Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Cesur,Devrimci ve Çağdaş
13 Haziran 2015, 22:07

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

Cesur,Devrimci ve Çağdaş

TGB Başkanı Çağdaş Cengiz ile röportaj

CESUR YÜREK ÇAĞDAŞ!..

"ADANA'NIN YOLLARI TAŞTAN, SEN ÇIKARDIN BENİ BENİ BAŞTAN!.."

Yöremize ait türkü sözü. Ben de taş yolları geçip İstanbul'a gidiyorum. Ama sakın yanlış anlamayın. Yoldan çıkmak değil; ikna olmak, inanmak, fikirlerini dinlemek üzere, vatanına sevdalı bir gençle buluşmaya gidiyorum!.. Konuya gülümseyerek başlayalım istedim...

Uçak... Sabiha Gökçen Havalimanı... Karşıya geçerken vapura eşlik eden martıların çığlıkları ve muhteşem İstanbul Boğazı... Günlerden cumartesi, akan insan seli ve tarihi binalariyla İstiklal Caddesi... Bir cafeye oturdum bekliyorum. Telefon;

- Hocam, özür dilerim on beş dakika zorunlu olarak geç geleceğim.

Saygılı, zarif bir ses!..

- Peki bekliyorum.

Dakikası dakikasına geldi. Pehlivan yapısı, alnına dökülen siyah saçları, sıcak tebessümüyle geldi. Mütevazi ama bir o kadar da özgüvenli, gülünce gözleri bir çizgi..

Zamanla yarışan yürekli bir savaşçı ; TGB  BAŞKANI ÇAĞDAŞ CENGİZ!..

Hemen başlıyoruz;

- SİYASET SAHNESİNE OKUDUĞUNUZ BİR ŞİİRLE GİRMİŞSİNİZ. SONRASINDA NE OLDU?

-Lise son sınıfta iken okulumuzda şiir okuma günü düzenlenmişti. Kaymakam, Belediye Başkanı, Milli Eğitim Müdürü de gelmişti. Bir çok şiir gibi, benim iki şiirim de engellenmişti. Ve bu dinletide bana sunuculuk görevi verilmişti. Son şiirde okunduktan sonra ben,

- Birçok şiirimiz engellendi ama yine de ben size bir şiir okumak istiyorum. Dedim.

Ve Nazım Hikmet'in " Vatan Haini" şiirini okudum. Öğrenci aileleri ayakta alkışladı, ancak kaymakam;

- Alın bu terbiyesizi içeri dedi.

Ve ben tutuklandım, polis mekezine götürüldüm. İzleyiciler arasındaki üç avukat vardı, benimle geldiler, hatta bunlardan biri şu an Milas Belediye Başkanı. iki saat sonra serbest bırakıldım. Hiçbir şiddet görmedim. Meselenin absürdlüğü medyada yankılandı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan,  valiye, Tayyip Erdoğan'a kadar gazeteciler sorular sordular. Onlar da cevapladı...

-BU YÜREKLİLİĞİ NEDEN VE NASIL GÖSTERDİN?

- Ben ilk okuldan beri tarihe, ülkemin coğrafyasına, insanlık tarihine, sanata ve edebiyata meraklıydım. Okuyor ve araştırıyordum. Bu yüreğin her Türk gencinde olduğuna inanıyorum. Onlarca, yüzlerce gencin böyle kararlılıkla, cesaretle yaptığı eylemleri olmuştur. Bunu bireysel bir özellik olarak değil, Türk gençliğinin toplam özelliği olduğunu düşünüyorum. Kendi kültürümüzden, tarihimizden, birikimimizden geldiğine inanıyorum. Türkiye'nin çok köklü bir gençlik hareketi var. Ondan güç alıyoruz. 1870' lerde Namık Kemaller'den Jön Türklere, Hasan Tahsinler'den Kubilaylar'a Turan Emeksizler'den Deniz Gezmişler'e kadar çok ciddi büyük mücadeleler vermiş, büyük tecrübeler edinmiş ve cesaretin, haklılığın ne kadar önemli olduğunu defalarca kanıtlamış bir gençlik hareketine sahibiz. Haklı bir mücadele vermek, insanın haklı olduğunu bilmesi ona en büyük cesareti veriyor.

- O AN MI KARAR VERDİN, DAHA ÖNCEDEN DÜŞÜNDÜN MÜ?

- Bu yasağı, sansürü duyar duymaz, şiirle protesto etmenin doğru olduğunu düşündüm ve tepki verdim.

- KISA BİR ÖZGEÇMİŞİNİZİ ÖĞRENELİM

- Ben Çağdaş Cengiz, 1987 yılında, Muğla'nın Milas İlçesi'nde doğdum. Sakarya İlk öğretim okulu, Milas Anadolu Lisesi'nde okudum. Uludağ Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde lisans eğitimimi tamamladım. Şimdi Arel Üniversitesi'nde Medya ve Kültürel Çalışmalar'da yüksek lisansımı tamamlıyorum. Türkiye Gençlik Birliği'nin kurucularındanım ve çeşitli kademelerinde görev aldım. 10 Mart 2013'ten beri de başkanlık görevini yürütüyorum.

- ÇOCUKLUĞUNUZUN EKONOMİK KOŞULLARI NASILDI? YAŞAM KOŞULLARINIZ MI SİZİ BU HEDEFE YÖNELTTİ?

- Ben emekçi bir ailenin çocuğuyum. Babam emekli bir işçi annem ev kadını. Yoksul edebiyatı yapacak değilim. Parasal sıkıntı çektiğimiz özellikle 1999 ekonomi krizinde, köyden unumuzu getirdik, kendi ekmeğimizi kendimiz yaptık. Çareler ürettik. Kendi hayatımızı idame ettirdik, birikimimiz olmadı. Ülke genelini düşünecek olursak büyük yoksulluk yaşadığımı söylemek mümkün değil. Ancak babam emekli olduğu halde halen çalışıyor. Zorlukları, haksızlıkları yaşamak genelde hedef belirleyicidir şüphesiz...

Gülümseyerek, sevimli, pozitif ve mütevazi konuşuyordu. Halk çocuğuydu işte...

- KARAKTER YAPINI KENDİ GÖZÜNLE DEĞERLENDİRİRSEN?..

- Tek cümle ile özetleyeyim, ben devrimci bir Türk genciyim...

Burada bir duruş vardı, bir kararlı bakış vardı...

- ÜLKE SORUNLARIMIZIN EN ÖNEMLİ ANA BAŞLIKLARI SENCE NELERDİR?..

- Birincil olarak ve en önemli esas mesele, Türkiye'nin Türkiye'den yönetilme meselesidir. Özellikle başta ABD emperyalizmi olmak üzere tüm dünyadaki kapitalist merkezlerin, günümüzdeki siyasi iktidarlarla Türkiye'yi şekillendirmesinin en büyük sorun olduğunu söylemek istiyorum. 1945'ten beri Türkiye küçük Amerika denilerek, ABD emperyalizminin kukla yapısı, hatta bir yarı sömürge devleti olarak şekillendirilmeye gayret edildi. Bir yandan da bir dinamik, cumhuriyet devrimi dinamiği... Bunun karşısında Türkiye'nin bağımsızlığını savunan ve diyalektiği içinde barındıran bir çizgi. Özetle, Türkiye'nin devlet yapısının, Türkiye'den yönetilmesi en kritik meseledir. Diğer başlıklar bu meselenin alt kollarıdır zaten...

- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KİMDİR ÇAĞDAŞ CENGİZ İÇİN?..

Şöyle bir doğruldu, bakışları derinleşti ve,

- Mustafa Kemal Atatürk'ü dünyanın tüm ülkeleri bir özgürlük kahramanı olarak tanımlar. O bir vatan kahramanıdır, büyük bir devrimcidir, bir milletin doğru ve örnek lideri, atasıdır. Benim politika anlamında ilk eylemimin hareket noktası Atatürk'ün bizzati kendisi olmuştur. Onun Bursa Nutku'nu okuduğumda bunun çok sayıda insanın görmesi ve okuması gerektiğine inandım. Lise ikinci sınıfındaydım, eyleme geçtim. Okulun bütün panolarını Bursa Nutku ile donattım. Mustafa Kemal, kendisinin önder ve lider olduğu bir cumhuriyette bile devlet organlarının, askerlerin, jandarmanın, yargı organlarının yanlış ve hata yapabileceğini ancak; bunları düzeltme gücünün gençlikte olduğunu ve devrimi daima ileri taşımak gerektiğini, mücadele etmek gerekliliğini kararlı ve doğru bir şekilde ifade ediyordu. Bu beni harekete geçirdi işte... Mustafa Kemal Atatürk, benim rol modelim oldu.

Gözleri çakmak çakmaktı, inançlıydı, hedefliydi!..

- GEZİ PARKI OLAYINDA TGB'NİN DURUŞUNU NASIL DEĞERLENDİRİRSİN ÇAĞDAŞ?

- Gezi Parkı, AKP'nin 11 yıllık iktidarı boyunca adım adım cumhuriyet devrimleri ve temel özgürlüklerini, Türkiye'nin birliği ve bağımsızlığını tehlikeye sokan girişimleri sonucunda buna karşı oluşan bir öfke patlamasıydı... Ve bir ayaklanmaydı. Gezi Parkı Atatürk ve sonrasındaki devrimci proğramının bir ürünüydü. İstanbul'a ayrı bir değer katıyordu. Bu parkın yıkılması bizler için cumhuriyetin yıkılmasıydı. Gençlik kendi özgürlüğü ile Türkiye'nin bağımsızlığının nasıl örtüştüğünü gördü ve bunu savunmak için ayağa kalktı. Genciyle, yaşlısıyla bunun anlamı şuydu; cumhuriyeti, Türk Milleti'ni; halkçılığı, devrimciliği, laikliği, devletçiliği savunmak!..

Gezi Parkı olayında gençliğin müthiş yaratıcı gücünü gördük. Geleceğini yaratma iradesi vardı ortada. Bizler de TGB'li olarak bunun bir parçasıydık. Evim oraya çok yakındı, gece gündüz oradaydım. Benim için büyük tecrübe oldu, devrimciliğin gereği olan yeni çözümler üretmek adına...

- GEZİ PARKI AMACINA ULAŞTI MI?

- Tam anlamıyla değil. Sloganımız bunu özetliyor. " Bu daha başlangıç, mücadeleye devam"... Ben bunu biraz da 1908 hürriyet devrimine benzetiyorum. Erzurum'da, Diyarbakır'da, Van'da istibdat yönetimine karşı tepki eylemleri vardı. Balkanlar'da ayağa kalkanlar, dağa çıkanlar vardı. Daha sonrasında hürriyet devrimi gerçekleşti. Ama bundan tam bir başarı elde edemedi ki 1908 devrimi olan ileri bir proğram Mustafa Kemal devrimi oldu. Ondan on iki yıl sonra da devrim tepe noktasına ulaştı.

- TEMİZ SİYASETİ NASIL TANIMLARSIN?..

- Halk iradesi tam anlamıyla tecelli etmiyorsa bir temiz siyasetten bahsetmek mümkün değildir. Temiz siyaset benim gözümde halkın iradesidir. Böyle ifade edebilirim. Seçimler öyle koşullarda gerçekleşiyor ki hepimiz görüyoruz, izliyoruz. Bir kere bir baraj meselesi var ki halkın iradesini değerlendirmeye engel. Ancak, elbette bunun dışında milli egemenliği ve iradesini temsil eden siyasi kuvvetler var. O kuvvetler hiç olmadığı kadar büyüyor ve güçleniyor. O sandığı demokratikleştirecek de onlar. Temiz siyaset ancak ve ancak milli ve halk iradesinin devrimiyle gerçekleşebilir.

- TGB'NİN MİSYONU NEDİR?..

- Şöyle özetleyebiliriz, biz "Atatürk'ün Gençliğe Hitabı" çerçevesinde, gençlik kitlelerini bir araya getiren bir kitle örgütüyüz. Amacımız da tam bağımsız ve güçlü demokratik bir ülke kurmak...

Haydi biraz siyasetin dışına çıkalım!..

- KADIN ERKEK İLİŞKİLERİNDE, "ÇİFTE STANDART" UYGULAMASINA NE DERSİN? DAHA AÇIK SÖYLEYEYİM, TOPLUMUMUZDA ÇAĞDAŞ KADINI BEĞENEN ERKEK, EVİNDE DAHA MUHAFAZAKAR BİR EŞ İSTİYOR. BUNA NE DERSİN?..

- Türkiye'de kadına bakış açısı toplumsal olaylardan bağımsız değildir. Şöyle tarif ediliyor, sanki ülkemizde doğal ve aşağıdan gelen bir muhafazakarlık var ve Akp iktidarıyla önündeki prangalar kırıldı... Bu çok köklü yanlış ve yalan. Hiçbir zaman muhafakarlık aşağıdan yukarıya gelmez, yukarıdan aşağıya gelir. Türkiye'de kadın, Çanakkale Savaşı'nda, Kurtuluş Savaşı'nda, Türk Devrimi'nin yarattığı Halkevleri'nde, Köy Enstitüleri'nde, büyük toplumsal mücadelelerinde; en önde, en atak, en cesur görevleri almıştır. Özgürdür... Anadolu kadını eve kapatılmamıştır. Başını yalnızca çalışma konumundayken fiziksel koşullar nedeni ile kapatmıştır. Ve hiçbir zaman erkeğin kuklası olmamıştır. Eski Türk Devletleri'nde ana kraliçe alınan kararlarda söz sahibiydi. Şimdi tepeden başlayan gericilik, aşağıya doğru sirayet ettirilmeye çalışılmaktadır. Başarıya ulaşacağını düşünmüyorum. Kadının bir cinsel obje, bir meta anlayışına karşıyız. Biz kadınları kafeslemeye, kapatmaya, üretimin ve toplumun dışında tutmaya çalışanların karşısındayız. TGB'nin bakış açısı da budur. TGB'nin dört başkan yardımcısının ikisi kadındır. Bu arkadaşlar  bulunduğu konuma yetenekleri, birikimleri, cesaretleriyle gelmişlerdir.

- GÜNÜMÜZDE TÜRBAN, SİYASİ BİR SİMGE MİDİR?..

- Türkiye'nin 150 yıllık geçmişine bakalım. 1900'lu, 1800'li resimlere bakalım... Göremezsiniz. Türban ne zaman başladı, ne zaman yaygınlaştı? Akp zihniyeti ile... Kısaca söylemek gerekirse türban gençliğin içerisine yapay ayrımcılı sokmaya yarayan bir Truva atıdır. Biz türban takan arkadaşları hedef alarak, onlara karşı konumlanmış değiliz. Biz Türkiye'de siyasal konumlanmış mevzimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Türbanlı arkadaşlarımızla da Türkiye'nin başına örülen çoraba omuz omuza mücadele veriyoruz. Burada hedef kişisel değil, cumhuriyet ve laikliğe karşı girişilen eylemler ve fiillerdir.

- ÇAĞDAŞ CENGİZ ÇOCUKLUĞUNU DOLU DOLU YAŞADI MI?..

- Memleketim Muğla Milas, Türkiye'nin en güzel yörelerinden birisidir. Dolayısı ile doğayla iç içe oldum. Evimizin karşısında bir park vardı. Orada komşu çocuklarıyla tozun, toprağın arasında; saklambaç, top oyunlarıyla geçti. Ayrıca köy yaşamım da oldu. Tütün de dizdik, ot da yolduk susam tarlasında. Zeytinliklerde sırıkla zeytin de topladık. Onları eşeğin sırtında yağhaneye de götürdük. Bayram günlerinin geleneksel mutluluğunu da yaşadım. Evet çocukluğum dolu dolu mutlulukla geçti...

- DİN OLGUSUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?..

- Tüm dinler, doğduğu koşullarda toplumsal eşitsizliklere karşı bir tepki olarak ve mini toplumsal yapıyı yaratan aslında devrimlerdir diye tanımlayabiliriz. Hem hıristiyanlık, hem yahudilik, hem müslümanlık ve diğer dinler. Doğduğu koşullarda, daha geride olan toplumsal yapıyı, daha ileriye taşıyan olgulardır.  Ancak din, zaman zaman toplulukların kendi çıkarları için kullandıkları, kendi siyasi emellerine alet ettikleri bir olgu da olmuştur. Biz bu niyetle hareket edenler karşısında laikliği savunmak konusunda hiçbir zaman titrek bir tavır ortaya koymayız.

- GÜNDEMDEKİ KONULARDAN ŞOVENİZM NEDİR?..

- Şövenizim nerede ortaya çıktı? Batıda. Ne zaman? Özellikle sömürgeci devletlerin dünyada işledikleri büyük katliamlar ve sömürü eylemleriyle çıktı. Dillendirildiği esas dönem de 1. Dünya Savaşı. O dönem, büyük emperyalist devletler milliyetçilik adına sömürülerini sürdürdüler. Almanya gibi yeni emperyalistler doğdu. Büyük savaşlar ve yıkımlar, milliyetçilik kisvesine büründü. Tersten baktığımızda, emperyalizmin egemen olduğu çağlarda, milliyetçiliğin tarifi o emperyalist ülkelerin sömürü zincirinin halkalarını kırmak, dünya genelinde bir toplumsal vefa; insanlık içinde evrensel barış anlamına gelmektedir. Ve emperyalizme karşı milli bir devlet yaratmak, sömürü alanlarını kısıtlamak anlamına geliyor. Güney Amerika'da da bu var, Asya'da, Afrika'da, Küba ve Vietnam'da da bu var. Rusya'da da ve Türkiye'de de bu var. Türkiye'de şovenist ırkçı ile milliyetçi çizgi arasında çok fark var. Mustafa Kemal Atatürk  milliyetçiliğini savunmak, anti emperyalist milliyetçiliğini savunmaktır. Ve o yobaz, şovenist, ırkçı milliyetçi anlayıştan da tamamen uzaklaşmaktır. Şunu özellikle belirtmek isterim ki, Türkiye'de son dönem yükselen durum şovenist milliyetçilik değil, tam tersine özü anti emperyalist olan bir milliyetçiliktir. Bunu gezi de de gördüm, TC'yi savunan eylemlerde de, Türk Bayrağı'nı savunan  eylemlerde de, Atatürk'ü savunan eylemlerde de; dışlayıcı, ayrımcı, ırkçı, şovenist bir tavır değil, kucaklayıcı, birleştirici, emperyalizme karşı ortak tavır almayı gözeten bir duruş gördüm. Dolayısı ile, vatansever ve devrimci anti emperyalist milliyetçilerle, bu şovenist ve ırkçı tavırlar sergileyenlerinin ayrımını iyi yapmak lazım.

- BİRAZ DUYGUSALLIK OLSUN SÖYLEŞİMİZDE!.. ROMANTİK MİSİN ÇAĞDAŞ?..

Güldü, gülüştük!..

-  Bireysel sorularda zorlanıyorum. Romantizm biraz yüreğin bilince takla attırmasıdır diye düşünüyorum...

- Ooo!.. Çok güzel bir tanım...

Yine tebessüm... Ve söyleşiye devam.

- Biz ise romantizmin sevgi doluluğunu sonuna kadar içimizde taşıyan ama hiçbir zaman bilince takla attırmasına izin vermeyen gençleriz. Bizim için görünenlerle gerçek arasındaki fark çok önemlidir. O yüzden fiziksel görüntüler bizler için çok önemli değil, önemli olan o insanı güzelleştiren;  ülkesi, kendisi ve dünya  adına ürettikleri, değiştirdikleri, ortaya koyduğu dinamizimdir. Muhabbetiyle, dostluğuyla, arkadaşlığıyla, cesaretiyle, zekasıyla, paylaşımlarıyla yaratabilen bir kuşak olduğumuza inanıyorum. Bu güzellikleride hep birlikte tadıyoruz...

- PEKİ; SANAT, EDEBİYAT, MÜZİKLE İLGİLENİR MİSİN?..

- Elbette... Beni çok etkileyen yazarların başında ilk okulda okuduğum Aziz Nesin gelir. Gerçekçi yazarlardan; Maksim Gorki, John Steinbeck, Jack London... Ülkemizin en büyük şairlerinden Nazım Hikmet. Atilla İlhan, Melih Cevdet Anday... Bunun dışında tiyatro hep ilgimi çekti. Özellikle modern tiyatro... William Shakespeare, Johnn Volfgang Von Goethe, Friedrich Schiller'i okumak ayrı bir tad.  20. yüz yılın başından beri çeşitli kuramları ortaya koymuş olan sanat adamlarını çok dikkatle okuyorum. Yine günümüzün bence en büyük tiyatro adamlarından Ferhan Şensoy'un bütün oyunları ve filmlerini keyifle izledim.

- YA MÜZİK?..

- Rock müziğinden Türk halk müziğine, Türk sanat müziğinden, klasik batı müziğine, Latin  müziklerine kadar dinlerim. Müzik ruhu dinlendirir, mesajlar alırsınız. Ruhi Su, Mahzuni Şerif, Arif Sağ en severek dinlediklerimdir. Yasmin Levy'i Endülüs halk müziği flemenkoyu, Portekiz fadolarını dinlerim.

- Fado mu? Demek pek duygusal ve romantiksin Çağdaş... Biliyorsun fadolar Portekizli kadınların denizci eşlerine yaktıkları ağıtlardır. Hüzünlerini, acılarını, bekleyişlerini, özlemlerini, sevgilerini dile getirir.

- Evet, nostaljinin ve aşkın dile getirildiği bir müzik türüdür. Çok severim. Fadonun kelime anlamı "kader" dir. Bu konuda Amalia Rodrigues en ünlü sanatçıdır.

- Güzel, ya yaşadığın yörelerin müziği?..

- Evet.. Zeybek havaları!.. Hergün dinlerim, bir hafta dinlemesem rahatsız olurum.

- Zeybek oyunlarını bilir misin?

-Evet,  güzel de oynarım..

Sempatik gülüşü koşuşturmaktan uçuk çıkan dudaklarındaydı...

- SON OLARAK BİZE NE SÖYLERSİN ÇAĞDAŞ?..

- Biz Türk Gençliği olarak büyük bir mirasa sahibiz. Çok şanslı bir kuşağız... 21. yüzyılın başlarında ülkemiz büyük toplumsal değişimler yaşayacak ve bizler içinde olacağız. Ülkemizin geleceğini bizler kuracağız. Bunun için umutluyuz, kararlıyız... Çektiğimiz sıkıntılara rağmen neşemizi ve bize güç veren umudumuzu kaybetmiyeceğiz. Gençlik Atatürk'e verdiği sözü tutacak ve cumhuriyetin yılmaz bekçileri olacağız...

Saygılıydı, mütevaziydi, yumuşak ama tane tane konuşuyordu... Söyleşi bitmişti vedalaştık. Adımları aceleci, kararlı başka toplantıya koşuyordu..

" BEN, MANEVİ MİRAS OLARAK HİÇBİR DOGMA, HİÇBİR DONMUŞ VE KALIPLAŞMIŞ KURAL BIRAKMIYORUM. BENİM MANEVİ MİRASIM BİLİM VE AKILDIR" DİYEN SEVGİLİ ATATÜRK'ÜM!.. BU GENÇLER MİRASINI HAK EDEN GENÇLER!..

VE ÇAĞDAŞ CENGİZ!.. YÜREKLİLİĞİ, BİRİKİMİ, KARARLILIĞI, ONURLU DURUŞU, HEDEFİNDEKİ BİLİNCİ; VE ÜLKESİNE SEVDASI, DUYARLI TAVRI, NAKIŞ NAKIŞ EMEĞİYLE, AYDINLIK BİR GELECEĞİ MUŞTULUYOR!.. BENİM GÖRDÜĞÜM BU ÇERÇEVEDEKİ IŞIKLI FOTOĞRAFI SİZ DE GÖRÜYOR MUSUNUZ?..

Söyleşimiz, zaman olsaydı da keşke saatlerce uzasaydı... Ama dönüş yolculuğu, vapur, uçak ve Adana'nın taş yolları ve bilgisayarım beni bekliyor!..

Çağdaş Cengiz kimdir ?

TGB ismini taksim gezi parkı olayları öncesinde yaptığı toplantılarda ve bugün olanların geçmiş günlerde planlandığı haberleridir. Milas Anadolu Lisesi sinden mezun olan Cengiz Milas Tiyatro Şenliği nde en iyi oyuncu ödülünüde almıştır. Lise yıllarındada en iyi oyuncu ödülü alması bunun göstergesidir. Hatta Başbakan Erdoğan da bu konuyu yorumlamış ve kendisinin de başına böyle bir olay geldiğini söyleyerek Çağdaş ın yaşadıklarını paylaşmıştı. Atatürkçü Düşünce Kulübü nde faal olarak çalışmıştır. TGB de bu toplantıların birinde gündeme geldiğini söylemiştir.

Takip et Türkiye Gençlik Birliği yeni Genel Başkanı nı seçti. TGB devrimin kadro okuludur. 60 ilden temsilcinin katıldığı coşkulu kurulda gündem görüşüldü. İlker Yücel in genel başkanlık görevini devretmesi sırasında salonda Herşeyiyle güzel İlker Yücel sloganı atıldı. Zafer kazanacağız Burada konuşma yapan Çağdaş Cengiz TGB nin yedi yıllık yürüyüşü sonrasında Türkiye nin en büyük gençlik örgütü haline geldiğini belirterek şunları söyledi TGB nin ortak aklı ve kolektif önderliği bu başarıyı getirdi. Atatürkçü vatansever devrimci bir gençlik örgütü olarak emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye yi kuracağız. Başaracağız ve kesinlikle zafer Devrimin kadro okulu TGB Görevini Cengiz e devreden İlker Yücel de konuşmasında kolektif liderlik uyumlu çalışma müdahaleci çizgi ve okullarda yerleşme vurgusu yaptı. Görev değişikliğine ilişkin de açıklama yapan Yücel şunları söyledi Gençlikteki görevimi tamamladım. Normalde birkaç ay sonra farklı bir mevzide göreve gelmeyi planlıyorduk.

Çağdaş Cengiz kaç yaşında merak edenlere cevabımız 36 Çağdaş Cengiz nerelidir diyenlere ise Muğla cevabını veriyoruz. Nazım Hikmet şiirlerini seven Çağdaş Cengiz şairin Vatan Haini adlı şiirini de okumuştur.Başbakan Erdoğan'ın da kendisi hakkında söylediği sözler vardır son günlerde.

Haber - Röportaj : Esma Şeref esmaseref@gmail.com

Haberi Ekleyen: Ali Dursun

Bu haber 2769 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Röportaj-Söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi Dedesi rahmetli Mustafa Kul'un bayrağını taşıyor

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı!

Erdoğan'ın halifelik hayali Türkiye'yi tehlikeye attı! Ortadoğu'yu en iyi bilen gazeteci Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ'ye konuştu

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü

Kılıçdaroğlu: AKP kaybedeceğini gördü Kılıçdaroğlu provokasyonlar konusunda uyardı

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!..

Yıldırım Mayruk ülkeyi terk ediyor!.. Yıldırım Mayruk,Barbaros Şansal ile birlikte ülkeyi terk ediyor!..

Demirci,AKP Milletvekili A.Adayıyım

Demirci,AKP Milletvekili A.Adayıyım Mustafa Demirci,Giresun AKP'den milletvekili aday adayı olduğunu ilan etti

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss