Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: "Cehalet korkuya,korku kine,kin şiddete yol açar.Denklem budur"
Kategori: Güncel
Eklenme Tarihi: 15 Aralık 2014
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 03:48
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19924
OTORİTARYANİZMDEN TOTALİTARYANİZME: ARTIK HER ŞEY MÜMKÜNDÜR!
“Cehalet
korkuya,korku kine,kin şiddete yol açar.Denklem budur” (Michael Moore.)
Beklenen oldu… Birkaç gündür Tweeter âleminde Fuat Avni
imzasıyla duyurulan “operasyon” gerçekleşti; 14 Aralık 2014 sabahı, cemaatine
yakın olduğu iddia edilen medya organlarının -‘Zaman’ gazetesi ve ‘Samanyolu’
TV- yöneticileri, kimi gazeteciler, eski
emniyet mensupları, dizi senarist ve yapımcıları hakkında hazırlandığı
duyurulan “liste”den isimlere ilişkin gözaltılar başladı…
‘Sol Haber Portalı’nda duyurulduğuna göre, “Hâkim İslâm
Çiçek’in imzasını taşıyan operasyon kararında ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini
kullanarak örgütsel yapı oluşturarak bu yapılanma altında iftira, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, belgede sahtecilik’ suçlamaları,” yer almaktaydı.
Bir zamanlar AKP iktidarıyla iç içe olan ve hem adalet, hem
de emniyet teşkilâtları içerisinde -yine bizzat AKP iktidarının koşulsuz
teşviki ve desteğiyle- önemli mevziler kazanmış olan Gülen Cemaati’nin KCK
Operasyonları başta olmak üzere, Devrimci Karargâh, Ergenekon, emniyetin
yeniden dirilttiği, “THKP-C” davaları, Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın
tutuklanması, basılmamış kitapların toplatılması… gibi “hukuk katliamları”nın
mimarı olduğunu unutmadık, unutulmamalı.
Gün geçti,devran döndü…
AKP ile Cemaatin arası açıldı. Dershanelerin kapatılması
kararı, Fethullahçı kadronun düğmesine bastığı 17 Aralık yolsuzluk operasyonu
ve AKP’nin karşı hamleye geçerek boyutlarının dudak uçuklatıcı olduğu ortaya
çıkan yolsuzluğu, dört bakan firesiyle savuşturması vb. vb.
AKP iktidarı, 17 Aralık’tan bu yana Gülen cemaatini elde
ettiği mevzilerden kazımak için elinden geleni ardına koymuyor. Gülen medyasına
yönelik tutuklamalar da bu “temizlik”in bir parçası.
Buraya kadarını bu ülkede gündemi izleyen herkes biliyor.
Ancak kanımızca, durumun, devrimciler, sosyalistler
açısından “yesinler birbirini” diye geçiştirilemeyecek bir yönü var.
Hayır, niyetimiz “demokrasi(cilik) oyunu” oynamak, “bitaraf
âkîl” tutumuna girip “hukuk devleti”nden, “basın özgürlüğü”nden filan dem
vurmak değil. O bahsi çoktan geride bıraktığımızın bilincindeyiz.
Elbette biliyoruz ki, iki klik arasındaki çatışmadan
demokrasi çıkmaz. Uzun yıllar el ele, kol kola yürüyenler şimdilerde
birbirlerine düşman olmuşsa; önce bu yolculuklarının hesabını vermeliler… Ve
nihayet, bunların tümü Dario Bätancourt ile Marta Maria “Mafya yasadışı
kapitalizm, kapitalizm de yasal mafyadır!”; Antonio Marchel’in, “Mafya devletin
bilinçaltıdır”; Jean Paul Tardivel’in,
“Günümüzde paraya, iktidar deniyor,” saptamalarının doğrulanmasıdır.
Ancak şunun altı çizilmeli: AKP iktidarı, koynunda beslediği
“yılan”ı boğarken, bir iktidar tarzının “yol”unu döşüyor: beğenmediği,
onaylamadığı, kendisine muhalefet eden medya organlarını keyfî, uyduruk
gerekçelerle sindirip, ardından olasılıkla kendi denetimi altına almak.
Bugün ‘Samanyolu’ TV’ye,
‘Zaman’ gazetesine yapılan harekâtın, yarın AKP’ye biat etmeyen diğer
yayın organlarına öbür gün muhalefet partilerine, AKP’ye muhalif örgütlere,
kişilere yöneltilmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Daha önce TMSF eliyle
yürüttüğü “medyayı ele geçirme” operasyonunu bu kez “AKP-polisi” ve
“AKP-yargısı” eliyle gerçekleştirmek… Bir adım sonrasında, her türlü karşı
duruşu susturmak, bastırmak, sindirmek…
Cemaat medyasına yönelik bu AKP harekâtı, ülkenin AKP-Cemaat
ortaklığıyla hayata geçirilen otoritaryanizmden, AKP ve onun “Tek Adam”ına biat
edenlerden başka hiç kimsenin sesini çıkartmasına olanak tanınmayacak bir
“totalitaryanizm”e yöneldiğinin bir başka göstergesi. Bir başka deyişle, Recep
Tayyip Erdoğan’ın merkezinde yer aldığı bir “tekciliğe” doğru hızla ilerliyor
Türkiye.
Özetle, gelişmeler “istikrarlı istikrarsızlık” durumu olarak tanımlanabilir. Bu bir “kaos ortamı”dır; bundan sonra her şey mümkündür!
Haber : Sibel Özbudun - Temel Demirer demirer temel demirertemel@gmail.com