Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Türkiye Tarihinin En Büyük Vurgunu,gurbetçileri dolandırmak!
Kategori: Haber
Eklenme Tarihi: 18 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 13:00
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19450
İKTİDAR OLMAK İÇİN GURBETÇİ DOLANDIRMAK!
Türkiye Tarihinin En Büyük Vurgunu
"Tayyip Erdoğan'ların bu olayla ilişkisi, AKP'nin
kurulduğu dönem öncesine kadar uzanıyor. Gurbetçilerimizi dolandıranlardan
Demirkaya GmbH sahibi H. Demirkaya, Tayyip Erdoğan ile kol kola çekilmiş,
samimi pozlarını dağıtarak büyük paralar topladı.
"Tayyip Erdoğan'ın siyaset sahnesine atıldığı günlerde,
Almanya'da Demirkaya GmbH’nın reklamları ortalığı kapladı. Şirketin sahibi H.
Halil Demirkaya, elimizde bulunan tanıtma kitapçığının ilk sayfalarına
gördüğünüz gibi Tayyip Erdoğan ile birlikte çekilmiş samimi pozdaki
fotoğraflarını yerleştirerek, yaygın bir reklam kampanyası başlattı. Şirketin
broşür ve kitapçıklarında; Demirkaya GmbH'ye ortak olacaklara yıllık yüzde 40'ı
aşan oranlarda kâr payı vaat ediliyordu. Şirketin Almanya'daki bürolarında H.
Halil Demirkaya'nın, Tayyip Erdoğan'la samimi pozlarda çekilmiş fotoğrafları,
ilk bakışta göze çarpacak duvarlara asılmıştı. Gurbetçilerimizi aldatmak üzere
kullanılan malzemeler arasında, Hazine Müsteşarlığı'nın 'damgalı, mühürlü' izin
belgesi de bulunuyordu. Reklamlarda H. Halil Demirkaya’nın, TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi ve aynı zamanda İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekili olduğunu ifade eden
propaganda malzemelerine özellikle yer veriliyordu.
"Demirkaya GmbH, Almanya'nın tanınmış şirketleri ile
ortak olduğuna dair uydurma ilanları da çekinmeden dağıttı. Serbestçe hisse
senetleri sattı. Yılların emeği ve göz nuruyla biriktirilmiş paralara el koydu.
3 Kasım 2002 seçimleri ile AKP, Türkiye'nin tepesine oturtulduktan sonra
Demirkaya GmbH, hızla Almanya'daki bürolarını kapattı. Demirkaya GmbH'ye ortak
olduğunu zanneden gurbetçi vatandaşlarımız dolandırıldıklarını anladılar, ama
iş işten geçmişti. Demirkaya, ne tanınmış Alman firmalarının ortağıydı, ne de sınırsız
mal varlığına sahipti."
Dolandırıldıklarını somadan anlayan vatandaşlar Almanya'da
ve Türkiye'de adli makamlara başvurdular.
Demirkaya, AKP'nin seçim çalışmalarına yüksek miktarlarda
sıcak para yolluyordu. Demirkaya ve diğer bazı holdinglerin 3 Kasım 2002
seçiminde Tayyip Erdoğan'ların seçim giderlerini karşıladıkları saptanmıştı.
Dolandırılan gurbetçiler her yerde karşısına çıktılar ve "İslamcı
Holdinglere ve dolandırıcı şirketlere kaptırdığımız paralar ne olacak?"
diye sordular.
Seçim giderlerini büyük ölçüde Almanya'daki holdinglerin
topladığı paralarla karşılayan Tayyip Erdoğan bu feryatlara şu cevabı veriyordu:
"Bana mı sordunuz da kaptırdınız,kaptırmasaydınız."
Akçalı Telefon Görüşmeleri
H. Halil Demirkaya'nın kendisini tanıtırken kullandığı
fotoğraflardan, Tayyip Erdoğan'la en az 10 yıldır yakın ilişkisi olduğu
anlaşılıyordu. H. Halil Demirkaya özel sohbetlerinde Tayyip Erdoğan'la kişisel
dostluğunun yanında, aileler arasında da yakın dostluk ilişkisi bulunduğunu
ısrarla vurguluyor. İki ahbabın eşleri çok yakın arkadaşlar. Halil Demirkaya
ile Tayyip Erdoğan arasındaki akçalı telefon görüşmelerine tanık olanlar var.
Dolandırıcılık sanığı, İSO'da Başkanvekili, TOBB'nde Yönetim
Kurulu Üyesi H. Halil Demirkaya, gurbetçi vatandaşlarımızı dolandırdığı
iddiasıyla halen İstanbul-Şişli Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Şişli
Cumhuriyet Savcısı T. Tunç Onat tarafından hazırlanan 7 Kasım 2002 tarihli,
2002/4864 Esas sayılı iddianamede, H. Halil Demirkaya'nın; "yurtdışındaki
işçiler arasında çeşitli vaatlerle para topladığı, vaatlerini yerine
getirmediği gibi, topladığı paraları da iade etmediği" belirtilerek, bu
eylemlerin kasıtlı dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kaydedildi.
10 Milyar Dolar Topladılar
"Gurbetçilerimiz din sömürücülüğü yoluyla ve tarikat
örgütlenmesi kullanılarak dolandırıldı. Dolandırılan gurbetçilerimizin sayısı
yüz binlercedir. Bu yolla bazı hesaplara göre 50 milyar Euroluk bir kaynak,
Tayyip Erdoğan'ların ve diğer dinci örgütlenmelerin dayandığı holdinglere
yasadışı yollardan aktarılmıştır. Yalnız YİMPAŞ, Yöneticisi Dursun Duyar'ın
verdiği rakama göre 2,9 milyar Dolar toplamıştır. YİMPAŞ'ta yöneticilik yapmış
olan Faruk Asiltürk, bu holdingin topladığı paranın 10 milyar dolar olduğunu
belirtmektedir. Tayyip Erdoğan'ı iktidara taşıyan ABD güdümlü operasyonda rol
alan holdinglerin dayandığı parasal gücün önemli bir kesimi, gurbetçilerin
dolandırılmasıyla yaratılmıştır. Gurbetçilerimizin alınterine tarikat
örgütlenmesiyle el konulması, son 20 yıllık Türkiye tarihinin en büyük
dolandırıcılık suçudur."
"Çağırın Şu Sahtekârı"
İslami holdinglere para kaptıran vatandaşların kurduğu
Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Demirci, "1 milyon
kişinin holdinglere para kaptırdığını ve Tayyip Erdoğan'ın gurbetçilerle
toplantı yapacağı Adlon Oteli'nin önünde protesto gösterisi yapacaklarını"
söyler.
Tayyip Erdoğan, bu toplantıda dernek başkanı Demirci'yi
provokatörlükle suçluyordu. Sonra mikrofonun açık olduğunu unutup Devlet Bakanı
Ali Babacan'a "Çağırın şu sahtekârı, derdi neymiş anlayalım... "
diyordu. Sahtekâr dediği İslami holding temsilcisi değil, İslami holdingler
tarafından dolandırılan yurttaşların dernek başkanıydı.
Aynı basın toplantısının devamından:
"Para verirken açtın da bana mı sordun? Bu toplantıyı
provoke ediyorsun. Elinde belgen, bilgin varsa gelirsin. Ne demek otelin önüne
gelmek, otelin önüne gelerek gösteri yapmak. Kullandığınız rakamlar o kadar
tutarsız ki. '1 milyon kişi para verdi' deniliyor. 1 milyon kişi bu parayı
verirken, hangi evrak karşılığında verdi? Hukuki geçerliliği var mı? Burada
duygu sömürüsüne girmeyelim. Yüzde 30-35, hatta yüzde 40 nema alanların hoşuna
gidiyor muydu bu? Nema adı altında bunlar da alındı. Bunları da bilen birisiyim
ben.
Yüzde 40'ların alındığı zamanda dünyada hiçbir yerde faiz
oranı yüzde 6-7'den fazla değildi... Benim adımı kullanarak para toplamak
isteyenler olabilir. Sen bana açtın da sordun mu? Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
olarak buraya geliyorum."
"Bir YİMPAŞ Modası Çıkardılar"
Bu soygun faaliyetlerinin adli makamlara ve belgeleriyle
basma yansımasının üzerine Tayyip Erdoğan "Son günlerde yeni bir YİMPAŞ
modası çıkardılar" diye açıklama yapıyordu.
Konuşması her zamanki gibi tehditle bitiyordu:
"Tabii medya da bu işin içerisinde. Ben yine
sesleniyorum medyaya. Özellikle bundan bize vurmaya çalışan medyaya sesleniyorum.
Bak kendinize yanlış malzeme seçiyorsunuz, yanlış aktörler buluyorsunuz.
Buralardan AKP'yi vuramazsınız. Bu yanlış yollara girenler hesaplarını iyi
yapsınlar. Kaybeden AKP olmaz, kaybeden kendileri olur."
YİMPAŞ'ın adını anmadan, dolandırılan paraların AKP'ye
kanalize edildiği Alman Die Welt gazetesinde de yayımlandı.
Erdoğan,açıklanan haberle ilgili demeci ve yine basın
özgürlüklerine ilişkin nefretini yansıtıyordu:
"Medya bu konuyla AKP'yi vuramaz. AKP'nin kuruluşunda
bu tür holdinglerin parası var gibi yanlış yollara girmeyin.
"... Kendilerine bazı maşalar buluyorlar. Tabii medya
da bu işin içinde yine. Özellikle bundan bize vurmaya çalışan medyaya
sesleniyorum. Yanlış malzeme seçiyorsunuz, yanlış aktörler buluyorsunuz.
"... 'Hakkında tutuklama yok' denmesine rağmen hâlâ
kendilerine göre bir şeyler uydurmak suretiyle çamur atmaya kimsenin hakkı
yok."
Gurbetçileri dolandıranlar AKP iktidarı boyunca himaye
edildi. Dava süreçlerinde hükümet müdahalesiyle gerçekler gizlendi. Çünkü bu
olayda da bütün işaretler AKP kasalarını işaret ediyordu.
Kaynakça
Kitap: TAYYİP'İN VOLELERİ, Cemaat Ekonomisinin işleyişi: "Peçeli Holding" Ağı (Telefon Kayıtları, Resmi Yazılar, Wikileaks Kriptoları)
Yazar: Deniz Yıldırım