Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


"Akıl"


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 22 Temmuz 2014
Geçerli Tarih: 02 Mayıs 2024, 13:20
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=18428


"AKIL"


Önce akıl ne demektir ona bakalım: "Akıl" Kuvve-i derrûkedir, yani anlayıcı bir kuvvettir. İyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratılmıştır. Aynı zamanda akıl, bir ölçü aletidir de diyebiliriz. Yani, yanlış ile doğruyu, güzel ile çirkini, kötü ile iyiyi hep akılla ölçeriz, Akılla ayırt ederiz. Akılla ölçülmeyen, akılla karar verilmeyen her şey ya eksik kalmıştır, ya da yanlış verilmiştir, yanlış yapılmıştır. Akıl ile ölçmeden, akıl ile tartmadan yapılan her iş akıl dışıdır, akıllara zarardır. Bazı akıl da vardır ki, hiç yanılmaz, hiç yanlışa sapmaz. İşte bu akıla (Selim Akıl) denir. yani aklı selim. Selim akıl, hep doğru ve sonu iyi olan işlerde bulunur. Doğru düşünür ve doğru yolu bulur. ATATÜRK'e baktığımız zaman; Türk milletini yükseltmek ve yüceltmek için verdiği mücadeledeki aklı görmezden gelmek mümkün değildir. ""Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" derken de akıla işaret etmiyor mu? Mürşitlik ilimle olur diyorsak tabii ki ilm de akılla olacaktır.Akılsız ilmin bizleri nerelerden alıp nerelere getirdiğini hepimiz görmüyor muyuz? Hepimiz görmüyor muyuz derken bazılarını ayrı tuttuğumu da belirtmek istiyorum. 

Şüphesiz ALLAH katında yeryüzünde debelenen canlıların en kötüsü, anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir. ENFAL Suresi/22


Akıl sahiplerinin işleri hep doğrudur. Pişman olacak, zarar gelecek işlere imza atmazlar, imza atılmasına da mani olurlar. Fakat, aklı ve zekayı birbirine karıştırmamak da gerekir. Zeka, sebeb ile netice arasındaki bağlılıkları bulmak, ayrılıklarını anlamaktır. Akıl sahipleri, teorik yolları ve kaideleri ortaya koyarken, zeki olan ise bunların pratiğe tatbikini sağlar. Bütün güzel ve yararlı işler akıl ile yapılırsa, onda hata ve eksiklik aranmaz, hatta bilimsellik adına, eğitim ve öğretim adına olumsuzluk bulunmaz ve bulunması da asla düşünülmez.  Fakat din işlerine gelince, din işlerinin akıl üzerine kurulabileceğini söylemek sanırım pek mümkün değildir. çünkü akıl, bir kararda kalmaz da ondan.Bir kararda kalmayan akılla dini kararlar, dini fetvalar verilebilir mi? sonra herkesin aklı da birbirine uymadığı gibi, hâl ve haraketleri de birbirlerine uymaz. ALLAH, bütün insanlara akıl vermiştir, ancak verilen aklı doğru ve yararlı işlerde kullanın, ülkenin kalkınması, milletin huzur ve refahı için kullanın, yetimin malına el uzatın, devletin malını talan edin, tebaanız altındakilere zulm edin, insanlar arsında hakkaniyet gözetmeyin diye vermemiştir. Bakınız! bugün müslümanlar zulüm altında inim inim inlemiyorlar mı,  kanları akıtılmıyor mu, gözyaşları hiç diniyor mu? Ülkeleri petrol kaynıyor, ama hiç birinde de huzur var mı? Cenab-ı ALLAH, bir çok zengin yeraltı ve yerüstü madenlerini müslümanlara vermiş, ama müslümanlar ne yapmış? bu madenleri Batılı güçlerin emrine vermişler, yani peşkeş çekmişler. Peşkeş çekerken de başlarına gelecek olumsuzlukları hiç düşünmemişler. Düşünselerdi bugün bu durumda olurlar mıydı oda ayrı. İşte paranın akıla tercih edilmesinin neticeleridir bunlar. Ülke topraklarını para karşılığı islam düşmanlarına satmaktan çekinmeyen müslümanlar, kendi topraklarında birgün esir olarak, hatta mülteci durumuna düşebileceklerini akıllarından çıkarmamalıdırlar. Kenya'nın kurucu devlet başkanı, Jomo Kenyatta'nın şu sözlerini birkez daha hatırlamakta yarar vardır: Avrupalılar geldiklerinde onların elinde incil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde incil onların elinde topraklarımız vardı. 


Cenab-ı ALLAH insanlara akıl verirken, sevgiyi, şehveti, nefsi, arzuyu,gadabı ve hırs-ı da beraberinde vermiştir. Hırs ise en kuvvetlisidir, en dehşetlisidir, en acıması olmayanı ve en gaddarıdır da dersek yanlış olmaz. Fakat bütün bu olumsuzlukların önüne akıl geçer ki, onları yumuşatır, gevşetir ve sakinleştirir. Aklı kullanmak için de, akıl lazım gelir ki, yani akıl bir karış havada olursa, işbir işi beceremez, hiçbir olumlu işlerin yapılmasına da katkı sunamaz.  İşte o zaman akıllı insanlara danışmak, akıllı insanların yaptıklarına bakmak gerekir. Akıllı hareket etmeyen, aklını kullanmayan kim olursa olsun, akıl dışı işlere kalkışıp, akıl dışı işlere imza atıyor demektir. Yönetici kultuklarını dolduranlarda, başta akıl, merhamet, bilgi adalet duygusu aranırsa, yönetilenlerin akıllı davrandıkları, akıllı bir şey yaptıkları anlaşılacaktır. Eğer  yönetilenler, yöneticilerin kölesi durumuna gelirlerse, elini eteğini öperek merhamet dilenecek hale gelirlerse, yine bu hata yöneticilerde değil, yönetilenlerde aranmalıdır. Birilerinin bir yerlerinin "kılı" olurum diyenlerin akıllı olduğunu düşünebilirmisiniz? ALLAH her insana akılı kullanması için vermemişdir de, onu başkalarına kiralasınlar diye mi vermiştir? Bugün bile halâ ülkemizin bazı bölgelerinde feodal yapı ağalarından izin almadan bırakın biryerden biryere gitmeyi, (affınıza sığınarak söylüyorum) kenefe gidebilenlerin olduğunu zannediyormusunuz? Aklını kullanamayanlar, akıllı geçinenlerin,hırslarının ve nefislerinin peşine takılanların varacakları yerin neresi olacağını bilerekmi arkalarından sürükleniyorlar acaba? 


Bir ailenin içinde akılsız birisinin olması, o aileyi sıkıntıya sokmaz, huzursuzluk içinde olmaz diye düşünmek mümkün mü? Akıllı insanların olumsuz konularda, problemlerini araştırarak, sorgulayarak, tespit ettiği sebepleri ortaya koyarak hep birlikte analiz etmeleri gerekmiyor mu? Bir ailenin içinde herhangi bir ferdin veya konunun tarafı olmadan, ayrımcılık yapmadan hep beraber münazara etmek, o olumsuzluğun ortadan kaldırılması veya giderilmesi çok daha kolay ve zahmetsiz olmaz mı?

O halde akıl kullanılırsa, akılcı çözümler araştırılıp bulunursa, gerek aile içinde, gerek ülke içinde huzur ve saadet yıkılmadan sürüp gitmez mi? Ama insanlar içinden çıkabilecek fitne, fesat iki yüzlü olanlara da kanılmaması gerekir, onların sözlerine de itibar edilmemesi gerekir. Aksi takdirde, ne aile içerisinde, ne de o ülke içerisinde huzur ve saadetin yanlız ismi kalır. 


İşte tam da bugünlerde huzurumuzu ve saadetimizi yeniden inşaa etmenin fırsatı önümüze gelmiştir. Bugüne kadar yapılanları, uygulananları, maruz bırakıldığımız olumlu veya olumsuzlukları, ülkemizin birlik ve beraberliğini, ötekileştirmelerin önlenmesi, dışarda itibarımızın yeniden tahsis edilmesi için, hepimize milli bir görev düşmektedir. Yanlız bu görevi hepimiz yerine getirmekde isteksiz ve çekimser davranmayalım ki, yarınlarda "Ah Keşke" demeyelim, pişmanlıklar da yaşamayalım. 

Şunu da unutmayalım ki: "İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır"  Hiçbir önyargıya kapılmadan, hiç kimsenin etkisinde kalmadan, kimsenin de sözlerine itibar etmeden doğru olan her zaman tercih edilmelidir. Risk olsa da, olmasa da eğer tercih doğruysa başarı kaçınılmaz olacaktır. 

Eğer ATATÜRK ve onun silah arakadaşları risk almamış olsalardı, Türkiye diye bir ülkenin varlığından söz etmek bugün mümkün olabilir miydi?


Neyse. Lafı fazla uzatmaya gerek yok. "Akıl"  herşeyin üstünde dir ve mutlaka galip gelecektir. Her ne kadar bazıları: "Herşeyi ben bilirim, herşeyi ben yaparım, herşey benden sorulur, ben ne dersem o olur..."dese de! Göklerin ve yerin hükümranlığı ALLAH'ındır. Nur Suresi/42


Türkiye 10 Ağustos 2014 pazar günü kendi Cumhur Başkanı'nı seçmek için sandığa giderek istediği adaya oy kullanarak kendi başkanını belirlemiş olacak. Ancak, yaz aylarının en sıcak ayı olan Ağustos ayında seçmenlerin, kimileri tatil yerlerinde, kimileri memleketlerinde olduklarından sandığa gidecek olanlar, ya ikametlerinin bulunduğu yerlerde ya da tatillerini geçirmekte oldukları yerlerde oy kullanmaları gereklidir. Gerekli olmasına gerekli de, bu seçimin ülkemiz ve milletimiz için çok önemi de vardır. Ben kimsenin hangi adaya oy verip vermeyeceğine karışamam, bu konuda da bir şey söyleyemem. "Arif olan anlar" Ancak, Cumhur Başkanlığı gibi bir seçimde herkesin sandık başına giderek oy kullanmasının çok önemli olduğunu söyleyebilirim.


Bu vesile ile, herkesin şimdiden Ramazan Bayramlarını kutlar, seçilecek olan Cumhur Başkanı'nın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını, milletin tümünü sevgi ve şefkatle kucaklamasını, milli birliğimizi bozmaya çalışanlara, bayrağımıza el uzatanlara, sofralarımızda ve ekmeğimizde gözü olanlara da fırsat verilmemesini temenni ederim.  Saygılarımla...



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster