Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


"İfade" Özgür(lüğü) mü?


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 10 Mayıs 2015
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 20:43
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=21172


“İFADE” ÖZGÜR(LÜĞÜ) MÜ?[1]

 

SİBEL ÖZBUDUN

 

“Her toplum,

kendi yapısına uygun

düzenbazlık türünü doğurur.”[2]

 

Kuşkusuz 1995-2015 arasında, 20 yılda “ifade özgürlüğü” konusundaki toplumsal algıda bir takım değişiklikler yaşandı… Üstelik, önemli değişikliklerdi bunlar. Örneğin Ahmet Kaya, 1999 yılında Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde Kürtçe beste yapmayı düşündüğünü ifade edince karşılaştığı toplu linç girişimi sonunda ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Bugün, Türkiye’de bir devlet kanalı Kürtçe yayın yapıyor.

Ya da Temel Demirer Hrant Dink’in öldürülmesinin (2007) ardından yaptığı bir konuşmada “devlet soykırım yaptı” dediği için 301. maddeden yargılanmıştı… Bugün Türkiye’de Ermeni soykırımı üzerine sempozyumlar düzenlenebiliyor, filmler gösterilebiliyor…

Örnekler çoğaltılabilir… Ancak ben bu değişimleri yaygın kanaatin işaret ettiği üzere salt kitle iletişim araçlarının gelişmesine bağlamanın tekyönlü ve eksik bir açıklama olacağı kanısındayım. Nihayetinde, XIX. yüzyıl başlarında Avrupa’da liberaller gazetelerin bağnazlığı tarihe gömüp, fikir özgürlüğünü geri dönüşsüz biçimde kurumsallaştıracağını düşünüyorlardı - belli başlı gazeteler “aydınlanmış monarklar” tarafından bir bir kapatılana dek.

Dahası, düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki toplum algısını olumlu yönde değiştirdiği varsayılan iletişim araçlarının pekâlâ “linç araçları” olarak kullanılabildiğini gördük, yaşadık…

Düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin toplumsal algının değişiminde kanımca iki etken arasındaki ilişki etkili olmakta: muhaliflerin yürüttüğü mücadeleler ile iktidarların bu mücadelelere verdiği tepkiler arasındaki ilişkilerin “diyalektiği” diyebiliriz buna… İktidarlar muhaliflerin söylemleri karşısında üç yoldan birini tercih edebiliyor: bastırma, sahiplenme ya da manipüle etme…

Söz konusu 20 yıl içerisinde Türkiye’deki değişim, büyük ölçüde AKP iktidarının kendini önceleyen “muhalif söylemi temellük ve/ fakat manipüle etmesi”yle bağlantılı gözükmekte.

Evet, bugün Kürtçe şarkı söyleyen, ya da Ermeni soykırımından söz eden birinin, linç girişimiyle karşılaşma riski göreli daha düşük. Büyük bir olasılıkla bu kişi yargı önüne de getirilmez - en azından şimdilik…

Çünkü Kürtler bu konuda büyük bedeller ödediler. Çünkü Hrant öldürülme riskinin çok yüksek olduğunu bile bile yazdı, çizdi, konuştu…

Ve çünkü AKP, Kemalist “vesayet” rejimine meydan okurken, bu mücadele ve taleplerle belli ölçülerde senkron tutturmasının önemini sezinlemişti. “Türklük” söyleminin ihata edemediğini, “İslâm”ın kapsamı içerisinde eritebileceğini düşünüyordu/ düşünüyor.

Peki, aynı şeyi, örneğin “dinsel değer ya da figürleri” eleştiren bir kişi için söyleyebilir miyiz? Örneğin Allah, Muhammed, Kur’an, halifeler, İslâm konusunda konuşurken ne kadar özgürüz?

Ve “toplumsal algı” bu konuda ne kadar liberal?

Ne dersiniz?

 

15 Aralık 2014 17:30:13, Ankara.

 

N O T L A R

[1] Dün Bugün Yarın: Türkiye Düşünce Özgürlüğü Rapor (1995-2015), Düşünce Suçu!?na Karşı Girişim Yay., 2015.

[2] Leonard Sciascia.


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster