Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Torba Kanun Roma'da Siyasi Rüşvettir
24 Şubat 2014, 01:29

Torba Kanun Roma'da Siyasi Rüşvettir

Onurunuz Hangi Torbada

Torba Kanun Roma’da Siyasi Rüşvettir


Roma’da,MÖ 98’de torba kanun yapmak yasaklanmış. Amerika’da 43 eyalette torba kanun “konunun tekliği ilkesi” gereğince yasaklanmış. Dayanağı ise Roma Hukukunda kabul edilen lex Caecilia et Didia ilkesi.

Kanun, siyasi rüşvet olabilir mi? Roma Hukukunda “torba kanun” öyleymiş, bu nedenle yasaklanmış. Kanun tasarınız seçtiğiniz konulara bağlı olarak “muvazaalı kanun” kabul edilebilir ve bu nedenle yasaklanabilirmiş…              

Örneğin M.Ö. 91’de Livius Drusus, kanun teklifi yargılamaya ve senatonun yeniden yapılandırılması ait olduğu halde, aynı kanun teklifinin içine bütün İtalya halkına Roma vatandaşlığı tanınmasını, toprak dağıtılmasını ve buğday verilmesini sağlayan maddeler de eklemiş… Bu yüzden Senato, bu kanun teklifinin lex Caecilia et Didia ilkesine aykırı olduğunu kabul ederek halk meclisinde oylanmasına onay vermemiş…

Milattan öncenin Roma Hukukuna gidelim.

Bu nedenle Roma Hukukçusu Doç. Dr. Pervin Somer’e bir kere daha teşekkür etmeliyim…

Çünkü 2010 Anayasa Değişiklikleri Çerçevesinde Yargı Bağımsızlığı  (Seçkin Yay. Ankara 2010. sy 23) adlı kitapta yayımlanan  “Roma Hukuku’nda Torba Yasa Yasağı” / “Leges Saturae e lex Caecilia Et Didia” başlıklı yazısından “torba kanun”  yapmanın neden yasak olduğunu anlatmıştı ve ben anlamıştım.

Bu yazıda anlatılanları bilgilerinize aktarmadan önce…

Ceza Hukuku alanından örneklersek, bir ülkenin kanun yaparken amacı, suç ve ceza siyaseti ve felsefesi olmalıdır.  Neyin suç olup olmadığı kanunla düzenlenir. Hangi eylemin “suç” olduğu kanunda gösterileceğine göre; hukuka aykırı eylemlerin suç olarak tanımlanması siyasal iktidarın “siyasal tercihidir”. Çünkü “suç” sayılan hukuka aykırı eylemi saptayarak “tanımlayan” ve “yaptırımı” belirleyerek ceza normunu koyan bu siyasal güçtür.

Siyasal güç; temel insan hakları ve özgürlükleri başta olmak üzere Anayasa ve ulusal üstü sözleşmelerdeki kurallarla sınırlıdır. Ceza normunun “suç” olarak tanımladığı “yasak kuralı” ile koruduğu hukuksal yarara ve verilen cezaya göre ülkenin ceza kanunlarına bakılarak o ülkenin “demokratik” olup olmadığı belirlenir.. 

Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı yasa koyucunun kanun yapma iradesi hakkındaydı. Devletin dilediği eylemi suç sayarak ceza tayin eden mantığının demokrasiye aykırı olduğunu söylüyordu.

Yasa koyucunun kanun yaparken kişinin temel hak ve özgürlüklerini aklına estiği gibi sınırlandıramayacağını ve istediği gibi “ceza” koyamayacağını AYM şöyle ifade ediyordu: “...yasa koyucu kamu yararı düşüncesiyle eylemelere dilediği miktarda ceza saptayamayacağı gibi, kişinin temel hak ve özgürlüklerini demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olarak sınırlayamaz. Yasa koyucunun ceza saptamadaki yetkisinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur. Cezaların, suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir”( AYM. E. 1991/35, K. 1991/13, K ve 06.06.1991 tarihli kararı).

Dönelim sayın Somer’in torba kanun yasağı hakkındaki yazısına…

Kanun koymaktaki en önemli husus “tek konu gerekliliği kuralı”…Yani “tek konu”, “tek kanun”. Antik toplumlarda bile kural böyle, örneğin Hammurabi Kanunları ve On Emir bu yüzden herkes için basit ve anlaşılır kurallardır.

Tarafların üzerinde anlaştıkları ve aralarında geçerli olacağına dair mutabakata vardıkları kurallar bütününe eskiden Roma’da Lex deniyordu, bu gün biz “kanun” diyoruz. Roma’da halk meclisinde kanun koyma faaliyetinin başlaması için magistra’nın adıyla anılan bir kanun teklifi hazırlaması gerekiyordu.  Kanun teklifleri Senatoda görüşüldükten sonra halka ilan edilir ve magistra oylama gününü belirten bir davetle halk meclisini toplantıya çağırırdı.

Toplantıda kanun teklifinin gerekçesini açıklayan magistra tasarıyı bir kez daha okurdu. Oy verme hakkı olan vatandaşlar bu kanun teklifine uyup uymadıklarını hususundaki magistranın sorusuna yanıt verirler ve oylama sonucu açıklanır ve bazen kabul edilen kanunlar toplumun öğrenmesi için ilan edilirdi.

Roma’da aynı kanun içinde değişik ve ilgisiz maddelerin düzenlenmesi, yani torba kanun yapmak yasaklanmıştı. Çünkü böylece halkın istemediği bazı konuların, kanunlaşması istenilen teklifler arasına karıştırılarak kanunlaşması ve halkın oylama sırasında yanıltılması önlenmek istenmişti. “Zira tek başına oylandığında meclisten geçmeyecek olan kanun maddelerinin, bu yolla kabul edilmesi mümkün diğer maddelerle birlikte ve tek seferde oylanmasının bir nevi (siyasi) rüşvet / muvazaa olduğu kabul edilmiştir” (Age, Somer, Pervin).   

Sayın Somer anılan yazısında; halkın istemediği birtakım konuların çok istenilen konular arasına yerleştirilmek suretiyle kanunlaşmasının önüne geçmek istenildiğini, bu tür kanunlaştırmanın siyasi rüşvet (muvazaa) olarak algılandığını, siyaseten ve hukuken ve etik olarak da uygun görülmediğinden torba kanun yapmanın yasaklandığını ifade ediyor.

Roma’da, M.Ö. 98’de torba kanun yapmak yasaklanmış. Amerika’da 43 eyalette torba kanun “konunun tekliği ilkesi” gereğince yasaklanarak anayasal bir ilke olarak kabul edilmiş.

Dayanağı ise Roma Hukukunda kabul edilen lex Caecilia et Didia ilkesi… Tek konu, ya da “sıkı bağlantı içinde” olan konuların aynı kanunda yer alması zorunluluğu.

Yani torba kanunlar, “lex Caecilia et Didia”  ilkesine aykırıdır.  Milattan önce böyledir…

Roma Hukuku derslerini neden kaldırmak istediklerini anladığım ülkeler arasında olmaktan bir kere daha utanmam gerekiyor. Sadece günümüz uygulamalarına ışık tutması için sayın Somer’in yazısını alıntılamakla ve özetlemekle yetindim. Yeni bir şey yazmadım ama yazılanı hatırlatmak bile bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor inancındayım. Aydınlanıyor ve bilgi sahibi oluyorsunuz, eğer isterseniz.   

Roma Hukukunun kıymetini bilmekten geçerek olunabilecek hukuk devletinin her daim Roma Hukukuna gereksinimi var. 

Eskiden “Her yol Roma’ya çıkar” denilirdi,şimdi çıkmıyor anlaşılan. 

Onurunuz Hangi Torbada

Torba kanunların yapıcıları da torba kanunlar çıkararak hayatımızı ölçüp biçmeye ve sansürlemeye devam ediyorlar. Sizin hayatınız hangi torbanın içinde?

Torbalarla değiştirilen Kanunlar hangileriydi? Kaç kanun, kaç tane Kanun Hükmünde Kararname hangi torbanın içine konularak değiştirildi? 

Torbalar dolusu ve adı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun” olarak değiştirilmiş olan kanunlar kaç yıl içinde ve kaç torbaya sığdırıldı?  

Kadastro Kanunu, Pasaport Kanunu, Orman Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Askerlik Kanunu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu, Harçlar Kanunu, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun Kuruluş ve İdaresine İlişkin Kanun, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Kabahatler Kanunu, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Adli Sicil Kanunu, Basın Kanunu, Danıştay Kanunu, Yargıtay Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun, İcra İflas Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Dernekler Kanunu, İl idaresi Kanunu, Yardım Toplama Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, Vakıflar Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun, İş Mahkemeleri Kanunu, Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun, Elektrik Piyasası Kanunu, Şeker Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, Petrol Piyasası Kanunu, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu, Bankacılık Kanunu, Elektronik Haberleşme Kanunu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun.

Mutlaka daha fazladır. Eksik saymış olabilirim. Ama 50 kanun, üç önemli KHK, 2011 ile 2013 yılları arasında, yani sadece iki yıl içinde kabul edilen dört torba kanuna sığdırıldı. Bu dört torbayla temel kanunların tümünde çok esaslı değişiklikler yapıldı.

Birincisi ve adına “yargı reformu” denilen ilk torbayla 17 ayrı kanunda değişiklik yapıldı. 31.03.2011 kabul tarihli 6217 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 33 maddesi ve 4 geçici maddesi var.

İkinci yargı reformu torbası ile TBMM’den geçmeden kabul edilen "650 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"  ise 44 maddeden oluşuyor. Cumhurbaşkanı imzasıyla 26.08.2011 tarihli 28037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Anayasa Mahkemesi birçok maddesini iptal etti.

Üçüncü yargı reformu torbası ile 02.07.2012 kabul tarihli 6352 Sayılı Kanun’dur. “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun” ise 107 madde ve 3 geçici maddeden ibarettir.

Dördüncü yargı reformu torbası olan 27 maddelik 11.04.2013 kabul tarihli 6459 sayılı “İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”  30.04 2013 ve 28633 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bütün bunların daha başında önce Anayasa değiştirildi. 07.05.2010 kabul tarihli ve 5982 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” çıktı.13.05.2010 günlü 27580 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı. 12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunularak kabul edildi. Buna ilişkin sonuç 22.10.2010 tarihli ve 846 sayılı Yüksek Seçim Kurulu kararı 23.09.2010 tarihli 27708 sayılı Resmi Gazetede ilan edildi. 

Hatırlar mısınız bu Kanunla Anayasanın 25 maddesi değiştirildi. Anayasaya bu Kanunla “Geçici Madde” olarak 18 ve 19 uncu maddeler eklendi. 5982 sayılı Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girdi. Halkoyuna sunulması halinde ise “tümüyle” oylanması kabul edilmişti (Madde 26). Yani, Anayasanın geçici maddeler dâhil değiştirilen bütün maddeleri “bir torbaya” konuldu. Halkoylamasına sunuldu ve tabi tüm maddeleri birlikte oylandı.

Acaba tümüyle oylamak zorunda kaldığımız bu torbadaki Anayasa maddelerini anımsayan var mı? En çok hatırlanan Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirilmesi ve HSYK ile ilgili olan maddelerdir. Bu gün en çok şikâyetçi olanların başında Hükümet gelmek üzere, bu değişiklikleri o zaman alkışlayanlar sayısal “çoğunluktu”, sandıktan çıktılar ve adları “milli irade” idi… Torbadaki HSYK ile ilgili 159'uncu madde ve yargıyla ilgili Anayasa değişikliklerini oylayıp kabul etmişlerdi. Bu gün yanıldık ve yanlış yaptık diye şikâyet ediyorlar. Yani, milli irade – neyse o- 12 Eylül 2010’da çoğunlukla yanlış mı yaptı?   

Torba kanunların amacı Anayasa'ya, AİHS’ne uygun olarak devlet hizmetlerinin, adaletin hızlandırılması, süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesi, mahkemelerin iş yükünü azaltmak, yargılamada emek ve zaman kaybını önlemek, davaların en az giderle ve makul sürede bitirilmesi, insan hak ve özgürlüklerinin sağlanması olarak anlatıldı.

