Ülkemizi elektrikte dışa bağımlılıktan kurtaracağız yalanlarıyla DSİ'yi tasfiye sürecine sokarak sularımızın kullanım hakkının 49 yıllığına HES Firmalarına devredilmesini,
HES Projeleriyle dere sularımızın kilometrelerce tünellere alınarak deremizin susuz bırakılmasını,
Sular zaten boşuna akıyor yalanlarıyla sularımızın ticarileştirilmesi çabalarını asla kabul edilemez buluyoruz.
Doğamızın cennet gibi olan yerüstü zenginliği,yeraltından çıkarılacak gram altından daha değerlidir.
Soluduğumuz hava,sizin kar için elde edeceğiniz nemenem enerjiden,çimentodan,vs daha değerlidir.
Bastığımız ve bize bir tohum karşılığında beş bostan veren toprak,sizin kar için elde edeceğiniz edinimlerden daha değerlidir.
Günü kurtarma çabalarıyla geleceğimizi yokediyoruz ve gözümüzden sakındığımız çocuklarımızın geleceğini mahvediyoruz.
Emperyalist işbirlikçisi AKP eliyle sürdürülen yağma ve talan düzenine bütün yuttaşlarımızın karşı çıkması kaçınılmaz bir görevdir.
Yeşil Giresun özlemlerimizin sürmesi için mutlaka çevremize sahip çıkmalıyız ve çevreye/doğaya verilen telafisi imkansız zararların karşısına dikilmemiz gerekmektedir.
Yeni bir Çevre Gününe yaklaştığımız şu günlerde çevrenin hali son derece perişan durumdadır.
Çevreye en büyük zararı verenler ise yatırım yapıyoruz yalanlarıyla ve çevre konusunda cilalı sözler söyleyen iktidar partisi mensuplarıdır.
Mesela,Giresun Valisinin Çevre Günü mesajını dikkatle okuyunuz ve çevreye verdiği zararlar ile bir kıyaslama yapmanız bu konudaki çelişkiyi görmenize yetecektir.
Çevremizi korumalıyız dedikçe çevre daha fazla zarar gören bir sürece girmiş durumdadır.
AKP İktidarı çevre yağmalanması için ne gerekiyorsa yapıyor.
Biyoçeşitlilik kanunu,
SİT yetkisinin koruma kurullarından alınarak bakanlığa devredilmesi,
DSİ'yi tasfiye sürecine sokarak suların kullanım hakkının HES firmalarına 49 yıllığına devri,
Yandaşlarına dağıttığı 40.000 siyanürle maden arama ruhsatıyla,
Ana başlıkları altında AKP iktidarı gözü kara bir biçimde çevreyi katletmeyi kafasına koymuş ve madenlerimizi,ormanlarımızı,kıyılarımızı,sularımızı,meralarımızı emperyalist yağma ve talana açmış durumdadır.
Yatırım getiriyoruz,(Bunlar yatırım değil,birer yıkım projesidirler)
Ülkemizi elektrikte dışa bağımlılıktan kurtaracağız,(Elektriği bize bedava mı veriyorsunuz? Bütün projelerin toplam elektrik üretimi ülkemizin elektrik ihtiyacının %3-5 aralığındadır.Elektrik bahane esasen sular şahanedir!)
Sular zaten boşuna akıyor,(Sular boşuna akmaz,geçtiği yerlere hayat verir)yalanlarıyla çevrenin yokedilmesi süreci son derece hızlandırılmış bir durumdadır.
Bu noktada esas önemli olanı,halkımızın ekseriyetinin iktidar yalanlarına inanıyor oluşudur.
Çevre konusu çok geniş bir konudur ve bu uğurda söylenecek çok şey vardır.
Yere attığımız izmaritten başlayabiliriz,çöplerin dere ve deniz kenarlarına dökülmesiyle devam eden çevre konusu,vadilerimizi yokeden,derelerimizi kurutan/susuz bırakan,suyumuzun kullanım hakkı 49 yıllığına devredilen HES projeleriyle sürdürebiliriz.
Cennet gibi koylarımıza dayatılan Termik Santraller,Nükleer Santraller,altın madenleriyle devam edebiliriz.
Çevremiz yokedilirken,çevreye sahip çıkmak en temel yurttaşlık görevlerimizden birisidir.
Herkesi çevreye sahip çıkmaya davet ediyoruz.
İktidarı,çevreye verdiği zararlardan ve uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz.