Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj
Kategori: Röportaj-Söyleşi
Eklenme Tarihi: 13 Haziran 2015
Geçerli Tarih: 19 Nisan 2024, 23:01
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=21436
Cesur,Devrimci ve Çağdaş
TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj
CESUR YÜREK ÇAĞDAŞ!..
"ADANA'NIN YOLLARI TAŞTAN, SEN ÇIKARDIN BENİ BENİ
BAŞTAN!.."
Yöremize ait türkü sözü. Ben de taş yolları geçip
İstanbul'a gidiyorum. Ama sakın yanlış anlamayın. Yoldan çıkmak değil; ikna
olmak, inanmak, fikirlerini dinlemek üzere, vatanına sevdalı bir gençle
buluşmaya gidiyorum!.. Konuya gülümseyerek başlayalım istedim...
Uçak... Sabiha Gökçen Havalimanı... Karşıya geçerken
vapura eşlik eden martıların çığlıkları ve muhteşem İstanbul Boğazı...
Günlerden cumartesi, akan insan seli ve tarihi binalariyla İstiklal Caddesi...
Bir cafeye oturdum bekliyorum. Telefon;
- Hocam, özür dilerim on beş dakika zorunlu olarak geç
geleceğim.
Saygılı, zarif bir ses!..
- Peki bekliyorum.
Dakikası dakikasına geldi. Pehlivan yapısı, alnına
dökülen siyah saçları, sıcak tebessümüyle geldi. Mütevazi ama bir o kadar da
özgüvenli, gülünce gözleri bir çizgi..
Zamanla yarışan yürekli bir savaşçı ; TGB BAŞKANI ÇAĞDAŞ CENGİZ!..
Hemen başlıyoruz;
- SİYASET SAHNESİNE OKUDUĞUNUZ BİR ŞİİRLE GİRMİŞSİNİZ.
SONRASINDA NE OLDU?
-Lise son sınıfta iken okulumuzda şiir okuma günü
düzenlenmişti. Kaymakam, Belediye Başkanı, Milli Eğitim Müdürü de gelmişti. Bir
çok şiir gibi, benim iki şiirim de engellenmişti. Ve bu dinletide bana
sunuculuk görevi verilmişti. Son şiirde okunduktan sonra ben,
- Birçok şiirimiz engellendi ama yine de ben size bir
şiir okumak istiyorum. Dedim.
Ve Nazım Hikmet'in " Vatan Haini" şiirini
okudum. Öğrenci aileleri ayakta alkışladı, ancak kaymakam;
- Alın bu terbiyesizi içeri dedi.
Ve ben tutuklandım, polis mekezine götürüldüm.
İzleyiciler arasındaki üç avukat vardı, benimle geldiler, hatta bunlardan biri
şu an Milas Belediye Başkanı. iki saat sonra serbest bırakıldım. Hiçbir şiddet
görmedim. Meselenin absürdlüğü medyada yankılandı. Milli Eğitim
Bakanlığı'ndan, valiye, Tayyip Erdoğan'a
kadar gazeteciler sorular sordular. Onlar da cevapladı...
-BU YÜREKLİLİĞİ NEDEN VE NASIL GÖSTERDİN?
- Ben ilk okuldan beri tarihe, ülkemin coğrafyasına,
insanlık tarihine, sanata ve edebiyata meraklıydım. Okuyor ve araştırıyordum.
Bu yüreğin her Türk gencinde olduğuna inanıyorum. Onlarca, yüzlerce gencin
böyle kararlılıkla, cesaretle yaptığı eylemleri olmuştur. Bunu bireysel bir
özellik olarak değil, Türk gençliğinin toplam özelliği olduğunu düşünüyorum.
Kendi kültürümüzden, tarihimizden, birikimimizden geldiğine inanıyorum.
Türkiye'nin çok köklü bir gençlik hareketi var. Ondan güç alıyoruz. 1870' lerde
Namık Kemaller'den Jön Türklere, Hasan Tahsinler'den Kubilaylar'a Turan
Emeksizler'den Deniz Gezmişler'e kadar çok ciddi büyük mücadeleler vermiş,
büyük tecrübeler edinmiş ve cesaretin, haklılığın ne kadar önemli olduğunu
defalarca kanıtlamış bir gençlik hareketine sahibiz. Haklı bir mücadele vermek,
insanın haklı olduğunu bilmesi ona en büyük cesareti veriyor.
- O AN MI KARAR VERDİN, DAHA ÖNCEDEN DÜŞÜNDÜN MÜ?
- Bu yasağı, sansürü duyar duymaz, şiirle protesto
etmenin doğru olduğunu düşündüm ve tepki verdim.
- KISA BİR ÖZGEÇMİŞİNİZİ ÖĞRENELİM
- Ben Çağdaş Cengiz, 1987 yılında, Muğla'nın Milas
İlçesi'nde doğdum. Sakarya İlk öğretim okulu, Milas Anadolu Lisesi'nde okudum.
Uludağ Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde lisans eğitimimi tamamladım.
Şimdi Arel Üniversitesi'nde Medya ve Kültürel Çalışmalar'da yüksek lisansımı
tamamlıyorum. Türkiye Gençlik Birliği'nin kurucularındanım ve çeşitli
kademelerinde görev aldım. 10 Mart 2013'ten beri de başkanlık görevini
yürütüyorum.
- ÇOCUKLUĞUNUZUN EKONOMİK KOŞULLARI NASILDI? YAŞAM
KOŞULLARINIZ MI SİZİ BU HEDEFE YÖNELTTİ?
- Ben emekçi bir ailenin çocuğuyum. Babam emekli bir işçi
annem ev kadını. Yoksul edebiyatı yapacak değilim. Parasal sıkıntı çektiğimiz
özellikle 1999 ekonomi krizinde, köyden unumuzu getirdik, kendi ekmeğimizi
kendimiz yaptık. Çareler ürettik. Kendi hayatımızı idame ettirdik, birikimimiz
olmadı. Ülke genelini düşünecek olursak büyük yoksulluk yaşadığımı söylemek
mümkün değil. Ancak babam emekli olduğu halde halen çalışıyor. Zorlukları,
haksızlıkları yaşamak genelde hedef belirleyicidir şüphesiz...
Gülümseyerek, sevimli, pozitif ve mütevazi konuşuyordu.
Halk çocuğuydu işte...
- KARAKTER YAPINI KENDİ GÖZÜNLE DEĞERLENDİRİRSEN?..
- Tek cümle ile özetleyeyim, ben devrimci bir Türk
genciyim...
Burada bir duruş vardı, bir kararlı bakış vardı...
- ÜLKE SORUNLARIMIZIN EN ÖNEMLİ ANA BAŞLIKLARI SENCE
NELERDİR?..
- Birincil olarak ve en önemli esas mesele, Türkiye'nin
Türkiye'den yönetilme meselesidir. Özellikle başta ABD emperyalizmi olmak üzere
tüm dünyadaki kapitalist merkezlerin, günümüzdeki siyasi iktidarlarla
Türkiye'yi şekillendirmesinin en büyük sorun olduğunu söylemek istiyorum.
1945'ten beri Türkiye küçük Amerika denilerek, ABD emperyalizminin kukla
yapısı, hatta bir yarı sömürge devleti olarak şekillendirilmeye gayret edildi.
Bir yandan da bir dinamik, cumhuriyet devrimi dinamiği... Bunun karşısında Türkiye'nin
bağımsızlığını savunan ve diyalektiği içinde barındıran bir çizgi. Özetle,
Türkiye'nin devlet yapısının, Türkiye'den yönetilmesi en kritik meseledir.
Diğer başlıklar bu meselenin alt kollarıdır zaten...
- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KİMDİR ÇAĞDAŞ CENGİZ İÇİN?..
Şöyle bir doğruldu, bakışları derinleşti ve,
- Mustafa Kemal Atatürk'ü dünyanın tüm ülkeleri bir
özgürlük kahramanı olarak tanımlar. O bir vatan kahramanıdır, büyük bir
devrimcidir, bir milletin doğru ve örnek lideri, atasıdır. Benim politika
anlamında ilk eylemimin hareket noktası Atatürk'ün bizzati kendisi olmuştur.
Onun Bursa Nutku'nu okuduğumda bunun çok sayıda insanın görmesi ve okuması
gerektiğine inandım. Lise ikinci sınıfındaydım, eyleme geçtim. Okulun bütün
panolarını Bursa Nutku ile donattım. Mustafa Kemal, kendisinin önder ve lider
olduğu bir cumhuriyette bile devlet organlarının, askerlerin, jandarmanın,
yargı organlarının yanlış ve hata yapabileceğini ancak; bunları düzeltme
gücünün gençlikte olduğunu ve devrimi daima ileri taşımak gerektiğini, mücadele
etmek gerekliliğini kararlı ve doğru bir şekilde ifade ediyordu. Bu beni
harekete geçirdi işte... Mustafa Kemal Atatürk, benim rol modelim oldu.
Gözleri çakmak çakmaktı, inançlıydı, hedefliydi!..
- GEZİ PARKI OLAYINDA TGB'NİN DURUŞUNU NASIL DEĞERLENDİRİRSİN
ÇAĞDAŞ?
- Gezi Parkı, AKP'nin 11 yıllık iktidarı boyunca adım
adım cumhuriyet devrimleri ve temel özgürlüklerini, Türkiye'nin birliği ve
bağımsızlığını tehlikeye sokan girişimleri sonucunda buna karşı oluşan bir öfke
patlamasıydı... Ve bir ayaklanmaydı. Gezi Parkı Atatürk ve sonrasındaki
devrimci proğramının bir ürünüydü. İstanbul'a ayrı bir değer katıyordu. Bu
parkın yıkılması bizler için cumhuriyetin yıkılmasıydı. Gençlik kendi özgürlüğü
ile Türkiye'nin bağımsızlığının nasıl örtüştüğünü gördü ve bunu savunmak için
ayağa kalktı. Genciyle, yaşlısıyla bunun anlamı şuydu; cumhuriyeti, Türk
Milleti'ni; halkçılığı, devrimciliği, laikliği, devletçiliği savunmak!..
Gezi Parkı olayında gençliğin müthiş yaratıcı gücünü
gördük. Geleceğini yaratma iradesi vardı ortada. Bizler de TGB'li olarak bunun
bir parçasıydık. Evim oraya çok yakındı, gece gündüz oradaydım. Benim için
büyük tecrübe oldu, devrimciliğin gereği olan yeni çözümler üretmek adına...
- GEZİ PARKI AMACINA ULAŞTI MI?
- Tam anlamıyla değil. Sloganımız bunu özetliyor. "
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam"... Ben bunu biraz da 1908 hürriyet
devrimine benzetiyorum. Erzurum'da, Diyarbakır'da, Van'da istibdat yönetimine
karşı tepki eylemleri vardı. Balkanlar'da ayağa kalkanlar, dağa çıkanlar vardı.
Daha sonrasında hürriyet devrimi gerçekleşti. Ama bundan tam bir başarı elde
edemedi ki 1908 devrimi olan ileri bir proğram Mustafa Kemal devrimi oldu.
Ondan on iki yıl sonra da devrim tepe noktasına ulaştı.
- TEMİZ SİYASETİ NASIL TANIMLARSIN?..
- Halk iradesi tam anlamıyla tecelli etmiyorsa bir temiz
siyasetten bahsetmek mümkün değildir. Temiz siyaset benim gözümde halkın
iradesidir. Böyle ifade edebilirim. Seçimler öyle koşullarda gerçekleşiyor ki
hepimiz görüyoruz, izliyoruz. Bir kere bir baraj meselesi var ki halkın
iradesini değerlendirmeye engel. Ancak, elbette bunun dışında milli egemenliği
ve iradesini temsil eden siyasi kuvvetler var. O kuvvetler hiç olmadığı kadar
büyüyor ve güçleniyor. O sandığı demokratikleştirecek de onlar. Temiz siyaset
ancak ve ancak milli ve halk iradesinin devrimiyle gerçekleşebilir.
