Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 27 Haziran 2015
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 03:51
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21540
SEÇİMLERİN
SONRASINDA...[1]
SİBEL ÖZBUDUN
“Biri gerçeği söylerse, bir
diğeri er veya geç
yalanının ortaya çıkacağından
emin olmalıdır.”[2]
Bir yük kalktı sanki omuzlarımızdan...
Bu doğru. Hele ki son olarak Diyarbakır saldırısında koltuğu kaptırmama hırsının
ne boyutlara varabileceğini gördükten sonra.
Evet, bir yük kalktı. Bundan böyle
hiçbir aklıevvel, kolay kolay “Başkanlık sistemi”ni önümüze süremeyecek. İtiraz
eden çiftçilere analarını da alıp gitmelerini söylerken, yakınlarını “kaza
süsü” verilmiş bir katliamda yitirmiş madencileri tekmelerken, en küçükprotesto
gösterisini gaza, tazyikli suya boğarken, “üstünde poşi var; demek ki örgüt
üyesi” diye öğrencilerin hayatlarını karartırken, kadınlara nerede ve nasıl
güleceklerini, kaç çocuk doğuracaklarını dikte ederken... o kadar değneksiz
dolaşamayacak bundan böyle. Ülkeyi savaşa sokma yetkisi, kaldır parmak indir
parmak, gönlünde yatan aslanın halifelik mi, padişahlık mı olduğu meşkuk bir
tek adamın uhdesinde olmaktan çıktı... Sanırız bundan sonra cihatçı katillere MİT
elemanları eşliğinde TIR’larla silah sevkıyatı yapmak da o denli kolay
olmayacak…
Bunların hepsi, doğru... Daha fazlası da
var. Ama bundan sonrasının kolay, ya da güllük gülistanlık olacağını düşünmek
safdillik olacaktır.
Öncelikle, Tayyip Erdoğan ve
hempalarının yerleştikleri mevzilerden sökülmesi, hiç de kolay olacağa
benzemiyor. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı konumunun kendisine tanıdığı (hatta
tanımadığı: mevcut Anayasa, cumhurbaşkanını “tarafsızlığını” öngörmüyor muydu?)
tüm yetkileri, sonuna dek zorlayacağı, kriz politikasıyla Haziran seçiminde
kendisinden uzaklaşan seçmenleri geri kazanmaya çalışacağını öngörmek, zor
değil.
Nitekim, seçimin ertesi günü “TL değer
kaybetti, döviz fırladı, borsa çakıldı” haberleri saçıldı ortalığa anaakım
medyada. Asgari ücretle, belediye yardımlarıyla, yeşil kartla yaşamını
sürdürmeye çabalayan “istikrarsever” AKP seçmeninin gözünü korkutup, “istikrar
kalesi” AKP’nin surlarının içine sığınmalarını sağlamaya yönelik bir harekât
hattı, partiye kaybettiği oyların bir kısmını yeniden kazandırabilir...
İkinci olarak, yeni meclisin çetrefilli
aritmetiği, kurulabilse dahi, uzun ömürlü bir hükümeti pek olanaklı kılmıyor.
TV kanallarından, gazetelerden, sosyal medyadan başınız şişmiştir; “koalisyon, olmadı
dışarıdan destekli azınlık hükümeti, olmadı büyük koalisyon” olasılıklarına hiç
girmeyelim. Denklem ortada; çocukluğumuzda oynadığımız üç kurt ile üç koyunu
ırmağın öbür tarafına sayılarındaki eşitliği bozmadan geçirin oyununu
andırıyor.
Üçüncü olarak, bu toplum, başta Kürt
coğrafyası olmak üzere seçim propagandalarında iktidar partisinin ve onun
cumhurbaşkanının başvurduğu zehirli dilin üzerine tüy dikeceği biçimde,
fazlasıyla gerildi... Hüda-Par/HDP gerginliği olarak sunulan, ve bir çatışma
çıkarma potansiyeline sahip saldırılar, bombalamalar, suikastler... Bölgedeki
IŞİD ilerlemesine eklendiğinde, ortalığı bir anda ateşe verme olasılığını
gündemde tutuyor.
Yeni oluşan parlamentonun, ülkenin bu ve
diğer patlayıcı biriktiren sorunlarının üstesinden gelebilme olasılığı fena hâlde
düşük gözüküyor. Tayyip Erdoğan ve hempalarının bu “krizli” durumu, AKP’den
uzaklaşan seçmeni yeniden iktidar partisi çevresinde konsolide etmek için
manipüle etmeye çabalayacağını kestirmek için ise kahin olmak gerekmiyor.
Teslim etmek gerek; seçim çalışmaları
sokağı yordu. Ve de, sanırız sosyalistlerin büyük bölümünü parlamenter
hesaplara fazlasıyla kilitledi. Tekrar ediyoruz; HDP’nin seksenin üzerinde
milletvekiliyle meclise girmiş olması, totalitaryen ilerleyişe bir nebze olsa
da sekte vurabildi. Çok da iyi oldu... Ancak 80 küsur milletvekilli de olsa,
hatta şu ya da bu şekilde bir koalisyona dahil de olsa HDP’nin sözünü ettiğimiz
sorunları parlamento aracılığıyla çözümleyebilme olasılığı, yok. Hele ki, her
vesilede “HDP bu seçimlerde muhafazakâr Kürtlerin desteğini kazandı, ona göre
davranması, sosyalist vitrinden vazgeçmesi gerekir” telkininde bulunan Altan
Tan gibilerle, hiç yok!
Birbirine eklemlenen sorunların altında
artan ivmeyle rejim krizine sürüklenen bir ülkede, sosyalistlerin etkin
olabilmesi için “sokağın” hazırlıklı olması gerekiyor oysa.
“Seçim çalışmaları” gerekçesiyle
sosyalistlerin büyük bölümünün ıskaladığı metal işçileri direnişi, rejim
krizine karşı bu ülkede sömürülenler ve ezilenler cephesinin örülmesinin hem
olasılığına hem de ivedi gerekliliğine işaret etmekte.
Sosyalistlerin yüzlerini bir an önce
parlamentodan yeniden sokağa, Kürt hareketiyle emek hareketi arasında birlik ve
dayanışmayı sağlama çabalarına döndürmelerinde sonsuz yarar var.
9 Haziran 2015 15:05:31, Çeşme Köyü.
N O T L A R
[1] Kaldıraç,
No:168, Haziran 2015…
[2] Oscar Wilde.