Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 05 Eylül 2014
Geçerli Tarih: 27 Nisan 2024, 04:45
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=18920
Ekonomideki çıkmaz derinleşti
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) ve T.C. Merkez Bankası
(MB) istatistiklerine bakarsak, ekonomide durum hiç de iç açıcı görünmüyor. ABD
ve Avrupa’nın Türkiye’yi hem ortak hem de hedef ülke olarak görmeleri de iyiden
iyiye açığa çıktıktan sonra, ekonomik istikrarın daha çok çıkmaza gireceği
anlaşılıyor.
Açıklanan son rakamlar, ekonomideki risklerin arttığını
gösteriyor.
1) Türkiye’de inşaat sektörü sürükleyici sektördür. İstihdam
yaratır. Birçok sektörden girdi kullandığı için, ekonomide canlanma yaratır.
TÜİK’in 2014 yılı ikinci çeyrek mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış
inşaat istihdam endeksi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.8
oranında azaldı. İnşaatta çalışılan saat endeksi de yine bir önceki yıla göre
bu sene ikinci çeyrekte yüzde 11.6 oranında azaldı. Bu sektörde aynı döneme
göre ücret ve maaşlar da yüzde 0.6 oranında azaldı. Eğer enflasyonun etkisini
de hesaplarsak, bu sene inşaat sektöründe maaş ve ücretler geçen seneye göre
reel olarak yüzde 10 dolayında düşmüş demektir. Ücretler ancak durgunluk
dönemlerinde, yüksek işsizlik dönemlerinde düşer.
2) İnşaattaki düşmeye karşılık mevsim ve takvim etkilerinden
arındırılmış sanayide istihdam endeksi yine ikinci çeyrekte, bir önceki yıla
göre yüzde 3 arttı. Brüt ücretlerde yüzde 3.7 arttı.
İçeride durgunluk olmasına rağmen, sanayideki yüzde 3
oranındaki artış ihracattaki artıştan ileri geldi. Brüt ücretlerdeki yüzde 3.7
oranındaki artışta aslında enflasyona göre düzeltilirse, reel olarak yüzde 5.8
düşme demektir.
Kaldı ki sanayide büyüme GSYH’da büyümeyi etkiler. Bu
demektir ki bu sene de GSYH’da büyüme düşük kalacaktır.
3) TCMB ve TÜİK’in birlikte hazırladığı Tüketici Güven
Endeksi’nde de düşme var. Bu endeks Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde
0.9 oranında azaldı.
4) Son üç yıldır ekonomide düşük büyüme yaşıyoruz. Refah ve
fert başına gelir artışını, fert başına GSYH da büyüme gösterir. Fert başına
büyüme de yüzde 2 dolayındadır. Bu büyüme oranı ile Türkiye gelir yaratamaz.
Refah sağlayamaz ve dış borçlarını ödeyemez.
5) Bu sene enflasyonun oranı yüzde 10 dolayında olacak. 10
yıl önce 2004 yılında yıllık TÜFE oranı yüzde 9.32 idi. Bugüne kadar, Merkez
Bankası ve Hükümetler bırakın çözüm getirmeyi, enflasyona doğru teşhis bile
koyamadılar. Merkez Bankası’nın durup durup enflasyonu gıda fiyatlarına
bağlaması da evlere şenlik bir hadisedir.
6) Türkiye’nin ABD ve Batı tarafından dışlanması, yabancı sermaye
girişini azaltır.
Almanya’dan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin de
Türkiye’yi dinlediği ortaya çıktı. Almanya’nın Türkiye’yi dinlediğini ortaya
çıkaran Der Spiegel dergisinin haberine göre ABD, Türkiye’yi hem ortak hem de
hedef ülke olarak görüyor.
Almanya’da yayımlanan Bild gazetesi, Almanya’nın Türkiye’yi
dinlemesinin gerekçelerinden biri olarak, Türkiye’nin uzun süreden bu yana
Batı’nın ortağı olduğu konusunda oluşan şüpheler gösteriliyor.
Bu durum elbette ki Türkiye’ye gelen yabancı sermayeyi,
raiting kuruluşlarının değerleme notunu etkileyecektir. Oysa ki Türkiye’nin
cari açığını ve dış borçlarını çevirmesi için yabancı sermaye girişine ihtiyacı
var. Yabancı sermaye girişi azalırsa, dış borçları çevirmemiz zorlaşır.
Sonuç olarak; Yeni Hükümetin programında bu konuların
dikkate alınması gerekir. Hükümet restorasyon gibi geriye dönük tartışmalar
yerine, ekonomideki bu çıkmazların nasıl çözüleceğini tartışmalıdır.