş durumda.
7 ili içine alan bu
koca coğrafya işsizlik ve yoksullukla yüz yüze. Bunu 750 bin nüfuslu Trabzon’da
90 binin üzerindeki yeşil kartlının varlığından çıkartabiliyoruz. 8 ay boyunca kırsal
kesim, yani köyler bomboş. 300 haneli köylerde 5-10 hane dolu ancak. Kırsalda
barınanlar ya yaşlı, ya da yoksul.
Bölge bu görüntüsü ile
aç kurtlar gibi bekleşen şirketlerin iştahını kabartıyor.
HES firmalarının bazı
vadilere rahatça girebilmelerinin nedeni bu. İnsansızlaştırılan vadilerde
direniş de olmuyor. Ancak Karadeniz salt su üzerinden ekonomik değer üretmiyor.
Bölgeye ilk elden suyun ticarileştirilmesinin adımı olan HES'lerle girdiler.
Yetmiyormuş gibi bir de buraların madenini, merasını, ormanını ve yaylaları da
istiyorlar.
İlkçağdan beri
biliniyor; bölgede altın, bakır, linyit, çinko, bentonit, demir ve mermer
madenleri var. Uranyum ise özellikle Rize bölgesinde mevcut. İlk elden 20-30
yıllık kısa bir zaman diliminde 100 milyar dolarlık kazanç yaratılması
hesaplanıyor.
Bu bilinen kazanç…
Dünya kapitalist
sisteminin girdiği küresel kriz, şirketlerin yeni arayışlarını da
hızlandırıyor. Krizin faturasını emekçi kesimlere yüklemek krizden çıkmanın
bilinen yoludur. Ama yeterli değil. Dünya kaynaklarını da piyasalaştırmak
istiyorlar.
Emperyalizm doymuyor.
Dünya kaynaklarını bu hızla tüketmeye devam ederlerse 2050’de bize iki tane
dünya lazım olacak.
Belli ki 2015;
krizler, halk hareketleri ve savaşlar yılı olacak.
AKP iktidarı sosyal ve
ekonomik alanda sıkıştığı koşullarda 2015' e giriyor.
AKP'nin önünde, uzun
süreceği belli olan bu krizden çıkış için fazla seçenek yok. Buradan bakılınca
doğal alanların yok pahasına elden çıkarılması elzem olmaktadır.
Ancak yıkım
projelerinin halka kabul ettirilmesi kolay değildir.
Suları satarken enerji
ihtiyacına ve bölgeye yatırım yaparak işsizliği önleyeceklerine vurgu yaptılar.
Bu propaganda kısmen de olsa başarılı oldu.
Madenler için ise
benzer bir yol izleniyor. Herkese hoş görünen yeşili kullanarak, doğal yeşilliği
yok edecekler.
Samsun'dan başlayarak
2000 kottan devam edip Artvin’e bağlanacak olan ‘yeşil yol projesi’ doların
yeşili ile aynı renkte olup gözü kör olanların ambalajıdır aslında. Aymazlıkta
sınır tanımıyorlar. Yayla ve sahil turizmini öncelikli gösterip istihdam
yaratacaklarını iddia ederek yoksul halkı zayıf yerinden vuruyorlar.
AKP iktidarı ve
işbirliği içinde olan şirketler, kendi olanaklarının yeterli olmadığı yerde ise
yandaşları olan sivil toplum kuruluşlarını devreye sokmaktadır. Yeter ki
amaçlarına ulaşabilsinler ve halk kandırılabilsin. Helsinki Yurttaşlar
Derneği’nin yeşil yolu bölge halkı nezdinde sözde tartıştırma çabası tam da
buraya denk düşmektedir.
Doğal zenginlikler
açısından dünyanın 200 bölgesinden biri olan Doğu Karadeniz Bölgesi AKP
iktidarı eliyle yok edilmekle karşı karşıyadır.
Ormanlar kesilecek,
maden ocakları kurularak dağ taş harap edilecek ve inşa edilen yeşil yol ölüm
taşıyacaktır.
Binlerce yıldır bu
topraklarda yaşayan, ortak ve zengin bir kültür oluşturan halk, tarihinden ve
kültüründen sökülüp koparılacaktır. Şirketlerin bünyesinde yok pahasına
çalışmayı kabul edenler ata topraklarında köle olacaktır. Köleliği kabul
etmeyen halk ise büyük kentlere göç ederek sisteme işsizler ordusu ya da ucuz
işgücü olarak dâhil olacaktır.
Cebri kamulaştırmalar
mülksüzleştirmenin hazırlıklarıdır.
Ancak bilinmelidir ki
Doğu Karadeniz’in onurlu halkı bu oyunu bozacaktır. HES'lere karşı verilen
mücadele bunun göstergesidir.
Yeşil yolun ne anlama
geldiğini biliyoruz!
Ölüm yolunu kabul etmiyoruz…
Haber : İhsan
Hacıbektaşoğlu ihsanhacibektas@hotmail.com