Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


Tarihsel Bağlamda İdeoloji


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 02 Mayıs 2013
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 21:11
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=14245


Tarihsel bağlamda ideoloji - İbrahim Kurban

 

İdeoloji kavramı ilk olarak, Fransız devriminin son aşamasında, kendilerine ideologlar adını veren bir grubun üyesi olan, Destutt de Tracy tarafından “doğru düşünme imkanı sağlamak için kullanılacak fikir bilimi” anlamında kullanılmıştır. (1)
İdeologlar, o dönem Fransa’da başa geçecek olan Napolyon ile yakın ilişkilere sahipti. Napolyon’un iktidara gelmesinin ardından ideologlar, Napolyon tarafından eğitim sistemi geliştirme üzerine sorumluluk aldılar. Bu görevi yerine getirmekle birlikte ideologlar, kiliseye eğitim konusunda bazı tavizler veren Napolyon’a karşı, cephe aldı. Bu durum karşısında Napolyon, ideologlara tavır koydu ve “ideoloji” kelimesini bir kınama ve alay konusu haline getirdi. Hatta ve hatta ideologları metafizik yapmakla ve fikirleri çarpıtmakla itham etti.(2)
İdeoloji kelimesinin hazin kaderi böyle başladı ve belki günümüzde bile ideoloji denildiğinde, “yanlı fikir” düşüncesinin çağrışmasında, Napolyon’un ideologlara aldığı tutum belirleyici oldu.
***
İdeoloji kelimesi, ilk ortaya atıldığı dönemden sonra, aydınlar ve halk tarafından fazlaca tartışılan, belki de salt kelime olarak, en fazla tartışılan kelime oldu. Kimisi için “sistematik bir fikir yapısı” anlamına gelen ideoloji, kimisi için de “gerçekleri çarpıtan, gerçekleri olduğu gibi anlatmayan bir fikir yapısı” anlamıyla kavrandı. Bu durum Marksist insanlar arasında bile oldukça tartışılan bir durum haline geldi.
Marx’ın, eserlerinde, ideoloji kelimesini “yanlı görüş” anlamında kullanması ve ideolojilere olumsuz bir değer atfetmesi, bununla birlikte Lenin’in ideolojiye büyük bir önem vermesi, senelerce Marksistler arasında tartışılan bir konu olageldi.
Marx’a göre Marksizm bir ideoloji değildi.Ona göre Marksizm, dünyayı doğru algılamayı mümkün kılan bir araçtı.(3) Bir bilim yöntemiydi.
Lenin ise ideolojiyi, Marksizm’in bir parçası haline getirdi. Lenin’e göre ideoloji, marksizmin eylem aracıydı. Lenin, marksizmin temel ilkelerinden kopmadan, marksizmi revize etmiş ve marksizmi bir ileri noktaya çekmiştir. Marksizmin, bahsettiğimiz bu ileri noktaya gelmesinde, Lenin’in ideolojiye olan yaklaşımının büyük etkisi olmuş ve bu ileri nokta Ekim Devrimi’nin kapısını aralamıştır.
İdeolojinin pratiğe etkisi
Gramsci’ye göre ideoloji, siyasallık tarafından belirlenen ve kullanıma sokulan bir yapıdır. İdeoloji, siyasallığı; siyasallık ise devletin karakterini belirliyor. Dolaylı olarak ideoloji, devletin karakterini belirlemiş oluyor. Devletin karakteri ise, siyasal etkinliği ve siyasal pratiği ortaya çıkarıyor.
***
“İdeoloji, kendi adına siyasal etkinliği elbette etkiler. Ancak ideoloji üzerinde asıl belirleyici olan sınıf mücadelelerinin ilk aktarıcısı olarak siyasal pratiktir.” (4)
Belirleyici olan siyasal pratikse; burjuvazinin siyasal pratikte, proletaryadan ve onun temsilcilerinden daha başarılı olduğu görülmektedir. Peki, yönetmek dışında hiçbir pratik mücadele kültürü olmayan bir sınıf, nasıl oluyor da durmadan örgütlenmeye çalışan, bunun için gecesini gündüzüne katan proletarya temsilcilerinden ve istediği anda akan suyu, dönen tekerleği durdurabilecek olan proletaryadan daha başarılı olabiliyor? Karşımızda böyle bir sorunsal var ve buna Engels cevap veriyor:
“Toplum, dış ve iç saldırılara karşı ortak çıkarlarını savunmak üzere kendine bir organizma kurar. Bu organizma devlet iktidarıdır. Devlet, daha doğar doğmaz kendini toplumdan bağımsız kılar, ve belli bir sınıfın organizması haline geldiği ölçüde ve bu sınıfın egemenliğini doğrudan doğruya üstün kıldığı ölçüde, bu bağımsızlığı daha da büyük olur.” (5)
Engels burada, burjuvazinin devlet ve iktidar aracını kullanarak proletarya önündeki üstünlüğünü nasıl sağladığını açıklıyor. Devlet, tek başına bu zorlu görevde burjuvazinin en önemli aracı haline geliyor. Devlet otoritesi, örgütsüz proletaryayı dizginleme işlevini görüyor.
***
Son olarak ideolojinin halk nezdindeki algılanışının, neden olumsuz bir çağrışım yarattığını sorgulayalım.
Burjuvazi, düşünen insan istemiyor. İdeoloji ise insanı mantıklı bir düşünce doğrultusunda düşünmeye yöneltiyor. Bu nedenle burjuvazi, iktidar aracını kullanarak “ideoloji” kavramına saldırıyor. Böylece insanları ideolojiden uzak tutmaya çalışıyor. İktidar temsilcilerinin sık sık yaptığı “bu gruplar ideolojik gruplardır” açıklamaları tam da buraya oturuyor.
***
Bu durumu değiştirmek için ne mi yapmak gerekiyor?
Halk nezdinde “ideoloji”yi normalleştirebilmek için, Napolyonlarla hesaplaşarak ideolojiyi daha fazla savunmak gerekiyor.
Notlar
1. Şerif Mardin, İdeoloji, İletişim Yayınevi, Sayfa: 24
2. Şerif Mardin, aynı kitap, Sayfa: 25
3. Şerif Mardin, aynı kitap, Sayfa: 23
4. Metin Çulhaoğlu, Doğruda Durmanın Felsefesi, YGS Yayınevi, Sayfa: 15
5. F. Engels, Lugwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, Sol Yayınevi, Sayfa: 59


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster