Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
AKP'nin yargılanmaktan başka şansı yok..
12 Nisan 2014, 03:16

AKP'nin yargılanmaktan başka şansı yok..

Sevra Baklacı yazdı

AKP’nin yargılanmaktan başka şansı yok.. 

Uluslararası güçlerin Suriye’yi sıkıştırma hamlelerinden biri de “kimyasal saldırı” meselesiydi.

21 Ağustos 2013’te Şam yakınlarındaki Doğu Guta’da gerçekleştirilen kimyasal saldırıda yüzlerce insan hayatını kaybetmiş; saldırı sonrasına ilişkin çoğunluğu çocuk olan cesetlerin fotoğrafları yayınlanmış ve Suriye’ye karşı müthiş bir provokasyon ortamı yaratılmıştı. Türkiye, derhal Suriye’ye müdahale çağrısında bulunmuş; Amerikan yönetimi kimyasal silah kullanılması nedeniyle ‘kırmızı çizgi’sinin ihlal edildiğini bildirerek Suriye’ye karşı askeri müdahale için düğmeye basmıştı. Tüm dünya Amerika’nın saldırısını beklerken Obama, Kongre’ye başvurma kararı alıp harekâtı ertelemiş ve Rusya’nın da araya girmesiyle Suriye kimyasal silah stokunu eritme sözü vermiş ve bu plan geçici süreliğine de olsa ertelenmişti.

Dünyaca tanınan gazeteci Seymour M. Hersh ise, birkaç gün önce London Review of Books sitesinde yayınlanan ‘The Red Line and the Rat Line’ başlıklı makalesinde Suriye’de düzenlenen kimyasal (sarin gazı) saldırının, bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde Türkiye tarafından yaptırıldığını ileri sürdü.

Sarin gazı sonrası yapılan provokasyon aklıma geldikçe öfkeme hakim olamıyorum. Başbakan Doğu Guta’daki kimyasal saldırı sonucu Rize’de yaptığı konuşmada aynen şunları söylüyordu: “Özellikle evvelki sabah o yavruların cansız bedenlerini gördük değil mi? Orada kan, kurşun izi yoktu. Çünkü o yavrular maalesef kimyasal silahlarla şehit edilmişlerdi. Ama şuna inanıyoruz ki bu Beşar Esad’ın son çırpınışlarıdır. Çünkü muntakim olan Allah’a inanıyorum ki bunun hesabını en kısa zamanda ondan soracaktır. Bu yavruların intikamını onlardan alacaktır.”

Davutoğlu ise “Bu bir insanlık suçudur ve bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz. Müeyyidesi ne ise onun gereği yapılmalı. Yoksa uluslararası hukuktan, yoksa insanlık vicdanından bahsetmenin anlamı kalmaz” demiş ve Suriye’ye askeri müdahale için elinden gelenin fazlasını yapmıştı.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya sızan ortam dinlemelerinde Suriye’ye savaş açabilmek için nasıl gerekçeler bulunabileceğini tartışan ve aralarında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da isimlerin “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine’de saldırtırız” demesi de, “savaş halindeyiz” dediği bir ülkenin insanları bir yana ülkeyi savaşa sokmak için kendi insanlarını da öldürebilecek kadar çığırlarından çıktıklarını gösteriyor.

Tüm bunlar birçok insan gibi benim de aklıma ister istemez Reyhanlı patlamasını getiriyor. 11 Mayıs 2013’te, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen ve resmi rakamlara göre 52 kişinin yaşamını yitirdiği patlama konusunda daha önce El Kaide’yi aklayan açıklamalar yapılmış geçtiğimiz günlerde ise AGİT toplantısında Büyükelçi Tacan İldem Reyhanlı saldırısını El Kaide’nin yaptığını itiraf etmişti.

Yaklaşık iki hafta önce Reyhanlı saldırısı suçlamasıyla içeride bulunan Antakyalı bir gencin ailesini ziyaret ettim. Annesi patlamanın ardından enkazın başında kollarını iki yana açan kadın gibi kollarını açmış ağlıyor ve beddua ediyordu. Reyhanlı Patlamasından El Kaide sorumlu ise şu anda o insanlar neden hala ceza evinde?

Tüm olanaklarını devreye sokup komşu ülke ile savaş halinde olan radikal İslamcı teröristlerin katliamlarına ortak olarak Suriye’ye karşı üst üste savaş suçu işleyen AKP hükümetinin yargılanmaktan sıyrılma şansı kalmamıştır.

Seymour Hersh kimyasal saldırı haberinin arkasında Pulitzer ödüllü ABD’li gazeteci Seymour Hersh, "The Red Line and The Rat Line" (Kırmızı Hat ve Gizli Hat) adlı makalesinde yer verdiği, geçen yıl Ağustos ayında Suriye’de düzenlenen kimyasal saldırının arkasında Türkiye hükümetinin olduğu bilgisinin arkasında duruyor.

BBC Türkçe'den Çağıl Kasapoğlu'nun haberine göre, Amerikalı istihbarat yetkililerinin ifadeleri ve istihbarat belgelerine dayandırılan yazıda, saldırının Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve jandarmanın bilgisi dahilinde El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor.

LRB’de (London Review of Books) yayımlanan haberdeki iddialara göre Türkiye’nin amacı, kimyasal silah kullanımını ‘kırmızı çizgisi’ olarak belirleyen ABD’yi, “Suriye’ye askeri harekât düzenlemeye zorlamaktı.”

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hersh, makalesinde referans verdiği belge dışında da belgeler olduğunu ve bu belgelerde ‘El Nusra’nın eğitimine MİT ve jandarmanın dâhil olduğuna’ ilişkin bilgiler yer aldığını da şu sözlerle ifade etti:

“Türkiye’de MİT ve jandarmanın, [El Nusra’nın] eğitilmesine, bu kimyasal silahları nasıl kullanacaklarını öğrenmelerine yardımcısı olduklarından şüphelenmek için bazı sebepler olduğu belirtiliyor.”

Hersh şöyle devam etti: “Bu belge Ağustos ayında geldiğinde gaz saldırısı gerçekleşti. Tek şüpheli Suriye ordusuydu. Ama normal, standart bir düşünce yapısında diğer tarafın da gaza sahip olduğu bilgisi varken, diğer tarafın da yapmış olabileceği düşüncesi de olmalıydı. Ama tek şüpheli Beşar Esad’dı.”

Seymour Hersh, “Makalede yer alan iddialar ABD yönetimindeki karar mercilerin görüşü mü, yoksa kaynakların bireysel görüşleri mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Ben,ABD Başkanı’na giden ve Guta’nın doğusunda elde edilen sarinle, Suriye ordusunun mühimmat deposundaki sarinin aynı olmadığını söyleyen ABD Genelkurmay Başkanlığı’ndaki isimler hakkında yazıyorum. Dolayısıyla bunların yalnızca ‘dışarıdakiler mi’ yoksa ‘içeridekiler mi’ olduğuna siz karar verin. Tabi ki bunun hakkında konuşmayacağım.”

'Savaşı Esad kazanır'

BBC'nin 'The World Tonight' adlı radyo programına da katılan Hersh, savaşın 'uzun dönemde sonuçlarının ne olacağı' sorusuna ise "Savaşı Beşar Esad kazanır ve Türkiye dahil bölge büyük bir karmaşaya sürüklenir" cevabını veriyor.

ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleye yanaşmaması üzerine, Ankara ve Washington arasında gerginlik yaşandığı algısı oluşmuştu.

ABD’nin, Suriye’nin elindeki tüm kimyasal silahları uluslararası topluma devretmeyi kabul etmesini ‘askeri operasyonu önleyecek bir gelişme’ olarak nitelemesini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ‘kozmetik bir yöntem’ olarak eleştirmiş ve şu yorumu yapmıştı:

“Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi bir konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşar Esad’ın bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur”

Sevra Baklacı - soL Haber

Haberi Ekleyen: Görman Hesler

Bu haber 957 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Güncel

Af Yasası Çıktı

Af Yasası Çıktı Yaklaşık 100 bin kişi tahliye olacak.

Yaşasın 8 Mart

Yaşasın 8 Mart Bize diyorlar ki,

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı Ad ve soyadlardaki yanlış yazımlar mahkeme kararı olmaksızın değiştirilmesi süreci devam ediyor.

23 Nisan Sadece Tören Değildir

23 Nisan Sadece Tören Değildir Çocukların Yaşadığı Ağır Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!

İşte referandumun oy pusulaları

İşte referandumun oy pusulaları Türkiye'de ise seçmenler 16 Nisan'da sandık başında olacak.

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss