Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Hayır, Hayır, Yüzbin Kere Hayır!


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 05 Eylül 2010
Geçerli Tarih: 14 Mayıs 2024, 19:32
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=1669


Hayır, Hayır, Yüzbin Kere Hayır!

 

Önümüzde 1980’in değil, 2010’un 12 Eylül'ü var ki, bilindiği gibi “Evet – Hayır”ın oylanacağı referandum tarihi. Yani şunun şurasında pek bir şey kalmadı. Her kimse birileri 12 Eylül ile darbe anayasasıyla hesaplaşacakmış. Nasıl hesaplaşma ise bu anlaşılır gibi değil.

Aslında bu darbe anayasasının değişmesini isteyenlerden birisiyim. Ancak, açıkça görmek gerekir ki, darbe anayasası, AKP’nin banayasasından daha insaflı gibi geliyor. Yani al birini vur ötekine…

12 Eylül 1980’in ürünü olan 1982 anayasası zaten birçok kere değişikliğe uğradı. Yaklaşık 20 defa değiştirildi çeşitli nedenlerle. Takribi olarak 9-10 civarında AKP tarafından değiştirildi ki, ortada pek de bir darbe anayasası kalmadığı aşikâr! Yani zaten değişmiş! Biraz da yamalı bohça gibi olmuş.

Şimdi darbe anayasasıyla hesaplaşacak olan diyor ki, rahat çalışamıyoruz, yasama organı meclis yasayı yapıyor, yürütme olarak hükümet yürütecekken, yargı hayır yürütemezsin kararıyla, çalışmalarımızı engelliyor, diyor.

Bu düşünce ışığında, değişim için evet demek lazım, hiç hayır demek değişim yapmak olur mu? Konseptinde bu ve benzeri yuvarlak, amaçsız, saptırmacalı ifadelerle, bıyık altından sahte gülücüklerle evet denilmesi isteniliyor ve yine kandırmaca sürüyor…

İnsan bir şekilde düşünür, niye yargıdan dönüyor diye!

Yasama, yürütme ve yargı genel anlamıyla Kuvvetler Ayrılığı anlamına geliyor. Peki nedir bu kuvvetler ayrılığı?

Kuvvetler ayrılığı, demokratik devlet yönetimini düzenleyen bir uygulama biçimi, bir olgu, bir modeldir. (Nedense bu tür şeyleri ortaya atanlar hep Fransızlar oluyor.) Yani yasama, yürütme ve yargı ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız güç ve sorumluluk alanlarına sahiptir.

Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin amacı, demokrasiyi korumak, diktatör, zorba, totaliter hükümetlere, yönetimlere engel olmaktır. Yani amiyane tabirle Padişahlığı engellemektir. Padişah olma hayalindekilere tabiî ki bu ilke uymaz.

12 Eylül 2010’daki referandumda neye evet neye hayır denileceğini yüce halkım bilmiyormuş.

Halkım bilmiyormuş, kafası karışıkmış, kararsızmış gibi vesveselere inanmak istemiyorum, inanamıyorum. Hayret verici bir durum ve çok üzülüyorum, endişeyle izliyorum.

Kimse kusura bakmasın diyecek gibi oluyorum ama sözlerimde bir kusur olmadığından böyle bir şey söylemeyeceğim.

Halkım bilmiyorsa, neden okumaz, neden iletişim araçlarını kullanmaz, en önemlisi neden sorgulamaz? Anlaşılır gibi değil.

Öyle çok fazla, karmakarışık bir oylama yok ki! Birkaç madde oylanacak sadece. Halkım artık okusun, araştırsın, iletişim araçlarından faydalansın. Halk ciddi anlamda cahillik etmesin.

En basit anlamıyla bir sorgulayalım. YÖK-Yükseköğretim Kurulu 1982 anayasasıyla oluşturulmuş bir kurul. Üniversitelerin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi duruyor. 1982 darbe anayasasıyla hesaplaşacak olan AKP hükümeti neden YÖK’ü kaldırmaz, lağvetmez? Bu nasıl hesaplaşmadır?

Anayasa Mahkemesi üye sayısı 11’den 17’ye çıkartılıyor. Öyle bir oyun var ki burada, anlamak için çok fazla uğraşıya gerek yok. 3 üyeyi TBMM seçecek, kalan 14 üyeyi Cumhurbaşkanı belirleyecek. Cumhurbaşkanı seçimini, YÖK’ün (3), Yargıtay’ın (3), Danıştay’ın (2), Askeri Yargıtay’ın (1), Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin (1) göstereceği adaylar arasından yapacak. Meclis çoğunluğu sende, Cumhurbaşkanı senden. Yani sen neyi ve kimi istersen, onu atayacaksın. Olmaz böyle şey!

HSYK-Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun asıl üye sayısı da 7’den 22’ye çıkarılacak. Bu da benzer bir uygulama…

Asıl anlaşılması gereken, referandumun basit bir evet-hayır oylaması veya yarışması olmadığıdır.

Ülkemizin, yurdumuzun, yurttaşlarımızın birliği, bütünlüğü ve özgürlüğü için “hayır” demek gerekiyor bu referandumda. Darbe anayasasıyla hesaplaşma adı altında, koftiden sözlerle millet uyutuluyor. Uyuma ey halkım, uyursan suçlu sensin.

Güçlü olan haklı olmamalı, haklı olan güçlü olmalı… Buradaki evet oylaması, güçlüyü her zaman haklı yapacak. Buna engel olmak için “hayır” denilmeli!

Barış Manço’nun şarkısıyla evet’çilere cevap vereyim ve referandumdaki oyumu belirteyim;

“Hayır, Hayır, Yüzbin Kere Hayır, İnanmıyorum Sana!”


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster