Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 11 Ocak 2015
Geçerli Tarih: 04 Mayıs 2024, 11:36
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=20203
Din,Ahlak,İslamcı Örgütler ve Kürdler
Din ve ahlak tamamen farklı olup, anlamları da aynı
değildir. Din emredileni, ahlak ise doğru olanı yapar. O nedenle dindar değil,
ahlaklı olmak bence daha önemlidir.
İnsanları; Allah’a inancı var-yok olarak değil,
ahlaklı-ahlaksız biçiminde tanımlamak daha doğru olur.
Örneğin; dindar ya da dinsiz bir insan ahlaklı olabileceği
gibi, ahlaksız da olabilir.
Günümüzde “Allahu Eber! Ya Allah, bismillah!” diyerek
insanları boğazlayan caniler söz konusu olunca, İslam dini ve İslamcı örgütler
üzerinde biraz kafa yormak gerektiğini düşünüyorum.
Genelde İslam ülkelerinde, özelde ise Müslüman nüfusun yoğun
olduğu yerleşim birimlerinde; peygamberin sünnetinden hareketle kızların çok
küçük yaşta evlendirilmesi, cübbe, sarık ve türban gibi İslami kuralların
insanlar üzerinde etkili olduğu bilinmektedir.
Bu İslami kurallar en çok Kürdleri etkilediğini söylemek
abartılı olmaz. O nedenle Kürdler açısından konuyu biraz daha detaylı irdelemek
istiyorum.
“Cennet ve ganimet kültürüyle beslenmiş İslamcı devlet ve
gruplar için Kürdistan sadece yağmalanacak bir yerdir… İslamcının ne Kürdüne
güvenilir, ne Arabına, ne de Fars ve Türküne… İslamcılık tıpkı Kemalizm gibi
aşırı kullanılmaktan çürütülmüş ve cılkı çıkartılmış dünyevi iktidar dindir
artık… İslam’ın otuz ayeti farklılıklara saldırı ve cihat izni veriyor. Bizim
İslamcılarımız hala, başka topluluklara yönelik cihat ayetlerini es geçerek,
bir iki insancıl ayet aracılığıyla Kürtleri ümmet kültüründe tutmaya çalışıyorlar.
Sadece Diyarbakır’da IŞİD’e yardım için 400 derneğin açılmış olması, Kürt islam
ilişkisinin nasıl berbat bir şey olduğunu gözler önüne seriyor.” (H.Bildirici /
Rojevakurdistan)
Sayın Hasan Bildirici’nin bir yazısından alıntıladığım
yukarıdaki belirleme yerinde ve doğru tespitlerdir.
IŞİD diğer ismiyle DAİŞ ya da İD (İslam Devleti) denilen
katliamcı örgütün günümüzde yaptığı vahşet göz önüne alındığında bu
eleştirileri yapmaktan ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Ne zamanki İslam dini ve onun peygamberi ile ilgili en küçük
bir eleştiri yapılsa, hemen Kürd aydını olduğunu söyleyen birçok yazar ve
siyasetçinin sert tepkisiyle karşılaşıyoruz.
Kürdlerin böylesi vahim bir durumdan çıkması tabii ki kolay
değildir. Bu durumda Kürd Özgürlük Hareketi’nin önemi daha da artmaktadır.
Eğer bu gün Kürd Özgürlük Hareketi olmasaydı Kürdlerin
durumu nice olurdu? Bu hareketin pratiğinden görüldüğü üzere, aynı zamanda
Alevilerin de teminatı olduğu anlaşılmaktadır.
Kürd Özgürlük Hareketi’ni bu güne kadar kötüleyen, O’na
karşı her türlü ikiyüzlülüğü yapan bazı ırkçı Kürd ve Türk örgütleri ile
şahsiyetler bir gün bu hareketi mumla arayacaklardır. Çünkü birçok cemaat ile
AKParti; eğitim başta olmak üzere, her alanda çıkarları uğruna İslam dinini kullanmaktadır.
Yani AKParti ve cemaatler aracılığıyla Kürdistan’da en büyük
IŞİD oluşturuldu. Kürd Özgürlük Hareketi’nin bunca çabalarına rağmen ne yazık
ki bu IŞİD katil sürüsü içinde azımsanmayacak sayıda Kürd insanlarımız
mevcuttur.
Kürd Özgürlük Hareketi başta Rojawa olmak üzere; bu güne
kadar yapılan her türlü saldırıya karşı gösterdiği direnişle farklı kimlikte,
her inançta ve değişik siyasi görüşteki halkları ortak paydalarda buluşturup,
birlikte yaşamalarını sağlayabiliyor. Bu hareketin demokratik ve özgürlükçü
olması bakımından Aleviler için de önemli bir kazançtır.
Eğer Kürd Özgürlük Hareketi’nin direnişi olmasaydı AKParti
Kürd sorununu kendi anlayışına göre İslami kurallar içinde şimdiye kadar çoktan
çözmüştü. Yani kendi çözüm anlayışları budur.
Ancak Kürd Özgürlük Hareketi bunlara bu fırsatı vermiyor.
Tabiî ki Kürd Özgürlük Hareketinin en büyük gücünü PKK-KCK’nin oluşturduğunu da
unutmamak gerekir. Bu güç dinci grupların ve hareketlerin en büyük karşıtı ve
panzehiri olduğunu kanıtlamıştır. Bu örgütün kurucusu ve lideri Sayın
A.Öcalan’ı görmezlikten gelemeyiz. Sayın Öcalan’ın bu sürece büyük katkısı
olmuştur.
Elbette hiçbir savaş sonsuz değildir. Dolayısıyla savaş
ortamı bittikten sonra PKK-KCK de sevaplarıyla, günahlarıyla eleştirilebilir.
Ancak bu gün eleştiri zamanı değil, birlikte ortak paydalarda mücadele etmek
gerekir.
Din kurallarıyla değil, ahlaklı davranmak tüm halkların
yararına olacağını düşünüyorum.