Zaten bu yüzden ilk önce Anayasa, torbalandı. Sonra bu torbaya uygun torbalar biçildi.  

Torba kanun değişikliklerinin gerekçeleri yargı reformu, adil yargılanma hakkı, temel hak ve özgürlüklerin korunmasıydı ama yaşadığımız gerçekler bunun tam aksi…

Ülkenin etrafına dikenli teller ve yüksek duvarlar örülüyor…

Başta torba kanunlar sayesinde açılan torba davalarla yaratılan ve insan onurunu hiçe sayan trajediler herkesin hayatını değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor…

Panik mevzuatına uygun torbalarla ölçülüp biçilen “kanunlarla” ağzı büzülen torbaların içine atılan hayatlarımızın kaderi tayin ve takdir ediliyor…

Çizilen sınırlar içinde haklar ve özgürlükler ve demokrasi; çizilen sınırları aşmamamız için yapılan torba kanunlar… Size sormaya gerek yok, yürütme organı sizin için en iyisini bilir.  

Zaten torba kanunların yapıcıları da torba kanunlar çıkararak hayatımızı ölçüp biçmeye ve sansürlemeye devam ediyorlar…

Sizin hayatınız hangi torbanın içinde? Dünden bu güne değişen bir şey yok. 

Açıkça ifade ettiler, Anayasanın 138 inci maddesi ölmüştür. Yani sizlere ömür dedikleri Anayasanın 138 inci maddesini biz faniler Meclis Başkanının bu sözlerinden sonra şöyle mi anlamalıyız? Artık hâkimler görevlerinde bağımsız değillerdir, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm veremezler. Yürütme organı ve yürütmenin başı yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verebilir, genelge gönderebilir, tavsiye ve telkinde bulunabilir… Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama organında yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulabilir, görüşme yapılabilir ve her türlü beyanda bulunmak serbesttir. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorunda değillerdir. Bu organlar ve idare mahkeme kararlarını değiştirebilir ve bunların yerine getirilmesini geciktirebilir.

Bu mudur ve böyle bir hukuki düzen mi kurulacaktır?

Hiç olacak şey değil ama o zaman bu şu demektir; artık kuvvetler ayrılığı yoktur ve yasama yürütmeye bağlıdır, yürütme ise yürütmenin başına…

O zaman Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığı yoktur.

Bu yüzden inadına ve ısrarla direnerek ve isteyerek yargıyı ele geçirmeye çalışarak siyasal iktidar olmak isteyen tüm güçlere karşı yargı bağımsızlığından ve yargıç tarafsızlığından yana olmanın tam zamanıdır. 

Türkiye, torba kanunlarla idare edilen ve kanun devleti bile olmayan yasaklar ülkesidir.

Yasaklara karşı çıkmak ve direnmek; insan onurunun korunmasıdır, hayatın tam anlamıdır.


Haberi Ekleyen: Görman Hesler

Bu haber 1009 defa okunmuştur.

Paylaş

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Güncel

Af Yasası Çıktı

Af Yasası Çıktı Yaklaşık 100 bin kişi tahliye olacak.

Yaşasın 8 Mart

Yaşasın 8 Mart Bize diyorlar ki,

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı

Ad/Soyadını değiştirmek isteyenler 1 hafta kaldı Ad ve soyadlardaki yanlış yazımlar mahkeme kararı olmaksızın değiştirilmesi süreci devam ediyor.

23 Nisan Sadece Tören Değildir

23 Nisan Sadece Tören Değildir Çocukların Yaşadığı Ağır Sorunlara Kalıcı Çözümler Üretilmelidir!

İşte referandumun oy pusulaları

İşte referandumun oy pusulaları Türkiye'de ise seçmenler 16 Nisan'da sandık başında olacak.

GÖRELE ' DE HAVA DURUMU

GIRESUN

RÖPORTAJ

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

Murat Kul ile balıkçılık üzerine söyleşi

ARŞİVLEN HABERLER

Arama
ssssssssssssssssssssssssssssssssssss