Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama: Antalya'da uyuşturucu batağından kurtulan 23 yaşındaki S.A.,yaşadıklarını anlattı
Kategori: Röportaj-Söyleşi
Eklenme Tarihi: 15 Ekim 2014
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 23:34
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/haber_detay.asp?haberID=19419
'Ben,ben olmaktan çıktım,evdeki altınları bile çaldım.'
Antalya'da uyuşturucu batağından kurtulan 23 yaşındaki S.A.,yaşadıklarını
anlattı.
Antalya'da lisedeyken, bir arkadaşını uyuşturucudan
uzaklaştırmaya çalışırken geri dönüşü çok zor bataklığa saplanan 23 yaşındaki
S.A., yaşadığı eroin krizlerinin ardından okuldan atıldı. Uyuşturucu alabilmek
için hırsızlık yapan ve annesinin altınlarını çalan genç kızın, hastaneye
kaldırıldığında serum takılacak damarı bulunamadı. "Ölsem de
kurtulsam" dediği anda narkotik ekiplerinin desteğiyle yeni bir hayata
başlayan ve tedavi olan S., şimdi uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele
ediyor. Tiyatroda rol alan ve yaşadıklarını yazan S.A., "Yolun sonuna
gelmiştim. Artık ya ölümü tercih edecektim, ya da yaşamayı. Hayatım boyunca hep
kolay olanı seçtim. Ama bu kez zoru başardım" dedi.
S.A., Antalya'da tanınmış bir ailenin iki kızından küçüğü
olarak 1991 yılında dünyaya geldi. İlkokul ve ortaokul sıralarındaki
başarılarının ardından liseye başladı. Ailesinin gözbebeği olan ve başarısıyla
gururlandıran dünyalar güzeli S., lise 2'nci sınıfta sevdiği bir arkadaşını
uyuşturucudan uzaklaştırmaya çalışırken kendisini geri dönüşü çok zor
bataklığın içerisinde buldu. Alkolün de etkisiyle çok klişe olan 'bir kereden
bir şey olmaz' sözünün arkasına sığınarak ilk eroin deneyimini yaşayan S.,
'Sadece bir kez denedim, zaten ben bağımlı olmam' derken haftanın 7 günü eroin
kullanan bir bağımlıya dönüştü.
UYUŞTURUCUNUN ESİRİ OLDU
Esrar,eroin,kokain derken denemediği uyuşturucu kalmadı.5
liralık paketlerle alınan uyuşturucuya para yetiştiremez oldu. Vücudu her gün
daha fazlasını isterken bulduğu bütün parayı uyuşturucuya harcıyordu. Günde
200- 300 lira harcar hale gelmişti. Uyuşturucu parası temin etmek için yoldan
gelip geçenden para dileniyordu. Buna 'sinyal çekmek' diyorlardı. Bazı genç
kızlar uyuşturucu için bedenini bile pazarlıyordu. S. ise uyuşturucu parası
için hırsızlık yapmaya başladı. Başlangıçta dumanını çekerken bir süre sonra bu
yetersiz kaldı. Her gün onlarca kez kullandığı eroin nedeniyle damarları delik
deşik oldu.Eroin almadığı zaman ağrılar ve kan ter içinde kalıyor,kriz
geçiriyordu.
'BEN,BEN OLMAKTAN ÇIKTIM'
Krize girdiği anda gözünün hiçbir şeyi görmediğini söyleyen
S.A.,yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Esiri olmuştum uyuşturucunun. Artık içilmeyen günler
bir kabus oluyordu. Gece yatağa girdiğinde o gün hiç içmemişsem ve içme sansım
da yoksa o çaresizlik hayatının en kötü gecesini yaşatıyordu. Öyle kötü anlar
oluyordu ki 'ölsem de kurtulsam' diye düşünüyordum. Lise öğrencisiydim ve
okulda bile uyuşturucu almaya başlamıştım. Hatta bir keresinde dersten izin
alıp tuvalette uyuşturucu kullandım. Okuldaki arkadaşlarım da uyuşturucu
bağımlısı olduğumu öğrenmişlerdi. Nihayetinde okuldan atıldım.Ailem ise
öğrendiğinde yıkıldı."
HASTANEYE SOKMAYA ÇALIŞTI
Ailesinin önerisiyle tedaviye olmayı kabul eden S., Manisa
Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin uyuşturucu bağımlılarını tedavi eden
bölümü AMATEM'e gönderildi. Burada 1 hafta yatan genç kız, merkeze uyuşturucu
sokmaya çalışınca tedavisi sonlandırıldı. Bu tedaviden ümitli olan ailesi için
ikinci kez yıkım olmuştu. "Hastaneye yatırıldığımda maddesiz yaşayamayacağıma
kanaat getirmiştim. Onca krize rağmen hiçbir şey, hiç kimse umurumda değildi.
Sadece eroin istiyordum. Ve henüz 1 hafta yattığım hastaneden çıkışımı isteyip
kendimi tekrar eroinin kollarına attım" diyen S., o süreçte yaşadıklarını
ise şöyle anlattı:
"Ben giderek,ben olmaktan çıkmıştım.Aynaya baktığım
zaman kendimi tanıyamaz hale geldim. 50 kilodan 38 kiloya düştüm. Çevremdekiler
benden uzaklaşmaya başlamıştı. Hayatı hem kendime hem de yakınlarıma zehir
ediyordum. Annemin karşısına geçip eroini onun gözleri önünde alıyordum.
Kollarım morluktan ve şişlikten iğne yapılamaz hale gelmişti. Vücudumda iğne
yapılabilecek damar kalmamıştı. Bacaklarım sürekli balon gibi şişiyor,
yürüyemeyecek hale geliyordum. Kollarım, bacaklarım derken boynumdaki damarlara
gelmişti sıra. Boynumdakileri de bitirdikten sonra kasığımdan iğne yapmaya
başladım. Her gün eroini bırakma kararı alıyordum, ama ertesi gün krize girince
tekrar sarılıyordum"
EVDEKİ ALTINLARI ÇALDI
Uyuşturucu için para bulmanın zorlaştığı dönemde evi talan
edip annesinin zor günler için sakladığı dövizleri buldu. Her gün azar azar
almaya başladı. Kısa sürede onları da bitirdi. Geriye altınlar kalmıştı. Bir
gün hiç düşünmeden onları da alıp bütün eşyalarını toplayıp evden kaçtı. Bu
süre zarfında sokaklarda yaşamaya başladı. Kimi zaman kaçırılıp dövüldü, kimi
zaman hırsızlık yaptı. Geçen yıl Mart ayında ise Zeytinköy'den aldığı eroini
içmek için müstakil bir evin bahçesine girdi. Bir gazetecinin fotoğraflarını
çekip haber yapmasıyla, S. için yepyeni bir sayfa açıldı.
BİR HABERLE HAYATI DEĞİŞTİ
Gazetede yayımlanan haberden sonra Narkotik Büro'dan
polislerin kendisini bulduğunu ve 'Bir Bağımlı Bir Hayat Projesi' kapsamında
tedavi ettirmek istediğini belirten S.A., "Yıllarca illegal yaşamım
yüzünden kaçmak zorunda kaldığım polislerin bana ne derece yardımı dokunur ki
diye düşündüğüm için tedaviyi başlangıçta kabul etmemiştim. Buna karşılık
vücudum berbat durumdaydı. İğneler yüzünden damarlarım delik deşik olmuştu.
Haliyle kol ve bacaklarında enfeksiyon oluşmaya başlamıştı. Annemin de zoruyla
hastaneye gittiğimde kolumu kesmek zorunda kalacaklarını söylediler. Kolum
umrumda değildi. Krize giriyordum ve sadece eroin istiyordum. Ailem beni ikna
edip hastaneye yatışımı yaptırdı. İlk hafta benim için ölümdü. Krizlerimi biraz
atlattığımda doktorların kararıyla ameliyata alındım ve bacağımdan alıp koluma
koydukları ek parçayla artık hayatımı devam ettirmek zorundaydım" diye
konuştu.
'HAYATIMDA U DÖNÜŞÜ YAPTIM'
Hastanede 1 ay kaldıktan sonra Antalya'da Narkotik Büro'ya
tedavi için görüşmeye gitti. S., o süreci şöyle anlattı:
"Yapılan görüşmelerde polis bana her türlü desteği
verdi. Uyuşturucu bağımlılarının tedavi edilmesini öngören bir proje kapsamında
İstanbul'daki özel bir hastaneye yatırıldım. Serum takacak damar bile
bulamıyorlardı. Uzun süren bir tedavinin ardından krizleri de atlatıp normal
bir hayata başladım. Hastaneden çıktıktan sonra artık bir şeylerin farkına
varabiliyordum. Hatalarımı geç de olsa idrak edip büyük hasarlı bir 'U' dönüşü
yaptım. Ve ben hayatımda ilk kez bir zaferi kutluyorum. Türkiye Uyuşturucu ve
Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'ne (TUBİM) çok teşekkür ederim. Aileme
ise yaşattığım bunca şeyden sonra pişmanlık kelimesi eksik kalır."
HAYAT BÖYLE DAHA GÜZEL
Kendi ifadesiyle belki de dünyada uyuşturucuya başlayacak en
son kişi olan S., şimdi Antalya'da narkotik polisle birlikte uyuşturucuyla
mücadele programlarına katılıyor. Yaşadıklarını, "Yolun sonuna gelmiştim.
Artık ya ölümü tercih edecektim, ya da yaşamayı. Hayatım boyunca hep kolay
olanı seçtim. Ama bu kez zoru başardım. Artık eski S. olamam. Hayat böyle çok
daha güzel" diye özetleyen S., tedaviden sonra günlerini dolu dolu
geçiriyor. Büro yönetimi ve makyaj kurslarına gidip sertifikalarını alan S.A.,
ardından emniyetin uyuşturucuyla mücadeleyi konu alan tiyatro oyununda rol
aldı. Şu sıralarda uyuşturucu madde bağımlılığını önlemeyle ilgili 'Eğer Baştan
Başlasaydım' adlı yeni bir oyun üzerine çalışıyorlar.
HAYATINI ROMAN YAZIYOR
S., günlerini nasıl geçirdiğini ise şöyle özetledi:
"Haftanın 5 günü tiyatro çalışmalarım var. İçinde
bulunduğumuz ekim ayının sonlarına doğru ilk gösterimizi Antalya'da yapacağız.
Arkasından Türkiye turnesine çıkacağız. Buna ilave olarak yazılar yazıyorum.
Şiir yazıyorum. Kendi hayatımla ilgili bir de roman yazıyorum. Bu kitabı
tiyatro nedeniyle biraz ertelemek durumunda kaldım. Geri kalan zamanlarda
narkotik büroda vakit geçiriyorum. Oraya gelen bağımlılara neler yapmaları
gerektiğini anlatıyorum. Ben uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyenlere
kendimi örnek gösteriyorum. Ben başardıysam siz de başarabilirsiniz diyorum."
ESKİ DEFTERLERİ KAPATTIK
Uyuşturucu kullandığı dönemde kopan ailesiyle ilişkileri de
çok iyi. "Eski defterleri tamamen kapattık. Artık onların istediği gibi
bir evlat olmaya çalışıyorum. Yeterince acı çektirdim geçmişte onlara"
diyor S.A.. Küçük yaşına sayısız dram sığdıran ve ölümün kıyısından dönen genç
kız, uyuşturucuya karşı gençlere de çağrıda bulundu:
"Arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Bu tarz
maddelerden uzak durun. Bir kere kanınıza girdiği an size hükmediyor. Esrar ve
hap kullanımı eroine basamaktır. Her basamak seni biraz daha karanlığa iter.
Bir kereden bir şey olmaz demeyin. Oluyor çünkü. Ola ki düştünüz, nereden dönerseniz
kardır, unutmayın daima bir umut vardır."
BULAŞICI HASTALIK GİBİ
Uyuşturucuya erişiminin de çok kolay olduğunu anlatan S.A.,
şunları söyledi:
"Uyuşturucu kullanan bir arkadaşı varsa öğrencinin
nereden temin edebileceğini rahatça bulabilir. Çok da fazla kullanıcı var.
Talep azaltılamadığı için satıcıyla da mücadelede istenen sonuç alınamıyor.
Polisin de elinden bir şey gelmiyor. Bütün iş çocuklara sahip çıkılmasında.
Talep olmaz ise bunun satıcısı da kalmaz. Bulaşıcı bir hastalık gibi, bir kişi
bağımlıysa en az 10 kişi de bağımlı hale gelebiliyor. Kısırdöngü oluşuyor. Asıl
yapılması gereken gençleri daha donanımlı hale getirmek."
'ÇOCUĞUM YAPMAZ' DEMEYİN
Anne ve babalara da seslenen S., "Benim çocuğum yapmaz
diye düşünmeyin. Belki de uyuşturucuya başlayacak en son kişi dünyada bendim.
Zeytinköy'de madde bağımlısı imam hatip lisesi mezunu da, 7 dil bilen psikolog
da gördüm. Bağımlıların arasında piyanisti de var, sporcusu da, yazarı da var.
Uyuşturucu için para karşılığında bedenlerini pazarlayan abla- kız kardeşleri
de gördüm. Bu nedenle şu yapmaz, bu yapmaz denmemeli. Çocuklarınızın daima
yanında olun. Onları dinleyin. Bağımlıysa bile onlara sahip çıkın, sokaklara
atmayın. Onların size ihtiyacı var" dedi.
ÖĞRETMENLER BİLİNÇLENMELİ
Türkiye'de AMATEM'lerin tek başına yeterli olmadığını,
yanında rehabilitasyon merkezi gerektiğini belirten S.A., şöyle dedi:
"Kişilerin çeşitli hobilerle vakit geçirebilecekleri, meslek edinebilecekleri ortam gerekli. Bunlar olmadığı için tedavi gören kişi hastaneden çıkınca koşa koşa yine uyuşturucu almak için torbacılara gidiyor. Okullarda ise öğretmenlere büyük görev düşüyor.Uyuşturucu ile ilgili öğretmenlerin bilgisi olmadığı için uyuşturucu krizine giren öğrenciyi öğretmen nezle olmuş, grip olmuş sanabiliyor.Krize giren kişinin burnu akar,üşür,terler,kas ağrılarına tutulur.Bunları bilmiyorlar.Uyuşturucuya başlayan öğrencilerin başarısı zaman içinde büyük ölçüde düşer. Derse olan dikkati dağılır. Derste uyur. Bunlara dikkat edilmesi gerekir"
cumhuriyet