Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


AKP 8 Mart'ı Sulandırıyor


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 09 Mart 2013
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 16:37
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=13650


AKP 8 Mart'ı Sulandırıyor

 

Başbakan 8 Mart günü Siirt'teydi.

Siirt'te bir salon toplantısı düzenleyen AKP'liler eniştelerini ağırladılar.

Geniş güvenlik tedbirleri altında yapılan toplantıda başbakan her zamanki gibi değinmedik konu bırakmadı!

Kadınların ağırlıkta olduğu salon toplantısında yerel seçimlere atıfta bulunarak,sokakların pisliğini kanıt göstererek Siirt'lilerin bu kötü! gidişata dur demelerini istedi,yani açıkça AKP adayını seçin diyor!

Siirt'lilerin vefasından,Çalışma yaşamından,Suriye iç savaşına derken gelip dayandı şu malum 3 çocuk meselesine!

"Size vasiyetimdir,mutlaka 3 çocuk yapın" dedi.

O arada arka sıralardan beş parmağını kaldıran birisini göstererek "Hah işte böyle,5 tane de olur" dedi.

Afferim başbakana!

Ortalık çocuktan geçilmeyecek artık!

Ebeveynler önde şişinerek yürürken etrafında beş,altı,yedi,...çocuklarıyla hava atacaklar!

Mutlu ve müreffeh bir şekilde!

Başbakan böyle yapar da,Görele'nin AKP'li Belediye Başkanı geri durur mu?

Bu amaçla bir gece düzenleyen Başkan Melikoğlu,geceye katılan kadınlara hitap ederek kadınlar gününü kutladı.

"Kadınlar bir çiçek kadar narindir,Bu vesile ile birlikte tüm kadınlarımızın dünya kadınlar gününü kutluyorum” diye konuştu.

Evvallah başkanım.

Geceye katılan Görele'li emekçi kadınlar,ellerine tutuşturulan kırmızı karanfillerle mutlu ve müreffeh bir şekilde evlerine yollandılar!

Sahi şu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ne anlama geliyordu?

Her yıl bir araya gelen emekçi kadınlar kendi aralarında iştişare yaparak;

"Gelin şu başbakanın feryadına kulak verelim de,hiç olmazsa üçer çocuk bari yapalım" kararı verdikleri günler midir?

Veya,"Belediye Başkanı acep doğru mu diyor? Biz birer narin miyiz?" diye tartıştıkları gün müdür?

******************************************************

KADINLAR VA ACI GERÇEKLER - Nurullah Aydın

 

8 Mart kadınlar günü kutlu olsun.

 

Her yıl olduğu gibi bu yılda bu günde siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları,vakıflar, dernekler kadınlar günü nedeniyle mesajlar yayınlıyorlar.

İstatistikler veriliyor.

 

Bu arada dünyada Türkiye’nin yeri konusunda farklı yorumlar yapılıyor.

Türkiye'de kadının çalışma hayatına katılma oranı,

 

İstihdama katılan kadınların sektörlerdeki oranları, kadın işsiz oranları,

 

Kamu kurumlarında çalışan kadın oranı,öğretmenlerin,üniversitelerdeki öğretim elemanlarının,baroya kayıtlı avukatların,hakimlerin,savcıların,polislerin kadın oranı, valilerin, vali yardımcılarının,kaymakamların,elçilerin kadın oranı,Parlamenterlerin,belediye başkanlarının,belediye meclisi üyelerinin,il genel meclisi üyelerinin,mahalle muhtarının kadın oranı,

Türkiye,kadın erkek eşitsizliğinde Dünya ülkeleri arasında sonlardadır.

Kadın cinayetleri artmıştır.

 

Töre cinayetlerinin dışında her gün ortalama beş kadın aile içi şiddet nedeniyle öldürülmektedir.

 

Erkekler kadının boşanmasını,kendisini terk etmesini kabul etmemekte,kadını geri dönmesi için tehdit etmekte,şiddet uygulamakta,eğer bu yaptıklarında başarılı olmazsa, öldürmektedir.

Eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı,

 

Hayatının herhangi bir dönemde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı,

 

Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı,

 

Fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma oranı,

 

Kentte fiziksel şiddet oranı, kırsal kesimde oranı,

 

Yaşadıklarıfiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı,

 

Tecavüze uğrayan kadın oranı, taciz edilen, cinsel saldırıya uğrayan kadın oranı,

 

Aile içi şiddet kapsamında şiddete maruz kalarak hastanelik olan kadın oranı,

 

Mağdur olan kadın oranı,

 

Korktuklarıiçin şikâyetçi olamayan kadın oranı,

 

istatistiki verilerle yıldan yıla değişmektedir.

Kadının bedeni üzerinden tanımlanan namus kavramı ile birlikte,onur kavramına odaklanamadığımız sürece,insanı insan yapan değerlerin çok gerisinde kalacağımız kesindir.

Kadınlar haklarını bilmek ve haklarını aramak zorundadırlar.Kadınların sağlıkta,eğitimde, yargıda,bilimde,sanatta,sporda,medyada ve siyasette öncelikle yer almasında toplumun aydınlığı ve geleceği için büyük yararlar bulunmaktadır.

Kadınlar sevgidir,dostluktur,emektir.Kadınlar toplumun ışığıdır,aydınlatır ve ilerlemesine öncülük ederler.Aydınlık ve güzel günlerde kadınlarımıza sevgiler,saygılar.

Günün Sözü: Kadın kendi başına ne gül goncasıdır ne de diken.Koklamasını bilirsen gül, tutmasınıbilmezsen diken olur.

 

*************************************************

“Ve Kadınlar…Bizim Kadınlarımız”

Kadını,kadın yapan özgürlükçü kişiliğidir aslında.

Baştan aşağı özgürlüğü temsil ederler.

Her kadının içinde,yüreğinde “ Ben özgürüm! ” diye bağıran bir ses vardır.

Kimisi bu sesi dışarıya yansıtır; kimisi içerisinde bastırır.Ama nasıl bir özgürlük bu bahsettiğimiz? Baştan savma bir özgürlük değil elbette.Hayat için özgürlük.Tatlı bir hayat için...

‘Kadınların ekonomik özgürlüğü’ denilir;bu özgürlük kazanılırsa kadın artık özgür sayılır.

Aslında o özgürlüğü yakaladığımız zaman,gerçekten özgür olabiliyor muyuz?

Yoksa bu bir palavradan ibaret midir,bilinmez.Kadınların özgürlüğü sürekli olarak kısırlaştırılır.

Biri çıkar: “Kadınsın,otur oturduğun yerde,çalışmak senin neyine?” der.

Biri çıkar: “Yemek getir!” der.

Öbürü çıkar: “Çocuk yap!” der...

Bunlar basit örneklerdi.

Biz asıl gerçekleri,asıl baskıyı gayet iyi biliyoruz.

Birileri tarafından kadına sürekli emirler verilir.

Kadın susar ve söylenilenleri yerine getirir.

Eğer kadın,sesini çıkarırsa suçlu hep kadın sayılır.Yeri gelir,öldüresiye dövülür.Kadına, adeta bir köleymişçesine eziyet çektirilir.Hiç kimse,kadını köle gibi kullanmak yüzünden erkek kadar alçalmamıştır!

İçinde bulunduğumuz zaman içinde ezilen kadın nüfusu oldukça fazla.

Kadınlarımızın emek gücü yok sayılıyor.

Kadınlarımız zorla,görücü usulü dediğimiz şekilde evlendiriliyor( nedense bu olay hep doğu şehirlerde oluyor).

Kadınlar hala cinsel obje olarak görülüyor.

Kadınlarımıza bir eşya değeri biçiliyor ve kadınlarımız resmen satılıyor.

Bu nasıl kabul edilebilir ki? 

Ufak bir kız çocuğuna tecavüz ediliyor, ancak tecavüz eden suçsuz,kız ise suçlu sayılıyor, öldürülüyor…

Ve devlet baba,sesini çıkarmıyor.

Ne zaman çıkarır sesini orası da belli değil ya…

Ne yazık...

Ne kadar düşmüşüz insanlık adına,ne kadar da yerin dibine girmişiz!!!

Bir kadın,sokakta yürürken farklı duygularla doludur.

Kadınlar,sokakta erkekler tarafından gözle hatta elle tacize uğramaktadır.Kadınlar bu yüzden sokakta dilediği şekilde yürüyemez hale geldi.

Genç kadınlar,yaşı başı 60'ı geçmiş adamlar tarafından tacize uğruyor.

Bunu dile getirince de kadın suçlu bulunuyor.

“Etek giymeseydin,laf atmazdı” deniliyor.

Kadın suçlu durumuna düşürülüyor.

Biz kadınların bu şekilde özgürlüğü kısıtlanıyor.

Etek giymek,en ufak bir dekolte bile ‘günah’ diye adlandırılıyor.Ama ne hikmet ise,erkeğin kadına dayak atması,erkeğin kadına tecavüz etmesi ‘günah’ sayılmıyor.

Garip…

Ve her geçen gün bu tür yobazlaşmış şeyler,daha da yobazlaşıyor.

Kadınların görevi yalnızca “evin kadını,çocukların anası” olmak değildir.

Kadın sanat ister,kadın okumak ister,kadın tiyatro ister film ister,yada herhangi bir uğraş, bir hobi ister.

Kadın isteklerini özgürce yapmak ister.

Kadın,kadın olmak ister!

Kadın sadece yaşayabileceği tatlı bir hayat ister…

Bunda bir kötülük var mı?

Ben göremiyorum...

Kadın,sosyal hayatında mutlaka özgür olmalı,“çevredeki insanlar ne der?” “aman bunu yapmayayım,insanlar yanlış anlar” korkusuyla yaşamamalıdır.

Kadınlar örgütlenmelidir.

Kendi kurtuluşları ve aslında sosyalizm adına örgütlenmelidirler.

Çünkü sosyalizm zaferi olmadan,kadın kurtuluşu olamaz.Ama sosyalizmin kurtarılması da kadınların fiiliyatı olmadan mümkün değildir.

Kadın sokağa çıkmalı,haykırmalı.Kadın okumalı,öğrenmeli ve öğretmeli.Kadın,kadını üreme fonksiyonu ile sınırlandıran kapitalizmi yıkmak için savaşmalı.Kadın,kadını esir yapan, gelenek ve ideolojilere karşı sistemli bir savaş içinde olmalı.
• • •
...
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon’a doğru.
Nâzım Hikmet

8 Mart 1857 tarihinde,kötü şartlar altında çalışan 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istekleriyle greve başladılar.Polisin işçilere saldırması,arkasından çıkan yangından, kurulan barikatlar yüzünden kaçamayan,geneli kadın olan 100'ü aşkın işçi hayatını kaybetti.
2.Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin,8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
• • •
Biz emekçi kadınlar olarak,bu gününün yaratıcısı Clara Zetkin’e ve 8 Mart günü,emekleri adına hayatını kaybeden emekçi kadınlarımıza,bize asıl mücadeleyi öğrettikleri için sonsuz teşekkür ediyoruz.


EYLEM BAŞAK ŞENTÜRK

 

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster