Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yaşasın 15-16 haziran
16 Haziran 2014, 12:06

Yaşasın 15-16 haziran

Büyük direnişe katılan işçi, 15-16 Haziran'ı yazdı

Yaşasın 15-16 haziran

Büyük direnişe katılan işçi, 15-16 Haziran'ı yazdı

15-16 Haziran Büyük İşçi Kalkışması'nın yaşandığı tarihte, DİSK'e bağlı Maden-İş Sendikası'nın 6. Bölge Temsilcisi olan, sonrasında da DİSK ve Maden-İş'te yöneticilik yapan Hüseyin Ekinci, o günleri soL'a anlattı.

15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişi yapılalı 44 yıl oldu.

Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılan bu büyük direnişin, elbette birçok nedeni ve birden fazla boyutu var. İşçiler bakımından ekonomik boyutu büyük önem taşıyor… Sosyolojik boyutu ise çok tartışıldı.

Çeşitli kuruluşlar, kendi görüşlerine göre çokça değerlendirmeler yaptı. Bazıları, siyasal boyutunu öne çıkardı, kimileri sosyolojik tarafıyla ilgilendi. Değişik bakış açılarıyla çeşitli yorumlar yapan yazarlar, karikatüristler, gazeteciler oldu.

İşçi gözüyle bakıldığında bu direniş iş ve ekmek eylemidir.

Ekmeğini kazanmak zorunda olan işçi, “işime devam edebilmem için örgütlü olmam gerekir. Bu örgütlülüğümü, emeğim için mücadele eden ve var olan haklarımı da tam olarak savunan devrimci yöneticilerin yönettiği sendikalarla sağlarım. Uzlaşmacı sarı sendikalardan bana hayır gelmez” demiştir.

Metal İş kolunda faaliyet gösteren Türkiye Maden-İş, Lastik- İş, sendikaları Türk-İşten ayrıldı. Bu sendikalar, bağımsız Basın-İş, Gıda-İş ve Zonguldak Yeraltı Maden-iş sendikalarını da yanlarına alarak önce SADA’yı,(Sendikalar Arası Dayanışma) 13 Şubat1967 günü de DİSK’i kurdular.

İşverenlerin kurdurduğu sarı sendikalardan ayrılan işçiler, DİSK üyesi sendikalarda süratle örgütlenmeye başladılar. Türk-İş üyesi bazı sendikalardan istifa eden işçiler ise DİSK’e bağlı sendikalarda yerlerini almaya başladılar.

İşçiler, demokratik eylemleri sonucu meydana getirdikleri direnişlerle sendika seçme özgürlüklerini uygulamaya başladılar. Türk Demir Döküm, Sungurlar Kazan, Gislaved Lastik ve Kavel Kablo Fabrika direnişleri başarılı örnekler olarak işçi sınıfı tarihindeki yerlerini aldı.

Bu durum işverenler ve siyasi iktidarı rahatsız etmeye başladı. İşçilerin bilinçlenmesi, devrimci sendikaların güçlenmesi engellenmeliydi…

İşçilerin DİSK’e katılmaları önlenmeliydi…

Hatta DİSK kapatılmalıydı…

İktidar ve büyük sermayenin düşüncesi bu yöndeydi.

Onlara göre,1963 yılında Bülent Ecevit’in Çalışma Bakanlığı döneminde çıkarılan Sendikalar Kanunu değişmeliydi. O günkü siyasi iktidar, sendika değiştirmeyi zorlaştıran ve sendika seçme özgürlüğünü ortadan kaldıran kanun değişikliklerini hemen Meclis’ten geçirdi.

DİSK, bu yasanın insan haklarına aykırı olduğunu, örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldırdığını, ayrıca yürürlükteki Anayasa’ya da aykırı olduğunu çeşitli toplantılarla anlatmaya çalıştı, bu konuda çok uğraş verdi. Ama iktidar kararlıydı, ne olursa olsun, ileride Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecek anti demokratik bu yasayı 11 Haziran’da yürürlüğe koydu.

DİSK, 14 Haziran 1970’de Merter’deki Genel Merkezi’nde bir toplantı yaptı. İstanbul ve Kocaeli’ndeki tüm işyeri baştemsilci ve temsilcilerinin katıldığı bu toplantıda yasal değişiklikler anlatıldı. Yöneticiler, antidemokratik bu yasa hakkında detaylı bilgiler verdi.

Daha sonra işyeri sendika temsilcisi işçiler konuştu. İşyeri temsilcilerinin yaptıkları konuşmalar, baştan sona heyecan ve coşku içinde geçti. Bir döküm işçisi, şöyle konuştu.

“Arkadaşlar, üretimden gelen gücümüzü yarın kullanacağız. Herkes gücümüzün ne olduğunu, ne kadar etkili olduğunu görecektir.”

Bu sözler salonda ki kalabalığı coşturdu; konuşan işçi, uzun süre alkışlandı.

15 Haziran 1970 sabahı İstanbul ve Kocaeli’de DİSK’e bağlı işçiler, çalıştıkları fabrikalarda iş bıraktılar. Fabrikalarının dışına çıktılar. Kendilerine en yakın fabrikalardaki işçilerle buluşmak üzere yürüyüşe geçtiler.

Anadolu yakasındaki işçiler,Gebze, Çayırova, Pendik ve Kartal’dan başlayarak Kadıköy’e doğru yürüdüler.

Avrupa yakasındaki yürüyüşler ise Bakırköy ve Sağmalcılar’dan başlayarak Topkapı’ya doğru yapıldı. Burada buluşan onbinler Sultanahmet ve Eminönü’ne doğru ilerlediler.

Valilik, yürüyen onbinlerce işçinin Beyoğlu’na geçişini engellemek için Haliç ve Galata köprülerini açtırdı.

Eyüp ve Silahtarağa’daki işçiler ise kendilerine katılanlarla birlikte Kağıthane ve Cendere’ye doğru yürüyüşe geçtiler.

İstinye’den yürüyüşe geçen Kavel işçileri de, o zamanlar büyük bir sanayi bölgesi olan Levent’teki işçilerle buluştular. Önlerine çıkan polis barikatlarını aştılar.

İstanbul ve Kocaeli’deki yürüyüşlere çeşitli fabrikalardan yüz bine yakın işçinin katıldığı belirtiliyordu.

Sendikal özgürlüklerin kısıtlanmasına ve sendika seçme özgürlüğünün yok edilmesine karşı, DİSK’e bağlı sendika üyesi işçiler direniyordu. Ancak Türk-İş’e üye çok sayıda işçi de bu eyleme sınıfsal destek veriyordu.

Sıkıyönetim ilan edildi

O dönem iktidarda bulunan Demirel Hükümeti, İstanbul ve Kocaeli’de iki aylık sıkıyönetim ilan etti. Tanklar, askeri araçlar sanayi bölgelerine ve fabrika önlerine yerleşmeye başladı.

Eyüp ve Silahtarağa, o zamanlar özellikle metal işkolunda ağırlıklı bir sanayi bölgesiydi. Buradaki fabrikalar uzun süre işbaşı yapmadılar. İşçiler “En son biz işbaşı yapacağız” diye birbirleriyle iddialaştılar.

İşçi yürüyüşlerinin son derece disiplinli olduğu, herhangi bir taşkınlığa sebebiyet verilmediği görüldü. İşçiler, bu yürüyüşlerde kendi güvenliklerini başarıyla sağladılar.

Bu olaylarla ilgili DİSK’e üye çok sayıda işçi, temsilci ve yönetici tutuklandı. İşçiler ve temsilcileri, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandılar. Davalar Selimiye Kışlası’nda görüldü.

Duruşma yapıldığı günlerde sendikalara üye çok sayıda işçi, iş elbiseleriyle gelip duruşmaları izliyorlardı. Duruşma salonları çok kalabalık oluyordu. İşçileri duruşmalara almamak için bir ara kravat takma mecburiyeti konulduğu söylentileri dolaştı…

İşçiler, bu engelleme yöntemine de çare buldu. Arka ceplerindeki ter silme bezlerini yakalarına iliştirip, “Bunlar bizim kravatlarımız” diyerek girdiler salonlara.

Sınıf sendikacılığı şahlandı

15-16 Haziran 1970 direnişi sınıf sendikacılığının şahlandığı kitlesel bir eylemdir. Devrimci ve gerçek sendikacılığın en önemli kilometre taşlarındandır. Gerçek ve devrimci yöneticilik vasıflarının kayıt düşürüldüğü bir eylemdir.

Değişik siyasi düşüncelere sahip işçileri barındıran sendikaların, çok önemli bir kitle örgütü olduğunu ve öyle kalması gerektiğini tescilledi bu eylem.

Bu şanlı yürüyüşe ilerici aydınlar, devrimci yazarlar, öğrenci birlikleri, emekten yana birçok kuruluş destek verdi.

Bu direnişte unutulmaması gereken çok önemli bir husus şudur. Sıkıyönetime ve çeşitli baskılara rağmen işçiler, sendikalarına ve sendika yöneticilerine sonuna kadar sahip çıktılar.

Sendika yöneticileri Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutukluyken, işçiler ziyaret günlerinde yığınlar halinde oradaydılar. Sıkıyönetime rağmen mahkeme salonlarını izleyici olarak doldurup, yöneticilerini yalnız bırakmadılar.

Sonuç olarak gerçek ve devrimci sendikacılığın en önemli kitlesel eylemlerinden olan 15–16 Haziran eylemi başarıyla sonuçlandı.

İşçi sınıfının, önemli bir kitle örgütü olan sendikalarına ve onların yöneticilerine inanmışlıklarının ön plana çıktığı bu eylem, iş ve çalışma hayatında büyük değişikliklere yol açtı.

1970’li yıllar, Türk sendikal hareketinin olabildiğince yükseldiği, çalışma hayatında işçi lehine yeni kazanımların sağlandığı önemli yıllardır.

Sözde “ ileri demokrasi” nutuklarıyla ortalığı çınlatan iktidarlar, hala anti demokratik sendikal yasaları iyileştirmiyorlar.

Çalışan büyük kitlenin bu gün grevli toplu sözleşme hakkı hala yok…

Grevli toplu sözleşme hakkı olan bazı sendikalar ise bu gün sanki sanduka (1) içine sokulmuşlar… Yöneticileri ise sandukacı konumunda görünüyorlar.

Sanduka: Bazı mezarların üzerine mermer veya tahtadan yapılan tabut şeklinde sandık.

Hüseyin Ekinci - soL haber

Haberi Ekleyen: Görman Hesler

Bu haber 645 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Ekonomi-Çalışma Hayatı

Fındıkta Fiyat Oyunu

Fındıkta Fiyat Oyunu Taban fiyat 54 lira olarak açıklandı, 46 liradan alım yapılıyor.

Tüm-Bel-Sen'den Kadro Çağrısı

Tüm-Bel-Sen'den Kadro Çağrısı Tüm-Bel-Sen, kamuda çalışan sözleşmeli personele kadro verilmesini talep ediyor

Başvuru süresi 29 Ocak'a uzatıldı

Başvuru süresi 29 Ocak'a uzatıldı Memur emeklisine ikramiye için son gün 29 Ocak

Adalet Bakanlığı 3.611 Personel Alacak

Adalet Bakanlığı 3.611 Personel Alacak Adalet Bakanlığına 3.611 personel alımı yapılacaktır.

Bağ-Kur'luya erken emeklilik

Bağ-Kur'luya erken emeklilik Emekli olamayan Bağ-Kur'lulara iyi haber

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss