Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Görele Devlet Hastanesi eski başhekimi tarafından mobbinge uğradıkları iddiası ile açılan davanın bugün görülen duruşmasındaki mahkeme kararında başhekime beraat verildi
Kategori: Görele
Eklenme Tarihi: 24 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 05 Mayıs 2024, 09:24
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19515
Mobbing davası beraatle sonuçlandı
Görele Devlet Hastanesi eski başhekimi tarafından mobbinge
uğradıkları iddiası ile açılan davanın bugün görülen duruşmasındaki mahkeme
kararında başhekime beraat verildi.
Davacı personel yerel mahkeme kararını yüksek yargıya
taşımaya hazırlanıyor.
Dönemin başhekimi H.İ.U. tarafından mobbing’e uğramış olan başhekim yardımcısı Dr.Muhittin Emanetoğlu mahkeme kararı karşısında duygularını şöyle ifade etti;
“Görele Devlet Hastanesi eski Başhekimine açtığımız davanın
üzerinden yaklaşık 2,5 yıl geçti ve nihayet bugün sonuçlandı.
Cumhuriyet Savcısı dört sayfalık mütalaasında Başhekimin
görevi kötüye kullanmaktan ve çalışma hürriyetini engellemekten (mobbing)
dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasını talep etti.
Çok kısa bir söz almalardan sonra karar verildi...
"Beraatine karar verdim. Dava bitmiştir."
Davanın sonucunda verilen kararın kısalığı dosyaya verilen
değerle aynı orandaydı sanırım...
Aslında davanın sonucu yüreklerde istenen gibi değil ama
beklendiği gibiydi...
Eee şimdi ne mi olacak???
Biz kazansaydık onlar Yargıtay'a temyize gideceklerdi şimdi
biz gideceğiz...Yargıtay'da ne olur bilinmez ama bildiğim tek şey var...O da;
nereye kadar giderse oraya kadar gideceğimizdir...
Yargıtay var,olmazsa Anayasa Mahkemesi var o da olmazsa
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var...Yani bizim açımızdan bir sıkıntı yok.
Sanık sandalyesinde oturanlar biz değiliz,onlar düşünsünler.
Sevgili dostlarım sakın üzülmeyin.Hayırda şer,şerde hayır
gizlidir...Adalet er yada geç, öyle veya böyle tecelli eder. Herşeyden
kaçabilirsiniz ama Allah'ın adaletinden kaçamazsınız...
Hepinizi çok seviyorum... Durmak yok yola devamm”dedi.
GÖRELE DEVLET HASTANESİNDE MOBBİNG İDDİASI...HABERİ
GÖRELE DEVLET HASTANESİ ÇALKALANIYOR,ÇALIŞANLAR HUZURSUZ...
http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberID=9216
MOBBİNG ADLİ SUÇTUR
Mobbing idarî değil adlî bir suçtur.
Mobbing, Türkiye’ de çok bilinen bir kavram olmamakla
birlikte 1980’ li yıllardan sonra Alman asıllı İsveçli bilim adamı Dr. Heinz
Leymann tarafından ortaya atıldı. ’’İş dünyasında psikolojik baskı’’ anlamına
gelir. Bu sözcüğün Türkçesi ise ’’bezdiri’’dir, yani bezdirme…
Mobbing bir kavram ve sorun olarak tanınmaya başladıkça
dikkatleri üzerine çekmiş, iş hayatındaki sorunlar arttıkça daha anlaşılır
olmaya başlamıştır. Mobbing, sadece kamu görevlilerini değil tüm çalışanları
ilgilendiriyor. İş yerinde psikolojik tacize maruz kalan çalışandan verim
beklenemez. Performansı amirlerin kişisel ihtiraslarına kurban edilmiş çalışan,
hem ailesi hem de toplum açısından bir kayıptır.
177 maddeden oluşan 1982 Anayasası’ nın daha 10. maddesinde
herkesin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır. Aynı şekilde İş Kanunu’ nun
5. maddesinde ’’İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî
inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren,
işçilere farklı işlem yapamaz.’’ denilmekle birlikte mezkûr kanunda mobbingle
ilgili birçok madde bulunmaktadır.
Devlet memurlarının tabi olduğu 657 sayılı kanunun 10.
maddesinde ’’Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde
davranır.” denilmektedir. Aksi bir durumda
657 sayılı DMK’ nin 21. maddesinde ’’Devlet memurları kurumlarıyla
ilgili resmî ve şahsî işlerinden dolayı müracaat, amirleri veya kurumları
tarafından kendilerine uygulanan idarî eylem ve işlemlerden dolayı şikâyet ve
dava açma hakkına sahiptirler.” yer almaktadır.
Görüldüğü üzre mobbing idarî değil adlî bir suçtur. Türk
Ceza Kanunu’ nun 105. maddesinde ’’Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden
kişi hakkında mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına
veya adlî para cezasına hükmolunur. Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya
eğitim/öğretim ilişkisinden kaynaklanan nüfûz kötüye kullanılmak suretiyle ya
da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği
takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu
fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda
kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.’’ Aynı kanunun 109. maddesinde
’’Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak
hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası
verilir. Kişi; fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile
kullanırsa iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu suçun
kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kamu görevinin sağladığı nüfûz
kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde yukarıdaki fıkralara göre
verilecek ceza bir kat artırılır.’’ denilir ki mobbing de bu kategoride
değerlendirilmektedir. Bu sebeple üzerinde dikkatle durulması gereken önemli bir
konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’ nda mobbingle ilgili ağır maddeler
bulunmaktadır. İşte bunlardan biri de 122. maddedir: ’’Kişiler arasında dil,
ırk, renk, cinsiyet, özürlülük, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya
adlî para cezası verilir.’’ 94. maddede ’’ Bir kişiye karşı insan onuruyla
bağdaşmayan ve bedensel/ruhsal yönden acı çekmesine, algılama/irade yeteneğinin
etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu
görevlisi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’
denilmektedir.
Mobbinge maruz kalmış kişiyi korumak ise anayasamıza göre
yine devlete düşmektedir. Anayasanın 5. maddesinde ’’ Kişilerin, toplumun
refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini,
sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan
siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî
varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.’’ devletin
temel görevi olarak gösterilmiştir. Bireysel çözüm arayışında olanlar ise
Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi ALO 170’ i arayarak psikologlardan
yardım almaktadırlar. Ancak yukarıda sayamadığım yaklaşık 50 kanun maddesiyle
birlikte Kabahatler Kanunu’ nda, Türkiye’ nin taraf olduğu birçok uluslararası
antlaşmada ve başbakanlığın İşyerlerinde Psikolojik Tacizin Önlenmesi
genelgesine rağmen okullarda ve iş yerlerinde mobbing artık, üzülerek söylüyorum
ki, iş dünyasının bir gerçeği haline gelmiştir. Mobbingi sineye çeken çok
arkadaşımız olduğu gibi mobbingle mücadele eden de çok çalışan vardır. Örneğin
2010’ da Ankara 19. İş Mahkemesi çalıştığı kuruma top sakalla gittiği için
mobbinge maruz kalan mağdurun şikâyetini haklı bulmuş ve kurumun mağdura
tazminat ödemesine hükmetmiştir. Aynı şekilde Bursa’ da bir PTT müdürü
Memur-Sen’ e bağlı Birlik Haber-Sen’ e üye çalışanını koruduğu ve aynı kurumda
görev yapan Türk Haber-Sen ve Haber-Sen’ e üye personele ayrımcılık uyguladığı
gerekçesiyle açılan davada Bursa 5. Asliye Ceza Mahkemesi suçlu müdüre 10 ay
hapis cezası vermiştir.
Değerli Kamuoyu,
Mobbing sadece kişiye uygulanmaz; tüm çalışanlara ve
dolayısıyla hizmet alan tüm millete uygulanır. Mobbinge maruz kalarak
psikolojik sıkıntılar çeken özel ya da kamu sektörü çalışanları ülkemize
verimli olamaz. Bu yüzden mobbing aslında hepimize uygulanan adi bir suçtur.
Mobbingin olmadığı, tam çalışma barışının sağlandığı kurumlar; Türkiye’ nin
aydınlık yüzüdür. Sözlerime ’’Mahkeme kadıya mülk değildir!’’ diyerek son
verirken tekrardan kamuoyunu Türk Eğitim-Sen Esenler İlçe Başkanı olarak
saygıyla selamlıyorum.
Yücel ÖNDER - Türk Eğitim-Sen Esenler İlçe Başkanı
Heinz Leyman’ın Hediyesi: Mobbing
Nedir bu mobbing? Bu aralar gittikçe sık duyar olduk.
Mobbing, iş yaşamında düzenli, tekrar eden ve kasıtlı olan, çalışanın onurunu
zedeleyici bir psikolojik terör davranışı olarak tanımlanıyor. Özellikle kötü
yönetilen kurumlarda, monotonluk, stres, adaletsiz iş dağılımları ve takım
çalışmasının zorlukları gibi faktörler mobbing fırsatçılarına yardımcı oluyor.
Buna sürekli nasihat eden ancak kendisi tam tersini yapan yöneticileri de
eklersek durumun vahameti daha da çok ortaya çıkıyor.
Mobbing ifadesini ilk kez 1963 yılında Konrad Lorenz isimli
Avusturyalı davranış bilimci kullanıyor. Lorenz bu kavramı araştırmalarında
hayvanların savunma mekanizmaları üzerine çalışırken kullanıyor. Kavramların
insanları içine alacak şekilde kullanımı 1969 yılında İsveçli bilim adamı Peter Paul Heinemann tarafından oluyor.
Mobbing’in bugünkü anlamda iş yaşamını kapsayacak şekilde kullanımını ise Almanya’dan göç eden İsveçli
Bilim adamı Heinz Leymann önümüze
sunuyor. Heinz Leyman ilk araştırmalarını 1970 yılların sonlarında gerçekleştiriyor.
Leyman, Mobbing’i, iş yaşamında düzenli, tekrar eden ve
kasıtlı olan, çalışanın onurunu zedeleyici bir psikolojik terör davranışı
olarak tanımlıyor.
Günümüzde çalışan boyutu aşılmış durumda mobbing ile herkes
karşılaşabilir durumda. Mobbing artık sadece iş yaşamında değil, okullarda
sokakta hatta artık insanın olduğu her yerde denebilir. Sistematik olarak
gerçekleşen ve sadece kişiden kişiye değil, topluluklar tarafından kişilere yönelik
bir saldırı da olabiliyor.
Yurtdışında yapılan araştırmalarda mobbing uygulamalarının
iş yaşamında %50’nin üzerinde patronlar tarafından ya da üst düzey yöneticiler
tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor. Buna karşın, alt düzeyde çalışandan
yöneticilere yapılan mobbing oranı ise %2 civarında. Bu insana hemen yetkilerin
yetkilerini insanların onurlarını zedeleyici bir biçimde kullanmalarını
düşündürüyor.
Yapılan mobbing araştırmaları, sebepleri incelerken bir
taraftan yapısal faktörlere bakarken diğer taraftan da Mobbing’e uğrayan
kişinin kişisel özellikleri üzerinde yoğunlaşıyor. Birçok araştırmacı mobbing
kurbanlarını çekingen ve itaatkar yapıda insanlar olarak tanımlıyor. Fakat
sürecin karmaşık bir psikoljik süreç olması, sebebin sadece kişilik özellikleri
değil Mobbing’e maruz kalınan olayla da ilintili olduğunu gösteriyor. Hatta
Heinz Leymann herkesin mobbing yapabilecek potansiyelinin olduğunu savunuyor.
Özellikle kötü yönetilen kurumlarda, monotonluk, stres,
adaletsiz iş dağılımları ve takım çalışmasının zorlukları gibi faktörler
mobbing fırsatçılarına yardımcı oluyor. Buna sürekli nasihat eden ancak kendisi
tam tersini yapan yöneticileri de eklersek durumun vahameti daha da çok ortaya
çıkıyor.
Mobbing ile ilgili okumalar yaparken fark ettiğim temel durum şu oldu: Temelinde ötekileştirme mevcut ve bu durum günümüzün hastalığı. Kendimizce doğrularımız var. Kurumlar tarafindan, bizim gibi düşünmeyen faaliyette bulunmayan herkes, farkında olmadan öteki konumunda. Ayrımcılık evet, burada her alanda ayrımcılıktan bahsediyoruz. Senin gibi düşünmeyeni engeli bir şekilde ortadan kaldırma eylemi… “Çoğunluk haklıdır” yanılgısından kurtulamadığımız sürece mobbing her zaman toplumda var olacak. Önerim şu: Eğer Mobbing’ten kurtulmak istiyorsak her alanda adaletten yana olmalıyız.
Haber : Ali Dursun www.gorelesol.com