- TGB'NİN MİSYONU NEDİR?..
- Şöyle özetleyebiliriz, biz "Atatürk'ün Gençliğe
Hitabı" çerçevesinde, gençlik kitlelerini bir araya getiren bir kitle
örgütüyüz. Amacımız da tam bağımsız ve güçlü demokratik bir ülke kurmak...
Haydi biraz siyasetin dışına çıkalım!..
- KADIN ERKEK İLİŞKİLERİNDE, "ÇİFTE STANDART"
UYGULAMASINA NE DERSİN? DAHA AÇIK SÖYLEYEYİM, TOPLUMUMUZDA ÇAĞDAŞ KADINI
BEĞENEN ERKEK, EVİNDE DAHA MUHAFAZAKAR BİR EŞ İSTİYOR. BUNA NE DERSİN?..
- Türkiye'de kadına bakış açısı toplumsal olaylardan
bağımsız değildir. Şöyle tarif ediliyor, sanki ülkemizde doğal ve aşağıdan
gelen bir muhafazakarlık var ve Akp iktidarıyla önündeki prangalar kırıldı...
Bu çok köklü yanlış ve yalan. Hiçbir zaman muhafakarlık aşağıdan yukarıya
gelmez, yukarıdan aşağıya gelir. Türkiye'de kadın, Çanakkale Savaşı'nda,
Kurtuluş Savaşı'nda, Türk Devrimi'nin yarattığı Halkevleri'nde, Köy
Enstitüleri'nde, büyük toplumsal mücadelelerinde; en önde, en atak, en cesur
görevleri almıştır. Özgürdür... Anadolu kadını eve kapatılmamıştır. Başını yalnızca
çalışma konumundayken fiziksel koşullar nedeni ile kapatmıştır. Ve hiçbir zaman
erkeğin kuklası olmamıştır. Eski Türk Devletleri'nde ana kraliçe alınan
kararlarda söz sahibiydi. Şimdi tepeden başlayan gericilik, aşağıya doğru
sirayet ettirilmeye çalışılmaktadır. Başarıya ulaşacağını düşünmüyorum. Kadının
bir cinsel obje, bir meta anlayışına karşıyız. Biz kadınları kafeslemeye,
kapatmaya, üretimin ve toplumun dışında tutmaya çalışanların karşısındayız.
TGB'nin bakış açısı da budur. TGB'nin dört başkan yardımcısının ikisi kadındır.
Bu arkadaşlar bulunduğu konuma
yetenekleri, birikimleri, cesaretleriyle gelmişlerdir.
- GÜNÜMÜZDE TÜRBAN, SİYASİ BİR SİMGE MİDİR?..
- Türkiye'nin 150 yıllık geçmişine bakalım. 1900'lu,
1800'li resimlere bakalım... Göremezsiniz. Türban ne zaman başladı, ne zaman
yaygınlaştı? Akp zihniyeti ile... Kısaca söylemek gerekirse türban gençliğin
içerisine yapay ayrımcılı sokmaya yarayan bir Truva atıdır. Biz türban takan
arkadaşları hedef alarak, onlara karşı konumlanmış değiliz. Biz Türkiye'de
siyasal konumlanmış mevzimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Türbanlı
arkadaşlarımızla da Türkiye'nin başına örülen çoraba omuz omuza mücadele
veriyoruz. Burada hedef kişisel değil, cumhuriyet ve laikliğe karşı girişilen
eylemler ve fiillerdir.
- ÇAĞDAŞ CENGİZ ÇOCUKLUĞUNU DOLU DOLU YAŞADI MI?..
- Memleketim Muğla Milas, Türkiye'nin en güzel
yörelerinden birisidir. Dolayısı ile doğayla iç içe oldum. Evimizin karşısında
bir park vardı. Orada komşu çocuklarıyla tozun, toprağın arasında; saklambaç,
top oyunlarıyla geçti. Ayrıca köy yaşamım da oldu. Tütün de dizdik, ot da
yolduk susam tarlasında. Zeytinliklerde sırıkla zeytin de topladık. Onları
eşeğin sırtında yağhaneye de götürdük. Bayram günlerinin geleneksel mutluluğunu
da yaşadım. Evet çocukluğum dolu dolu mutlulukla geçti...
- DİN OLGUSUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?..
- Tüm dinler, doğduğu koşullarda toplumsal eşitsizliklere
karşı bir tepki olarak ve mini toplumsal yapıyı yaratan aslında devrimlerdir
diye tanımlayabiliriz. Hem hıristiyanlık, hem yahudilik, hem müslümanlık ve
diğer dinler. Doğduğu koşullarda, daha geride olan toplumsal yapıyı, daha
ileriye taşıyan olgulardır. Ancak din,
zaman zaman toplulukların kendi çıkarları için kullandıkları, kendi siyasi
emellerine alet ettikleri bir olgu da olmuştur. Biz bu niyetle hareket edenler
karşısında laikliği savunmak konusunda hiçbir zaman titrek bir tavır ortaya
koymayız.
- GÜNDEMDEKİ KONULARDAN ŞOVENİZM NEDİR?..
- Şövenizim nerede ortaya çıktı? Batıda. Ne zaman?
Özellikle sömürgeci devletlerin dünyada işledikleri büyük katliamlar ve sömürü
eylemleriyle çıktı. Dillendirildiği esas dönem de 1. Dünya Savaşı. O dönem,
büyük emperyalist devletler milliyetçilik adına sömürülerini sürdürdüler.
Almanya gibi yeni emperyalistler doğdu. Büyük savaşlar ve yıkımlar, milliyetçilik
kisvesine büründü. Tersten baktığımızda, emperyalizmin egemen olduğu çağlarda,
milliyetçiliğin tarifi o emperyalist ülkelerin sömürü zincirinin halkalarını
kırmak, dünya genelinde bir toplumsal vefa; insanlık içinde evrensel barış
anlamına gelmektedir. Ve emperyalizme karşı milli bir devlet yaratmak, sömürü
alanlarını kısıtlamak anlamına geliyor. Güney Amerika'da da bu var, Asya'da,
Afrika'da, Küba ve Vietnam'da da bu var. Rusya'da da ve Türkiye'de de bu var.
Türkiye'de şovenist ırkçı ile milliyetçi çizgi arasında çok fark var. Mustafa
Kemal Atatürk milliyetçiliğini savunmak,
anti emperyalist milliyetçiliğini savunmaktır. Ve o yobaz, şovenist, ırkçı
milliyetçi anlayıştan da tamamen uzaklaşmaktır. Şunu özellikle belirtmek
isterim ki, Türkiye'de son dönem yükselen durum şovenist milliyetçilik değil,
tam tersine özü anti emperyalist olan bir milliyetçiliktir. Bunu gezi de de
gördüm, TC'yi savunan eylemlerde de, Türk Bayrağı'nı savunan eylemlerde de, Atatürk'ü savunan eylemlerde
de; dışlayıcı, ayrımcı, ırkçı, şovenist bir tavır değil, kucaklayıcı,
birleştirici, emperyalizme karşı ortak tavır almayı gözeten bir duruş gördüm.
Dolayısı ile, vatansever ve devrimci anti emperyalist milliyetçilerle, bu
şovenist ve ırkçı tavırlar sergileyenlerinin ayrımını iyi yapmak lazım.
- BİRAZ DUYGUSALLIK OLSUN SÖYLEŞİMİZDE!.. ROMANTİK MİSİN
ÇAĞDAŞ?..
Güldü, gülüştük!..
- Bireysel
sorularda zorlanıyorum. Romantizm biraz yüreğin bilince takla attırmasıdır diye
düşünüyorum...
- Ooo!.. Çok güzel bir tanım...
Yine tebessüm... Ve söyleşiye devam.
- Biz ise romantizmin sevgi doluluğunu sonuna kadar
içimizde taşıyan ama hiçbir zaman bilince takla attırmasına izin vermeyen
gençleriz. Bizim için görünenlerle gerçek arasındaki fark çok önemlidir. O
yüzden fiziksel görüntüler bizler için çok önemli değil, önemli olan o insanı
güzelleştiren; ülkesi, kendisi ve
dünya adına ürettikleri,
değiştirdikleri, ortaya koyduğu dinamizimdir. Muhabbetiyle, dostluğuyla,
arkadaşlığıyla, cesaretiyle, zekasıyla, paylaşımlarıyla yaratabilen bir kuşak
olduğumuza inanıyorum. Bu güzellikleride hep birlikte tadıyoruz...
- PEKİ; SANAT, EDEBİYAT, MÜZİKLE İLGİLENİR MİSİN?..
- Elbette... Beni çok etkileyen yazarların başında ilk
okulda okuduğum Aziz Nesin gelir. Gerçekçi yazarlardan; Maksim Gorki, John Steinbeck,
Jack London... Ülkemizin en büyük şairlerinden Nazım Hikmet. Atilla İlhan,
Melih Cevdet Anday... Bunun dışında tiyatro hep ilgimi çekti. Özellikle modern
tiyatro... William Shakespeare, Johnn Volfgang Von Goethe, Friedrich Schiller'i
okumak ayrı bir tad. 20. yüz yılın
başından beri çeşitli kuramları ortaya koymuş olan sanat adamlarını çok
dikkatle okuyorum. Yine günümüzün bence en büyük tiyatro adamlarından Ferhan
Şensoy'un bütün oyunları ve filmlerini keyifle izledim.
- YA MÜZİK?..
- Rock müziğinden Türk halk müziğine, Türk sanat
müziğinden, klasik batı müziğine, Latin
müziklerine kadar dinlerim. Müzik ruhu dinlendirir, mesajlar alırsınız.
Ruhi Su, Mahzuni Şerif, Arif Sağ en severek dinlediklerimdir. Yasmin Levy'i
Endülüs halk müziği flemenkoyu, Portekiz fadolarını dinlerim.
- Fado mu? Demek pek duygusal ve romantiksin Çağdaş...
Biliyorsun fadolar Portekizli kadınların denizci eşlerine yaktıkları
ağıtlardır. Hüzünlerini, acılarını, bekleyişlerini, özlemlerini, sevgilerini
dile getirir.
- Evet, nostaljinin ve aşkın dile getirildiği bir müzik
türüdür. Çok severim. Fadonun kelime anlamı "kader" dir. Bu konuda
Amalia Rodrigues en ünlü sanatçıdır.
- Güzel, ya yaşadığın yörelerin müziği?..
- Evet.. Zeybek havaları!.. Hergün dinlerim, bir hafta
dinlemesem rahatsız olurum.
- Zeybek oyunlarını bilir misin?
-Evet, güzel de
oynarım..
Sempatik gülüşü koşuşturmaktan uçuk çıkan
dudaklarındaydı...
- SON OLARAK BİZE NE SÖYLERSİN ÇAĞDAŞ?..
- Biz Türk Gençliği olarak büyük bir mirasa sahibiz. Çok
şanslı bir kuşağız... 21. yüzyılın başlarında ülkemiz büyük toplumsal
değişimler yaşayacak ve bizler içinde olacağız. Ülkemizin geleceğini bizler
kuracağız. Bunun için umutluyuz, kararlıyız... Çektiğimiz sıkıntılara rağmen
neşemizi ve bize güç veren umudumuzu kaybetmiyeceğiz. Gençlik Atatürk'e verdiği
sözü tutacak ve cumhuriyetin yılmaz bekçileri olacağız...
Saygılıydı, mütevaziydi, yumuşak ama tane tane
konuşuyordu... Söyleşi bitmişti vedalaştık. Adımları aceleci, kararlı başka
toplantıya koşuyordu..
" BEN, MANEVİ MİRAS OLARAK HİÇBİR DOGMA, HİÇBİR
DONMUŞ VE KALIPLAŞMIŞ KURAL BIRAKMIYORUM. BENİM MANEVİ MİRASIM BİLİM VE
AKILDIR" DİYEN SEVGİLİ ATATÜRK'ÜM!.. BU GENÇLER MİRASINI HAK EDEN
GENÇLER!..
VE ÇAĞDAŞ CENGİZ!.. YÜREKLİLİĞİ, BİRİKİMİ, KARARLILIĞI,
ONURLU DURUŞU, HEDEFİNDEKİ BİLİNCİ; VE ÜLKESİNE SEVDASI, DUYARLI TAVRI, NAKIŞ
NAKIŞ EMEĞİYLE, AYDINLIK BİR GELECEĞİ MUŞTULUYOR!.. BENİM GÖRDÜĞÜM BU
ÇERÇEVEDEKİ IŞIKLI FOTOĞRAFI SİZ DE GÖRÜYOR MUSUNUZ?..
Söyleşimiz, zaman olsaydı da keşke saatlerce uzasaydı...
Ama dönüş yolculuğu, vapur, uçak ve Adana'nın taş yolları ve bilgisayarım beni
bekliyor!..
Çağdaş Cengiz kimdir ?
TGB ismini taksim gezi parkı olayları öncesinde yaptığı toplantılarda ve bugün olanların geçmiş günlerde planlandığı haberleridir. Milas Anadolu Lisesi sinden mezun olan Cengiz Milas Tiyatro Şenliği nde en iyi oyuncu ödülünüde almıştır. Lise yıllarındada en iyi oyuncu ödülü alması bunun göstergesidir. Hatta Başbakan Erdoğan da bu konuyu yorumlamış ve kendisinin de başına böyle bir olay geldiğini söyleyerek Çağdaş ın yaşadıklarını paylaşmıştı. Atatürkçü Düşünce Kulübü nde faal olarak çalışmıştır. TGB de bu toplantıların birinde gündeme geldiğini söylemiştir.
Takip et Türkiye Gençlik Birliği yeni Genel Başkanı nı
seçti. TGB devrimin kadro okuludur. 60 ilden temsilcinin katıldığı coşkulu
kurulda gündem görüşüldü. İlker Yücel in genel başkanlık görevini devretmesi
sırasında salonda Herşeyiyle güzel İlker Yücel sloganı atıldı. Zafer
kazanacağız Burada konuşma yapan Çağdaş Cengiz TGB nin yedi yıllık yürüyüşü
sonrasında Türkiye nin en büyük gençlik örgütü haline geldiğini belirterek
şunları söyledi TGB nin ortak aklı ve kolektif önderliği bu başarıyı getirdi.
Atatürkçü vatansever devrimci bir gençlik örgütü olarak emperyalizme ve
işbirlikçilerine karşı tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye yi
kuracağız. Başaracağız ve kesinlikle zafer Devrimin kadro okulu TGB Görevini
Cengiz e devreden İlker Yücel de konuşmasında kolektif liderlik uyumlu çalışma
müdahaleci çizgi ve okullarda yerleşme vurgusu yaptı. Görev değişikliğine
ilişkin de açıklama yapan Yücel şunları söyledi Gençlikteki görevimi
tamamladım. Normalde birkaç ay sonra farklı bir mevzide göreve gelmeyi
planlıyorduk.
Çağdaş Cengiz kaç yaşında merak edenlere cevabımız 36
Çağdaş Cengiz nerelidir diyenlere ise Muğla cevabını veriyoruz. Nazım Hikmet
şiirlerini seven Çağdaş Cengiz şairin Vatan Haini adlı şiirini de okumuştur.Başbakan Erdoğan'ın da kendisi hakkında söylediği sözler vardır son günlerde.
Haber - Röportaj : Esma Şeref esmaseref@gmail.com