Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster
Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 07 Ocak 2014
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 17:19
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=16570
Makyavelizm, "Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu." savıdır.
Son günlerde Başbakan Erdoğan’ın tavrı makyavelist bir yaklaşımdır. 17 Aralık operasyonu ile başlayan sürecin ailesine kadar ulaşmaması için her tür çabayı göstermektedir!
Gülen Cemaati ile Başbakan Erdoğan arasında giderek artan tartışmanın nedeni yaklaşan Çankaya seçimleridir.
Dershane tartışması bu nedenden kaynaklanmıştır. Ve bu tartışma ile de iktidar ile cemaat arasında ipler kopmuştur.
Son yolsuzluk operasyonu da bu kopuşun sonucudur.
Yolsuzluk operasyonu ile iktidara yakın isimler, bakan çocukları hatta oğlu Bilal’ın da adı gündeme geldi.
Bakan çocukları tutuklandı. Bakanlar değiştirildi. Ama ifada için savcı tarafından davet edilen Bilal Erdoğan ortalıkta yok!
Ve Başbakan, Bilal’i korumak adına adımlar atmaya başladı.
Emniyette yaşanan atamalar bu adımlara örnektir.
12 Eylül referandumu ile yeniden yapılandırılan HSYK’yı sert dille eleştirmek de bu adımlara örnektir.
Savcılara sert çıkışlarda…
Başbakanın başdanışmanı ve partisinin milletvekili Yalçın Akdoğan’ın “kumpas” sözü ile Başbakanın “paralel devlet” ifadesi de anlamlıdır.
Buna karşılık cemaatin liderinin web sitesi üzerinden açıklamaları ile cemaate yakın bir isim olan Hüseyin Gülerce’nin sosyal medya üzerinden dile getirdiği sözlerde anlamlıdır.
“Hiç yaşamadığımız sıkıntılara hazır olun” sözleri buna örnektir.
İktidar ile cemaat arasında 2002 yılından bugüne var olan işbirliği sona ermiştir. Hatta gidişata bakacak olursak iktidar, cemaate yönelik bir operasyon hazırlığı içindedir.
Dolmabahçe’de yapılan ve yandaş gazetecilerle gerçekleştirilen son toplantıdan yansıyan bilgiler, operasyonun yakın olduğu işareti vermektedir.
Bir süre önce Burhan Kuzu’nun medyaya yansıyan, “MİT 2000 kişilik liste verdi” sözleri de böyle bir operasyona işarettir.
Bir süredir Başbakan ve yakın çevresi böyle bir adım için hazırlık yapmaktadır.
“Orduya kumpas kuruldu” sözleri bu hazırlığın işaretidir.
Neden bugüne kadar susuldu? “Kumpas kuruldu” ise birlikte kurulmadı mı? Ya da ‘kumpas’cıları o makamlara kim getirdi?
Neden Başbakan, ‘kumpas’ ile oluşturulan davaların ‘savcı’sı oldu?
“Paralel devlet” suçlaması da operasyon için bir suçlama hamlesidir. Başbakan “paralel devlet” suçlamasını cemaate yapmaktadır.
Demek istemektedir ki, ‘cemaat devlet içinde devlet haline geldi’…
Peki, kim getirdi?
2002 yılından bu güne cemaat ile el ele kol kola değil miydiniz?
“Ne istediler de vermedik” demekle bu birlikteliğe işaret etmiyor musunuz?
Başbakan soruşturmanın TÜRGEV üzerinden ‘şehzade’ Bilal’e uzanan soruşturmanın giderek kendisine de uzayacağını bilmektedir.
Hatta bunu ifade de etti.
Bu durum yaşanmasın diye Başbakanın gösterdiği çaba olağanüstüdür.
Bu çabanın sonucu olarak kamuoyunda, son yolsuzluk operasyonu ve bağlantıları yerine daha ziyade iktidar-cemaat mücadelesi yer almaktadır.
Bu durum Başbakan ve kurmayları tarafından bilinçli bir şekilde oluşturulmuştur.
Yeni gündem yaratma adına ‘kumpas’ gündeme getirilmiştir ve şimdi yeniden yargılama konuşulmaktadır.
Böylece Başbakan, cemaati ‘kumpas’ ile suçlayacak fırsatı yakalayacaktır!
Kendisi Ak-lanacaktır.
“Paralel devlet” ile de cemaat suçlanacak. Cemaate operasyon yapılacak ve Başbakan elini güçlendirecektir. Yani Ak-lanacaktır!
Başbakan Ak-lanma adına aslında bir de tüyo vermiştir.
Deniz Baykal’a yapılan ‘kaset operasyonun’ arkasında cemaatin olduğunu işaret etmiştir!
İktidarın 2002 den bugüne iç koalisyon ortağı olan cemaat artık hedeftir.
Çünkü Başbakanın Çankaya yoluna taş koymaktadır!
Son yolsuzluk operasyonu bardağı taşırmış ve ‘ak’ iddiaları üzerine yolsuzluk lekeleri serpilmiştir.
Para sayma makineleri, ayakkabı kutularında dolarlar, özel uçakla umre ziyaretleri ve TÜRGEV’e ‘nüfuz ticareti’ ile yaptırılan bağışlar bu ‘leke’lere örnektir.
Ve bu lekeleri hiçbir ‘matik’te temizleyemez…
Ne kadar makyavelist adımlar atsan bile artık güneş balçıkla sıvanmıyor…