Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


SAZLAR ÇALINIR ÜLKEMİN BAHÇELERİNDE!


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazarları
Eklenme Tarihi: 20 Temmuz 2012
Geçerli Tarih: 18 Mayıs 2024, 16:53
Site: Görele Sol Platformu
URL: http://www.gorelesol.com/yazar.asp?yaziID=11325


Yorum Yaz   |   Yazdır   |   
 

“sazın ustası Aşık Veysel, Müslümanlığın ustası Hz. Muhammet.

Sazın teline vuran da, Müslümanlık hakkında konuşan da önce bunların namelerini ezberleyecek…”


gazetelerin birinde bir köşe yazısı okudum bugün. “demokrasi dedikleri NEVALE” şeklinde bir başlık altında toplamıştı yazar düşüncelerini. Ve devamında şunu gördüm yazının. 



ALKOL=KADIN

ÖZGÜRLÜK= ALKOL, UYUŞTURUCU, FUHUŞ


DEMOKRASİ= ADAM OLDÜRME ÖZGÜRLÜĞÜ

Özgürlük anlayışını alkol ve kadınla sınırlayanlara nasıl yanıt verilir bilemiyorum tabii. Özgürlük talep eden, kişilik haklarını dilediği gibi kullanamadığını söyleyen bir insanın bu talebinden sadece ve sadece “yeterince alkol alamıyorum, istediğim kadınla istediğim gibi beraber olamıyorum” anlamını çıkarmak oldukça tuhaf elbette. 



En çok tuhafıma giden de terör olaylarını ve verilen şehitleri özgürlük taleplerinin içine sıkıştırmak… Böylesi bir acımasızlık, böylesi bir yanlış yönlendirme gazetecilik anlayışına nasıl sığdırılıyor acaba…



Özgürlük= alkol, fuhuş, kadın eşitlemesi oldukça çirkin ve yanıltıcı durmadı mı sizce de…

% 50 gibi bir oyun iktidara gittiği ülkeden bahsediyoruz, %80 inin Müslüman olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.


Fuhuş batağına düşen çocukların, gençlerin kalan %20 den çıkması size de komik gelmiyor mu? Komik olan bu iddia elbette. Alkol kullanan, fuhuşa, uyuşturucuya yönelen çocukların aile yapısına bir bakalım lütfen. Zinanın serbest olduğu, örnek alınan zümrelerin İslamiyet anlayışına göre zina kapsamında yaşadığı bir ülkede fuhuş batağının sorumluluğunu özgürlükçü bir zihniyete bağlamak çok da adil olmasa gerek.

Fuhuşun yapıldığı çevrelere ve bu eylemi gerçekleştiren insanların aile yapılarına bakacak olursak pek çoğunun kendi kadınlarını evlere hapsederek başkalarının kızlarına ve kadınlarına sahip olma arzusunda olan, toplum içinde dini bütünü oynayan şerefsizlerin çoğunlukta olduğunu hepimiz görürüz. Gerekçeleri de hazırdır zaten. Her hatuna resmi nikah kıyamayacaklarına göre ve 4 hatun haklarını ihmale uğratmak istemediklerinden zinaya açık yolun zamanla fuhuş batağında kendine yol bulması çok da zor değil.

Bugün bu tür bataklık mekanlarına bir yolculuk yapın ve lütfen müşteri profilini bir çıkarın. Ertesi gün de aynı kişilerin aile yaşantılarına bir bakın, ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. 



Özgür olmak cinsel dürtülerin yönlendirdiği bir anlayış olmaktan ne zaman çıkacak bilemiyorum ama en azından bu açıdan bakacak olursak insanların hayatlarında yer alacak kişilere kendilerinin karar vermesinin fuhuş anlayışına girmediğini söyleyebilirim.



Törelerin kucağında, toplumsal ve yalan yanlış belletilen dinsel öğretilerin ışığında hangi genç kızımız koynuna gireceği erkeği seçebiliyor ki bu ülkede. 



Bunları unutarak, elimizin tersiyle bir kenara iterek bu baskılarla savaşan kişileri fuhuş babası, uyuşturucu mafyası, alkol bağımlısı ilan etmeye hiç kimsenin hakkı olmadığını söylemek bu tür yazıları okuduktan sonra en asli görevimmiş gibi geliyor bana.





Gelelim demokrasinin “adam öldürme özgürlüğü” anlamına. 



Bu daha da korkunç bir yakıştırma elbette. Resmi dini İslam olan ve uyruğu TC olan fakat dünden bugüne bünyesinde pek çok farklı inanışı, etnik kökeni barındıran bir ülke burası. Yine ne acıdır ki kürdü kürde, türkü türke kırdıran bir ülke. Şehit verdiğimiz evlatlarımız kadar canlarını aldıklarımız da bu toprakların insanları. Dünden bugüne bizimle beraber, bizim için, kendileri için, birliktelik için savaşmış insanlar.



Önce bir düşünün hele. 



İnsanları dağa nasıl bir sebep çıkarır. 



Buna gösterilecek o kadar çok sebep var ki. 



Kötü şartlar çıkarabilir mi, evet; 

ayrımcılık, ötekileştirme çıkarabilir mi, evet; 

yetersiz hizmet çıkarabilir mi, evet. 

Bunlarla beraber benimsenmiş ya da benimsetilmiş bir ideoloji çıkarabilir mi, yine evet; içinde bulundukları olumsuz şartları ranta dönüştürmek isteyen uyanık ve çakal zihniyetler çıkarabilir mi, kocaman bir evet.



Peki biz ne yapıyoruz?



Onları dağa çıkaran zihniyetle değil de dağa çıkan, çoğu zaman neden çıktığını bile bilmeyen, dönmek istese de dönemeyen bu ülkenin farklı etnik kökenli çocuklarıyla uğraşıyoruz. 



Onları dağa çıkaran ideolojiyi sürekli beslemek gibi bir çabamız var. 

Neden, terör işimize mi geliyor acaba. 

Ülke içindeki böyle bir kargaşa kimin işine gelebilir ki? 

Benim gibi sade bir vatandaşın olmasa gerek. 

Yine büyük rantlar için beslenen ve sonrada beslenen bu ideoloji ile savaşan güçlerin işine geliyor olabilir mi?



Şimdi siz kalkıp özgürlük sazının terör nameleri çaldığını nasıl söylüyorsunuz.



Özgürlük sazı çalsa çalsa sizden farklı olarak birlikte ve el ele yaşamanın namelerini çalar, buna özlem duyar ve bunun halayını çeker. 



Gözünüzü seveyim, eğri oturup doğruları söyleyelim. 



Alkolün insan sağlığını bozmasından dem vururken, fazla tüketiminde toplum sağlığını tehlikeye atmasından söz ederken oradan ya da buradan, onlardan ya da sizlerden, bizlerden üç beş çapulcunun, yağmacının, angudun, kendini ve haddini bilmezin, etik anlayışı zayıf olan şerefsizlerin faturalarını özgürlük ve demokrasi kavramlarına yüklemeyelim. 







Sevgi Dündar/ 19 temmuz 2012

 
19 Temmuz 2012


Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster